İran’dan uzaklaşan yeni Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Şara, önce Katar Emiri tarafından ziyaret edildi, ardından Suudi Arabistan’a gidip Veliaht Prens Muhammed bin Salman’la görüştü, yani meşruiyeti kabul gördü. PKK/YPG bu meşruiyeti tanımadı.
Suriye’de 61 yıllık Baas ve 50 yılı aşkın süredir devam eden Esad ailesi hanedanının yıkılmasının çarpıcı sonuçları, gelecek için de ipuçları vermeye başladı.
8 Aralıkta Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesiyle yıkılan eski rejimin yerine şaşırtıcı derecede kansız ve çalkantısız bir yeni rejim kuruluyor Suriye’de. Bu yeni rejimin karakteri, neyi nasıl yapacağı henüz belirsizliğini korusa ve Suriye için genelde endişeli bir iyimser bekleyiş söz konusu olsa da bazı önemli gelişmeler gelecek hakkında fikir veriyor.
Baas rejiminin yıkılmasının en önemli sonuçlarından biri, Suriye üzerindeki İran etkisinin sıfırlanmaya doğru gitmesi. Suriye’de yeni rejimin fiili lideri konumundaki Ahmet Şara’nın son olarak görece dar bir konsey tarafından Cumhurbaşkanı ilan edilmesi bile tartışılmadı; onun yerine hemen ertesi günü Katar Emiri’nin bu ülkeyi ziyaret etmesi, ardından da dün Ahmet Şara’nın Suudi Arabistan’a gidip bu ülkenin en güçlü ismi olan Veliaht Prens Muhammed bin Salman tarafından kabul edilmesi, onun Cumhurbaşkanı olarak meşruiyetinin bu ülkeler tarafından kabul edildiği anlamına geliyor.
Suriye’nin hala aşması gereken önemli konular var. Bu konuların başında ABD tarafından Suriye’ye uygulanmakta olan bazı yaptırımlar geliyor. Suriye’nin bankacılık sistemi ve Merkez Bankası ABD yaptırımlarından ötürü uluslararası dolaşıma açık değil. Bu da ülkeye maddi yardım yapılmasını zorlaştırıyor.
Katar da, Suudi Arabistan da ve hatta Avrupa Birliği de Suriye’nin yeniden yapılandırılması için maddi yardımlarda bulunabilmek için bu yaptırımların kaldırılmasını ABD’den istiyor.
Bir yerde Suriye’nin iç istikrarı ve yeni yönetimin geçiş sürecini silahlı bir direniş ortaya çıkmadan sürdürebilmesi de maddi yardımlara bağlı. Ahmet Şara liderliğindeki yeni yönetim neredeyse tamamı Esad döneminden kalma devlet memurlarına maaş zammı vaat etti. Bu vaadin yerine getirilebilmesi, yurt dışından gelecek maddi yardıma bağlı. Katar bu zammı karşılamayı vaat etti ama parayı bankalar aracılığıyla yollayamıyor.
2003’te Irak işgali sonrası bu ülkedeki bütün devlet memurlarının Saddam’ın Baas Partisi üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılıp gelirsiz bırakılması, Irakta silahlı bir Sünni direnişin ortaya çıkmasını hızlandırmış, bu direniş zaman içinde DAEŞ gibi örgütlerin ortaya çıkmasını ve Suriye dahil bütün bölgeyi istikrarsızlaştırmasını beraberinde getirmişti. Yeni Suriye yönetimi bunu yapmak istemiyor, Suriye’de iç barışı korumaya çalışıyor.
Ancak iç barışa şimdilik en büyük tehdit, ülkenin Kuzey Doğusunda oldukça geniş bir alanı kontrolu altında tutan PKK/YPG öncülüğündeki SDG adı verilen oluşumdan kaynaklanıyor.
Henüz Suriye’nin yeni yönetimi ile bu PKK/YPG silahlı gücü arasında büyük çatışma yaşanmadı, aksine iki taraf zorlu bir müzakereyi yürütüyor ama dün SDG’den Ahmet Şara’nın Cumhurbaşkanı ilan edildiği toplantıyı “gayrı meşru” bulduklarına dair sert bir açıklama geldi.
Çatı Yapısını Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin bağlı olduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye’deki yönetimin yeni lideri Ahmed Şara’nın cumhurbaşkanı ilan edildiği toplantıyı yasadışı bir girişim olarak gördüğünü açıkladı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Baas rejiminin çökmesinin ardından Suriye halklarını ilgilendiren gelişmeler büyük bir hızla yaşanmaya devam ediyor. Suriye halklarının çağrısı ve talebi üzerine anayasa yazmak, seçim sistemi oluşturmak ve devlet başkanlığı seçimini düzenlemek gibi önemli konular başta olmak üzere bir çok kararın ortak alınması için ‘Ulusal Kongre’ kurulması beklentisi varken Şam’da geçtiğimiz günlerde bir toplantı alındı. Suriye’deki birçok silahlı grubun temsilcisinin de yer aldığı bu toplantıda bir dizi karar alındı. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak, söz konusu kararların herkesin katıldığı bir ‘ulusal kongrede’ alınmış olması gerektiğini vurguluyoruz.
Bu tür toplantıları eleştiriyoruz. Özellikle toplantıda Suriye halkının kanında eli olan bazı teröristlerin de olmasını kabul etmiyoruz. Suriye’nin Geleceği Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef’i vahşi bir biçimde katleden Ehmed İhsan Feyad El Hayis (Eb Hatim Seraq) dünya tarafından terörden arananlar listesinde yer alıyor. Efrin’de birçok suçun işlenmesinde yer alan Ebu Emse grubunun elebaşı Mihemed El Casim da bu toplantıda yer almıştır. Bu toplantının meşru olmadığını ve Suriye halklarını temsil etmediğini bir kez daha vurguluyoruz.
Suriye’de tüm siyasi çevrelerin yer almadığı ulusal kongre dışında alınacak her türlü karar eksik kalacaktır. Suriye’de istikrarsızlığa son verecek en uygun çözüm yolu ulusal kongreden geçer. Suriye’de herhangi bir tarafın kongreden dışlanması ya da uzaklaştırılması eski rejim pratiklerinden farksız olacaktır. Bu temelde bir kez daha Şam’daki yönetime bu tür yanlışlıklardan uzak durması çağrısında bulunuyoruz. Suriye’de yeni anayasa yazımında herkesin yer alması gerekmektedir.
Şam iktidarı, Suriye’de eşit yaşama yönelik nefret söylemlerine izin vermemelidir. Bir tarafın ya da ulusun manipüle edilmesine yol açacak adımların atılması engellenmelidir. Birkaç gün önce Şam’daki Emevi Meydanı’nda yapılan eylemde bu tür nefret söylemleri dile geldi. Bu tür söylemler Suriye’de demokratik bir yönetim oluşmasını engellemektedir.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak ulusal kurtuluş tutumumuz gereği olarak bir kez daha Suriye’nin birliğinin sağlanması çağrısında bulunuyoruz. Suriye’de bulunan herkesin Suriye’nin geleceğine ilişkin sözünü söylemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.”