Suriye'de iç savaşın yıllar sonra yeniden başlaması ve Esad rejiminin hızlı toprak kaybı ciddi telaşa neden oldu. İran Dışişleri Bakanı apar topar Ankara'ya geldi. Putin İran Cumhurbaşkanıyla konuştu. İran yeniden Astana sürecinin başlamasını istiyor
Suriye iç savaşında geçen hafta yaşanan ani canlanma Türkiye’nin gelecekte elini yükseltmiş gözüküyor. İdlib’den radikal islamcı örgüt HTŞ öncülüğünde yola çıkan muhalif gruplar hızla Halep’i ele geçirip yönlerini Hama’ya doğru çevirince savaşla ilgili diplomatik çabalar da yeniden başladı. Bu çabaların merkezinde de Ankara var.
Suriye’de Beşar Esad rejimi Rusya ve İran’dan aldığı destekle iç savaşı kazanmış, bütün muhaliflerini de Türkiye sınırındaki İdlib’e hapsetmiş gibi gözüküyor, yıllardır ufak ufak İdlib’i de küçültmeye, özellikle buraya sığınan en güçlü örgüt olan Heyet Tahrir El Şam’ı yok etmeye odaklanıyordu.
Ancak Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle artık görece sakinleşmiş olan Suriye’deki askeri varlığını azaltması, Gazze’de Hamas’ı vuran İsrail’in Suriye’deki İran varlığına yönelik etkili saldırılar, yine İsrail’in Suriye’de de ciddi varlık gösteren İran’a bağlı Lübnan Hizbullah’ını yok olmanın eşiğine getirmesi Suriye’de dengeleri değiştirdi.
Bu değişikliği fırsat gören ve içlerinde Türkiye tarafından eğitilip donatılmış Suriye Milli Ordusu unsurlarının da olduğu muhalifler Suriye rejimine karşı saldırıya geçti ve kısa sürede Halep’i ele geçirdi, şimdi de daha güneydeki Hama şehrinin dış mahallelerinde çatışıyor.
Bütün bunlar beraberinde hızlı bir diplomasi getirdi. Suriye’de Esad’la birlikte en çok kaybedecek ülke İran olacak. O yüzden İran’ın Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün sabah apar topar önce Şam’a gitti, Esad ile görüştü, ardından Ankara’ya gelip Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya geldi. İki bakan daha sonra basının karşısına geçti, ama yaptıkları görüşmenin içeriğine ilişkin çok az detay verdi, daha çok öteden beri bilinen pozisyonlarını tekrarladı.
Türkiye açısından bakıldığında bu son yaşananlar Esad’ın yıllardır siyasi çözüm masasından kaçmasının, yani bir anlamda kendini iç savaşın galibi sayıp BM nezdindeki siyasi çözüme yanaşmamasının sonucuydu. Hakan Fidan Türkiye’nin Suriye için BM tarafından oluşturulmuş siyasi çözümü desteklediğini söyledi. Bu da Suriye’de çatışan tarafların Cenevre’de bir masanın etrafına oturup bu ülke için yeni bir anayasa yazıp anlaşması anlamına geliyor.
Buna karşılık İran Dışişleri Bakanı aynı süreci yarım ağızla, biraz da adet yerini bulsun diye destekliyor; onun esas istediği epeydir toplanmaz ve işlemez hale gelen Astana Sürecini yeniden canlandırmak. Bu süreç Türkiye öncülüğünde oluşturulmuştu ve Rusya, İran ve Türkiye’yi Suriye konusunda aynı masanın etrafında tutuyordu. Suriye’de ciddi zemin kaybeden İran’ın kısa sürede Suriye’ye yeniden asker kaydırmasının veya askeri destek sağlamasının önünde ciddi engeller var. En başta İsrail ve ABD buna izin vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Rusya da şimdilik Esad rejimine bir askeri destek vaat etmiyor.
İranlı mevkidaşıyla görülme sonrası gazetecilerin karşısına çıkan Hakan Fidan “Suriye meselesi son 13 yıldır çeşitli boyutlarda evrilen bir mesele. Biz bu 13 yılın muhasebesini yaparak ve önemli sonuçlara ulaşarak yeni dönemde nasıl adımlar atılabilir, hep onun hesabı içerisinde olduk” diyerek Suriye’deki iç savaşın geçmişte Astana Süreci ile belirli bir noktada durdurulmasını ve tarafların statüko içerisinde ateşkes halinde olmasını “çok önemli bir başarı” olarak nitelendirdi.
Bu başarının hayata geçmesinde Türkiye, Rusya ve İran’ın çok büyük payı olduğunu kaydeden Fidan Suriye rejimi ve muhalefetinin Türkiye, Rusya ve İran tarafından ortaya konan çerçeveyi büyük ölçüde takip ettiğini dile getirdi. Fidan “Fakat geçen yıllar içinde biz sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik. Hep bu yönde çalıştık. İranlı dostlarımızla, Rus dostlarımızla bu konuda çok konuştuk” dedi.
