AB çiftçileri sevindiriyor: Rusya ve Belarus’tan gelen tahıla gümrük vergisi uygulayacak
Üç yıldır Rusya'ya karşı mücadele veren askerlerin giderek yorgun düşmesi Ukrayna'da seferberlik tartışmalarını alevlendirirken Fransa'nın ortaya attığı tartışma AB ülkelerini gerdi, Rusya "Çatışma olasılık değil, kaçınılmaz olur" tepkisi verdi.
Paris Rusya’nın Ukrayna’daki ilerleyişine Avrupa genelinde tepkiyi artırmak amacıyla düzenlenen bir toplantıya sahne oldu. Bu Ukrayna’ya destek konferansına katılanlar arasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İngiltere Dışişleri Bakanı James Cameron, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte de vardı. ABD ve Kanada ise Avrupalı yetkililere kıyasla daha alt düzey yetkililer göndermişti.
Avrupalı 20 liderin katıldığı toplantıya Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamaları damga vurdu. Macron Ukrayna’ya askeri birliklerin gönderilmesi fikrini gündeme getirmekle birlikte bu konuyla ilgili fikir birlikleri olmadığını da söyledi. Toplantının sonunda konuşan Macron “Kara birliklerine destek vermek konusunda resmi olarak görüş birliğimiz yok. Bununla birlikte hiçbir fikri dışlamıyoruz. Rusya’nın galip gelmemesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.
Fransa Başbakanı Gabriel Attal ise Macron’un “Batı’nın Avrupa’ya askeri birlikler göndermesinin ihtimal dışı olmadığını” belirtmesinin ardından yaptığı açıklamada “savaşta hiçbir şeyin göz ardı edilemeyeceğini” belirtti. Yayın kuruluşu RTL’e konuşan Attal “Hiçbir dinamiği göz ardı edemeyiz. Rusya’nın savaşı kazanmamasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da ülkesinin Ukrayna’ya asker gönderme gibi bir planı olmadığını, bunun NATO’da ele alınan bir konu olmadığını da sözlerine ekledi. İsveç’in devlet kanalı SVT’ye konuşan Kristersson “Ukrayna’ya farklı yollarla modern ekipman gönderme çabası içindeyiz” dedi ve Ukrayna’dan da şu anda bu yönde bir talep olmadığını belirtti. Böylelikle Macron ve Attal’ın “hiçbir şeyin göz ardı edilemeyeceği” önergesi Kristersson tarafından kati şekilde “göz ardı edilmiş oldu.” Sadece İsveç değil, Çek Cumhuriyeti ve Polonya da Fransa’nın açıklamalarına soğuk yaklaştı.
Scholz da “Çok iyi bir tartışma ortamında en başından beri kendi aramızda da konuştuğumuz şekilde Ukrayna topraklarına Avrupa ya da NATO ülkeleri olarak askeri birlikler gönderilmeyeceği tartışıldı” diyerek konudaki tarafını belli etti. Zaten Ukrayna’ya yapılan mevcut destekten de rahatsızlığını sıkça dile getiren Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto ise Macaristan’ın Ukrayna’ya ne silah ne de asker göndermeye istekli olduğunu belirtti.
Öte yandan Avrupa’daki tartışma Kremlin’in de kulağına ulaştı. NATO Avrupalı üyelerinin Ukrayna’da savaşmak üzere asker gönderirse Rusya ile NATO arasında bir çatışmanın kaçınılmaz hale geleceğini söyledi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov Macron’un açıklamaları sorulduğunda gazetecilere “NATO ülkelerinden Ukrayna’ya askeri birlik gönderilmesi olasılığının tartışılıyor olması çok kritik bir konu” dedi.
“NATO üyeleri Ukrayna’da savaşmak üzere asker gönderirse doğrudan Rusya-NATO arasında çatışma çıkma olasılığı nedir?” sorusuna cevap veren Peskov “Böyle bir senaryoda çatışma olasılığından değil, kaçınılmazlığından bahsetmemiz gerekecek” diye belirtti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise Amerikan haber ajansı AP’ye verdiği demeçte Ukrayna’ya askeri birlik gönderme gibi bir planları olmadığını belirterek, “NATO müttefikleri Ukrayna’ya beklenmedik bir destek sağlıyor. 2014’ten beri bunu yapıyoruz, işgalden sonra da buna devam ettik. Ama Ukrayna topraklarına NATO askerleri göndermek gibi bir planımız yok” dedi.
