İran’ın saldırısı: 40 yıldır süren vekalet savaşı denkleminde yeni bir eşik

İran ile İsrail, birbirlerinden binlerce kilometre uzak olmalarına rağmen 1979'dan beri çatışma halindeler. Bugüne kadar vekalet savaşları vardı, cumartesi akşamı durum değişti. 10Haber, son çatışmayı uzmanlarına sordu ve değerlendirmeler aldı.

Dünya 15 Nisan 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı

İsrail ile İran arasında 1979 devrimi ve Tahran’ın Batılı ülkelerle düşmanlaşmasından bu yana inişli çıkışlı gerginlikler yaşanıyordu.

Ancak bu gerginlik son yıllarda adı konmamış bir savaşa dönüştü. İranlı dini ve siyasi liderler Ayetullah Humeyni’den bu yana bir retorik olarak ‘İsrail’i yok etmek’ten söz ediyordu.

2010 yılından bu yana İran’ın nükleer programında görev alan bazı isimler suikastle öldürüldü. En son 2020 yılında nükleer bir araştırma tesisine sabotaj düzenlendi. Aynı sene İran’ın nükleer programının başındaki Muhsin Fahrizade uydudan kontrol edilen ve yapay zekaya sahip bir silahla öldürüldü. İran bu saldırıların arkasında İsrail’in olduğunu söyledi. İsrail ise İran’ın nükleer politikalarının bölgede kendisi için tehdit olacağını savunuyor.

Diğer yandan başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin askeri ve siyasi desteğine sahip olan İsrail Suriye iç savaşının başından bu yana ülkedeki İran bağlantılı birçok hedefe saldırı düzenledi.

İran ise İsrail’i Lübnan ve Filistin’de destek verdiği güçler üzerinden dolaylı olarak hedef alıyordu.

Bu isimsiz savaşa bir de 7 Ekim 2023’ten sonra İsrail’in Gazze işgali eklendi. İsrail’in ve Batılı ülkelerin ‘terörist’ gördüğü Hamas’ın en büyük destekçilerinden biri İran. Hamas’ın saldırısı sonrası başlayan İsrail işgalinin başında ABD hemen İran’ı uyararak bölgesel savaş tehlikesine dikkat çekti.

İsrail’in 1 Nisan’da İran’ın Suriye Başkonsolosluğu’nu vurup yedi yetkiliyi öldürmesi ise artık bu vekalet savaşı tablosunu değiştirdi. Tahran doğrudan İsrail’i hedef aldı.

İran, İsrail’in konsolosluk saldırısı sonrası Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkı çerçevesinde misilleme yaptıklarını duyurdu ve ABD’yi müdahil olmaması için uyardı. Ayrıca İran İsrail’in karşılık vermesi durumunda yeniden saldıracaklarını da bildirdi.

İsrail Ordusu İran’ın 300’den fazla SİHA ve füze gönderdiğini ancak bunların yüzde 99’unun ulaşamadan imha edildiğini bildirdi. ABD’den İran’a saldırı konusunda beklediği desteği alamayan İsrail’in bir sonraki adımının ne olacağı merak konusu. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant İran’la çatışmanın henüz bitmediğini söyledi.

Peki bölgeyi neler bekliyor? Uzmanlara sorduk.

Hakan Güneş: İran’ın misillemesi kadar İsrail’in konsolosluk saldırısı da ilk

İran uzmanı akademisyen Hakan Güneş İran’ın saldırısından önce İsrail’in Suriye’deki konsolosluğu hedef almasının da tarihte başka bir ilk olduğu belirterek ”İsrail’in İran konsolosluğuna saldırısının tarihte bir benzeri yok. Daha önce de dünyanın çeşitli yerlerinden konsolosluklar hedef alınmıştı. Ancak bu çapta bir saldırı ilk” dedi.

Bu yüzden İran’ın saldırısına misilleme denmesi gerektiğini belirten Güneş şunları söyledi: ”Konsolosluğu saldırıya uğrayan herhangi bir devletin bunu misilleme yapmadan geçiştirmesi mümkün değildi. İran da bu çerçevede adım attı. İran-İsrail-ABD denkleminde her zaman vekalet savaşının sürdüğü çok boyutlu bir şekilde 40 yıla yayılan bir soğuk savaş vardı. Ancak son gelişmeler devletler arası ya da bölgesel savaş riskini gündeme getirdi.”

