Bir usta daha İstanbul’daydı: Asghar Farhadi ‘Yönetmen her şeyi bilir algısı yıkılmalı’
İran destekli Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları devam ederken, Çin'in İran'a itidal baskısı yaptığı iddia edildi. Reuters haber ajansı, ABD'nin Çin'den İran üzerindeki nüfuzunu kullanmasını rica ettiğini yazdı.
İsrail’in 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu ardından başlayan İsrail’in Gazze işgali sürerken, İran’ın başını çektiği Direniş Ekseni de farklı bölgelerden İsrail ve destekçileriyle çatışmalarına devam ediyor. Bunlardan belki de en çok gündeme geleni, Yemen’deki İran destekli Husilerin Kızıldeniz’deki faaliyetleri oldu. Husiler, dünya ticaretinin yüzde 12’sinin taşındığı en önemli rota olan Kızıldeniz’de, İsrail’e gittiğini düşündükleri kargo gemilerini hedef almaya devam ediyor. Husilerin saldırısı nedeniyle dünya ekonomisi de diken üzerinde maliyetler artsa da ABD öncülüğünde kurulan koalisyon, Kızıldeniz’de Husilerin eylemlerini durduramıyor. Geçtiğimiz hafta İran destekli Husiler, Tahran’ın yakın müttefikleri Çin ve Rusya gemileri için güvenlik garantisi vermişti. Bugün de İngiltere merkezli haber ajansı Reuters’da, bir iddia gündeme geldi. Reuters’ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Çin Husilerin saldırılarını dizginlemesi için İran’a baskı yapıyor.
Habere göre, konuya aşina dört İranlı kaynak ve bir diplomat, Çinli yetkililerin İranlı muhataplarından Kızıldeniz’de İran destekli Husiler tarafından gemilere yapılan saldırıların dizginlenmesine yardımcı olmalarını ya da Beijing ile ticari ilişkilere zarar verme riskini göze almalarını istediklerini söyledi. Çin ve İran’ın Kızıldeniz’deki saldırılar ve ticaretle birtakım görüşmeler yaptığı kaydedilen haberde toplantıların Beijing ve Tahran’da yakın zamanda yapıldığı belirtildi. Bu toplantıların ne zaman yapıldığı ya da kimlerin katıldığı konusunda ayrıntı verilmedi. Reuters’a ismini vermeden konuşan İranlı yetkili şu ifadeleri kullandı: “Özetle, Çin şunu söylüyor; ‘Bizim çıkarlarımız tehlikeye girerse bu Tahranla olan ekonomik ilişkilerimizi de her türlü etkileyecek. Bu yüzden Husilere itidalli olmalarını söyleyin.”
Husilerin Gazze’deki saldırılara karşılık Filistin’e destek için başlattığı saldırılar, Çin’in de yaygın olarak kullandığı ticaret rotası büyük bir sekteye uğradı. Saldırılar, Asya ve Avrupa arasındaki önemli ticaret yolunu kesintiye uğratarak taşımacılık ve sigorta maliyetlerini de artırdı.
Ancak Reuters’a konuşan dört İranlı kaynağa göre Çinli yetkililer, Beijing’in İran’la olan ticari ilişkilerinin Husi saldırılarından zarar görmesi halinde nasıl etkileneceğine dair herhangi bir yorumda bulunmadı. Çin son on yıldır İran’ın en büyük ticaret ortağı olsa da aralarındaki ticari ilişki dengesiz. Örneğin, ticaret analiz firması Kpler’in tanker takip verilerine göre, Çinli petrol rafinerileri geçen yıl İran’ın ham petrol ihracatının yüzde 90’ından fazlasını satın aldı. ABD yaptırımları diğer birçok olası müşteriyi Tahran’dan uzak tutarken Beijing merkezli firmalar da yüksek indirimlerden faydalandı.
Ancak İran petrolü Çin’in ham petrol ithalatının sadece yüzde 10’unu karşılıyor ve Beijing’in bu açığı başka yerlerden kapatabilecek bir dizi tedarikçisi var. İranlı kaynaklar, Beijing’in Çin’le bağlantılı herhangi bir geminin vurulması ya da ülkenin çıkarlarının herhangi bir şekilde etkilenmesi halinde Tahran’ın büyük hayal kırıklığına uğrayacağını açıkça belirttiğini söyledi. İranlı kaynaklardan biri, Çin’in İran için önemli olduğunu ancak Tahran’ın Yemen’deki Husilerin yanı sıra Gazze, Lübnan, Suriye ve Irak’ta da vekilleri (Direniş Ekseni) bulunduğunu ve bölgesel ittifakları ile önceliklerinin karar almasında büyük bir etkisi olduğunu vurguladı.
Kızıldeniz saldırılarını görüşmek üzere İran ile yapılan toplantılar hakkında yorum yapması istenen Çin Dışişleri Bakanlığı, Reuters’a şu açıklamayı yaptı: “Çin, Ortadoğu ülkelerinin dostudur ve bölgesel güvenlik ve istikrarı teşvik etmeye ve ortak kalkınma ve refah arayışına kendini adamıştır. Ortadoğu ülkelerinin stratejik bağımsızlıklarını güçlendirmelerini ve bölgesel güvenlik sorunlarını çözmek için birleşip işbirliği yapmalarını kararlılıkla destekliyoruz” denildi.
Habere göre, İran Dışişleri Bakanlığı ise yorum yapmadı.
