Trump endişesi 24 yıl sonraki ilk ziyareti getirdi: Macron Almanya’da

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin öncesinde hızlanan diplomasi trafiğinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üç günlük ziyaret için Almanya'ya gitti. Bu, Fransa'dan Almanya'ya 24 yıl içinde gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret.

Dünya 26 Mayıs 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron // Fotoğraf: AA (arşiv)

Önümüzdeki ay başındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde diplomasi trafiği de hız kazandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üç günlük ziyaret için Almanya’ya gitti. Bu ziyaret 24 yılın sonra bir ilk olmasıyla öne çıkıyor. Ziyaretin temel amaçlarından biri de AB parlamentosu seçimlerinde iki büyük gücün birlik olma çabaları. Uzun zamandır savunmadan nükleer enerjiye kadar anlaşmazlık yaşayan Fransa ve Almanya ilişkileri yeniden gözden geçirmeye odaklanacak.

Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz çok farklı liderlik tarzlarına sahip. Scholz 2021’in sonlarında iktidara geldiğinden bu yana Macron ile birçok konuda ters düştü. Ancak son dönemde mali reformdan elektrik piyasası sübvansiyonlarındaki değişikliklere kadar çeşitli konularda uzlaşmaya vararak AB’nin anlaşmalar yapmasına olanak sağladılar ve ilişkilerin düzelmesine yönelik adımlarla dikkat çektiler.

Berlin merkezli Jacques Delors Enstitüsü’nden Yann Wernert “Alman-Fransız ilişkilerinde gerginlikler var ama bunun nedeni kısmen bazı zor konuları ele almış olmalarıdır” dedi ve iki ülkenin AB’nin doğuya doğru genişletilmesi bir ihtiyaç olduğu konusunda da yakınlaştığını belirtti. Eurasia Group düşünce kuruluşunun Avrupa Genel Müdürü Mujtaba Rahman da ziyaretin “en üst siyasi düzeyde ilişkilerin yürüdüğünü göstermeye yönelik bir girişim” olduğunu söyledi ve ekledi: “Ancak AB’nin önünde duran büyük sorunlar konusunda hala temel boşluklar var.”

Öne çıkan ortak endişe: Trump

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kasım ayı başında belki de tarihinin en çetrefil seçimlerini yaşayacak. Bir yanda demans iddialarıyla gündeme gelen dış politika hamleleri eleştirilen 81 yaşındaki başkan Joe Biden, diğer yanda da 90’dan fazla suçlama nedeniyle mahkeme mahkeme gezen, yaptığı açıklamalarla diplomasi arenasını diken üstünde bırakan 77 yaşındaki eski Başkan Donald Trump var. Trump hem Ukrayna’ya silah ve para yardımı konusundaki isteksiz ve muhalif tarzı, hem de savunma harcamalarını artırmayan NATO müttefiklerine yönelik tehditkâr tutumu nedeniyle Washington’un en büyük müttefikleri arasında dahi şüpheyle yaklaşılan bir isim.

Özetle 5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması halinde Avrupa’nın savunması da riske girmiş olacak. Savunma uzmanları Trump’ı Avrupa için Demokrat rakibi Başkan Joe Biden’dan çok daha az güvenilir bir müttefik olarak görüyor. Trump bu yılın başlarında NATO üyelerinin savunma ittifakına katkılarının gecikmesi halinde bu ülkeleri Rusya’nın gelecekteki bir saldırısından korumayacağını söylemekle kalmadı, Rusya’yı “ne isterlerse yapmaları” için teşvik edeceğini de söyled.

Nükleer silahlara sahip olan Fransa savunma konularında daha kendine güvenen bir Avrupa için bastırıyor ve Almanya’nın Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi hava savunma şemsiyesi için çoğunlukla Amerikan teçhizatı satın alma kararından tam da bu sebeple rahatsız. Almanya ise ABD’nin askeri şemsiyesinin inandırıcı bir alternatifi olmadığını savunuyor. Yani yanı başlarında bir Rusya tehdidi varken Avrupa’nın kendi savunma sanayisini şaha kaldırmak için bekleyecek zamanı olmadığını söylüyor.

