Formula 1’de süpriz yok: Verstappen en önde
TAV Havalimanları Holding'in kurucuları ve ortakları arasında olan Sani Şener yeni bir kimlikle sahneye çıkıyor. Kısa süre önce kurucusu olduğu holdinge veda eden Şener TAV İnşaat'ta yapacaklarını ve gelecek planlarını anlattı.
Havacılığın “atom karıncası” Dr. Mustafa Sani Şener yıllar önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bir konteynerde başlayan yolculuğunu şimdi farklı bir platformda sürdürüyor. Kurucuları ve ortakları arasında olduğu, uzun yıllar da CEO’luk ve Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğini yaptığı TAV Havalimanları Holding’den “artık zamanıdır” diyerek kısa bir süre önce ayrıldı.
Şimdi dünyanın en önemli havalimanlarından bazılarını inşa eden ve yenilerini de inşa etmeyi planlayan TAV İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmaya devam ediyor. Bir zamanlar instagram hesabından parkenin yarısında aynı takımın çok sayıda topla oynayan yine çok sayıda oyuncusunun fotoğrafıyla yaptığı paylaşımda “Havalimanı işletmeciliği ve inşaatı işte böyle birşey. Karmaşa yönetimi!!!!!” diyen Şener artık karmaşa yönetiminin bir bölümüne yoğunlaşacak. Dünyanın en büyük havalimanlarını “inşa etme niyeti”yle başladığı yeni yolculuğunu ve geçmişi 10Haber’e anlattı:
Biliyorsunuz ben TAV Havalimanları’nın hem kurucu ortaklarından biriyim hem de 25 yıl CEO’luğunu yaptım. Çoğunluk hissesini 2012’de Aeroports de Paris’e satarken yapılan ve kurumsal yapıyı düzenleyen birtakım anlaşmalar vardı. Çoğunluk hissesini aldılar, yönetim hissesi onlarda yani şirketi yönetiyorlar..
Kurumsal olarak 65 yaş kuralı getirmiştik. Yani üst düzey yöneticilerin 65 yaşına gelince görevi bırakmaları gerekiyordu. Ancak 65 yaşına geldiğimde pandemi başlamıştı, ortaklarımız rica etti ve ben dört yıl daha kaldım. Bu sürenin iki yılında CEO, diğer ikisinde de yönetim kurulu başkan vekili olarak devam ettim ve 69 yaşına geldim. Ayrılmamın nedeni bu. Hem sürem doldu hem gereken görevi yaptık hem de zaten yeni nesile de yol açmak gerekiyordu. Ayrılmakta geç bile kaldığımı söyleyebilirim. Exit yapmayı ve zamanını bilmek lazım.
Hayır, hayır. Birlikte karar verdik uzatmadık daha doğrusu. Sözleşmem bittiğinde uzatmadık. Ondan dolayı herhangi bir sıkıntımız, rahatsızlığımız yok.
Hayır, hayır kesinlikle öyle bir şey yok.
Evet hissedarlığım devam ediyor, hissedarım,
Yüzde 1,5 civarında hissem var. Ama belirli süreler içinde onları da yavaş yavaş elden çıkarır, başka yatırımlara geçeriz. TAV Havalimanları Holding benim için çok önemliydi. Neden çok önemliydi? Çünkü kuruluşunda işe dört kişi başladık Atatürk Havalimanı’nda bir konteynır içinde. Ondan sonra bir dünya markası haline getirdik arkadaşlarımızla, ortaklarımızla beraber. Herkesin çok büyük katkıları oldu ama ben de işin lideri olarak hakikaten bir yerlere getirdiğime inanıyorum. Süremiz dolmuştu. Hem süremiz doldu hem de hakikaten yeni nesile de yol açmak gerekiyor. Ben ayrılmakta geç bile kaldığımı söyleyebilirim.
