Berlin Panteri’nden bugüne… Rakip olarak panzerler
Almanya'da yükselişe geçen aşırı sağcı AfD'nin kasım ayında "vatandaşlık alma hakkı kazanmışlar dahil tüm göçmenlerin sınır dışı edilmesi" konulu toplantıya katıldığı ortaya çıktı. Nazi dönemini anımsayanlar sokağa dökülerek faşizme karşı yürüdü.
Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi’ni (AfD) protesto etmek için cumartesi günü Almanya genelinde 100 binden fazla kişi bir araya geldi. Başta Berlin olmak üzere cuma gününden pazar gününün sonuna kadar yaklaşık 100 yerde AfD’ye karşı gösteri düzenleme çağrısı yapıldı. Çağrıyı siyasetçiler kiliseler ve Almanya’daki futbol ligi Bundesliga antrenörleri yaptı.
Yalnızca Frankfurt’ta yaklaşık 35 bin kişi “Demokrasiyi savun – AfD’ye karşı Frankfurt” çağrısına yanıt vererek Almanya’nın finans merkezine yürüyüşe geçti. Frankfurt’takine benzer sayıda birçok protestocu Hannover kentinde de bir araya geldi. Protestocuların elinde “Naziler defolsun” gibi pankartlar vardı. Braunschweig, Erfurt ve Kassel gibi başka şehirlerde de protestolar düzenlendi.
Peki halk birdenbire niye ayaklandı? AfD üyelerinin 25 Kasım’da göçmen, sığınmacı ve uyum sağlayamadığı düşünülen yabancı kökenli Alman vatandaşlarının topluca sınır dışı edilmesini tartışmak üzere Neo-Naziler ve diğer aşırılık yanlılarıyla toplantılara katıldığı ortaya çıktı. Almanya’nın doğusundaki Potsdam kenti yakınlarındaki görüşmelere katılanlar arasında Avrupa’nın “yerli” beyaz nüfusunun yerini beyaz olmayan göçmenlerin alacağını iddia eden komplo teorisini savunan Avusturya Kimlikçilik Hareketi’nin lideri Martin Sellner de vardı. Geçen yılın sonlarındaki bu olay ancak 10 Ocak’ta araştırmacı gazetecilik ağı Correctiv’in haberi sayesinde öğrenilebildi.
Son zamanlarda kamuoyu yoklamalarında yükselişe geçen AfD’nin gördüğü desteğin en güçlü olduğu Doğu Almanya’da yapılacak üç büyük yerel seçimden sadece birkaç ay önce “Düsseldorf Forumu” olarak adlandırılan bu toplantının ortaya çıkması Almanya’da şok dalgası yarattı. AfD’nin son dönemlerde görünürlüğünün artmasında Ukrayna savaşından bu yana enerji faturalarının artması, gıda enflasyonu yaşanması ve Ukrayna’ya verilen desteğin yarattığı ekonomik maliyetin halk nezdinde hoşnutsuzlukla karşılanması etkili oldu. Göç karşıtı parti üyelerinin toplantıya katıldığını teyit etti, ancak Sellner’ın savunduğu “yeniden göç” projesinde rolü olduğunu reddetti.
AfD’nin Eş Genel Başkanı Alice Widel pazartesi günü görüşmelere katılan danışmanı Roland Hartwig ile yollarını ayırdığını duyurdu. Ne var ki “toplu sınır dışı planı” fikri Brandenberg’deki AfD milletvekillerinden biri tarafından açıkça desteklendi. René Springer “Yabancıları anavatanlarına geri göndereceğiz. Milyonlarcasını. Bu gizli saklı bir şey değil. Sözümüz güvenlik için. Adalet için. Kimliğimizi korumak için. Almanya için” dedi.
Thousands protest against Germany’s far-right AfD party in Cologne following reports that its members are discussing a way to expel citizens with foreign ethnic backgrounds pic.twitter.com/MDn0UCf9KW
— TRT World Now (@TRTWorldNow) January 17, 2024
Pazar günü Potsdam’daki protestolara Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da katıldı. Baerbock “demokrasiden yana, hem eski hem de yeni faşizme karşı” biri olarak protestolara katıldığını söylerken Scholz “ırkçılığa, nefret söylemlerine karşı” sokağa çıktıkları için halka teşekkür etti.
Pek çok kişi toplu sınır dışı etme planının milyonlarca insanın kendi iradeleri dışında toplama ve imha kamplarına gönderildiği 1933-1945 yılları arasındaki Nazi dönemine benzetti. Frankfurt’taki gösteriye hazırlanan aktivistlerden Rika von Gierke AfD’nin planlarının “korkunç geçmişi yeniden hatırlattığını” söyleyerek “Dün ‘Şimdi dedelerimizin yerinde olsaydık ne yapacağımızı gösterme zamanı’ yazan bir pankart gördüm. Benzerlikler var. Aşırı sağa karşı durmanın ve demokrasi karşıtı güçlere karşı çıkmanın zamanı geldi” dedi.
Muhalefetteki muhafazakâr CDU partisinin lideri Friedrich Merz “binlerce insanın aşırı sağcılığa karşı barışçıl yöntemlerle gösteri düzenlemesinin cesaret verici olduğunu” söyledi. Ne var ki Correctiv’in haberine göre tartışmalı toplantıya yalnızca AfD üyeleri değil CDU’nun aşırı sağcı kanadı Werteunion’a mensup iki üyesi de katılmıştı. Werteunion’un lideri Hans-Georg Maassen cumartesi günü CDU’dan ayrılmaya karar verdiklerini açıkladı. Aşırı sağcı grubun yaklaşık dört bin üyesi olduğu ve çoğunun CDU ya da CDU’nun kardeş partisi CSU’ya mensup olduğu belirtildi.
Forumla bağlantısı kurulanlar arasında iş insanları da vardı. Forumun davetiyelerinde bir zamanlar aşırı sağcı Vatana Sadık Gençlik Derneği’nin liderliğini yapmış emekli diş hekimi Gernot Mörig ile popüler fast-food zinciri Hans im Glück’ün hissedarlarından Hans Christian Limmer’in adı geçiyordu. Limmer toplantıya katılmasa da haberin ortaya çıkmasının ardından yönetim kurullarında yer aldığı şirketlerden ayrıldı.
Peki bu tartışmalı toplantı AfD’nin kapatılmasına yol açar mı? Alman siyasetçiler bu hafta AfD’nin yasaklanması konusunda anayasa mahkemesine başvurma olasılığını tartıştı. Ancak böyle bir kararı almak zor olabileceği gibi geri tepme riski de var. Alman anayasasına göre “özgür demokratik düzeni” bozmaya çalışan partilerin anayasaya aykırı sayılması gerektiği yazıyor. Ne var ki Almanya Başbakan Yardımcısı Robert Habeck Stern dergisine verdiği demeçte “başarısız bir girişimin yol açacağı zararın çok daha büyük olacağını” söylüyor.
Partinin anayasa karşıtı grupların izlenmesinden sorumlu istihbarat kurumları tarafından izlenmesi partinin popülaritesini artıran bir durum yaratmıştı. İstihbarat kurumu partiyi üç doğu eyaletinde aşırı sağcı olarak sınıflandırdı, ancak parti üyeleri bu kararı “onur nişanı” olarak taşıdıklarını ve “diğer partilere karşı tek gerçek alternatif olduklarının kanıtı olarak gördüklerini” söylemeye başladı.