Zelenski’nin danışmanı Mıhaylo Podolyak ise böyle bir tartışmanın yürütülmesinden memnuniyet duyduklarını belirterek “Bu hareket Rusya’nın saldırganlarının Avrupa üzerinde yarattığı risklerin tamamen farkında olunduğunu gösteriyor. Ukrayna’ya silahlı birliklerle yardım gönderme ihtimalinin tartışmaya açılması risklere daha açık bir şekilde dikkat çekme arzusu olarak görülmeli” dedi.
Üçüncü yıla giren savaşta iyice yıpranan Ukraynalı askerleri desteklemek için devletlerin resmi olarak Ukrayna’ya asker sevkiyatı yapma konusu ilk kez bu kadar açık bir şekilde tartışılıyor. Önceki Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujni 450 bin ila 500 bin civarında askere ihtiyacı olduğunu, bu sebeple seferberlik ilan edilmesini istiyordu. Zalujni’ye göre bu adım atılmazsa Batı’dan gelen silahlara rağmen savaşta ilerleme kaydedemeyeceklerdi.
Bu yüzden de Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile büyük bir anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Zelenski seferberliği kaldıracak bir bütçeleri olmadığını savunuyordu. Ancak görevden aldığı Zalujni’nin yerine getirdiği Aleksandır Sırski de Zalujni’den çok farklı düşüncelere sahip değil.
Zelenski her ne kadar soğuk baktığını söylese de seferberlik tasarısı parlamentoda gündem oldu. Tasarıda orduya alınma yaşının 27’den 25’e indirilmesi, askerden kaçanlara ağır ceza verilmesi gibi ifadeler yer alıyor. Ukrayna bugüne kadar 27 ila 60 yaş arasındaki erkekleri orduya alıyordu ama sıkıyönetime göre 18-60 yaş arası erkeklerin ülkeyi terk etmesi de yasak.
Üç ya da daha çok çocuğu olan erkekler bu yasalardan muaf tutuluyor. Bununla birlikte gönüllü olarak orduya katılan ya da hizmetteyken ailesi genişleyen üçün altında çocuğu olan erkeklerin ise ordudan ayrılmalarına izin verilmiyor. Yeni tasarıya göreyse üç yıl orduya hizmet eden askerlerin terhis olmasına olanak tanınıyor. Ülkenin muhalif partisi Holos’tan milletvekili olan Yaroslav Zelejniyak Telegram’dan yaptığı açıklamada yasanın bu ay geçmesini ve mart ayında yürürlüğe girmesini beklediklerini belirtti.
Ancak seferberlik yasasının birtakım riskleri de var. Mesela savaşa daha zinde ve sağlıklı askerler katılacak ama bu da ülkenin nüfus yapısına uzun vadeli zararlar verebilir. Ukrayna da 1990’lardaki ekonomik buhran nedeniyle doğum oranlarının düşmesinden payını almıştı. Nüfustaki bu düşüş nedeniyle Ukrayna’da şu anda 40’lı yaşlardaki erkekler 20’li yaşlardakinden üç kat fazla.
Artık ülkelerin savaşa tutumlarının değiştiğini belirten Macron “Bugün ‘Bir daha asla’ diyenler önceden uçaklara, uzun menzilli füzelere, kamyonlara hayır diyordu. İki yıl önce hepsi bunları söylüyordu. Bu masanın etrafındakiler ‘Biz kasketlerle uyku tulumları göndereceğiz’ diyordu. Ama şimdi daha fazla füzeye ve tanklara ihtiyaç olduğunu kabul ediyorlar. Alçakgönüllü davranıp savaşın altı ila sekiz ay gerisinde olduğumuzu kabul etmeliyiz” sözlerini dile getirdi.
Savaşın ilk zamanlarında Almanya Ukrayna’ya 5 bin kasket göndermeyi teklif ederek dünya basınında dalga konusu olmuştu. O zamanlar Ukrayna’nın Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko bu yardımı “şaka” olarak değerlendirirken “Almanya bundan sonraki yardımlarında ne göndermeyi planlıyor? Yastık mı?” diye sorgulamıştı. Macron konuşması sırasında Ukrayna’ya orta ve uzun menzilli füze ve bombalar tedarik etmek için yeni bir koalisyon oluşturulacağını duyurdu.
Macron “Rusya’nın tutumunda bir değişiklik var. Daha fazla toprağı ele geçirmek için çabalıyor, gözünü sadece Ukrayna’ya değil başka pek çok ülkeye de dikmiş durumda. Dolayısıyla Rusya daha büyük bir tehlike arz ediyor” sözlerini dile getirdi. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın Bahmut’tan sonraki en kanlı cephesi Avdeyevka olmuştu. Aylarca burası için mücadele eden taraflar arasında zaferi göğüsleyen Rusya oldu. Savaşın üçüncü yılına yaklaşırken böyle bir gelişme yaşanması, Batı’nın yardımlarını artırması için diller döken Ukrayna’yı olumsuz etkiledi.
