Ankaralı sanayici kamuda tasarruf ve ‘mali kural’ uygulamasını istedi

ASO Başkanı Ardıç ekonominin toparlanmasına ve enflasyonla mücadeleye katkı için 'mali kural” getirilmesini istedi. 2010'da mali kural ile ilgili yasa taslağı hazırlanmış ve daha sonra Başbakan Erdoğan'ı tavır değiştirmesiyle rafa kaldırılmıştı.

Ekonomi 28 Mart 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
ASO Başkanı Seyit Ardıç'a göre, iş dünyası enflasyonla mücadelede bir an önce sonuca ulaşmak istiyor.

İş dünyasından ekonomi ve enflasyonla mücadele programına yönelik mesajlar devam ederken bu kez de gündeme 2010’da çıkartılması için yasa taslağı hazırlanıp dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rafa kaldırılan “mali kural” önerisi geldi. Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis Toplantısı’nda konuşan Başkan Seyit Ardıç sıkı para politikasına maliye politikasının sıkılaştırılarak destek verilmesi gerektiğini söyleyerek israfın önlenmesini, uzun vadeli düşük getirili projelerin ertelenmesini, şeffaflık içeren bir maliye politikası ve bunu sağlamak için de “mali kural” getirilmesini istedi. ASO Başkanı enflasyonla mücadelenin sanayicileri olumsuz etkilediğini hatırlatarak önlemlerin bir an önce hayata geçirilip, derinleştirilmesi gerektiğini savundu.

‘Disiplin, şeffaflık bekliyoruz, geçici maliyetlere razıyız’

ASO Başkanı Seyit Ardıç konuşmasında iş dünyasının enflasyonla mücadelede bir an önce sonuca ulaşmak istediğini belirterek “Yüksek enflasyonu düşürmenin maliyetinin en çok biz sanayicileri etkilediğini biliyoruz, lakin yüksek enflasyondan kurtulmak için geçici olacağını düşündüğümüz maliyete katlanmaya razıyız. Yeter ki enflasyon düşsün artık önümüzü görelim” dedi. Şeffaf bir mali yönetim için mali kural getirilmesini öneren Ardıç şunları söyledi:

“Mevcut durumda, kamu harcamalarını kısarak, mali disiplinin ivedi bir şeklide sağlanması şarttır. Para politikasında başlayan sıkılaştırma sürecine mutlaka maliye politikası da eşlik etmelidir. Aksi halde enflasyonla mücadelede başarıya ulaşılamayacaktır. Bu itibarla enflasyonla mücadelede temel bileşen olan mali disiplinin uygulamaya konulduğunu işaret eden adımların atılması iş dünyası olarak beklentimizdir.

Bu doğrultuda kamu tasarruf politikaları ivedilikle devreye sokulmalıdır. İsrafı önleyecek şekilde harcamalar etkinlik ve verimlilik temelinde gözden geçirilmeli, kamunun borçlanma gereksinimi azaltılmalı, getirisi düşük, geri dönüşümü uzun yatırımlar geçici olarak durdurulmalıdır.

Mali disiplinin sağlanmasında uygulamaya konulacak politikalarda şeffaflık dikkate alınmalıdır. Bunun gerçekleşmesi için de mali kuralın devreye alınması daha sağlıklı olacaktır. Bu politika tercihi, yaşanan ekonomik daralmanın şiddetini azaltacak, ekonomiyi yeniden büyüme sürecine sokacaktır.”

Mali Kural nedir, Türkiye neden vazgeçmişti?

Mali kural Türkiye’nin gündemine 2010 yılında gelmişti. Dönemin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan  hazırlıkları yaklaşık bir yıl süren Mali Kural’la ilgili yasa tasarısının çalışması tamamlanıp  Meclis’e sunulma aşamasına geldiği 11 Mayıs 2010’ta şu açıklamayı yapmıştı:

“Mali kuralımız iki bileşenden oluşuyor. Bunlardan biri açıkla ilgili konu. Bir diğeri de genel konjonktürle, ekonomik büyüme hızıyla ilgili. Diyelim bizim bütçe açığımız yüzde 4 (GSYH’ye oran olarak). Ulaşmak istediğimiz hedef de yüzde 1. Çünkü 1 artık sabit. Bu oran bundan sonra yıllar boyunca hep sabit olacak, orada duracak.

