Reuters’tan ‘Erdoğan’ analizi: İktidarda kaldıkça daha riskli oluyor
Kamu işçilerinin ve memurların maaş düzenlemeleri sonrası asgari ücret ve emeklilik maaşlarıyla ilgili huzursuzluk ortaya çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü alacağız, yılbaşında neticelendireceğiz' dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısının ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücret ve emekli maaşlarına düzenleme yapma sözü verdi. Ancak bunu da ‘bütçeyle ilgili çalışmaların semeresini görme’ şartına bağladı. Erdoğan kabine toplantısı sonrası asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılan zam düzenlemesine ilişkin, “Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar bütçe imkanlarını zorlayan tasarruflarda bulunduk. Kamu işçilerinin toplu sözleşmelerinde ortaya çıkan tablo memur maaşlarında ilave bir düzeltmeyi zorunlu kıldı. Asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili huzursuzluk ortaya çıktı. Kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz” diye konuştu.
Erdoğan, düzenlemenin yılbaşına doğru netleşeceğini de duyurarak, “Bütçeyle ilgili çalışmaların semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü alacağız, bunu yılbaşı civarı neticelendirmeyi planlıyoruz” dedi. Erdoğan, depremin istihdama etkisini en aza indirmek amacıyla başlatılan kısa çalışma ödeneğini 3 ay süreyle uzattıklarını da söyledi. Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı yaklaşık 3,5 saat sürdü. Erdoğan toplantının ardından, alınan kararlara ilişkin açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından ekonomiyle ilgili olanlar şöyle:
Suudi Arabistan ile imzaladığımız 5 anlaşmayla işbirliğimizi daha ileriye taşıdık. Savunma sanayi alanında tarihimizin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesine imza attık. Katar ile mükemmel seviyede ilerleyen ilişkilerimizi, yeni ortaklıklarla taçlandırma kararı aldık. Birleşik Arap Emirlikleri, 10 milyar doları bulan ikili ticaret hacmimizle, ülkemizin bölgedeki en önemli ticari ve ekonomik ortakları arasındadır. Diplomatik münasebetlerimizin 50’nci yılını, Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey mekanizmasının kuruluşuyla kutlamış olduk.
Ziyaretimiz esnasında, farklı alanlarda toplam değeri 50,7 milyar dolara ulaşan 13 anlaşma imzalanmıştır. Yine ziyaretimiz vesilesiyle, ülkemizin gurur kaynağı olan Türkiye’nin otomobili Togg’u muhataplarımıza hediye ettik. Togg’un, her üç liderden de ‘tam not’ aldığını memnuniyetle belirtmek isterim. Şimdilik sadece ülkemizin yollarını süsleyen Togg’u, inşallah yakın zamanda diğer ülkelerin yollarında da görmeye başlayacağız. Nasıl İHA, SİHA ve TİHA’larımız onlarca ülkenin semalarını koruyorsa, Togg da ‘Türkiye markasını’ yollara, caddelere taşıyacaktır.”
Türkiye’nin son 10 yıldır maruz kaldığı siyasi, sosyal, ekonomik sıkıntılarının neredeyse hiçbiri tabii süreçlerin ürünü değildir. Sosyal fay hatlarımızda kırılmalara yol açmak için girişilen sayısız denemeleri milli birliğimize sıkı sıkıya sarılarak hep akamete uğrattık. Nice meselenin üstesinden milletimizin irfanı ve insanımızın sağduyusu sayesinde geldik.
Yangınlar, seller, heyelanlar, kuraklık ve en önemlisi deprem afetleri. Ülkemizin dört bir yanında ciddi hasarlara yol açıyor. Gerçekleştiği alan ve etkilediği nüfus bakımından tarihimizin en büyük afeti olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden henüz 5.5 ay geçti. Afetin etkilediği şehirlerimizde acil yıkılması gereken ve ağır hasarlı binaların enkazlarını tamamen kaldırdık. Orta hasarlı binalarla ilgili çalışmalar sürüyor. 180 bin civarında konut ve köy evinin inşa süreci başlamıştır. Yeni belirlenen ve zemin etütleri yapılan alanlarda hızla inşa çalışmalarına geçilmektedir. Şu an itibarıyla inşaatı tamamlanan köy evlerinden hak sahiplerine teslim edilenler var. Vatandaşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda Yerinde Dönüşüm’ü başlattık. 93 binden fazla depremzedemiz Yerinde Dönüşüm için başvurdu. Mücbir sebep düzenlemesini Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya illerimiz ile İslahiye ve Nurdağı ilçelerimizde devam etmeye kararlaştırdık.
