Ronaldo’nun hareketi Suudi Arabistan’ı karıştırdı
Bir çölken gökdelenlerle bezeli eğlence vahasına dönüşen Suudi Arabistan'ın dönüşümü sadece 'mekânsal' değil. Kadın haklarında atılan küçük adımlar, sporda yapılan büyük transferler, ezanın sesini kısacak kadar halkın rahatını düşünen hamleler Suudilerin Vizyon 2030 projesinin parçaları.
Suudi Arabistan son yıllarda diplomasi, turizm ve kadın hakları gibi konularda ülkeyi ileriye taşıyacak, bir yumuşak güç olarak yükselmesini sağlayacak ve petrolden elde ettiği ekonomik gücü başka alanlara yaymasına olanak tanıyacak birtakım girişimleriyle dikkat çekiyor. Kafalarda oluşan Suudi Arabistan imajını değiştirmeye kararlı olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın planları ‘Vizyon 2030’ denilen programda gizli.
Ülkenin Washington DC’deki büyükelçiliğinin internet sitesinde Vizyon 2030’un Veliaht Prens Muhammed bin Selman başkanlığındaki Ekonomik Kalkınma İşleri Konseyi tarafından geliştirildiği belirtiliyor. Vizyon üç temel üzerine inşa edilmiş: Canlı bir toplum, büyüyen bir ekonomi ve iddialı bir ulus yapısı. Suudi Arabistan’ın canlı bir toplum ve büyüyen bir ekonomi oluşturma konusunda iki şansı var. Birincisi kutsal şehirlere ev sahipliği yapıyor olması. İstese de istemese de yılda milyonlarca Müslüman hacı olmak için ülkeye gelmek istiyor. Diğer şansı ise petrol zengini bir ülke olması. Suudi Arabistan bu zenginliğini akıllıca kullanmayı başararak çöllerle kaplı ülkeyi bir eğlence merkezine çevirmeyi başardı.
Ancak Vizyon 2030’un gerçekleşebilmesi için sadece ekonomi yeterli değil. Ülkenin imajını tazelemesi ve diplomaside de daha dengeli ilişkiler kurması için geri kalan kadın haklarında iyileştirmeler yapması; spor, sanat gibi alanlarda uluslararası topluluğa kendini kanıtlaması ve ülkenin sadece Müslümanlara değil tüm inanç gruplarına açık olduğunu göstermesi gerekiyor.
Kadınların serbestçe araba kullanmasına izin verecek yasağın 2018 yılında kaldırılması, Suudi Arabistan için başlı başına büyük bir başarıydı ancak ülke kendini bununla sınırlamadı. Vesayet yasaları gevşetildi, kadınların istihdam olanaklarına erişiminin önü açılarak toplumda daha görünür olabilmelerine alan tanındı.
Bir veri paylaşalım: 2021’de yayımlanan Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi (KFCRIS) raporuna göre Suudi kadınların iş piyasasındaki payı sadece iki yıl içinde yüzde 64 oranında arttı. Suudi kadınlar kendi iş yerlerini açabiliyor, spor karşılaşmalarına, konserlere ve eğlence etkinliklerine katılabiliyor.
Bu yıl mart ayında düzenlenen bir iskambil turnuvasına ilk kez kadınlar da katılabildi. Hatta erkekler, kadınların iskambil oyununda kendilerini geçecek kadar iyi oynamasına şaşırdıklarını ifade etmekten kendilerini alamadı.
Vesayet yasalarının gevşetilmesiyle Suudi kadınlar kendi başlarına yurt dışına seyahat etme, pasaport başvurusunda bulunabilme, doğum, evlilik ve boşanma kaydı yaptırabilme ve hastanede bir vasisi olmadan tedavi olma hakkına sahip oldu.
