ABD’den ilk teyit: İsrail Gazze’de 25 binden fazla kadın ve çocuğu öldürdü
Batı Gazze'de yedi ayı aşkın süredir devam eden katliama kapadığı gözlerini açmaya başladı. Bazı ülkeler Filistin'i tanıma kararı alırken Avrupa Birliği ilk kez İsrail'e yaptırım uygulamayı tartıştı. Kanada, 5 bin Filistinli'ye vize vermeyi düşünüyor
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kısa süre sonra savaşın sona ermesi için caydırıcı bir etkiye sahip olacağı düşüncesiyle topyekûn bir şekilde Rusya’yı yaptırım kuşatmasına alan Batı, Gazze’de yedi ayı aşkın süredir devam eden ve 36 bine yakın Filistinlinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan savaşta İsrail’e karşı üç maymunu oynamayı tercih etti. En kanlı saldırılarda İsrail’i kınamakla yetinen Batı’nın bu zamana kadarki gerekçesi de terör örgütü olarak kabul ettikleri Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısıydı. Ancak o saldırının kredisi ABD’de olmasa bile Avrupa’da bazı ülkeler açısından tükenmeye başladı.
Örneğin İspanya, Norveç ve İrlanda daha önce açıkladıkları şekilde Filistin yönetimini resmen tanıdığını duyurdu. Karar Gazze’ye saldırıları ve yıllardır Filistin topraklarını işgali nedeniyle artan uluslararası hayal kırıklığı karşısında İsrail’e bir “azar” olarak yorumlandı. Karar İsrail’in pazar günü Refah’ta yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı kampa düzenlediği, onlarca kişinin ölümüne neden olan hava saldırısının ardından geldi. Ordunun Gazze’nin güneyinde uluslararası çağrılara rağmen saldırıları sürdürmesi, Birleşmiş Milletler’in (BM) çadır kentine saldırarak en az 45 Filistinliyi öldürmesi tepki çekmişti. Analistlere göre sivillerin ölümüyle ilgili artan kaygılar daha fazla ülkeyi aynı tavra itebilir.
Ayrıca yaklaşık 124 ülkenin taraf olduğu Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama talebi çıkardı. Avrupa Birliği (AB) ilk kez İsrail’e yaptırımı ciddi ciddi tartıştı ve Kanada akrabalarının yanına gelmek isteyen beş bin Filistinliye vize vermeyi planlıyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’i Filistin devletinin tanınmasında oynadığı rol nedeniyle “Yahudilere karşı kışkırtıcılık yapmakla” suçladı. Sanchez ise konuyla ilgili kabine oylaması öncesinde yaptığı konuşmada iddiayı reddetti ve tanımayı “tarihi adalet” meselesi ve barışa ulaşmak için “gereklilik” olarak nitelendirdi. Başbakan Sanchez İspanya’nın “Ukrayna’da olduğu gibi Filistin’de de uluslararası insan haklarına ve uluslararası hukuka saygıyı” savunduğunu belirtti.
“Filistin devletinin tanınması sadece Filistin halkının meşru talebi olan tarihi bir adaletin yerine getirilmesi değildir, aynı zamanda hepimizin istediği barışın sağlanması için de bir adımdır” diyen Sanchez “İspanya bu şekilde Filistin’i dünyada tanıyan 140’tan fazla ülkenin yanına eklenecek. Filistin’in tanınması tarihi bir karar ve tek hedefi İsrail ve Filistin arasındaki barışın sağlanmasına katkı sağlamaktır” diye konuştu. Filistin devletinin tanınmasının “uygulanabilir” olması gerektiğinin altını çizen İspanyol politikacı “Gazze ve Batı Şeria aynı Filistin yönetimi altında aralarında bir koridorla birleşmeli ve Doğu Kudüs başkenti olmalı, Filistin ulusal yönetimi altında birleşmelidir” diye konuştu. Daha sonra ülkede sol koalisyon hükümeti Bakanlar Kurulu toplantısında Filistin devletinin resmi olarak tanınması kararını onayladı.
Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ise “Filistin devletinin tanınmasının zamanı gelmiştir. Daha fazla masumun öldürülmesine izin veremeyiz. Barış için tek yoldur ve bugün bunun yürüyüşü başlamıştır. Bugün alınan karar bir dönüm noktası olacaktır” açıklaması yaptı. Albares İsrail ve Filistin arasındaki problemin “tarihin en uzun ve çözümsüz sorunu” olduğunu, artık bunu çözmenin zamanının geldiğini vurgulayarak “İsrail halkı gibi Filistin halkı da aynı umuda, barışa, güvenliğe sahip olmalıdır. Bu her iki halk için de aynıdır” dedi. İrlanda ve Norveç ile birlikte İspanya’nın eş zamanlı kararıyla Filistin devletini tanıyan ülke sayısının 146’ya çıktığını belirten Albares şöyle konuştu: “Buna en kısa zamanda, perşembe günü Slovenya da eklenecek. Hiç şüphe yok ki daha fazla ülke de katılacaktır. Mükemmelen biliyoruz ki iki devletli çözüm tek yoldur ve alternatifi yok. Bu yolda yürümek için Bakanlar Kurulu Filistin devletini tanıma kararını aldı.”
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın X hesabından İspanya, İrlanda ve Norveç’i hedef alan açıklamalarını sert bir dille eleştiren Albares “İsrail Dışişleri Bakanı yalan, rezil, provokatör ve gündemi çarpıtmaya çalışan mesajlar atıyor. İrlanda ve Norveç ile birlikte koordinasyonlu, sakin ve kararlı bir şekilde uygun zaman geldiğinde gereken ortak cevabı vereceğiz” diye konuştu.
“Bu saldırılar bizi korkutamaz ve yolumdan saptırtamaz. Provokasyonlara düşmeyeceğiz” diyen Albares, Katz’ın stratejisinin farkında olduğunu, barış, ateşkes ve iki devletli çözümün konuşulması gerekirken, sosyal medyayla suni gündemler yaratmaya çalıştığını kaydetti. Albares Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Refah’a saldırılarını durdurması için İsrail’e karşı aldığı tedbir kararlarının uygulanmasının zorunlu olduğunu, bunun takibinin AB tarafından da yapıldığını ve İspanya olarak buna destek verdiklerini yineledi.
İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin, Filistin’i tanıma kararının duyurulmasıyla birlikte kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Yazılı açıklamasında Martin, İrlanda hükümetinin kararının Filistin devletiyle tam diplomatik ilişkilerin kurulmasına izin verdiğini belirterek “Filistin makamlarının resmi talebine bağlı olarak İrlanda hükümeti İrlanda’daki Filistin misyonunun statüsünü büyükelçiliğe yükseltecek ve Filistin devletinden İrlanda’ya bir büyükelçi atanmasına izin verecek” dedi.
Bu kararın İrlanda’nın Ramallah’taki mevcut temsilciliğinin büyükelçiliğe dönüştürülmesine de izin verdiğini kaydeden Martin “Filistin’in tanınması bir sürecin sonu değil, başlangıcıdır. Barış arayışına ve Filistin devletinin inşasına destek vermeye derinden bağlıyız” değerlendirmesinde bulundu. Martin ülkesinin bu taahhüdünü on yıllar boyunca yoğun diplomasi ve uzun süredir devam eden kalkınma iş birliği programı aracılığıyla teyit ettiğinin altını çizdi. Filistin yönetiminin reform ve hizmet sunumu çabalarında uluslararası toplumun tam desteğini almasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Martin bu amaçla ortaya konan çabayı artıracaklarını dile getirdi.
İrlandalı Bakan Martin Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ile ilerleyen sürece ilişkin önemli görüşmelerde bulunduğunu belirterek barışın sağlanmasında anlamlı yol olarak Arap Barış Vizyonu konusunda Avrupalı ve Arap ortaklarla da temaslarda bulunduğunu bildirdi ve ekledi: “İrlanda, bu korkunç çatışmayı ve insani felaketi durdurabilecek, tüm esirlerin serbest bırakılmasını sağlayabilecek ve İsrail devletiyle barış ve güvenlik içinde var olan egemen, bağımsız Filistin devleti vizyonunu hayata geçirebilecek siyasi yolun oluşturulması için Filistin yönetimi, AB ve uluslararası ortaklarımızla yakın çalışmaya devam edecek.”
Politico’nun aktardığına göre Martin, uluslararası hukuka uymazsa İsrail’e yaptırım uygulanması konusunu AB’li mevkidaşlarıyla ciddi bir şekilde konuştuklarını söyledi. Martin, “İlk kez bir AB toplantısında gerçek anlamda yaptırımlar ve ‘ya olursa’ üzerine ciddi bir tartışma yapıldığını gördüm. İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nın kararına uymaması durumunda yaptırımlara dayalı bir yaklaşımın gerekliliğini dile getiren kişilerleydik. Konsey toplantısındaki tüm farklı bakış açılarına rağmen anlaşmaya varabildik” dedi.
