‘MİT’çiyim’ diyen cinci hoca çocukları yıllarca istismar etmiş
İşsizliğin her yeri sardığı Nijerya'da umut tacirleri çocukları kandırarak Fildişi Sahilleri'ne kaçırıyor. İyi bir işte çalışacaklarını sanan kız çocukları kendilerini fuhuş bataklığında buluyor. Üstelik kimilerinin yaşı 13'ün bile altında.
10 yıl öncesine kadar Nijerya parası naira Orta Afrika Frangının (CFA) üç katı değerindeydi. Bugün bir naira 0,38 CFA’ya tekabul ediyor. İşsizliğin rekor seviyede seyrettiği Nijerya’da kadınlar daha iyi ücretli iş vaadiyle kandırılarak başka ülkelere kaçırılıyor. Ama gittikleri yerde karşılaştıkları şey iyi iş değil fuhuş oluyor. Ekonomisi Nijerya’dan daha istikrarlı olan Fildişi Sahili’nde fuhuş yasak değil. Bu nedenle Fildişi Sahili insan kaçakçılığı ve fuhuşun adresi. Hatta fuhuşun yasak olmaması işleri öyle bir duruma getirmiş ki kurbanlar da sistemin bir parçası. Yani kurban olduklarını unutup kendilerine kurban seçmeye başlamışlar. Bu kişiler özgürlüğe kavuşmak için yeterli miktarda gelir elde etmenin yolunu hemcinslerini fuhuşa zorlamakta bulur olmuş. Bu kirli çark da Nijerya’dan zorla getirilen insanlarla dönüyor.
750 bin ila bir milyon kadar Nijeryalı dilencilik, fuhuş, mafyatik faaliyete katılmaya zorlanıyor. Emek sömürüsü almış başını gidiyor. İşin can alıcı noktası da bu Nijeryalıların bir kısmının ülke dışına kaçırılıyor olması. İngiliz gazetesi The Guardian’a konuşan yetkililere göre Sara da Fildişi Sahili’ndeki kasaba ve şehirlere dağılmış binlerce Nijeryalı kadın seks işçisinden biri.
Sara yaşını söylemiyor ama, Nijeryalı yetkililer seks işçiliğine zorlanan kadınların yaşlarının 13’e kadar düştüğünü kaydediyor. Sara da Fildişi Sahili’ne gitmeden önce ortaokulda olduğunu anlatıyor zaten. Fildişi Sahilleri’ne varır varmaz öğrendiği ilk Fransızca cümleler “Alors baiser” (Hadi sevişelim) ve “c’est douce” (Yumuşak) olmuş. Bu sözler tabii ki okuduğunuz üzere cinsellikle ilgili. Aslında Sara’nın Fildişi’ne gelirken beklentisi vücut losyonu satmaktı. En azından annesinin en yakın arkadaşı ona öyle demişti. Ancak Fildişi Sahilleri gerçekliği onun için bambaşka oldu. Yol masrafını kendisinden habersiz karşılayan yaşlı bir kadın Sara’yı her gece şehirdeki genelevlere gönderiyor. Bu yaşlı kadın Fildişi Sahilleri’nde kadınları fuhuşa zorlayan ve “madam” diye hitap edilen bir genelev işletmecisi…
Sara’nın hikayesi birçok kız çocuğunun içinde bulunduğu kabusun yalnızca bir örneği…
Nijerya’dan koca bir karanlığa itilen kız çocuklarının aldığı ücretler de değişiyor. Yaşamak zorunda bırakıldıkları kabusun ayrıntıları olayın ne derece dehşet verici olduğunun adeta kanıtı. Kız çocukları yaşadıkları zulmün karşılığında bazı geceler üç bin ila beş bin CFA (173 ile 289 liraya tekabul ediyor), bazen de 25 bin CFA, yani bin 448 lira alıyor. Sara, Bouaké’ye geldiğinden beri üç ay geçti ama yol parası, kıyafet, kalacak yer ve aracılara ödenen rüşvetler derken “madam”a 2,5 milyon CFA borçlandığını söylüyor. Borcu hâlâ ödeyebilmiş değil ama ödeyip Nijerya’ya dönmesine yetecek kadar para kazanmak istiyor. İşte bu noktada Sara ve onun kaderini paylaşanlar içinden çıkamadıkları bir döngüye mecbur kalıyor.