Araba kullanma iznine yasal olarak kavuştuktan beş yıl sonra bu yıl mayıs ayında Suudi Arabistan’ın ilk kadın astronotu Rayyanah Barnawi, SpaceX roketiyle Uluslararası Uzay İstasyonu’na gitti. Kadınlar sadece uzay alanında değil, orduda da boy göstermeye başladı. Krallık; Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Stratejik Füze Kuvvetleri ve Silahlı Kuvvetleri olmak üzere ordunun her alanında kadınların aktif katılımına artık izin veriyor.
Vizyon 2030 programı, ülkedeki aşırılık yanlısı ideolojileri ortadan kaldırmayı ve diğer dinlere mensup kişilere kucak açan ılımlı bir İslam ülkesi olmayı amaçlıyor.
Prens Selman, 2018’in mart ayında İngiliz Independent’a verdiği bir mülakatta, “Ilımlı İslam’ı teşvik için hep beraber çalışmamız lazım. Terörizmle ve aşırıcılıkla mücadele etmek istiyoruz çünkü Orta Doğu’da istikrarı inşa etmemiz gerekiyor” demişti.
Bu kapsamda ülkedeki ‘din polisi’nin tutuklama ya da insanlardan belge talep etme hakkını kaldırarak, söz konusu teşkilatın yetkilerini sınırladı. Ayrıca ülkede Kıpti ayini düzenlenmesine izin vererek ilk kez İslam dışında başka bir dini törene ev sahipliği yapmış oldu.
Ancak herhalde ülkenin aldığı en şaşırtıcı karar, Türkiye’de de son yıllarda çok tartışılan ‘ezanın sesini kısma’ olayıydı. 2021 yılında ülkenin Diyanet İşleri Bakanı, tüm camilerden ezan okurken hoparlörün ‘sesini kısmalarını’ istedi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, ailelerin ezan sebebiyle çocuklarının uyanmalarından şikayetçi olduğu belirtildi. Bakan Abdüllatif el Şeyh, kararı savunurken, “İbadet etmek isteyenlerin imamın sesini duymaya ihtiyacı yoktur. Zaten ezan okunmadan önce camide olmaları gerekir” ifadelerini dile getirdi.
Dünya futbolunu yakından takip edenler son zamanlarda Suudi Arabistan’ın yaptığı efsane transferlerden zaten haberdardır. Dünya Kupası’ndan kısa bir süre sonra El Nassr’a transfer olan Cristiano Ronaldo’nun ardından Fransız futbolcu Benzema da Suudi Arabistan’a geldi. Dünyanın en iyi oyuncuları arasında yer alan bu isimleri ülkeye getirmek için inanılmaz meblağlar harcandığına değinmemize bilmem gerek var mı. Ayrıca İngiltere Premier Lig’deki Newcastle United de yine Suudi Arabistan fonu.
Üstelik ülke sadece futbol alanında girişimlerde bulunmakla kalmıyor. Suudi hükümeti son olarak, Kamu Yatırım Fonu (PIF) tarafından desteklenen LIV ile golf turnuvaları düzenleyen PGA Tour’un birleşmesi için anlaşma imzaladı.
Nüfusunun bir kısmı Hint, Pakistan ve Bangladeş kökenli insanlardan oluştuğu için ülkenin kriket alanında da birtakım adımlar atmayı planladığı söyleniyor. Gelecek ay ise dünyanın en büyük oyun ve e-spor festivali olarak lanse edilen Gamers8’e ev sahipliği yapacak.
Ülkenin gelecek yıllar için hazırladığı planlar arasında bir dizi şaşırtıcı etkinlik daha var. Bunlardan biri yaz sıcaklıkları 50 dereceyi bulan ülkenin Ekim 2029’da Asya Kış Oyunları’na ev sahipliği yapacak olması. Daha şimdiden çevrecilerce eleştiri yağmuruna tutulan etkinlik, yıl boyunca kış sporları hizmeti vermesi planlanan 500 milyar dolara mal olan mega kent NEOM’da düzenlenecek. Bundan beş yıl sonra da Riyad, Olimpiyatlar’a benzeyen 2034 Asya Oyunları’na ev sahipliği yapacak.