Öte yandan “Rusya Avrupa’ya saldıracak” fikri de yeni değil, savaşın başından bu yana başta ABD olmak üzere çok sık dillendirilen bir iddia. Bu korku Finlandiya’nın NATO’ya girmesine, İsveç’in de 20 aylık çabadan sonra tüm ülkelerden onay alarak birliğe katılmaya hak kazanmasına yol açtı. Her iki ülke de savaşlardaki tarafsızlıklarıyla bilindiklerinden bu, Rusya’dan ne kadar endişe duyduklarını gösteriyor. Putin ise “Finlandiya ile bir sorunum yoktu ama artık var” diyerek Finlandiya sınırına asker yığmaya başladı.
Ukrayna cephesinde çatlakların oluşmaya başlaması üzerine Macron’un alelacele talep ettiği toplantıda beş temel eylem alanına odaklanıldı: Siber güvenlik, Ukrayna’da ortak askeri silah ve mühimmat üretimi, Moldova gibi Rusya’nın doğrudan saldırı tehlikesi altında olan ülkelerin savunulması, Rusya’yla işbirliği içindeki Belarus sınırının daha fazla silahlandırılması ve Ukrayna’nın mayınlardan arındırılması.
Rusya’yı yenilgiye uğratmanın Avrupa’da barış ve güvenlik için kesinlikle gerekli olduğunu vurgulayan Macron bunun için Avrupa’nın sözlerini eyleme dökmesinin ve Amerika’dan bağımsız bir Avrupa savunma ağı inşa etmek için kesin kararlar alınması gerektiğini söyledi. ABD’de kasım ayında başkanlık seçimleri yapılacak ve eski Başkan Donald Trump şimdiye kadar kampanya konuşmalarında Ukrayna savaşının devam etmemesini istediğini, göreve geldiğinde de her iki tarafı ateşkese zorlayacağını belirtiyor. Amerikan Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler ise Ukrayna’ya yardımı yokuşa sürüyor. Kongrenin üst kanadı Senato’da Ukrayna’ya yardım geçse de alt meclis Temsilciler Meclisi’nde henüz ortak bir karar alınmadı.
Ayrıca bir de Trump’ın NATO açıklamaları var, birliğe taraf ülkeler “faturalarını ödemezse” yani milli gelirlerinin yüzde ikisini savunma bütçesine ayırmazsa ABD’nin bu ülkeleri herhangi bir düşman saldırısına karşı, karşılarındaki Rusya da olsa, korumayacağını vurguladı. Macron’a kasım ayındaki başkanlık seçimleri bağlamında Ukrayna’ya desteğin zarar görüp görmeyeceği sorulduğunda “Geleceğimizin nasıl olacağına karar vermek için Amerikan seçimlerinin sonuçlanmasını bekleyemeyiz. Avrupa’nın geleceği söz konusu, dolayısıyla karar vermek Avrupalılara düşer. Eğer başkaları da katılıp yardım etmek isterse ne harika, ama yalnızca bize kattıkları bir avantaj olur o kadar” dedi.
Avrupa’nın kötümser, meydan okuyan taraf ya da korkak olduğu için böyle davranmadığını belirten Macron “Rusya bu savaşı kazanamaz. Saldırgan davranan tek taraf o. Bu savaşı kışkırtan tek ülke de. Rusya şu anda hem geleneksel hem de hibrit savaş yoluyla güvenliğimizi etkiliyor. Yine de Rus halkıyla savaş halinde değiliz” dedi. Savaş ilk başladığında Rusya’nın hemen zafer kazanacağı düşünülüyordu, ancak Ukrayna Avrupa ve Batı’nın destekleriyle bugüne kadar direnişini sürdürebildi.
Ukrayna’ya ayrılan finansmanın yüzde 30’unun Avrupa’dan geldiğini belirten Macron bu oranın ikili ve Avrupa Birliği düzeyinde yapılacak anlaşmalarla artırılabileceğini ve böylece mühimmat tedarikinin toplamda üç katına çıkarılabileceğini sözlerine ekledi. Bununla birlikte hafta sonu Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov Avrupa’nın taahhüt ettiği silahların yarısının ellerine ulaşmadığını belirtti. Avrupa’nın Ukrayna’ya bir milyon mermi verme vaadini yerine getirmediğini kabul eden Macron ise barut sıkıntısının darboğaz yarattığına dikkat çekerek mühimmat tedarikinin artık “en önemli öncelik” olduğunu belirtti.