İşe başladığımızda bir de TAV İnşaat’ı kurmuştuk. Çünkü bizim sistemimizde mutlaka ve mutlaka çok büyük bir inşaat işi oluyor. Yani bir havalimanı ihalesini aldığınızda önce onu inşa etmeniz gerekiyor. Yani önce finansmanını buluyorsunuz, sonra tasarımını yapıyorsunuz, ondan sonra inşaatını yapıyorsunuz ve sonra da işletiyorsunuz. Şimdi bu inşaat kısmı işinde bizim bunları başkasına taşere etmek, ihale etmek çok ciddi sıkıntılar yaratıyordu. Onun için biz Atatürk Havalimanı’nda o havalimanını yapan ekiple TAV İnşaat diye bir şirket kurduk. Ortaklar da aynıydı.
TEPE vardı, Akfen vardı,
Vienna yani Avusturyalılar ilk başta hemen çıktı. TEPE, Akfen ve ben ortak olarak Tav İnşaat’ı kurduk. TAV İnşaat 2017’ye kadar bu ortaklarla böyle gitti. Ama 2017’de ortaklar arasında satışlar oldu. Akfen, TAV Havalimanları Holding’den çıktı. Ondan sonra o zaman Fransızlar da TAV İnşaat’tan çıkmak istediler. Fransızların hisselerini ben aldım TAV İnşaat’ta. Böylece TAV İnşaat, TAV Holding’in iştiraki olmaktan çıktı ve yoluna özgür şekilde devam etti. Şimdi ben artık bundan sonra TAV İnşaat’ta devam edeceğim.
Yüzde 40’ı benim, yüzde 40’ı TEPE’nin, yüzde 20’si de Akfen’in. Ama TAV İnşaat’ı ben yönetiyorum şu anda. Çünkü bankalara kefaleti ben verdim, benim şirketim verdi. Ondan sonra bir takım banka borçlarımız var. Bu banka borçlarımız nereden kaynaklanıyor? Bizim Suudi Arabistan’dan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden çok büyük alacaklarımız var. Tamı tamamına 1 milyar dolarlık alacağımız var. 1 milyar dolarlık bir hakem, arbitrasyon davası devam ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de.
Yok öyle bir şey olmaz uluslararası bir konu bu.
Gerekçe şöyle: Yüzde 99’u bitmiş bir havalimanında bizim sözleşmemizi fesh ettiler. Yani burada ilk defa sana böyle açıkça söyleyeyim. O günlerde hükümetler arası siyasi ilişkiler iyi değildi biraz da bunun kurbanı olduk.
Abu Dabi. İlişkiler bugünkü gibi iyi değildi bir de ardından Covid geldi. Ondan sonra birtakım başka nedenleri bahane gösterip sözleşmeyi feshettiler. Ortaklarımızdan biri Arabtech onların devlet şirketiydi. Arabtech iflas edince “Sizin ortağınız iflas etti” diyerek sözleşmemizi feshettiler. Tabii biz de arbitrasyona gittik. Şu anda arbitrasyon üçüncü yılını doldurdu iki yılı kaldı. Onu bekliyoruz.
Yok ama çok büyük iş, çok büyük rakam olduğu için bu kadar uzun sürüyor. Onunla uğraşıyoruz. Ben şu anda TAV İnşaat’ın başında buradaki arkadaşlarımla çok faal bir şekilde çalışıyorum. Çok iyi bir kadrosu var TAV İnşaat’ın. Şu anda elinde nereden baksanız 1,5 milyar dolara yakın iş var. Bu işleri devam ettiriyoruz ve yine bölgede şu anda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz çok iyi vaziyette. Bunun iyi olmasının getirdiği avantajla hem bu arbitraj sonuçlarından ümitliyiz hem de yeni işlerden. İnşallah yeni işler de alarak burayı devam ettireceğiz.
Halen çok heyecanlı bir şekilde gidiyorum. Tabii ki Suudi Arabistan’da 3 trilyon dolara yakın yeni ihale var.