ABD ve İngiliz güçlerinin bu ay Yemen’deki Husi hedeflerine yönelik askeri saldırıları, başkent Sana ve ülkenin Bab al-Mandab Boğazı’na kadar uzanan Kızıldeniz kıyılarının büyük bir kısmı da dahil olmak üzere Yemen’in büyük bir bölümünü kontrol eden grubun gemilere yönelik saldırılarını durduramadı. İlk olarak 1980’lerde Suudi Arabistan’ın Yemen’deki Sünni dini nüfuzuna karşı silahlı bir grup olarak ortaya çıkan Husiler, İran tarafından silahlandırılıyor, finanse ediliyor ve eğitiliyor ve İran’ın Batı ve İsrail karşıtı “Direniş Ekseni “nin bir parçası olarak öne çıkıyor.
Üst düzey bir ABD’li yetkili Washington’un Çin’den İran’ı Husileri dizginlemeye ikna etmek için nüfuzunu kullanmasını istediğini, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın bu ay üst düzey Çin Komünist Partisi yetkilisi Liu Jianchao ile yaptıkları görüşmelerde de bunu dile getirdiklerini söyledi. Bu iddiayla ilgili Reuters’a konuşan İranlı yetkili de İranla Çin arasındaki görüşmelerde Husi konusunun gündeme geldiğini ancak Washington’un taleplerine değinilmediğini söyledi.
14 Ocak’ta, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Husilerin ve İran’ın adını vermeden Kızıldeniz’deki sivil gemilere yönelik saldırıların sona ermesi çağrısında bulunmuştu.
İran destekli Husilere karşı savaşan Yemen hükümetinden de iki kaynak, Çin de dahil olmak üzere bazı ülkelerin Husileri dizginlemesi için İran’ı ikna etmeye çalıştıklarının farkında olduklarını söyledi.
Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdülselam, perşembe günü yaptığı açıklamada İran’ın bugüne kadar Çin’den gelen saldırıları azaltma talebine ilişkin herhangi bir mesaj iletmediğini söyledi. Sözcü, “Böyle bir talepten bizi haberdar etmezler, zira İran’ın pozisyonu Yemen’i (Husiler burada kendi kurdukları yönetimden bahsediyor) desteklemek yönünde. Yemen’e yönelik Amerikan-İngiliz saldırılarını kınadı ve Yemen’in tutumunu onurlu ve sorumlu olarak değerlendirdi” dedi.
Dört İranlı kaynak, Beijing ile yapılan görüşmelerin ardından İran’ın herhangi bir adım atıp atmayacağının belirsiz olduğunu söyledi.
Çin, İran’ın petrol sektörünün kapasitesini korumak ve ekonomisini ayakta tutmak için ihtiyaç duyduğu milyarlarca dolarlık yatırımı sağlayabilecek birkaç güçten biri. Bu da sözkonusu denklemde İran için büyük risklerin kapıda olabileceği anlamına geliyor. Çin’in etkisi, 2023 yılında İran ile Suudi Arabistan arasında yıllarca süren düşmanlığa son veren bir anlaşmayı sağladığında açıkça görülmüştü.
Ancak İranlı bir yetkili, Çin ve İran arasında güçlü ekonomik bağlar olsa da Beijing’in Tahran’ın jeopolitik kararları üzerindeki etkisinin mutlak olmadığını söyledi.
İran’daki iktidar çevrelerinden bazıları, Çin ve İran’ın 2021 yılında 25 yıllık bir işbirliği anlaşması imzalamasından bu yana petrol dışı ticaret ve yatırım hacimlerinin nispeten düşük olduğuna işaret ederek Beijing ile ortaklığın değerini sorguluyor. İran devlet medyası Çinli firmaların o tarihten bu yana sadece 185 milyon dolar yatırım yaptığını yazıyor. Devlet medyası ayrıca geçen yıl İran’ın Çin’e petrol dışı ihracatının 2023’ün ilk beş ayında yüzde 68 düştüğünü, İran’ın Çin’den ithalatının ise yüzde 40 arttığını vurguluyor.
Husilerin Siyasi Büro Üyesi Muhammed El Bukhaiti, Kızıldeniz’den geçen gemilerin başta İsrail olmak üzere belirli ülkelerle bağlantılı olmadıkları sürece güvende olacağını söylemişti. 19 Ocak’ta Rus gazetesi İzvetsiya’ya konuşan üst düzey Husi yetkilisi, “Rusya ve Çin dahil, bu ülkelerin bölgedeki gemicilik faaliyetleri tehlike altında değil. Dahası, biz onların Kızıldeniz’deki gemilerinin güvenli geçişini garanti etmeye hazırız çünkü özgür seyrüsefer ülkemiz için önemli bir rol oynuyor” demişti.
İran’ın desteklediği Yemen’deki Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim 2023’te Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koymaya, bazılarına da dron ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başladı. ABD güçleri, bu süreçte birçok kez Yemen’den atılan füze ve kamikaze dronları düşürdüğünü duyurdu. Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı aldı. ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık 2023’te bir grup ülkenin katılımıyla Husi güçlere karşı “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu “deniz görev gücü” oluşturulduğunu açıkladı. Kızıldeniz’de 31 Aralık 2023’te İsrail ile bağlantılı gemiyi ele geçirmeye çalışan Husilere ait 3 sürat teknesi, ABD helikopterleri tarafından ateş altına alındı.
Husiler, 10 Ocak’ta da İsrail’e destek olduğu gerekçesiyle Kızıldeniz’de ABD’ye ait bir geminin füze ve kamikaze dronlarla hedef alındığını duyurdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 11 Ocak’ta ABD ve Japonya tarafından sunulan, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının acilen sonlandırılmasının talep edildiği kararı kabul etti. Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor.