Kenya’da halkın vergi isyanı büyüyor: En az 39 ölü
Yurtdışı çıkış vergisini ödemekten kaçınmak herhangi bir suç teşkil etmediğine göre seyahat özgürlüğünün bu temele dayanarak kısıtlanması da aslen mümkün değil. Yapılabilecek olan, kişiye çıkış izni verip daha sonra kendisinden bu borcu tahsil etmek.
Bayramın son günlerinde yolda olan vergi düzenlemelerine ilişkin 104 sayfadan oluşan bir sunum sosyal medya platformları aracılığıyla hızla yayıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2024-2026 orta vadeli programına ilişkin sunum hepimizi yakından ilgilendiren bir dizi yeni düzenleme teklifi içeriyor.
Şüphesiz bayram tatilinin ve tatil yörelerindeki fiyatların yurtdışındaki muadillerine göre açıklanamayacak ölçüde pahalı kalmasının da etkisiyle düzenleme teklifleri arasında en çok tartışılanlardan biri “yurtdışına çıkış harcı tutarının artırılması” oldu. Söz konusu teklifte 18 Mart 2022 tarihinden beri 150 TL olan yurtdışına çıkış “harcı” miktarının 3.000 TL olarak belirlenmesi öneriliyor. Bu düzenleme sayesinde 2024 yılının son 6 ayında 12,5 milyar TL gelir elde edilmesi beklendiği belirtiliyor. İlgili düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması beklenen taslak pakette ise 3.000 TL olarak değil 1.500 TL olarak yerini aldığı bildirildi. Böylece kanunda üç katına kadar artırılabileceği öngörülmüş olan yurtdışı çıkış harcının tam olarak 10 kat zamlanması bekleniyor.
Her ne kadar kanunda “harç” olarak belirtilmekte ve bunun doğal sonucu olarak günlük hayatta da harç olarak anılmaktaysa da yurtdışına çıkış harcının aslen bir vergi olduğu tartışmasız.
“Harç” kamu idaresinin belirli edimleri ya da belirli kamu hizmetlerinden yararlanma karşılığında alınan bir meblağ olarak tanımlanabilir. Akla gelen en tipik harç örneği şüphesiz ki pasaport harcı. Pasaport başvurusu yapıldığında kamu kurumlarınca yerine getirilen inceleme dahil bütün işlemlerin ve pasaport defterinin bizzat kendi bedeli vatandaş tarafından ödenen bedelin içinde yer alıyor.
Yurtdışına çıkış harcına baktığımızda ise halihazırda tahsil edilmekte olan miktarın 15 TL’lik kısmı TOKİ’ye aktarılıyor, geri kalanı genel bütçeye gelir kaydediliyor. Vatandaşın bu meblağ karşılığı herhangi bir hizmet almadığı ortada. Pasaportunu ve vizesini hazırlamış, uçak biletini satın almış, bütün bu işlemleri yaparken gereken bedel ve vergileri ödemiş bir kişinin 150 TL karşılığı aldığı herhangi bir kamu hizmeti olduğunu savunmak mümkün değil. Dolayısıyla yurtdışına çıkarken harç değil vergi ödüyoruz.
Yurtdışı çıkış vergisini ödeyerek harç pulu almazsak ne olur? Daha önce dalgınlıkla unutanların bildiği üzere harç pulunu almak üzere görevli memur tarafından geri gönderiliriz. Bu durum özellikle geç kaldıysak çok can sıkıcıdır ama daha önemlisi harç pulumuz olmadan pasaport kontrolünden geçemediğimiz ve Türkiye’den çıkış yapamadığımız gerçeği. Dolayısıyla son derece etkin bir kontrole tabi tutulan bu vergiyi ödemezsek, yurt dışına çıkmamız da mümkün değil. Peki, böyle bir uygulama gerçekten yapılabilir mi?
Cevabın hayır olması gerekiyor. Anayasamızın 23. maddesi uyarınca seyahat özgürlüğü sadece suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesi önlemek amacıyla kanunla sınırlanabilir. Yurtdışı çıkış vergisini ödemekten kaçınmak ceza kanunlarımız uyarınca herhangi bir suç teşkil etmediğine göre seyahat özgürlüğünün bu temele dayanarak kısıtlanması da aslen mümkün değil. Yapılabilecek olan, kişinin yurtdışına çıkışına izin vermek ve daha sonra da kendisinden bu borcu tahsil etmeye yönelik gerekli adımları atmak.
Ayrıca vergiden kaçınan kişilerin ülkeden çıkışlarına kısıtlama getirme amacı güdülüyorsa buna yurtdışı çıkış vergisi ödemeyenlerden değil, çok daha büyük ölçekli vergiden kaçınma operasyonları gerçekleştirenlerden başlanması gerekmez mi?
Yurtdışına çıkış vergisinin salt varlığının dahi seyahat özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtmek mümkün. Anayasa Mahkememizin bu yönde bir kararı yok. Fakat örneğin 1988’de görevli Fransız mahkemesi Fransız Polinezyası’nda alınan son derece cüzi miktardaki çıkış vergisinin temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı nitelikte olduğuna açık bir şekilde belirtmiş ve ilgili vergi kaldırılmıştır. Verginin miktarı arttıkça seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı etkisinin de artacağı ise tartışmasız.
Yurtdışı çıkış vergisinin bu kadar tartışılmasının nedeni ise şüphesiz ki seyahat özgürlüğünden ziyade seyahat etme hayalinin kısıtlanması… Pandemiden sonra dünya genelinde yaşanan uçak bileti fiyatlarındaki düşüşü asla hissedemeyen, yurt içi turizmden aradığını bulması mümkün olamayan, yurtdışında daha uygun bir yerde tatil yapabilme umudu besleyen vatandaşların dört kişilik bir aile için 12.000 TL olarak önerilen bir vergi ile karşılaştıklarında verdikleri haklı tepki…
Bunun yerine Fransız ekonomist Gabriel Zucman’ın birkaç gün önce açıkladığı raporunda yer alan “milyarderlerden en az %2 vergi alınması” teklifi gibi bir çalışma yapılsaydı 12,5 milyar TL’nin çok daha üzerinde gelir elde etmenin bir yolu bulunamaz mıydı?