Trump bu tartışmalar için anlaştığını ve Harris’ten gelecek yanıtı beklediğini belirtirken, Harris’in bu meydan okumayı kabul edip etmeyeceği konusunda da beklenti yarattı. Eski başkanın iddialı açıklamaları Harris’in önceki performanslarını eleştirerek bu tartışmaların Demokrat rakibi için zorlu geçeceğini öne sürmesiyle daha da dikkat çekici hale geldi.
Ve beklenen yanıt gecikmedi. ABC News kanalı Harris’in 10 Eylül’deki canlı yayına katılacağını doğruladı. Ancak Fox News ve NBC News’teki diğer iki tartışmaya katılım konusunda henüz net bir açıklama yapılmadı.
Öte yandan Cumhuriyetçi JD Vance ile Demokrat Tim Walz’un karşı karşıya geleceği bir diğer canlı yayın tartışmasının da CBS News’te gerçekleşmesi bekleniyor. Trump’ın bu zorlu tartışmalar öncesindeki özgüveni ve Harris’in yanıtı siyasi arenada tansiyonu iyice yükseltti. Önümüzdeki günlerde neler olacağı ise büyük merak konusu.
The Economist anketi: Harris iki puan önde
4-6 Ağustos tarihleri arasında yapılan bir anket Amerikan siyaseti üzerindeki gerilimi biraz daha artırdı. The Economist ve YouGov’un ortaklaşa yürüttüğü anket Donald Trump’ın yüzde 43 oy oranı ile Demokrat rakibi Kamala Harris’in sadece iki puan gerisinde olduğunu ortaya koydu. Bu küçük fark son iki haftadır Harris’in Trump’a karşı elde ettiği iki puanlık avantajı koruduğunu gösteriyor.
Kamala Harris’in destekçileri arasında Harris’i sevdikleri için oy verenlerin oranı yüzde 55. Yani bu kişilerin çoğunluğu, Harris’in kişisel özelliklerinden etkilendiğini belirtiyor. Öte yandan yüzde 43’ü ise Trump’a karşı duydukları hoşnutsuzluktan dolayı Harris’i tercih ettiklerini ifade ediyor. Bu oran Harris’in seçim yarışında sadece kişisel cazibesiyle değil, rakibine karşı bir duruş sergileyen seçmenlerle de desteklendiğini gösteriyor.
Ulusal anketlerdeki genel tablo da oldukça yakın. The Hill ve Decision Desk HQ’nun ortak çalışmasında Harris’in oy oranı yüzde 47.4 olarak belirlenirken, Trump ise yüzde 47.3’de kalıyor. Bu, Harris’in rakibinden sadece 0.1 puan önde olduğunu gösteriyor. Geçen haftaki anketlerde de Harris’in Trump’ı yüzde 46’ya 44 ile geride bıraktığı görülmüştü.
Bu veriler seçim yarışındaki gerilimin artarak devam edeceğini ve her iki kampanyanın da son derece aktif bir şekilde mücadele edeceğini gözler önüne seriyor. Anket sonuçlarının bu denli yakın olması seçimlerin ne kadar belirsiz ve çekişmeli geçeceğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Biden kötümser: Barışçıl bir devir teslim olmayacak
Yarış giderek kızışırken ABD Başkanı Joe Biden yaklaşan Kasım seçimleri öncesinde dikkat çekici bir uyarıda bulundu. CBS News’e verdiği röportajda, Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump’ın seçimi kaybetmesi durumunda ülkede barışçıl bir yönetim devir teslim sürecinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden “hiç emin olmadığını” söyledi. Biden, Trump’ın daha önceki bir açıklamasını hatırlatarak “Ülkede kıyım yaşanacak ve en hafifi bu olacak” sözlerine dikkat çekti. Biden, Trump’ın söylediklerinin ciddiyetini kabul etmekle birlikte, bu açıklamalara genellikle dikkat edilmediğini belirtti.
Bu açıklamalar Trump’ın Mart ayında Ohio’da yaptığı bir konuşmayı hatırlatıyor. Trump seçimleri kaybetmesi durumunda ABD’nin derin bir ekonomik buhrana sürükleneceğini öne sürmüştü. Trump’ın bu “kıyım” ifadeleri seçim kampanyası sözcüsü Karoline Leavitt tarafından Biden’ın politikalarının ekonomik krize yol açacağı şeklinde yorumlanmıştı. Ancak Biden’ın seçim kampanyası sözcüsü James Singer, Trump’ın bu sözlerinin daha fazla insanın desteğini kazanmak yerine siyasi şiddet tehditlerini artırmak amacı taşıdığını öne sürdü.
Biden bu belirsizliklerin ve tehditlerin seçim sonuçlarının ülkenin geleceği üzerindeki etkisini sorgulayan bir dönemi işaret ettiğini söylüyor. Ülkenin yalnızca kazanılan seçimlerle sevilemeyeceğini vurgulayan Biden, seçimlerin ardından barışçıl bir geçişin sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu dile getiriyor.
Seçim gününe yaklaşılırken Amerika’nın siyasi atmosferi giderek gerilmekte ve bu belirsizlikler ülkenin geleceği için kaygıları artırmakta.
Biden’ın adaylıktan çekilme süreci
Başkan Joe Biden 5 Kasım’da yapılacak seçimler öncesinde sürpriz bir şekilde başkanlıktan çekilme kararı almıştı. Bu karar Amerikan siyaset sahnesinde büyük bir değişiklik yaratmış ve Demokrat Parti’nin adaylık sürecini hızlandırmıştı.
Biden başkanlık görevini devraldığı Ocak 2021’den bu yana birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Pandemi, ekonomik dalgalanmalar, uluslararası gerginlikler ve iç siyasi çatışmalar Biden’ın yönetimini zorladı. 2023 yılının sonlarına doğru Biden’ın yaşının ve sağlık durumunun da baskıları artırdığı konuşuluyordu. Bu durum Demokrat Parti içinde Biden’ın adaylığının devam etmemesi gerektiğine dair tartışmaları alevlendirmişti.
Akabinde Demokrat Parti Harris’in adaylığı etrafında hızla birleşmişti. Biden’ın çekilme kararının ardından potansiyel rakipler de dahil olmak üzere parti üyeleri Harris’i desteklemişti. Bu durum partinin birlik ve beraberlik mesajı vermesini sağlamıştı.
Harris yardımcısını açıkladı: Cumhuriyetçilerin kırsal oyu Tim Walz ile ‘tehlikede’
Bu kez de etnik kimlik tartışması: Trump, Harris için ‘Biz onu Hintli bilirdik, siyahi oluverdi’ dedi