ABD Başkanı Biden’dan Prigojin’e tavsiye: Ben olsam yediklerime dikkat eder, gözümü menüden ayırmazdım
ABD'nin dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi Huawei'yi ulusal güvenlik riski oluşturduğu gerekçesiyle yere serme planı sonuç vermedi. Şirket Çin devletinin desteğiyle yeni alanlara girdi ve bulunduğu alanlarda da daha güçlendi.
Her şey 2019’da ABD’nin Savunma Bakanlığı’nın ulusal güvenlik kaygılarıyla dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi Çin merkezli Huawei’den belirli telekomünikasyon ekipmanı veya hizmetleri tedarikini yasaklamasıyla başladı. Ardından tüm icracı kamu kurumları Huawei’den alımı durdurdu. Yine aynı yıl Huawei ABD’den yüksek teknolojili ürün ithal etmek için izin alması gereken şirketler listesine alındı.
Aynı gün Trump yönetimi özel şirketlerin de ulusal güvenlik riski oluşturduğu gerekçesiyle Huawei ve benzeri şirketlerden kamu kurumlarına mal alımını yasaklama yetkisi verdi.
2020’nin mayıs-haziran aylarında önce Ticaret Bakanlığı şirkete yarı iletken çiplerin satışını yasaklarken Federal İletişim Komisyonu da (FCC) Huawei’yi ulusal güvenliğe tehdit olarak tanımlayarak ABD’li şirketlerin kamu fonlarını kullanarak şirket ekipmanını satın almasını yasakladı. ABD’nin Huawei üzerindeki baskısı artıyor, şirket ayakta kalmakta zorlanıyordu.
2021 Temmuzu’nda FCC, Huawei ekipmanını telekomünikasyon ağlarından çıkaran Amerikalı mobil operatörlere tazminat ödenmesine ilişkin plana son şeklini verip deveye soktu. Aynı yılın kasım ayında da Başkan Joe Biden, Huawei gibi şirketlerin ABD’li düzenleyicilerden yeni ekipman lisansı almasını engellemek için Güvenli Ekipman Yasasını imzaladı.
Ardından ABD’nin batılı müttefiklerine yönelik benzer çağrıları geldi. ‘Büyük Patron’ ulusal güvenlik riski oluşturduğu gerekçesiyle dostlarından Huawei markalı ürünleri telekom ağlarından çıkartmalarını ve yenilerini de almamalarını istiyordu. Huawei ilk yıllarda epey zorlandı, telekom ekipmanı satışları düştü ve küresel cep telefonu pazarındaki liderliğini kaybetti. Ancak yaptırımların başladığı ilk günden itibaren Huawei’nin yanında olan Çin devleti zaman içinde desteğini artırınca ABD’nin planı işlemedi. Huawei yıkılmadı, üstelik daha da güçlendi.
Amerikan gazetesi The Wall Street Huawei’nin öyküsünü “ABD Huawei’yi yıkmak istedi ancak Huawei daha da güçleniyor” başlıklı bir analizle mercek altına aldı:
Washington beş yıl önce Amerikalılar ve müttefikleri hakkında casusluk yapacağından korktuğu için Çinli teknoloji devi Huawei’ye yaptırım uygulayarak şirketin gelişmiş ABD teknolojilerine erişimini kesti. Sektördeki pek çok kişi bunun Çin’in en önemli teknoloji oyuncularından biri için sonun başlangıcı olacağını düşünüyordu. Huawei ilk başta zorlandı, ama şimdi kükreyerek geri döndü.
Huawei milyarlarca dolarlık devlet desteğiyle güçlenip yeni iş alanlarına girdi, kârlılığını artırdı ve ABD’li tedarikçilere bağımlılığını azaltmanın yeni yollarını buldu. Amerika’nın müttefiklerinin ağlarından çıkarma çabalarına rağmen Huawei küresel telekom ekipmanı pazarındaki lider konumunu korudu. Ve Apple’dan müşteri çalmak için bünyesinde geliştirdiği sofistike yeni çipleri kullanarak üst düzey akıllı telefonlarda büyük bir geri dönüş yapıyor.
