Siyasi belirsizliğin ve İsrail tehlikesinin gölgesinde: Esad’ın düşüşü sonrası ilk cuma namazı Emevi Cami’de kılındı
ABD, Suriye'denin doğusunda İran bağlantılı bir tesis ile bir konutu vurduğunu duyurdu. Bu, ABD'nin bölgede üç haftada üçüncü saldırısı oluyor. Öte yandan Cumhuriyetçiler ise bu "dar kapsamlı" saldırıların "düşmana davetiye çıkardığını" iddia ederek Biden yönetimini eleştiriyor.
İsrail Gazze savaşı devam ederken İran destekli grupların Irak ve Suriye’deki ABD üslerine yönelik saldırıları da ABD’nin Suriye’deki İran destekli olduğunu iddia ettiği tesislere yönelik saldırılar da artıyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Suriye’nin doğusunda Ebu Kemal ve Mayadin şehirleri yakınlarındaki bir eğitim tesisiyle bir konutu ABD Hava Kuvvetleri’ne ait F-15E savaş uçaklarıyla hedef aldıklarını söyledi.
ABD’li savunma yetkililerinden biri hava saldırılarında vurulan tesislerde İran Devrim Muhafızları’na bağlı milislerin bulunduğunu söyledi. Ancak yetkili, tesislerdeki kaç kişinin öldürüldüğü konusunda bir açıklama yapmadı.
Bu saldırı, ABD’nin Suriye’nin doğusunda gerçekleştirdiği saldırıdan yalnızca dört gün sonra gerçekleştirildi. Austin, saldırıların ABD Başkanı Joe Biden’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini bildirdi. Bakan yaptığı açıklamada, “Başkan Biden’ın ABD askerinin güvenliğinden daha mühim bir önceliği yok. ABD’yi, personelini ve çıkarlarını savunacağını açıkça göstermek için de bugünkü saldırıyı yönetti” dedi.
Biden, Pentagon’un önerdiği daha agresif saldırı seçeneklerini, İran’la daha geniş bir çatışmaya girme ihtimalinden dolayı reddetti. Ancak Beyaz Saray’ın şu ana kadar verdiği yanıtlar öylesine “dar kapsamlı” bulundu ki kongrede Cumhuriyetçiler seslerini yükseltmeye başladı. Daha geniş çaplı saldırıyı savunanlar, şu anda bölgede verilen yanıtların ABD birliklerine karşı “daha sık ve daha tehlikeli saldırılara davetiye çıkardığını” öne sürdü. Pentagon ve Biden yönetiminden yetkililer ise bu eleştirileri kabul etmeyerek, ABD’nin hava saldırılarının meşru müdafaa kapsamında ve kendilerine yapılan saldırılarla orantılı olduğunu söylüyor.
ABD, savaşın başından beri İsrail’in yanında olduğunu açık bir şekilde dile getirdiği ve ikinci bir cephe açılıp da İsrail’in zora girmesini önlemek için bölgeye caydırıcı silahlar ve araçlar gönderdiği için İran destekli grupların hedefinde. Irak ve Suriye’deki ABD üslerine düzenlenen roket ve insansız hava aracı saldırılarında şimdiye kadar en az 46 saldırı düzenlendi ve en az 56 asker yaralandı.
Pazar gecesi geç saatlerde gerçekleştirilen bu iki saldırı, ABD’nin son üç hafta içinde Suriye’deki hedeflere yönelik düzenlediği üçüncü saldırı oldu. Geçen hafta çarşamba günü de ABD’ye ait iki F-15 savaş uçağı, Pentagon’un deyimiyle “meşru müdafaa”sının bir parçası olarak İran’a mesaj vermek amacıyla Suriye’nin doğusundaki bir silah deposunu vurmuştu. Üst düzey bir yetkili, söz konusu tesiste ABD üslerine düzenlenen hava saldırılarında kullanılan silahların bulunduğunu söylemişti. 26 Ekim’de yine Suriye’nin doğusunda İran Devrim Muhafızlarına bağlı gruplarla ilintili iki tesise hava saldırısı düzenlemişti. Saldırılarda bir silah deposu, bir de mühimmat deposu hedef alınmıştı.