“En son aşamada Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) dostluk elini en üst düzeyde ulaşarak bu sorunun diyalogla bir an önce çözülmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizdi” ifadesini kullanan Fidan ötelenmiş sorunların Astana Süreci ile yönetilecek bir durum olmaktan da çıktığını söyledi.
Fidan “Özellikle nüfusun yarısının yerinden edilmiş olması, gerek ülke içinde gerek ülke dışına 10 milyondan fazla insanın çıkmış olması. Diğer taraftan terörle ilgili konular, bölgede olan gelişmeler… Bunların hepsi tabii meseleyi daha yönetilmesi güç ve karmaşık hale getirdi” diye konuştu.
Muhalefetle rejim arasındaki diyalog eksikliğinin çözüme yönelik arayış eksikliğinin sorunları bu noktaya getirdiğini ifade eden Fidan yoğun bölgesel diplomasi trafiğinin sürdürüldüğünü anlattı.
Fidan İranlı mevkidaşıyla da Suriye meselesinin ele alındığını söyleyerek “Suriye ve Türkiye ve İran’ın Suriye meselesinde görüşlerini çok samimi bir şekilde ortaya koyması ve neler yapabiliriz diye ortak bir çaba göstermesi Suriye açısından çok hayati bir konu diye düşünüyorum” dedi.
Son dönemde yaptığı üst temaslara dikkati çeken Fidan yakın zamanda Astana Süreci’nin hayata geçirileceğini söyledi.
Bakan Fidan “Tekrar insanların yerlerinden edilmesini ve başka yerlere gitmesini istemiyoruz. Tam tersine, artık yerlerinden edilmiş olan insanların tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. Mülteci akımının artık durması ve tersine dönmesi fevkalade önemli” diye konuştu.
Terörle mücadelede hassasiyetin devam ettiğini vurgulayan Fidan terör örgütlerinin fırsat kazanmaması, zemin kazanmamasının önemli olduğuna dikkati çekti.
Fidan bütün bölgesel aktörlerin ve diğer aktörlerin yapması gerekenin rejimle muhalefet arasındaki diyalog kanallarının açılması ve daha fazla kan ve gözyaşının, yıkımın önlenmesi olduğunu söyledi.
Bakan Fidan Türkiye’nin bu yönde çalışmalarına devam edeceğini kaydetti.
İran Dışişleri Bakan Erakçi ise “Astana sürecinin kazanımlarının korunmasında fikir birliğini sağladık. Bir sonraki Astana toplantısını da kararlaştırdık. Biz bu süreci destekliyoruz. Bu sürecin tıkanmasını engellememiz lazım” dedi.
Bölgede barış ve istikrarın korunması için Suriye’deki barış ve istikrarın korunması gerektiğini savunan Erakçi “Suriye ile ilgili bölgedeki istişareler büyük önem arz ediyor. Bu minvalde Türkiye ile istişare de her zaman büyük öneme sahip. Suriye’deki gerilimi azaltma konusunda istişare çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir konuğu vardı. Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç ile ortak basın toplantısı düzenleyen Erdoğan burada Suriye ile ilgili sorulara da yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Son birkaç gündür komşumuz Suriye’de aniden patlak veren gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi;
“Bölgemizdeki yangının söndürülmesi noktasında Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa dün olduğu gibi bugün de yapmaya hazırız.”
“(Suriye) Ülkemizin milli güvenlik öncelikleri çerçevesinde sahadaki süreci anbean takip ediyor, farklı eylemin yaşanmaması için bütün tedbirleri alıyoruz.”
“Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, istikrarsızlığın Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda mutabakatla son bulması en büyük temennimizdir.”
Bu arada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan telefonda görüştü. Görüşmede iki lider bölgedeki müesses düzenin sağlanması için Esad hükümetine “koşulsuz destek” verdiklerini söyledi. Her iki lider de Türkiye’nin katılımıyla “Astana formatı”nın sürdürülmesinin önemine vurgu yaptı.
Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken önceki gün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı arayarak Suriye’yi konuşmuştu. Dün ABD Dışişleri Sözcüsü Suriye konusunda bir açıklama yaptı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller günlük basın toplantısında Esed rejimi güçleriyle rejim karşıtı silahlı gruplar arasında 27 Kasım’dan bu yana devam eden çatışmalar hakkında “Görmek istediğimiz şey, gerginliğin azaltılması, sivillerin ve azınlık gruplarının korunmasıdır, ancak genel politikamız aynı. Bu iç savaşı kesin olarak herkes için sona erdirecek ciddi ve güvenilir bir siyasi süreç görmek istiyoruz” dedi.
BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından 2015’te alınan ve Suriye’de iç savaşı bitirmek amacıyla siyasi süreci teşvik eden 2254 sayılı karara işaret eden Miller, Suriye rejimi üzerinde nüfuzu olan her ülkenin Esed rejiminin kendi halkıyla diyalog kurarak siyasi süreç başlatması ve iç savaşa devam etmesini engelleyecek BM kararlarının tam olarak uygulanması için çaba sarf etmesini umduklarını söyledi.
ABD ile Türkiye’nin Suriye konusunda aynı siyasi sürece dikkat çekmesi önemli.