Bu arada kendisini Pekin’den bağımsız olarak tanımlayan şirket daha çok ulusal bir şampiyona dönüştü ve Çin’in yabancı tedarikçilerden kurtulmasına yardımcı oldu. Çin’deki ABD teknolojisini ortadan kaldırmaya yönelik “Delete America- Amerika’yı Sil” adlı daha geniş kampanyanın bir parçası oldu. Şirketin tüm çabalara rağmen yeniden ayağa kalkıp büyümeye devam etmesi Amerika için Çin’in teknolojik hırslarını dizginlemenin neden bu kadar zor olduğunu gösteriyor.
Dell’Oro Group adlı araştırma şirketinin analisti Sameh Boujelbene “ABD hükümetinin Huawei’ye karşı yürüttüğü kampanya istemeden de olsa şirketin direncini artırıyor ve sizi öldürmeyen şey güçlendirir şeklindeki eski atasözünü akıllara getiriyor” diyor.
ABD yaptırımları sonrası devlet desteği daha önemi hale geldi. Çin hükümeti Huawei’yi ilk günlerinden beri desteklerken devlet desteği son yıllarda daha da arttı. Huawei’nin kârı geçen yıl iki kattan fazla artarak en azından son yirmi yılın en büyük artışını gerçekleştirdi. Cironun yaklaşık üçte ikisi Çinli müşterilerden geliyor.
Kamuya satışlar ve şirket belgelerinin yanı sıra eski ve mevcut çalışanlarla yapılan görüşmeler Çin hükümetinden Huawei’ye tercihli satın alma kontratları ve sübvansiyonlar yoluyla milyarlarca dolar aktığını ortaya koyuyor. Kamu iktisadi teşebbüsleri, devlet kurumları ve Komünist Parti organları çip, akıllı telefon, bulut hizmetleri ve yazılım ihalelerinde Huawei marka ismini açıkça belirtmiş.
Yerel yönetimler Huawei şirketlerini satın alarak nakit enjeksiyonu sağladı. Bir zamanlar tüketici cihazları için Google’ın Android’ine bağımlı olan Huawei kendi işletim sistemini kurdu. Hatta Apple’ın vazgeçtiği elektrikli araçlara da el attı ve kendi Bluetooth versiyonunu geliştirdi. Huawei hala zorluklarla karşı karşıya. En gelişmiş yarı iletkenleri Nvidia gibi endüstri liderlerinin bir adım gerisinde ve bazı sektör uzmanları Huawei’nin daha gelişmiş Batı teknolojilerine erişimi olmadan yenilik yapmaya devam etmesinin zor olacağına inanıyor.
Huawei yaptığı yazılı açıklamada şirketin ayakta kalmasını ve gelişmesini küresel müşterilerin, ortakların ve ‘toplumun tüm kesimlerinin’ güvenine ve desteğine borçlu olduğunu belirterek “Geçen birkaç yıl içinde çok şey yaşadık. Ancak birbiri ardına yaşadığımız zorluklarla büyümeyi başardık” diyor. Huawei’ye Ar-Ge yatırımlarının sürdürülmesi şirketin ayakta kalmasında ve büyümesinde çok önemli bir role sahip. Yani “Batılıların söylediği gibi onu devlet izi ayakta tutmadı” diyor. Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı ve kamu alımlarını yöneten Maliye Bakanlığı Wall Street Journal’ın yorum taleplerine yanıt vermedi.
ABD’de şirkete yönelik kısıtlamaları destekleyenler ise Huawei ekipmanının ABD ve askeri müttefiklerindeki ağlardaki ağırlığını azaltmayı önceleyen hedeflerine ulaştıklarını söylüyorlar. Demokrasileri Savunma Vakfı adlı sivil toplum kuruluşunda Çin programına başkanlık eden Trump yönetiminin ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger “Amaç Huawei’yi batırmak değildi. Yaptıklarımız ittifaklarımızı ve verilerimizi korumak içindi ve eğer Huawei için hayatı zorlaştırdıysa daha da iyi olmuş” diyor.
Washington Huawei’nin ilerleyişini ihtiyatla izliyor. ABD’li bir yetkili Çin’in Pekin’e askeri üstünlük sağlayabilecek yapay zeka odaklı çipler üretmesini engellemek için daha fazla adım atılması gerekmesi ihtimaline karşı Washington’un Huawei’nin kendi yarı iletkenlerini üretme çabalarını yakından takip ettiğini söyledi.