Yani havalimanı da var. Bayağı büyüklükte havalimanları da var. Neom City’de iki tane havalimanı olacak örneğin. Mesela Riyad Havalimanı var. Bunlar bayağı büyük havalimanları. Havalimanları olunca zaten dünyanın önde gelen firmaları ihalelere bizle girmek için yarışıyorlar diyebilirim.
Evet, talibiz. Zaten yaptık. Katar’ı yaptık biz. Katar şu anda dünyanın en büyük havalimanı ve biz yaptık, biz inşa ettik onu. Halen de devam ediyoruz orada eklerini yapmaya. TAV İnşaat’ta nereden bakarsanız 20 bin kişi çalışıyor şu anda.
Hayır iş alınca maksimum o sayıya ulaşıyoruz. Şantiyelerde çalışıyorlar. Yani iş alınca maksimum oraya çıkıyoruz. Bu rakamlara, burada bu işlere devam ediyoruz. Onun için heyecanlıyız. Aynen. Ama tabii şu var. TAV Havalimanları’nin gerçekten nereden baksanız 2.8 milyar dolara geldi piyasa değeri.
Piyasa değeri bu kadar yüksek bir kurumsal şirketten bir inşaat şirketine geçişte çok farklılıklar var. Çünkü inşaat şirketi çok daha dinamik. Yani işletme değil, çok daha dinamik. Çok büyük gelişmeler var. O gelişmeleri çok yakından takip edip, yeni yeni işler alıp yapıp bitirmek tekrar yeni işler almak lazım.
O ihaleye TAV Havalimanları Holding olarak girdik. Ben bizzat ilgilendim o işle. Mesela bu çok güzel bir örnek oldu oraya biz TAV İnşaat’ı götüremeyecektik. Alsaydık işi TAV İnşaat’ı götürme şansımız yoktu. Neden? Çünkü Amerika’da müteahhitlik yapabilmeniz için kesinlikle ve kesinlikle oradaki sendikalarla çok çok iyi ilişkilerde olmamız lazım. Sendikaları iyi yönetebilmeyi bilmeniz şart. Biz onu bilmiyorduk.
Evet o bambaşka bir şey. Bizim bildiğimiz iş değil ama Ortadoğu’da ve Rusya’da Türkiye’nin hem coğrafi yakınlığı, hem buradan işçi götürebilme, hem malzeme götürme, hem kültürel yakınlık Türk firmalarına çok büyük avantaj sağlıyor. Ortadoğu ve Rusya dedin ama biz bunu Afrika’ya da ekleyelim. Şu anda Afrika’da çok başarılı Türk firmaları var.
O da açılacak ve Afrika çok çok büyüyecek. Yani biz Afrika ile şirket olarak ilgileniyoruz. Teklif verdiğimiz yerler var.
Yani şöyle Nijerya’dan başlayın, Burkina Faso’ya, Kongo’ya her tarafa teklif veriyoruz.
Hayır, hayır. Her türlü büyük projede varız ama ağırlığımız mutlaka havalimanı olacak. Çünkü hava limanları çok özel bir iş. Özel iş olduğu için rekabet sınırlı. Yani bir havalimanı işinde 4 veya 5 kişi yeterlilik alıyor.
Gelemiyor ama diğer başka işlerde 40 tane müteahhit gelebiliyor. Onun için havalimanlarına her zaman öncelik veriyoruz.
Yani aslında bunu farklı yapsaydım dediğim çok şey olabilir. Çok örnek verebilirim. Fakat benim içimde ukde kalan Sabiha Gökçen Havalimanı’nı alamamaktır.
Sabiha Gökçen’i iki kere almaya çalıştık ortaklarından. Önce Hintli ortağın hisselerini almaya çalıştık. Sonra Limak’tan almaya çalıştık. İkisinde de öncelik hakları olduğu için Malezyalı ortak diğer ortakların hisselerini aldı. Ama bizim çalışmamızla ve tayin ettiğimiz fiyatla Malezyalılar aldılar. Çünkü o fiyatla alabilmeleri lazımdı.