‘Gergin durum yeni çatışmalara doğru gidecek’

Güneş İsrail’in bölgede İran desteklerin güçlenmesini kabul etmeyeceğini ancak Tahran’ın da kendisini topyekun bir saldırı yapacak konumda hissetmediğini söyledi: ”Uzun zamandır bildiğimiz bir gerçek İran’ın misillemesiyle ortaya çıktı. İsrail ABD’nin daha sert bir yanıt verebileceğini düşünürken sadece savunma desteği geldi. Herhangi bir karşı saldırıya da destek gelmeyeceği anlaşılmış oldu. Bu bizim 40 yıldır bildiğimiz bir denklem. İki taraf savaş istemiyor. Ancak savaşın sınırlarında gezinerek bunun dışında birbirlerine olabilecek her aygıtla saldırıyor. Bundan sonra da böyle gidecek. Ama İran’ın saldırısı sınırları zorladı. Irak’tan Yemen’e kadar uzanan bir gerilim hattı var. İran’ın İsrail’i daha çok başlıkta kuşattığını söyleyebiliriz. Son 10 yılda bölgede İran destekli grupların askeri olarak yükseldiği görülüyor. Saldırıyla İran bu müttefiklerine güven ve moral vermiş oldu. Bu İsrail’in kabul edemeyeceği bir denklem. Ancak İran da İsrail’e karşı topyekun bir saldırı yapacak konumda hissetmiyor kendini. Çünkü İsrail’in arkasında da ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkeler var. Bu saldırının İsrail’i daha fazla sınırlayan bir konumu olduğunu da söyleyebiliriz. Dolayısıyla saldırıyla bölgedeki gergin durum edip yeni çatışmalara doğru gidecek diye yorumlayabiliriz.”

‘Orantılı yanıt verilmek istendi’

İsrail, İran’ın hava saldırısının yüzde 99’unun daha gelmeden imha edildiğini açıklamıştı. Ancak Güneş’e göre İran’ın saldırısı bu açıklamalara bakılarak küçümsenemez: ”Daha ağır bir yanıt verebilirdi. İran’ın daha gelişkin silahları da var. Ancak orantılı bir yanıt verilmek istendi.”

Hem İsrail hem İran’daki hükümetlerin kendi iktidarlarını sürdürmek için savaş süreçlerini kullandıklarını belirten Güneş şunları söyledi: ”Savaşlardan iki rejim de faydalanarak çıktı. Ancak son olayda Netanyahu’nun oldukça sarsıldığını söyleyebiliriz. Çünkü güçlü bir karşılık aldı. Hem uluslararası ittifakları tam anlamıyla arkasına alamadı hem de saldırıya yanıt verecek bir pozisyonda değil. Bu durum saldırının sıcağı geçer geçmez Netanyahu’nun durumunu sarsacaktır.”

Saldırının Gazze savaşındaki Filistinli gruplara moral sağladığını belirten Güneş’e göre bu uzun sürmeyecek: Çünkü sahada askeri olarak olarak tutunma imkanı kalmadı.

Güneş’e göre Türkiye beş yıldır ikircikli bir politika izlediği Ortadoğu’da İran’a yapılan konsolosluk saldırıyla ilgili yeterli tepkiyi veremedi.

Ceyda Karan: 7 Ekim’de Gazze’de açılan sahne nereye evrilecek şimdilik bilinmiyor

Gazeteci Ceyda Karan da saldırının önemli bir eşik olduğunu söylüyor. 7 Ekim’de Gazze savaşının Ortadoğu’da yeni bir sahne açtığını belirten Karan bunun şimdilik nereye evrileceğinin bilinmediğini belirtti: ”İran bölgede uzun süredir kendi gücüyle de orantılı bir biçimde vekalet unsurları üzerinden hareket eden bir ülkeydi. ABD’yle Kasım Süleymani suikastiyle karşı karşıya gelmişti. Onun dışında hiçbir zaman doğrudan hamle yapmamıştı. İsrail daha önceden Suriye’de birçok saldırılar düzenlendi. İran içinde de İsrail’in nükleer programla ilgili isimleri hedef aldığı olmuştu. Ama İran hiçbir zaman doğrudan hedef almamıştı. 7 Ekim’de bir sahne açılmış görünüyor Ortadoğu’da. Bunun nereye evrileceğini bilmiyoruz hala. Bu açılan sahnede çatışma, bölgesel savaşa dönüşmemesi gözetilerek yürütüldü. İran tarafından bu böyleydi. ABD açısından da süreç öyle görünüyordu.”

‘Bu bir savaş başlatma girişimi ya da şov değil’

Saldırının boyutlarına dair iki tarafın da farklı açıklamalar yaptığına dikkat çeken Karan bunun bir savaş başlatma girişimi olmadığının altını çizerek ”Şov da değil, bu bir misilleme” dedi: ”Verilen zararı henüz bilmiyoruz. İsrail’in açıklamalarından izini görüyoruz. Az hasar olduğunu söylüyorlar. İran tarafı İsrail’in güneyinde iki üssün ve Golan’daki istihbarat üssünün vurulduğunu söylüyor. Bunların hangisi doğru bilmiyoruz. Saldırıyı incelediğimizde İran’ın doğrudan İsrail’i hedef alarak caydırıcı güç sergilemek istediğini anlıyoruz. Yani savaş başlatmıyor. Bu bir şov da değil. Bu bir misilleme. ‘Biz bu misillemeyi yaptık dosya kapandı, İsrail yanıt vermemeli’ dediler. Şov diye bir değerlendirme bu yüzden yapamayız. Çünkü ‘savaş başlatıyoruz’ demediler.”