Endişeler ortak olsa da Macron ziyaretinin ilk gününü langırt oynayarak geçirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron,  Almanya’da Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile langırt oynarken görüntülendi. Liderlerin oyunu berabere bitti.

Macron’un ziyaretinde en önemli aşama: Kabine toplantısı

Gezisine eşi Brigitte de eşlik eden Macron ziyaretine Pazar günü Berlin’de Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşerek başladı ve ardından kentin Belediye Başkanı Kai Wegner ile birlikte simgesel Brandenburg Kapısı’ndan geçmesi bekleniyor. Pazartesi günü Dresden’e geçecek ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Batılı müttefikler tarafından yıkılan Frauenkirche önünde bir konuşma yaptıktan sonra Salı günü Muenster’e geçecek.

Ancak gezinin belki de en önemli bölümü salı günü Berlin’in hemen dışında Meseberg’de yapılacak kabine toplantısı olacak ve burada iki hükümet savunma ve rekabetçilik gibi üzerinde anlaşmakta zorlandıkları iki ana konuda ortak bir zemin bulmaya çalışacak. İki ülke 6-9 Haziran’daki parlamento seçimlerinde aşırı sağın güçlü çıkması ve AB’nin karar alma sürecini zorlaştırması beklentisi karşısında önümüzdeki beş yıl için AB gündeminde ortak bir zemin bulmaya da çalışacak.

Avrupa Parlamentosu’nda yükselen aşırı sağ dalgası

AP seçimleri 1979 yılından beri düzenleniyor ama herhalde en kritik seçimlerini bu sene yapacak. 2015 zirveyi gören göçmen krizinde İtalya, Yunanistan ve Almanya artık ön saflarda savaşmak istemiyor, Avrupa’nın bir bütün olarak sorumluluk almasını istiyor. Ne var ki özellikle Doğu Avrupa buna karşı çıkıyor. Ukrayna savaşının tetiklediği “Ya savaş yayılırsa?” korkusu, Çin’in yükselişine tepki olarak ABD’nin Avrupa’yı Çin’e bağımlılığını azaltması için baskılaması, son dönemlerde Avrupa içinde yapılan seçimlerde ve anketlerde aşırı sağ partilerin yükselmesi gibi konular Avrupa’nın en büyük sorunları arasında yer alıyor. Tabii bu küresel krizler bir yandan da AB’nin önemini üye ülkelere bir kez daha hissettirdi.

Ayrıca Fransa ve Almanya’nın da içinde bulunduğu birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcı partiler ya iktidarda ya da yeni anketlerde birinci ve ikinci sırada yer alıyorlar. Mesela Hollanda’daki son seçimlerde aşırı sağcı ve İslam karşıtı Geert Wilders zaferi elde etse de diğer partilerle daha anlaşamadığı için uzun bir süre hükümet kuramadı. Ancak anlaşmanın sağlandığı ülkede, hükümetin kurulması artık yakın. Fransa’da ise Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi (RN), Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un merkeziyetçi ittifakının 10 puan önünde duruyor. Giorgia Meloni’nin aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri yüzde 29 ile anketlerde önde giderken, Almanya’da aralık ayında aşırı sağcı AfD, ikinci belediye seçimini kazandı. Ama AfD’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki baş adayı Maximilian Krah’ın bir İtalyan gazetesine verdiği demeçte Nazilerin Waffen SS’lerinin “hepsinin suçlu olmadığını” söylemesi partinin seçimlerden ihracına neden oldu.

AP seçimlerinin sonucunu tahmin etmek kolay bir iş olmasa da aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi grubunun gözle görünür bir başarı kazanacağı ve 85’ten fazla sandalyeye sahip olabileceği (şu anda 76) tahmin ediliyor. Polonya’nın Hukuk ve Adalet (Pis), İtalya’nın Kardeşleri, Gerçek Finler, İsveç Demokratlar ve İspanyalı Vox’u kapsayan Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) grubunun da 80 sandalyeye sahip olacağı (şu anda 61) düşünülüyor. Şu anda iktidardaki koalisyonun birer parçası olan muhafazakâr Avrupa Halk Partisi (EPP), merkez sol Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı, liberal Renew Europe ve Yeşiller’in kritik bir oy düşüşü yaşaması bekleniyor.

 

 

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.