Tanıma kararını duyuran İskandinav ülkesi Norveç’ten de açıklama geldi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ülkesinin Filistin devletini resmen tanıdığı bu “özel günü” Norveç-Filistin ilişkileri açısından dönüm noktası olarak niteledi. İki devletli çözüm konusunda İsrail’in “yapıcı taahhütte” bulunmamasını eleştiren Eide ülkesinin “30 yılı aşkın süredir Filistin devletinin en güçlü savunucularından” olduğunu vurguladı. Norveç, İrlanda ve İspanya ile eş zamanlı olarak Filistin devletini tanıma kararı almış ve diğer Avrupalı devletlerin de Filistin devletini tanıma konusunda aynı adımı atmasını umduklarını bildirmişti.
Dışişleri Bakanı Eide Filistin’in Avrupalı devletler tarafından tanınmasının tek başına bu devletin varlığının “sürdürülebilir” olması için yeterli olmadığını belirterek, Filistin’i tanıma kararı ile 7 Ekim sonrası bölgedeki “kilit aktörler ile daha da geliştirilen” barış planını destekledikleri mesajını vermişti. Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide 26 Mayıs’ta Brüksel’de ülkesinin Filistin devletini tanıdığını gösteren belgeleri Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa’ya teslim etmişti.
Üç Avrupa ülkesinin Filistin devletini tanıma kararına ilişkin bir açıklama da Türkiye’den geldi. Ankara’nın kararı memnuniyetle karşıladığını ifade eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan uluslararası toplumun geç ve ağır hareket etmesine karşın Filistin’in devletleşme çabalarının haklı görüldüğü bir atmosferin oluştuğunu ve bu atmosferin yapısallaşmasına çalıştıklarını savundu. Fidan son olarak İspanya, Norveç ve İrlanda’nın Filistin’i tanıdığını, Slovenya’nın da tanıma yolunda olduğunu ve bunların önemli gelişmeler olduğunu ifade etti. Brüksel’de yapılan toplantılarda artık 150’ye yakın ülkenin Filistin’i devlet olarak tanımasının gündeme geldiğini aktaran Fidan şöyle konuştu:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bu tanıma hala kabul edilmiş değil, tek bir ülkeden dolayı. Ama bu diğer ülkelerin, tanıyan ülkelerin Filistin’le devlet ilişkisi kurması önünde engel değil. Her tanıyan ülke Filistin’le devlet ilişkisi, tıpkı Türkiye’nin yaptığı gibi kurabilir. Mevcut devam eden işgal var, bu işgal şartlarının el verdiği ölçüde Filistin’in devlet olarak tanınması ve ona göre işbirliği yapılması fevkalade önemli.”
“Giderek İsrail özellikle illegal yerleşimciler yoluyla Filistin devletinin elindeki toprakları alıyor ve Filistinlilere idare edecekleri yaşayacakları bir alan bırakmamak yönündeki projesini devam ettiriyor” diyen Fidan insanlık vicdanını yaralayan bu planın uygulanmasının sonuna gelindiğini ifade etti. Fidan İsrail’in yıllardır gerek propaganda yoluyla gerek diğer anlatılar yoluyla oluşturduğu bir illüzyonla mevzi kazandığının altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
“Ama artık bu illüzyon dağıldı, insanlık maalesef Gazze’de şehit olanların kanı üzerinden yeni bir Filistin gerçeğine 2024 yılında gözünü açtı. Bu Filistin gerçekliği, daha önce de ifade ettik, sadece Filistin halkının özgürlüğünü ve egemenliğini ifade etmiyor, aynı zamanda uluslararası sistemin on yıllardır oluşturduğu yalan imparatorluğunun da bir noktada çökmesi için bir başlangıcı teşkil ediyor.”
Kanada Göçmenlik Bakanı Marc Miller, Ottowa’nın aralık ayında ilan ettiği özel program kapsamında Gazze’de yaşayanlara sağlanan vize sayısını beş bine çıkaracaklarını duyurdu. Miller, “Gazze’de yaşanan trajediden derin endişe duyuyoruz. Pek çok insan sevdikleri için kaygılanıyor” dedi. Hükümetin Gazze’yi terk etmeye çalışan Filistinlilere yardımcı olmaya çalıştığını belirten Miller, Kanada’nın elinde olmayan sorunlar nedeniyle şu anda Gazze’den çıkışın mümkün olmadığını belirtti.
Kanada’daki akrabalarının yanına gitmeyen Gazze sakinlerinin önce İsrail makamlarından Gazze’yi terk etmek için onay almaları, sonra da Mısır’da biyometrik taramadan geçmeleri gerekiyor. İsrail’in Refah işgali nedeniyle Mısır’la olan sınır kapısı kapanmış durumda. Bu da Filistinlilerin Gazze’den çıkışını önlüyor.