Sosyal medyada İran dronlarının varış süresi üzerinden askeri güç yetersizliği eleştirisi yapılmıştı. Karan dronların zaten taktik olarak avlanmaya gönderildiğini söylüyor: ”Bu misillemenin başarısı tartışılır tabii askeri açıdan. Ancak yapılış biçimi de küçümsenecek bir şey değil. Belli ki dronlar avlanmaya gönderildi. Ondan sonra da balistikleri ateşledikleri anlaşılıyor. Yani taktik bu. Onlar avlanırken balistiklerin aradan sıyrılıp askeri üsleri hedef alması amaçlanmış. Suriye’deki konsolosluğu vuran F-35’lerin kalktığı Nevatim üssünden kalktığını söyleniyor. Hedef alındığı ve hasar gördüğü söylenen üslerden birisi bu.”

Saldırının siyasi anlamları ne?

Karan saldırının siyasi boyutlarını ise şöyle değerlendirdi: ”Siyasi anlamlardan biri olarak artık bölgede İran’ı askeri kapasitesiyle düşünmeyi gerektiriyor. İkinci nokta koordineli olması. Hizbullah ve Yemen’deki Ensarullah’ın da saldırdığı söyleniyor. Bunun karşısında da İsrail’in tek başına kendisi savunması değil müttefikleri tarafından savunulması olayı var. Elbette İsrail’in çok güçlü hava savunma sistemi var. Ama İsrail tek başına değildi burada. İran’a karşı Britanya uçaklarının Kıbrıs’tan havalandığı doğrulandı. Hatta Ürdün’ün bile dronları durdurduğu söylendi. Yani İran’ın intikam misillemesine karşı İsrail’in tek başına savunmasını değil onu koruyan güçler tarafından savuşturulması çabasını görüyoruz.”

‘Biden yönetiminin Ortadoğu’da savaşa ihtiyacı yok’

Halihazırda ABD yönetiminin Ukrayna dahil birçok krizle uğraştığını belirten Ceyda Karan’a göre Biden’ın yeni bir savaşa ihtiyacı yok. Ancak İsrail’in saldırıya cevap verme potansiyeli de hala mevcut: ”Benim ABD basınından gördüğüm kadarıyla İsrail’e beklediği desteğin verilmediği görülüyor. Biden yönetiminin Ortadoğu’da savaşa ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Ukrayna var zaten halihazırda. Dolayısıyla ABD medyasına sızanlardan gördüğümüz kadarıyla Biden’ın Netanyahu’ya ‘burada bitirin’ mesajı verdiği söyleniyor. Çünkü yanıt verse iş değişecek. ABD, Ortadoğu’da İran-İsrail savaşı istemiyor. Yine de İsrail’in cevap verme potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Çünkü İsrail devleti her durumda ABD’nin sözünü dinleyecek diye bir şey yok. Sıkıştıracak bir şeyler yapabilirler.”

‘Saldırı Netanyahu’nun güçlenmesine yol açar’

Saldırı sonrası İsrail’deki durumun Netanyahu üzerinden kişiselleştirilerek anlaşılamayacağını düşünen Karan’a göre bu saldırı Tel Aviv yönetiminin içte güçlenmesine yol açacak: ”Bence bu saldırı içte Netanyahu’nun güçlenmesine yol açar. Netanyahu 20 senedir İsrail siyasetine damgasını vurmuş birisi. İsrail’e Gazze savaşında silah akmaya devam ediyor. Ancak bazı ülkeler hem insani durum nedeniyle hem de protestolar nedeniyle İsrail’e mecburen ‘tecrit’ uyguluyordu. Tabii bunun pratikte bir anlamı yoktu. Bu bağlamda Netanyahu’nun eli güçlendi. Artık Batı’da ‘İsrail İran saldırısına uğradı’ teması işlenecek. Bu İsrail’in önünde başka bir stratejik bir açılım da yaratıyor. Arap ülkeleri Hamas’ı sahiplenmeyip bu krizi idare etmeye çalıştılar. Ancak burada Hamas’ın destekçisi Arap olmayan İran. Yani bu saldırı İsrail’in Arap ülkeleriyle açılım sürecini hızlandıran bir olay da olabilir. Netanyahu da İran’a cevap vermeyip Arap ülkeleri üzerinden giderse bu konuda da şansı artar.”

Bir İran çözümlemesi: Kağıttan aslan* mı, orantılı gözdağı mı?Bir İran çözümlemesi: Kağıttan aslan* mı, orantılı gözdağı mı?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.