ABD, “IŞİD’in yeniden güçlenmesini önleme” çabalarının bir parçası olarak Irak’ta yaklaşık 2500, Suriye’de ise 900 ABD askeri bulunduruyor. Söz konusu terör örgütü, her iki ülkede de büyük ölçüde faaliyet gösteriyordu ancak ülkelerin verdiği ortak tepki sonucu söz konusu örgütün bölgedeki gücü epey hasar gördü.
Washington, savaşta yeni cephelerin açılmasını önlemek için önce USS Gerald Ford, daha sonra da Eisenhower savaş uçağı gemilerini göndermişti. Ayrıca F-15 ve F-16 avcı uçakları, Patriot ve THAAD bataryaları dahil olmak üzere yaklaşık 1200 asker de bölgeye konuşlandırılmıştı.
İsrail’in Gazze dışında ikinci cepheyi ülkenin kuzeyinde Lübnan sınırında açmasından endişeleniliyor. Zira savaşın başından beri Lübnan Hizbullahı ve İsrail arasında ateş teatisi yaşanıyor. Lübnan Hizbullahı yöneticisi Şeyh Naim Kasım BBC’ye verdiği demeçte İsrail’in Gazze’de sivilleri öldürmesinin Ortadoğu’da daha büyük bir savaş riski yarattığından söz etti. Kasım “bölgede çok ciddi ve tehlikeli gelişmeler yaşanabileceğini ve bunun yansımalarını kimsenin durduramayacağını” söyledi.
Lübnan Hizbullahı lideri Hasan Nasrallah’ın cumartesi günü yaptığı açıklama da bölgedeki gerilimi tırmandıracak türdendi. Zira Nasrallah, İsrail ile sınırda yaşadıkları çatışmalarda ilk defa insansız hava aracı ve yarım ton patlayıcı içeren “Burkan” adındaki füzelerin kullanıldığını söyledi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise bunun üzerine “Gazze’de yaptıklarımızı Beyrut’ta da yapabiliriz. Eğer Hizbullah böyle hatalar yaparsa, bunun bedelini ilk olarak Lübnan vatandaşları ödeyecektir” diyerek, Lübnan Hizbullahı’na açık açık gözdağı verdi.
Hizbullah, pazar günü İsrail’in kuzey sınırındaki Dovev köyüne düzenlenen ve birkaç İsrailli sivilin yaralanmasına neden olan füze saldırısını üstlendi. İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari, X’ten yaptığı açıklamada Lübnan’dan açılan havan topu ateşinde 18 İsrail askerinin yaralandığını bildirdi. İsrail’in sağ gazetesi Maariv, Hizbullah’ın saldırılarını artırmasına karşılık olarak İsrail ordusunun söz konusu örgüte “güçlü bir darbe indirmeye” hazırlandığını bildirdi. Daha sonra İsrail ordusuna ait savaş uçakları buna karşılık Lübnan’daki Hizbullah hedeflerini vurduğunu söyledi.
Netanyahu’nun güvenlik kabinesi, Lübnan’dan yayın yapan İran yanlısı Al Mayadeen kanalına karşı “İsrail’in güvenlik çıkarlarına zarar vermek” ve “düşmana hizmet etmek” suçlamasıyla harekete geçilmesine izin verildiği belirtildi. Bu bağlamda İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi, Al Mayadeen’in internet sitesinin engellenmesi ve kanalla bağlantılı ekipmanlara el konması önerisi üzerinde polisle çalıştıklarını söyledi. Bir bakanlık sözcüsüne göre Karhi, Batı Şeria’daki İsrail askeri şefinden bölgedeki Al Mayadeen ofisini kapatmasını istemiş.