Şili cehennemi yaşıyor: 99 kişi öldü, alevlerin etkisi tüm ülkeyi sardı
Şilililer pazar günü muhafazakâr anayasayı reddederek Pinochet döneminde yapılan anayasada kalma kararı aldı. Böylelikle anayasayı değiştirmek için dört yıldır devam eden çalkantılı süreç en azından bir süreliğine sona erdi.
Güney Amerika’nın 19 milyonluk nüfusa sahip ülkesi Şili pazar günü 16 ay içinde ikinci kez anayasa referandumu için sandığa gitti. İlk anayasa değişikliği ülkenin solcu lideri Gabriel Boric tarafından önerilmişti. İkinci anayasa değişikliği önerisi ise sağcı siyasetçilerin hazırladığı muhafazakâr anayasaydı. Oyların tamamı sayıldıktan sonra ortaya çıkan tabloda seçmenlerin yaklaşık yüzde 56’sının önerilen anayasa metnini reddettiği görüldü. İkinci anayasa değişikliği referandum sürecinin dışında kalan Boric pazar gecesi “Açık konuşayım: Benim iktidarımda anayasayı değiştirme meselesi kapanmıştır. Ülkemiz kutuplaştı, ikiye bölündü” dedi.
Tartışma ilk olarak 2019’da, büyük protestoların halkı referanduma götürdüğü, beş Şililiden dördünün General Augusto Pinochet’nin kanlı diktatörlüğünde kabul edilen 1980 anayasasının tamamen değiştirilmesi için oy kullandığı dönemde başladı. Hem ilk hem de ikinci anayasayı yazması için seçilenler doktor, mühendis, avukat, çiftçi, sosyal hizmet uzmanı gibi siyaset dışı kişilerdi. Ne var ki her iki grup da mecliste öne çıkan iki baskın ideolojiyi yansıtan uzun, karmaşık anayasalar hazırladı.
Sol iktidarın geçen yıl halkın tercihine sunduğu anayasa kadınların kürtaj hakkını genişleten, yerli etnik gruplara daha çok özgürlük tanıyan, internet erişim hızı, temiz hava hakkı ve doğumdan ölüme kadar bakım gibi hakları güvence altına alan çok geniş kapsamlı bir anayasaydı. Ne var ki seçmenlerin yüzde 62’si bu anayasa metnini reddetti. Bu sefer muhafazakârlar yeni bir metin hazırladı. Onlar da özel sektöre sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik gibi alanlarda ağırlık veren bir teklifle çıkageldi.
İkinci anayasada özel sektör yanlısı yaklaşım bir yana sosyal konulardaki muhafazakâr dil de ilginçti. Mesela muhafazakâr anayasada mevcut anayasadaki “yaşam hakkı” ifadesinde değişiklik yapılması öneriliyordu. Sol kesim bunun hem bazı durumlarda kürtaja izin veren yasaya zarar vereceğinden, hem de bazı işletmelerin dini inançlarını gerekçe göstererek eşcinsel çiftlerle transseksüellere hizmet vermeyi reddetmesine yol açacağından endişeliydi.
Bir zamanlar demokratik katılımın örneği olarak sevinçle karşılanan bu süreç internet çağında demokrasinin gerçekten zorlu olabileceğini gösteren bir süreç haline geldi. Zira her iki metnin de şiddetli muhalefet görmesinde internet ortamında yayılan yanlış bilgilerin etkisi oldu. Mesela 40 yaşındaki sokak satıcısı Gladys Flores NYT’ye pazar günkü açıklamasında muhafazakâr metne karşı çıkacağını, çünkü söz konusu anayasayı kabul ederlerse emekli maaşlarının düşeceğini söyledi. Muhafazakârların metninin maaşın yetersiz bulunduğu emeklilik sistemindeki aksaklıkları artırması muhtemeldi, ancak emekli maaşlarının azaltması ya da yaşlıların elinden alınması pek olası değildi.
Ayrıca her iki anayasaya da ideolojik tartışmalar damga vurdu. Örneğin teklifin yazılmasına yardımcı olan aşırı sağcı Cumhuriyetçi Parti pazar günkü oylamadan önceki açıklamasında metnin içeriğine odaklanmak yerine halktan muhafazakâr anayasaya oy verip Boric’i cezalandırmasını istedi. Cumhuriyetçiler muhafazakâr anayasanın kampanyasını yürütürken “Boric aleyhte oy kullanıyorsa Şililer lehte oy verir” gibi bir slogan bile kullandı. 65 yaşındaki işletme yöneticisi Rolando Moreno partizanca hislerle yazılan metne ret oyu verdiğini söyleyerek “Bu anayasayı yazanlar politikacılardı ve ben politikadan nefret ederim. Bu gibi insanlarla hiçbir şeyin değişeceği yok” dedi.
Şili’nin solcu eski Devlet Başkanı Michelle Bachelet oylama öncesinde “Bu insanların siyasete ve siyasetçilere yeniden inanması için fırsat olabilirdi ama olmadı. Kimse üçüncü kez bu sürece girmeye çalışmayacak” dedi. Dört yılda mevcut anayasanın kalıp kalmaması, yeni metnin kim tarafından yazılacağı ve yeni anayasaların eskisinin yerini alıp almayacağı gibi konularda referanduma gitmekten yorulduğunu söyleyen 65 yaşındaki Moreno “Beş yıl içinde altı yedi kez oy kullanmak zorunda kalmak şaka gibi. Biz siyasetçilerin palyaçosu değiliz” diye tepki gösterdi.
İlk anayasaya halkın ilgisi çok büyüktü, hatta oturumlar canlı olarak televizyonda yayınlanmıştı. Ama referandumda hayır oyu ağır basınca halk anayasa süreciyle ilgilenmeyi bırakmış, konunun medyada görünürlüğü de azalmıştı. Şili Üniversitesi’nden siyaset bilimci Maria Cristina Escudero “Bu kez insanlar süreçten çok daha kopuk” diyor. Escudero en azından bir süreliğine yeni anayasa çıkarmak için üçüncü bir girişim olmayacağından emin. Siyaset bilimci “Halkın bu yönde bir iradesi kalmadı, halkın içinden çıkan, konuyla ilgili sosyal hareket de yok” diyor.
Şililerin her iki metni de reddetmesi esasında oldukça sıra dışı bir durum. ABD’li siyaset bilimci Zachary Elkins ve Alex Hudson’ın araştırmasına göre bu oylamalar Fransız Devrimi’nden bu yana anayasa referandumu için yapılan 181 oylama içinde reddedilen 12’nci ve 13’üncü oylamalar.
Halkın muhafazakâr anayasayı reddetmesi Boric için zafer aynı zamanda. Zira iktidara geldiğinden beri bu konuya odaklanan Boric’in şimdiye kadar yaptıkları seçmenlerince yeterli görülmüyor. Muhafazakâr anayasa kabul edilmiş olsaydı Boric’in metindeki yasaları yürürlüğe koymak için kongre ile işbirliği yapması gerekecekti. Şimdiyse tek yapması gereken kalan üç yılında ülkeyi yönetmeye odaklanmak.