Moody’s’ten İsrail’e uyarı: Yargı düzenlemesi ekonomiye zarar veriyor
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han hakkındaki cinsel taciz suçlamalarının basına sızmasından kısa süre sonra yeniden soruşturulacak. Yetkililer soruşturmanın "tarafsız ve bağımsız" olacağını söyledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başsavcı Kerim Han’a yöneltilen cinsel taciz suçlamaları için bağımsız soruşturma başlatacağını duyurdu. Mahkemenin denetiminde uluslararası kurulun başındaki Paivi Kaukoranta’nın açıklamasına göre Han “tamamen bağımsız, tarafsız ve adil bir süreçle” soruşturmaya tabi tutulacak. Han İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın tutuklanmasını talep etmişti.
Amerikan haber ajansı Associated Press’in haberine göre Han’ın ofisi başsavcının hakkındaki soruşturmadan haberdar ve bu soruşturma sürecinde yetkilerini yardımcılarına devretti. Ayrıca soruşturma sürecinde işbirliği yapmaya hazır olduğunu da söyledi.
İngiliz gazetesi Daily Mail geçen ay bir kadın meslektaşının Han’ı tacizle suçladığını ancak Han’ın bu iddiayı reddettiğini yazmıştı. Daha sonra bir başka İngiliz gazetesi The Guardian Han’ın kendisine taciz suçlamalarını yönelten kadını susturmak için baskı yapmış olabileceğini ancak başsavcının bu iddiaları da reddettiğini bildirmişti.
UCM’ye taraf 125 ülkeyi temsil eden kurulun başkanı Kaukoranta, geçen ayın sonunda iddialardan haberdar olduğunu ama görevin kötüye kullanımıyla ilgili bir soruşturma başlatmadan önce söz konusu mağdurla görüşmeleri gerektiğini söylemişti. İddiaları yönelten kadınla yapılan görüşmeler sonrasında “soruşturmanın süremeyecek durumda olduğunu” açıklamıştı.
Bundan günler sonra Han sosyal medyadaki açıklamasında şahsı hakkında herhangi bir şikayette bulunulmadığı için mahkemenin denetim organının soruşturmasına gerek kalmadan konunun kapatıldığını duyurmuştu. Han ayrıca “dezenformasyon” olarak nitelediği bu bilgilerin nasıl kamuoyuna duyurulduğunun da soruşturulmasını talep etmişti.
Merkezi Lahey’de olan mahkeme, soruşturma açılmasını gerektirecek ne gibi değişiklikler olduğu konusunda açıklama yapmadı.
Yazının başında da değindiğimiz üzere Han bu yılın bahar aylarında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın üç lideri (İsmail Haniye ve Yahya Sinvar öldü, Muhammed Deyf’in akıbeti hâlâ bilinmiyor) hakkında savaş suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama talebinde bulunmuştu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Han’ın İsrailli liderler hakkındaki tutuklama talebini kınamıştı. “Savcının İsrail ile Hamas’ı aynı kefeye koymasını kabul etmiyoruz. Utanç verici bir şey” diyen Blinken, UCM’nin Gazze’deki savaş konusunda yargı yetkisi olmadığını söylemişti.
İsrail ve ABD, UCM’ye taraf ülkeler değil. Ancak Filistinli liderler 2015 yılında UCM’nin kuruluş tüzüğü Roma Statüsü’nü kabul ettiği için mahkeme Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yargı yetkisine sahip olduğunu savunuyor. Mahkeme İsrailli liderler hakkındaki tutuklama talebini kabul etse bile Netanyahu ve Gallant kendi ülkelerinde bulundukları sürece tutuklanmayacak. Ancak UCM’ye taraf ülkelere seyahatleri zora girmiş olacak çünkü mahkemenin tüzüğüne göre taraf ülkeler hakkında tutuklama talebi çıkarılmış kişileri tutuklamakla yükümlü.
Han son günlerde medyada cinsel taciz iddialarının dolaşmaya başlamasıyla hakkındaki iddiaları reddetmiş, hem kendisinin hem de UCM’nin diğer üyelerinin çok çeşitli saldırı ve tehditlere uğradığını söylemişti. Savcıya yakın mahkeme yetkilileri de brifinglerinde Han’ın karalama kampanyasının hedefi olmuş olabileceğini öne sürdü. Han’ın açıklamasında “Bu tür istismar iddialarında doğruluk payı yoktur. 30 yıl boyunca çok çeşitli ortamlarda çalıştım ve hiç kimse hakkımda böyle bir şikayette bulunmadı” dendi.
Gazeteye konuşan kaynaklarsa kadının tam da bu nedenle, iddialarla ilgili yalan yanlış haberler çıkar, durum siyasileştirilir ve İsrail tarafından istismar edilir korkusuyla başta şikayette bulunmaktan geri durduğunu söylüyor. Aynı kişiler kadının bu olaydan dolayı travma geçirdiğini ve “ciddi duygusal bozukluklar yaşadığını” iddia ediyor. Kadının iddiaları doğru olabileceği gibi bunun basına sızdırılışında bir dış gücün de etkisi olabilir.
Guardian bu yılın başlarında İsrail istihbarat teşkilatının önceki UCM başsavcısına nasıl baskı yaptığını ortaya çıkarmıştı. Buna göre Han’dan önceki Başsavcı Fatou Bensouda yıllarca dönemin Mossad Başkanı Yossi Cohen tarafından takip edildi, sevdikleriyle tehdit edildi, devlet başkanları bile araya sokuldu, Bensouda’ya vize yaptırımları uygulandı.
İşte bu yüzden İsrail’in bu iddialarda dahlinin olmasından şüphe duyuluyor. Ancak Guardian aylar süren araştırmada işin içinde İsrail ya da başka bir ülkenin olduğuna dair kanıt bulamadıklarını söylüyor. Bununla birlikte gazete anonim kişilerin gazetecileri konuyla ilgili bilgilendirmek ve bilgi sızdırmak gibi çabalarda bulunduğunu not düşüyor. Geçen hafta çıkan bazı haberlerde de dilekçede yer alan birtakım atıfların da yanlış olduğunun altını çiziyor.