Kız çocuklarını, gençleri ve hatta yetişkinleri kandıran dolandırıcıların izlediği yol basit: Ya kırsal bölgelere gidiyor ya da Facebook’ta iş arayanların girdiği gruplarda ilan veriyorlar. Bu ilanlarda ücreti bol işlerden muğlak ifadelerle bahsediyorlar. Ağa düşürdükleri kurbanların fotoğraflarını daha sonra “madam”lara gönderiyorlar. Kadınların birçoğu yolculuklarında tek başına oluyor. İşi ayarlayan kişiler onları sınırdan geçirecek şoförlere çoktan bin ila iki bin CFA ödemiş oluyor. İnsan kaçakçılarının kurduğu sistem nedeniyle kadınlar yanında kimlik belgeleri olmasa dahi sorun çıkmadan yolculuklarını tamamlıyor.
Sara’nın anlattıkları da bu yolculuğun resmini çiziyor adeta: “Buraya geldiğimde madam Nijerya’ya bağlı sim kartımı elimden aldı. Bu yüzden ilk ay evdekileri arayamadım.”
Sara’nın aksine çoğu Nijeryalı kadın Fildişi ormanlarının derinlerinde, yasaların kolayca “göz ardı” edilebildiği uzak yerlerde yaşıyor. Örneğin Mali sınırına yedi kilometre uzaktaki Tengréla’da Mali, Burkina Faso ve Gine’den gelen erkeklerin para kazanmak için kurduğu çok sayıda maden kampı var. Bu kampların çevresinde de yaşları 14 ila 38 arasında değişen Nijeryalı kadınlar. Daha önce Fildişi Sahili’nde çalışmış eski bir Nijeryalı yetkili “Bazı altın madenciliği bölgelerinde seksin altın bulmaya yardımcı olduğuna dair tuhaf bir batıl inanç var. Bu da fuhuşa talebi artırıyor” diyor.
The Guardian o ormanda kimi 15 yaşında en az 24 kurbanla konuştuğunu söylüyor. Bazıları çalışmayı reddettiği için aç bırakılmış ya da dövülmüş. Birçoğu Fransızca bilmiyor, kaçabilecekleri bir yer bulacak kadar da tanımıyorlar bu toprakları. Seks işçisi olarak kapana kısılmış çocukları ve kadınları ülkelerine döndürmeyi başaran Nijeryalı yetkililer ormanın daha iç kısımlarında 13 yaşından da küçük kızlar gördüklerini söylüyor.
Nijeryalı eski yetkili “Bulduğumuz kızların çoğu 18 yaşından büyük olduklarını ve kendi istekleriyle seks işçiliği yaptıklarını iddia ediyor. Ama çoğu zaman fiziksel görünüşlerinden öyle olmadığını anlıyorsunuz. Yaşlarını öğrenmek için yirmilik diş taraması gibi testler yapmak 50 bin CFA tutuyor. Bu yüzden tek çare onlarla konuşmak… İddialarında ısrar ederlerse onları bırakmak zorunda kalıyoruz” diyor.
Fildişi Sahili’nde insan kaçakçılığını suç sayan bir yasa var, ancak neredeyse hiç uygulanmıyor. Ülkenin kötü nam salmış polis birimi Escadron insan tacirlerinin faaliyet gösterdiği yerleşim yerlerinden bazılarını bassa da, ormana giren güvenlik güçleri zorla tutulan her kurban için kaçakçılardan bin ila iki bin CFA rüşvet alarak suçu hasıraltı ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı ülkenin bu tavrından duyduğu rahatsızlığı sık sık dile getiriyor.
Diplomasi ve bürokrasi rutin açıklamalar dışında bir işlev görmezken Sara’nın da eve dönüş bekleyişi sürüyor: “Burada yaptığım işi hiç sevmiyorum. Evdekileri çok özlüyorum…”