Huawei 1987 yılında, şu an 79 yaşında olan Ren Zhengfei tarafından bir telefon santralı üreticisi olarak kuruldu. Daha sonra dünyanın en büyük akıllı telefon ve telekom ekipmanı üreticilerinden biri ve Çin’in en kârlı özel şirketlerinden biri haline geldi. 2018 yılında gelirlerinin yaklaşık yüzde 48’ini uluslararası müşterilerden elde ederek Çin’in dışına da açıldı.
ABD-Çin gerilimi tırmandıkça Batılı yetkililer Huawei’nin ekipmanını kullanan ülkeler için güvenlik riski oluşturabileceğinden daha fazla endişe duymaya başladı. Huawei yöneticisi ve Ren’in kızı Meng Wanzhou’nun 2018 yılının son ayında ABD’nin İran yaptırımlarını ihlal ettiği iddiasıyla Kanada’da gözaltına alınmasıyla şirketle ilgili algı daha da kötüleşti. Müttefiklerine Huawei’yi telekomünikasyon ağlarından çıkarmaları için lobi yapan Trump yönetimi Ticaret Bakanlığı Intel, Qualcomm ve Google gibi şirketleri ABD’den Çinli şirkete lisanssız teknoloji ihracatını yasaklayan kara listesine ekledi.
Huawei listeye alındığında ürünlerinin Batılı ülkeleri gözetlemek için kullanılacağı tezini reddetti ve Çin devletiyle ilişkisi olduğunu kabul etmedi. Çin devlet medyasına göre Ren şirketin ilk yıllarında Huawei’nin devletle arasına mesafe koyabilmesi için Çin’in o zamanki başbakanının kredi desteğini geri çevirmişti.
Ancak ABD’nin yaptırımlarının ardından Huawei ve Çin hükümeti ile yakınlaştı. daha da yakınlaştı. Kısa süre sonra Huawei liderleri bundan sonra üretecekleri her üründe tamamen Çinli şirketler tarafından geliştirilen parçaların bulunması gerektiğini ilan etti. Ren geçen yıl halka açık bir konuşmasında bir Huawei yöneticisinin kendisine şunları söylediğini hatırlattı: “Amerika bu darbeyle en büyük destekçisini en büyük aleyhtarına dönüştürdüklerini anlamıyor.”
Ren, şirketini İkinci Dünya Savaşı sırasında Kazakistan’da bir göle düştükten yıllar sonra çıkartılıp tamir edilen bir Sovyet askeri uçağına benzetiyor. Uçan Tank olarak adlandırılan Ilyushin Il-2 tekrar uçtu. Huawei uçakla ilgili bir videoyu “Kahraman doğulmaz, olunur” sloganıyla tüm çalışanlarına dağıttı. Huawe’nin web sitesinde yöneticilerin şirketin başına gelenleri anlattıkları dökümanların ilk sayfasında sayfasında slogan ve tekrar diriltilen uçağın resmi yer alıyor.
Huawei yaptırımların başlamasından sonra ancak havada kalabilmek için mücadele edecek gibi görünüyordu. 2021’de geliri bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 30 düşmüştü. En önemli gelir kalemlerinden telekom ekipmanı işi zarar görüyordu. Apple’ın iPhone’u akıllı telefonlarda Huawei’nin pazar payını ele geçiriyordu.
Huawei’nin kamuyla ilişkilerinden sorumlu eski üst düzey yöneticisi Chris Peirera’ya göre Huawei o dönemde kendi tedarik zincirini oluşturmaya yoğunlaşmaya ve bulut bilişim ve diğer hizmetler de dahil olmak üzere şirketin ayakta kalmasına yardımcı olmak için gelir elde edebilecek yeni alanlarda büyümeye odaklandı. Peirera’ya göre Ren etrafındaki herkesi ateşleyebilen motivasyonel bir lider.
Ren o dönemdeki bir iç yazışmada çalışanlarına “Geçmişte insanlığa hizmet etmeye kararlı bir şekilde küreselleşme idealinin peşinden koştuk. Şimdi hedeflerimiz ne? Ayakta kalmak. Mümkün olan her yerde para kazanacağız” diyordu.