Açığımızın 4 olduğu bir yıl, ertesi yıl için ne kadarlık bir bütçe açığı hedeflemeliyiz? İşte bu noktada 0.33 katsayısı devreye giriyor. Bu da şu demek; yüzde 4’ten hedef oran olan yüzde 1’e ulaşırken bir sonraki yıl aradaki farkın 3’te 1’i kadar bir uyarlama yapıyoruz. Yani 4 ile 1 arasında 3 puan var, o 3 puanın 1 puanı kadar bir uyarlama. Dolayısıyla mali kural çerçevesinde yüzde 4 açık  verdiğimiz bir yılın ertesi yılı açığı 3’e indirmemiz gerekecek. Yani yüzde 1’lik bir mali uyum gerekecek. Bir sonraki yıl kalan farkın yine 3’te 1’ini alıyoruz. Yani azalan bakiye sistemiyle gidiyor.

Diyelim ki ertesi yıl açığımız yüzde 3 ise, hedef yüzde 1 olduğuna göre, bu sefer 3 ile 1 arasındaki farka bakıyoruz, 2 puan. 2 puanın 3’te 1’ini alıyoruz ve açığımızı 0.67 düşürüyoruz.”

Tasarruf büyümeyle ters orantılı olacaktı

Babacan büyümenin yüzde 5’in üstüne çıkması ya da 5’ten aşağıda kalması durumlarında nasıl bir yol izleneceğini de anlatmıştı:

“Diyelim herhangi bir yıl yüzde 8 büyüdük. Bu  büyüme, bizim eşik büyüme oranımızın 3 puan üzerinde. İşte mali kural o yıl, 3 puanın 3’te 1’i oranında tasarruf sağlamamızı söyleyecek. Ya da tam tersine, diyelim ki sadece yüzde 2 büyüdük. Bu yılda da yine yüzde 5’lik eşik değerden 3 puan aşağıda kaldığımız için bunun 3’te 1’i kadar, yani yüzde 1’lik daha fazla bütçe açığı belirleyeceğiz.

Yani bir bakıma işlerin iyi gittiği yıllarda, yüzde 5’in üzerinde  büyüdüğümüz yıllarda tasarruf edeceğiz, ama yüzde 5’in altında büyüdüğümüz yıllarda da o tasarruf ettiğimiz miktarlar kadar bütçemizde daha fazla açık  oluşmasına izin vereceğiz. Yani ekonomik döngülerle ters çalışan bir bütçe dengesi. Ekonomik döngüleri telafi etmeye yönelik bir bütçe dengesini böylece kurmuş olacağız. Bu formülasyon, matematik belki ilk bakışta anlaması güç gözükebilir, ancak bir süre sonra göreceksiniz buna çok kolay alışacağız.”

Erdoğan ‘İçimizde IMF oluşturmanın anlamı yok’ demişti

“Mali kural”a başta sahip çıkan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili genel seçimlerinin yapılacağı 2011 yılı öncesi “Seçim Ekonomisi” uygulamasını zorlaştıracağı için tavır değiştirmişti. Erdoğan NTV’de 8 Eylül 2010’da konuyla ilgili olarak “Burada oranlar noktasında bir sıkıntı var. Çünkü biz IMF’den zaten sıyrıldık şimdi IMF’den sıyrılmışken bizim kendi içimizde IMF oluşturmamızın bir anlamı yok” demişti. Başbakan Erdoğan Türkiye’nin yatırımla ayağa kalkması gerektiğini belirtip şöyle demişti:

“Mali kural yasalarla niye dayatılsın? Erteleyelim ama bunu daha sonra gündemimize alalım. Tam böyle sıçramayı yapacağımız bir dönemde bizi bunlarla bağlamayalım. Türkiye’nin yatırımlarla ayağa kalkması lazım. Bizim yapmamız gereken ülkede yatırımları süratle yapmak. Eğer biz yatırımlarda kısmaya kısıtlamaya gidersek ülkemizin kalkınma sürecini hızlandıramayız. Büyümeyi hızlandıramayız.”

Erdoğan :Son sözü başbakan söyler

Başbakan Erdoğan mali kural konusunda bakanlar arasında görüş ayrılığı haberlerini de doğrulamıştı. Erdoğan, “Babacan’la diğer bakanlar arasında, sizin aranızda bir görüş ayrılığı oldu mu?” sorusuna “Görüş ayrılığı olabilir; her zaman olur. Görüş ayrılığı olmaması gibi bir durum yok ama sonunda Başbakan nihai bir şey söyler ve o iş orada noktalanır” demişti.

Maliye 47 milyar liralık eksik matrah yakaladı, 54 milyar lira tahsil edecekMaliye 47 milyar liralık eksik matrah yakaladı, 54 milyar lira tahsil edecek

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.