Dolar patinaj yapıyor, euro yüzünü gökyüzüne çevirdi
Türkiye'nin külçe gümüş ithalatı rekor üstüne rekor kırıyor. Altın ithalatına kota ve iç piyasa ile dış piyasa arasındaki fiyat farkı gümüş külçe içinde altın girişini hızlandırdı. Irak ve Suriye'den katırlı kaçakçılık da altının giriş yolu oldu.
Altın ithalatının ağustos başında kotayla kontrol altına alınmasına yönelik düzenlemeler gümüş ithalatını uçurdu. Borsa İstanbul Kıymetli Madenler Piyasası verilerine göre altın ithalatında kısıtlamaya yönelik kotanın devreye girdiği ağustostan sonra gümüş külçe ithalatında rekor miktarlara ulaşıldı. Türkiye eylülde 106,8 ton, ekimde 131,4 ton, kasımda ise tarihin en yüksek ithalatına denk gelen 188,1 ton gümüş ithal etti. Altına kota getirilmeden önceki son üç ayda en yüksek aylık gümüş ithalatını 85,07 ton ile haziranda yapan Türkiye eylül, ekim ve kasım aylarında vites büyüttü. Geçen yılın tamamında 833,9 ton gümüş ithal edilirken bu yılın 11 ayındaki gümüş ithalatı 990,83 tona ulaştı.
Ancak gümüş ithalatındaki bu önemli artışı ve yurda getirilen gümüşün nerelerde kullandığını sorgulamak hiçbir yetkilinin aklına gelmemişe benziyor. Bu denli artan ithalata karşılık gerek takı, gerek ev eşyası olarak aynı miktarda üretim olup olmadığının sorgulandığına dair belirti de yok.
Kapalıçarşı ve kıymetli maden piyasası uzmanlarına göre gümüş ithalatı yoluyla yurda kaçak altın getiriliyor. Bugün altının kilosunun dış piyasa ile iç piyasa arasındaki fiyat farkı kimi kez 2,500 dolara kadar çıkıyor. Bunun nedeni külçe altın ithalatının bir avuç kuruma bırakılması ve talebi karşılayabilecek miktarda ithalat yapılamaması. İç piyasa ile dış piyasa arasındaki fiyat farkının nedeni bu. İki piyasa arasında fiyat farkı olduğunda da malın ucuz satıldığı yerden pahalı satılabileceği yere aktığı bilinen bir gerçek. Bugün de dışarıda ucuz olan altın daha pahalı satılabileceği Türkiye’ye yasal olanın yanı sıra yasal olmayan yoldan da geliyor.
Yasal olmayan yollardan biri, sigara kaçakçılığında olduğu gibi Irak ve Suriye güzergahı. Adlarının açıklanmasını istemeyen ve Kapalıçarşı’da kuyum işiyle uğraşan iki kaynağa göre Türkiye’ye gelen katır kervanı yüklerinden biri artık külçe altın. Katırla Türkiye’ye giren külçe altının hem ihtiyacı, hem de gözü kara olanların adresine ulaştırıldığını anlatıyor kaynaklar.
İkinci yol ise daha medeni olmakla birlikte bürokrasisi ve işi biraz daha fazla. Gümüş ithalatının bir kısmında yine işi bilen gözü karalar devreye giriyor. Külçe altın ve gümüş birlikte eritilip Türkiye’ye ihraç edilmeye uygun hale getiriliyor. ‘Bağrına altını basmış’ gümüş Türkiye’ye giriyor ve gümrük vergisi ‘gümüş’ olarak ödeniyor. İthalat yapan şirket ya da adına ithalat yapılan organizasyon ise bu külçeyi daha sonra eritip altın ve gümüşü birbirinden ayırıyor. Gümüşü gümüş, altını altın olarak ihtiyacı olana satıyor. Altının kilo fiyatı 66 bin, gümüşün kilo fiyatı ise yalnızca 800 dolar. Dokuz kiloluk bir gümüş külçeye bir kilo altın eklense tüm kısıtlamalar ve kotalar kolaylıkla aşılır. Zaten yapılmakta olan da, gümüşteki ithalat patlamasının arkasındaki gerçek de bu.
Kapalıçarşı esnafı son iki ayda altının kilo fiyatında iç ve dış piyasa arasındaki farkın 2500 dolardan 1500 dolara inmesinin nedeninin her iki yoldan girişlerin artması olduğunu söylüyor.
Türkiye’de bugün altın ithalatını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve İstanbul Altın Borsası üyesi 15 kuruluş yapabiliyor. Mücevher ihracatçıları dünya fiyatlarının kimi kez kiloda 2,500 dolara üzerine çıkan rakamlara razı olup bu kuruluşlarını kapısını çalabilir. Ancak hammadde ihtiyacını bu fiyatlardan sağladıklarında ihracatçı olarak dünya pazarlarında rekabet edebilmeleri mümkün değil.
O zaman da yapacakları iş Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca kıymetli madenler aracı kuruluşu faaliyet izni verilmiş Ziraat Bankası AŞ ve Vakıf Katılım Bankası AŞ’ye her ayın ilk beş günü içinde bir önceki ayın fiili mücevher ihracına ilişkin Gümrük Beyannameleri (GB) ile birlikte satın almak istedikleri işlenmemiş altın miktarı tutarını bildirerek başvuruda bulunmak. Ondan sonra gerekli incelemenin ardından uygun görülen miktarda altın uluslararası piyasa fiyatlarından kendilerine teslim ediliyor. Yani altını iç piyasadan temin etmeleri durumunda kilo başına ödemek zorunda kalacakları 2,500 dolar fark ceplerinden çıkmıyor ve ihracatta rekabet güçleri azalmıyor.
Ancak uygulama ve işleyiş söylendiği kadar kusursuz değil. Mücevher ihracatçıları belgeleri teslim ettikleri tarihin üzerinden ancak 1-1,5 ay geçtikten sonra altını teslim alabiliyor. Bu nedenle müşteri ve pazar kaybettiğini söyleyen mücevher ihracatçılarının sayısı az değil. Türkiye kendince ithalatın faturasını küçültmek için yüksek talebin nedeninin vatandaşın ekonomik belirsizlik nedeniyle altına yönelmesi olduğunu göz ardı edip toptancı bir çözüm geliştirdi ama bunun ihracat üzerindeki olumsuz etkilerini kısa sürede görecek.