Devlet desteği yaptırımların ilk gününden itibaren artmaya başladı. ABD Ticaret Bakanlığı’nın Huawei’yi kara listeye aldığı 16 Mayıs 2019 günü Huawei merkezinin bulunduğu Shenzhen’deki yerel yönetim bir şirket kurdu. Adı Shenzhen Major Industry Investment Group veya SMII olan şirket yarı iletkenlere odaklandı ve Huawei’ye yeterli miktarda yerli üretim çip ve diğer teknolojilerin sağlanmasına yardımcı olacak dökümhanelere, üretim ekipmanlarına ve malzemelere yatırım yaptı.
Konu hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre SMII tarafından kurulan ve aralarında bir çip dökümhanesinin de bulunduğu iki şirket eski Huawei yöneticilerini istihdam etti. Şirketlerden biri Huawei’nin geliştirdiği yaklaşık bir düzine patentli teknolojiyi aldı. Huawei insan kaynakları yöneticileri ayrıca kendi araştırmacılarına bu şirkette çalışıp çalışmayacaklarını sormuş ve çalışmayı kabul etmeleri durumunda tüm haklarının korunacağını söylemişlerdi.
Resmi veriler Shenzhen şehrinin yarı iletken üretecek ekipman ithalatının SMII’nin kuruluşundan sonra arttığını gösteriyor. Shenzhen hükümeti ve SMII yorum taleplerine yanıt vermedi. Huawei, Shenzhen hükümetinin yarı iletkenle ilgili faaliyetlerinin tümünün Huawei ile bağlantılı olmadığını açıkladı.
Shenzhen’in çoğunluk hissesine sahip olduğu yeni bir şirket ABD yaptırımları nedeniyle zor durumda olan Huawei’nin Honor marka akıllı telefon işini de satın aldı. Konu hakkında bilgi sahibi olanlara göre anlaşmayla Huawei’nin kasasına birkaç milyar dolar para girdi. Bu satıştan gelen nakit Huawei’nin premium segment Mate serisi telefonlar dahil diğer işlere odaklanmasını sağladı.
Bu dönemde devletin şirkete doğrudan mali desteği de arttı. Huawei’nin mali raporlarına göre şirket geçen yıl devletten 1 milyar dolardan fazla hibe aldı. Yaptırımların başladığı ve Huawei’nin kara listeye alındığı 2019’daki hibe miktarı ise bu rakamın dörtte birinden azdı. Huawei yaptırımlarla boğuştuğu son beş yılda devletten toplam Ar-Ge harcamalarının yüzde 3’nü oluşturan yaklaşık 3 milyar dolar aldı. Yerli çip üretimini teşvik etmek için büyük destek sağlayan ABD bu olanaktan aralarında Taiwan Semiconductor Manufacturing Co.’nun da bulunduğu yabancı şirketleri de yararlandırıyor.
Pekin tüm kamu kurumlarını daha çok Huawei yazılım, çip ve mobil cihazını satın almaya yönlendirdi. Bu politika Huawei’yi güçlendirirken Çin’in iPhone’unun kullanımına artık kamu işyerlerinde izin verilmeyen Apple dahil Amerikan şirketlerine bağımlılığını azalttı. Bir kamu araştırma birimi Huawei’yi ülkenin yabancı teknolojiden kurtulma çabasına öncülük eden dört teknoloji devinden biri olarak adlandırırken başka bir devlet kurumu da Huawei’yi yapay zeka çipleri, sunucular ve diğer kurumsal yazılımlar için öncelikli kamu tedarikçisi olarak seçti.
Wall Street Journal 2023 yılında devletin Huawei’nin Kunpeng merkezi işlem birimleri veya CPU’ları tarafından desteklenen sunucuların ve diğer teknoloji altyapısının satın alındığı yaklaşık 5 milyar dolar değerinde 300’den fazla sözleşmeyi ortaya çıkardı. Birçok ihale şartnamesinde de Huawei, CPU’ları tercih edilen bir avuç yerel tedarikçi arasında sayıldı. Tüm bunlar Çin kamu kurumlarının özellikle ABD’li çip üreticileri Intel ya da AMD’den ürün aldığı beş yıl öncesine göre keskin bir değişimi gösteriyor.
