AB Adalet Divanı 20 yıllık anlaşmazlıkta Intel’i haklı buldu
Covid-19 pandemisi, Ukrayna savaşı, göçmen krizi derken Avrupa Komisyonu'nun en kritik dönemine başkanlık yapan Ursula von der Leyen beş yıllık ikinci döneme adaylığını koymaya hazırlanıyor. Von der Leyen bu kez "daha hazırlıklı" olduğunu söylüyor.
ABD’nin geçen yıl ölen önde gelen diplomatlarından Henry Kissinger’a atfedilen meşhur bir soru var: “Avrupa’yı aramak istesem kimi arayacağım?” Avrupa’nın mevcut durumunu göz önüne alırsak sorunun cevabı aşikâr: Ursula von der Leyen.
2019’dan bu yana Avrupa Komisyonu Başkanı olarak görev yapan von der Leyen Covid-19 pandemisi olsun, Ukrayna savaşı olsun ve Gazze savaşı olsun Avrupa’nın büyük krizlere verdiği tepkinin yüzü oldu. Böyle devam etmesini istiyor gibi, çünkü dün ikinci beş yıllık döneme talip olduğunu açıkladı.
Berlin’de Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) partisinin konferansında konuşan von der Leyen “2019’da aday oldum, çünkü Avrupa’ya inancım tam. Avrupa benim evim. O zamanlar Avrupa Komisyonu başkanı olmayı hayal edip etmediğim sorulduğunda sezgisel olarak hemen ‘evet’ dedim. Beş yıl sonra bugün çok bilinçli ve iyice düşündüğüm bir karar alıyorum. İkinci dönem için aday olmak istiyorum” dedi.
Von der Leyen’i aday gösteren CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz, Leyen’in “oybirliğiyle” aday gösterildiğini ve Avrupa Parlamentosu’ndaki merkez sağ siyasi partiler ittifakı EPP içinde de oybirliğiyle aday olarak gösterilmesi için çaba sarf edeceklerini söyledi. Von der Leyen CDU’nun adayı olarak seçilmiş olsa da EPP’nin diğer ayakları Yunanistan, İrlanda, Litvanya ve İsveç’teki iktidar partilerinden en az ikisinin desteğini alması gerekiyor.
Von der Leyen’in ön mücadelesi bununla da kalmayacak. En az iki partinin desteğini daha alsa bile EPP’nin martta Bükreş’te yapılacak kongresinde oylamayı kazanması ve haziranda Brüksel’de üst düzey görevler için pazarlıkların olacağı son engeli aşması gerekecek.
Avrupa Komisyonu başkanlığı seçimle belirlenmiyor; Avrupa Birliği liderlerinin müzakereleriyle belirlenen bir makam. Dolayısıyla von der Leyen’in Avrupa’nın hem pandemiye hem de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline verdiği tepkiyi yönetme şekliyle bir dönem daha komisyon başkanlığı yapmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Avrupa Komisyonu başkanı seçimi 6-9 Haziran’da yapılması planlanan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçlarına da bağlı. Mesela 2019’daki seçimlerde EPP sandalyelerin çoğunluğunu kazanmasına rağmen aday gösterdiği Manfred Weber seçilemedi, çünkü seçimlerde ikinci gelen sosyalist partilerin adayı da Frans Timmermans idi ve sonuç alınamadı. Taraflar arasındaki anlaşmazlık Alman hükümetinin sürpriz adayı von der Leyen’in işine yaradı. Bir diplomat o zamanları hatırlatarak “2019’da kimse Ursula von der Leyen’in adını duymamıştı. Almanya’da savunma bakanıyken haftalar içinde Brüksel’in en güçlü makamına geldi” diyerek von der Leyen’in bu görev için kampanya bile yapmadığını belirtti.
Von der Leyen’in attığı adımlar her zaman memnuniyetle karşılanmadı. Görevde olduğu süre boyunca onu en çok eleştirenlerden biri Avrupa Parlamentosu milletvekili ve EPP’nin çevre ile sağlık alanlarındaki sözcüsü Peter Liese idi. Liese, von der Leyen’in AB’de karbon salımını düşürmek amacıyla “yeşil anlaşma”yı çiftçilere dayatmasına tepki göstermişti. Ama Liese şimdi von der Leyen’in adaylığına karşı çıkmadığı gibi “çalkantılı ve zor bir dönemde doğru aday” olduğunu da söylüyor.
Liese “Pandemi boyunca iyi bir liderlik örneği gösterdi. Ukrayna meselesinde de aşikar bir üstünlük sergiliyor. Diğer krizleri de iyi idare etti. Bir doktor ve sağlık politikacısı olarak kanserle mücadeleyi Avrupa’nın merkezine koymasını özellikle önemli buluyorum. Çevrenin korunması konusundaki başarılarını da göz ardı edemeyiz. Ayrıca Avrupa’nın dört bir yanındaki çiftçi protestoları daha başlamadan çiftçilerin endişelerini giderdi” dedi. Von der Leyen taşıdığı siyasetçi kimliğinin aynı zamanda jinekolog.
Avrupa’da şu anda en büyük krizlerden biri çiftçilerin yeşil anlaşmada kendilerine dayatılan kısıtlama ve vergilere karşı çıkması. Von der Leyen çiftçilerin endişesini gidermek amacıyla bazı maddeleri 2025 yılına erteledi.
Ama bazı spekülasyonlara göre Estonya Başbakanı Kaja Kallas da von der Leyen’in pozisyonuna adaylığını koyabilir. Yine de şu an için tüm gözler von der Leyen’e odaklanmış durumda. Önümüzdeki süreçte Ukrayna savaşı, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a dönme ihtimali, göçmen krizinin nasıl çözümlenebileceği gibi birtakım hususlar öne çıkacak. von der Leyen uzlaşmacı bir aday olarak öne çıktığı, az bir çoğunlukla seçildiği 2019’a kıyasla bu kez “daha hazırlıklı” olacağı belirtiliyor.
Covid-19 pandemisinde Pfizer ile büyük bir anlaşma imzalayan von der Leyen anlaşma her ne kadar şeffaflıktan yoksun olsa da o zamana kadar ABD ve İngiltere’nin gerisinde kalan AB’nin bu büyük atılımı geniş çevrelerde memnuniyetle karşılandı. Yine de aşı anlaşmasında ne ödendiği dahil sözleşme şartları hiçbir zaman tam olarak açıklanmadı.
Rusya’nın Ukrayna’ya işgaline von der Leyen’in verdiği tepki ise ABD’nin yanında yer alarak Moskova’ya yaptırım uygulamak oldu. Bu bağlamda artan enerji maliyetlerinin önüne geçmek için üye ülkeler ortak doğalgaz tedarik etmesi gerekti. Ayrıca von der Leyen AB’nin Ukrayna ve Moldova’nın yanı sıra Balkan ülkelerini de kapsayacak şekilde genişlemesinin savunucusu oldu. Financial Times’a verdiği son röportajda ise AB’nin kendi savunmasına yatırımlarını artırması gerektiğini savundu.