Ancak anlaşmaları öyle ucuza değil, doğru gayet doğru fiyatla aldılar. Bu orayı satan firmalar için iyi bir şeydi. Ama şöyle bir şey var. Şu anda Sabiha Gökçen yüzde 100 Malezyalıların elinde. Onların yerinde olsam mutlaka ve mutlaka bir Türk ortak alırım. Bunu da yazmanızı istiyorum. Kim olursa olsun mutlaka ve mutlaka bir Türk ortak almaları lazım.
O işi alamamak içimde ukde olarak kalmıştır. O işi almalıydık ve TAV Havalimanları Holding’in İstanbul’da Atatürk’ten sonra bir havalimanı olmalıydı. Çünkü dünya markası bir şirketsiniz ama İstanbul’da havalimanınız yok. İnşallah olacak, olur ilerde. Onun dışında bizim de herkes gibi başarısızlıklarımız oldu ama başarısızlıklardan ders almasını bilmek lazım.
Aldık tabii. Her zaman ders aldık ki sonuç ortada. Tabelaya baktığınız zaman 2,8 milyar dolarlık bir şirket yaratmışsınız yan şirketleriyle birikte. Halka açık bir şirkette 65 yaş gibi bir sınır koymak çok önemli ve doğru. Ama TAV İnşaat gibi halka açık olmayan şirketlerde ölene kadar çalışmak gerektiğine inanıyorum. Ben emekliliğe inanan bir insan değilim. Neden inanmıyorum? Şundan inanmıyorum. Türkiye gibi gelişmekte olan ükelerin yatırımcıları, CEO’ları yani bunlar ölünceye kadar çalışabilir. Ben böyle görüyorum bu işi. İnsanı zaten hayatta da dimdik bu tutuyor ve ben her gün işime geliyorum.
Bu çok önemli bir örnek. Ama Türkiye’de maalesef çok erken emeklilikler var. Halbuki o hafızadan, o beyinden yararlanılması gerekiyor. İşte onun için bizde bu geçiş çok güzel oldu.TAV Holding’de görevimizi tamamlayıp TAV İnşaat’a geçtik. Burada CEO’nun ve yardımcılarının işlerine karışmadan stratejiyi belirliyorum.
Hayır karışmam.
(Gülerek) Benim dediğim oluyor anlaşamadığımızda hep. Olmaz canım hep benim dediğim olur mu? Anlaşamadığımız noktalar oluyor ama karşılıklı konuşarak çözüyoruz. TAV İnşaat beni çok heyecanlandırıyor. Uzun yıllar gelemedik buraya öbür tarafa çok yoğunlaştık. Şimdi artık buraya yoğunlaşarak burada çok ciddi işler yapacağıma inanıyorum.
Berlin’deki yeni havalimanı gecikmenin çok çarpıcı bir örneğidir. Biz Türk müteahhitleri çok hızlı iş yapıyoruz. Atatürk Havalimanı’nı TAV Havalimanları Holding olarak özelleştirmeyle aldıkta sonra o kadar hızlı yaptık ki o bir benchmark oldu. Berlin’deki yeni havalimanı bir türlü bitmek bilmedi. Bununla ilgili mutlaka bir kitap çıkmalı. Çıkarsa mutlaka alıp okuyacağım.
Hayır yok öyle bir olay. Ben devamlı okuyorum. Sorgulamazsanız zaten başarılı olma şansınız yok. Her şeyi sorguluyorum, merak ediyorum. Nobel ödülü alan bir bilim hocasına soruyorlar başarınızın sırrı ne diye. O da bilmiyorum ama şöyle bir örnek verebilirim diyor: İlkokulda okuldan ev geldiğimizde bütün arkadaşlarımızın anneleri onlara öğretmen bugün ne sordu derdi. Benim annemin bana sorusu ise ‘Sen öğretmene ne sordun’ olurdu. Sorgulamak, her şeyi sorgulamak iyidir ve başarıda büyük payı vardır.