Çin’in “yerli malı satın al” politikası özellikle Huawei’nin en büyük gelir kaynağı olan telekom ekipmanı alanında kendisi gösteriyor. Devlete ait Çinli kablosuz iletişim operatörleri Huawei’nin yabancı rakipleri İsveçli Ericsson ve Finlandiyalı Nokia’dan ekipman alımını, bunlardan biri Çinli şirketlerden daha düşük fiyat teklif etmesine rağmen büyük ölçüde durdurdu. Bu gelişme İsveç ve diğer Avrupa ülkelerinin Huawei ve bir başka Çinli ekipman üreticisi olan ZTE’yi telekomünikasyon ağlarından çıkaracaklarını açıkladıkları sırada gerçekleşti.
Huawei ürünlerini hala Güneydoğu Asya ve Afrika ülkelerinde satmaya çalışsa da geçen yıl cirosunun yüzde 67’sini yerel müşterilerden elde ettiği Çin pazarına her zamankinden daha fazla bağımlı hale geldi. Şirket kendini sık sık Çin’e hizmet etmeye öncelik veren ulusal bir şampiyon olarak tanıtıyor.
Ren’in kızı Meng’in Kanada’da tutuklanması bu dönüşümün hızlanmasına yardımcı oldu. Pekin misilleme olarak iki Kanada vatandaşını hapse attı ve Meng’in serbest bırakılması için pazarlığa oturdu. Meng üç yıllık tutukluluğun ardından Eylül 2021’de Çin’de uçaktan indiğinde kendisini karşılamak için toplanan kalabalığa hitap ederken minnettarlığını dile getirdi ve “Son üç yılda bunu daha iyi anlamaya başladım: Bir bireyin kaderi, bir şirketin kaderi ve bir ülkenin kaderi iç içe geçmiş durumda. Anavatanımız bizim en güçlü dayanağımızdır” dedi.
Huawei bu denli büyük devlet desteği sayesinde Ar-Ge’sini çökertecek ya da yetenek göçüne yol açacak büyük kemer sıkmalardan kaçınabildi. 2018’de 102 milyar yuan yani 14 milyar dolar olan Ar-Ge harcamalarını geçen yıl yaklaşık 165 milyar yuan ya da 23 milyar dolara yükseltti. Huawei’nin 207,000 personelinin yarısından fazlası Ar-Ge’de çalışıyor.
Biden yönetimi Çin’in savaş ve gözetleme kabiliyetini arttırmasına yardımcı olabilecek gelişmiş çipler ve teknoloji geliştirme yeteneğini engellemeye çalışırken Huawei şu anda ülkesinin Nvidia ve Intel’e bağımlılığını azaltmak için en yeni çipleri geliştirme çabasının öncüsü konumunda. ABD’li çip devi Nvidia şubat ayında en büyük rakibinin Huawei olduğunu açıkladı.
Konuya aşina olan kişiler Huawei’nin gelişmiş yapay zeka çipleri için bellek birimleri geliştirmek üzere devletin finanse ettiği bir projeyi yönettiğini ve şu an en az 11 ulusal yapay zeka veri merkezinin Huawei çipi kullandığını belirtti. Kurumsal veri tabanı Tianyancha’ya göre Çin hükümeti devlet destekli çeşitli fonlar aracılığıyla son beş yılda Huawei’nin yanı sıra çiple ilgili iki düzineden fazla girişime yatırım yaptı.
Huawei geçen yılın ağustos ayında kendi geliştirdiği çipi kullanan ve 5G benzeri özelliklere sahip akıllı telefon Mate 60 Pro’yu piyasaya sürdü. Pek çok Çinli tüketici bu yıl Apple iPhone satışlarında keskin düşüşe yol açan Huawei akıllı telefonlarını satın alma nedeni olarak ulusal gururu gösteriyor.
Telefonun piyasaya sürülmesinden sadece bir ay sonra bir grup Huawei araştırmacısı Pekin’in eteklerindeki bir barbekü restoranındaki yemekte Huawei’nin çip birimi HiSilicon’da proje üstünde çalışan mühendisleri kutladı. Yemeğe katılan bir kişiye göre Huawei araştırmacılarından biri “Siz HiSilicon çalışanları dünyanın kaç bucak olduğunu gösteriyorsunuz” derken oradaki bir HiSilicon mühendisi de “Yöneticiler bize her gün çalışmalarımızın ülkenin yabancı baskısına karşı savaşmasına yardımcı olduğunu söylüyor” yanıtını verdi. Bir başka araştırmacı ise devlet desteğine atıfta bulunarak “Giderek daha fazla devlete ait bir şirkete dönüşüyoruz, değil mi” diye sordu.