Suudi Arabistan’a göre spor etkinlikleri endüstrisinin değeri yılda yüzde 8 oranında artıyor ve gelecek yıl tahmini olarak 3.3 milyar doları bulması bekleniyor.
Geçen ay Suudi Turizm Otoritesi’nin (STA) internet sitesinin soru-cevap köşesinde LGBTİQ+ turistlerin Suudi Arabistan’da hoş karşılanıp karşılanmayacağı sorusuna, “Herkes Suudi Arabistan’ı ziyaret edebilir. Ziyaretçilerden bu tip kişisel bilgilerini ifşa etmeleri istenmez” cevabı verilmişti. Sitenin arşivlenmiş önceki versiyonlarında ne böyle bir soru ne de böyle bir cevap vardı.
Lüks seyahat planlama hizmeti sunan Out Of Office ve dünyanın en büyük LGBTİQ+ seyahat sitesi olan Travel Gay’in CEO’su Darren Burn’e göre LGBTİQ+ ziyaretçiler, turizm için kazançlı bir hedef kitlesi. Zira heteroseksüel çiftlere göre çok daha fazla para harcıyorlar ve senede birçok kez seyahate çıkabiliyorlar.
Öte yandan Krallık, 49 ülkeden gelenlere spor etkinlikleri, konserler ve turizm için vize sağlıyor. Ülke Eylül 2019 ile Şubat 2020 arasında 400 binden fazla turist vizesi verdi. Söz konusu 49 ülkeye şuradan bakabilirsiniz. Ufak bir spoiler da verelim, aralarında Türkiye yok.
Suudi Arabistan, son zamanlarda helalleşme yoluna giderek hem İran hem de Suriye ile ilişkilerini düzeltme adımları attı. 2016 yılında Şii din insanının ölümünün ardından kopan ilişkilere Yemen’de Husiler ile hükümet arasındaki iç savaş da hiç iyi gelmemişti. Zira Suudi Arabistan hükümetin yanında yer alırken, İran Husileri destekliyor. Ancak yedi yıl aradan sonra bu iki ülke Çin arabuluculuğunda bir araya gelmeyi başardı.
Suudi Arabistan’ın normalleşme yolunda adımlar attığı bir diğer ülke ise Suriye. 2011’de başlayan iç savaş sonrasında dünyadan soyutlanan Suriye, Arap Birliği’ne yeniden kabul edildi ve Devlet Başkanı Beşar Esad, birliğin geçen ay Suudi Arabistan’da düzenlenen zirvesinde Selman tarafından sıcak bir şekilde karşılandı.
Öte yandan Suudi Arabistan, Sudan’da 15 Nisan’da fiili lider Abdülfettah el Burhan’ın ordusu ile paramiliter örgüt Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında yaşanan çatışmaların sona ermesi için ABD’nin yanı sıra en etkin adımlar atan ülke oldu. Geçen ay ordu ile RSF arasında görüşmeler başladı, uyulmasa bile kısa aralıklarla ateşkes anlaşmalarına varıldı. Suudi Arabistan’ın Sudan çatışmalarındaki bir diğer etkili faaliyeti ise ilk günlerde koordineli bir şekilde her milliyetten 8 bin kişiyi tahliye etmeyi başarması oldu.
Tabii Sudan’daki karmaşa, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 ajandasına da zarar verebilir. Zira biraz önce yukarıda bahsettiğimiz büyük kent projesi NEOM, Kızıldeniz kıyı şeridinde Sudan’a kadar uzanıyor.
Cemal Kaşıkçı davası, Yemen’deki bombardımanlar, daha geçen yıl Salma al-Shehab adındaki bir doktora öğrencisinin muhalif tweetleri retweetlediği için 34 yıl hapis cezası alması ve yine geçen yıl sadece bir günde 81 kişiyi idam etmesi, Suudi Arabistan’ın imajını düzeltmesi için önünde hâlâ uzun bir yol olduğunu gösteriyor.
Ancak en azından ileriye dönük adımlar atıyor.