Afetin etkilediği şehirlerde enkazı tamamen kaldırdık. Orta hasarlı binalarla ilgili çalışmalar sürüyor. Bölgede 507 bini konut olmak üzere 650 bin yapıyı devlet eliyle yaparak teslim etmeyi planlıyoruz. Mücbir sebep düzenlemesini depremde en çok yıkıma uğrayan illerimizde devam ettirmeyi kararlaştırdık. Konuyla ilgili detayları Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklayacak. Depremin istihdama etkisini en aza indirmek amacıyla başlatılan kısa çalışma ödeneğini 3 ay süreyle uzatıyoruz. Daha önce 110 bin çalışanın faydalandığı ödenekten 115 bin insanımızın istifade etmesini sağlayacağız. Depremlerin maliyeti 104 milyar doların üzerinde. Deprem kaynaklı harcamaların yalnızca bu yıl 762 milyar liraya ulaşmasını bekliyoruz.
Türkiye’yi istihdamı ve üretimiyle büyütme hedefimizden en küçük bir geriye gidiş söz konusu değildir. Kullanılan araçlar farklılaşsa da varmak istediğimiz menzil değişmemiştir. Ülkemizin her meselesini nasıl çözmüşsek, bugünkü sıkıntıların üstesinden de geleceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Biz ülke ekonomisini sonuçlarla uğraşarak değil sebepleri ortadan kaldırarak büyüttük.
İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak her tedbiri alacak, uygulayacak ve ortaya çıkan zenginliği her bir ferde yayacak bir politika izliyoruz. Bu dönemde de politikamızı hayata geçirirken önümüze çıkan zorluklar var. Sadece arz-talep ilişkisine kurulu teorilerin ülkemizde karşılık bulamadığı bir gerçektir.
Siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlenen bir Türkiye fotoğrafı kimsenin işine gelmiyor. Bu yüzden sürekli gizli açık engellemelere maruz kalıyoruz. İnsanımızın tasarruf alışkanlığında döviz ve altın ağırlıklı yer tutuyor. Bu varlıkların istihdama ve üretime katkısı olmuyor. Gelin, verim ekonomisinden yana olalım. Tasarruf ekonomisinden yana olalım, israf ekonomisini bir kenara koyalım. Türkiye gibi rezerv paraya sahip olmayan ülkelerin çözüm yollarına ihtiyacı bulunuyor. Ülkemizin önünde istihdam ve üretim dışında çözüm olmadığı için kendi politikamızda ısrar ediyoruz. Ülkemize 10 milyarlarca dolarlık yatırım sözü alıyoruz. Bunların büyük bölümünü varlık satışı değil istihdama yönelik projeler oluşturuyor. Yatırım kararlarının lokomotifi olan öngörülebilirliği artırmak önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar bütçe imkanlarını zorlayan tasarruflarda bulunduk. Kamu işçilerinin yapılan toplu sözleşmelerinde ortaya çıkan tablo memur maaşlarında ilave bir düzeltmeyi zorunlu kıldı. Asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili huzursuzluk ortaya çıktı. Kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz. Vergi artışlarından elde edeceğimiz geliri başka yerlere (deprem harcamaları dışında) aktarmayı kabul edemeyiz. Bütçeyle ilgili çalışmaların semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü alacağız, bunu yılbaşı civarı neticelendirmeyi planlıyoruz.
Konut fiyatları, kiralarla ilgili ilave adımlara dair değerlendirmelerimiz sürüyor. Haksız kazanç peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Ticaret Bakanlığımız otomobil piyasasında görülen stokçuluğun önüne geçmek için denetimleri artırdı. Kiralarla ilgili ilave ne tür adımlar atabileceğimize dair değerlendirmeler sürüyor.
Ne döviz artışıyla ne enflasyonla izah edilemeyecek yüksek fiyatlarda piyasayı sürekli yukarıya çekmek sonu olmayan kısır döngüye destek vermektir. Hiç kimsenin bilerek ve isteyerek ne kendisine ne evlatlarına ne de ülkesine böyle bir kötülük yapacağına ihtimal vermiyorum. İhmali ve kastı olanlar çıkarsa devlet olarak biz gerekeni yapmaktan çekinmeyiz. Otomobil piyasasında görülen stokçuluğun önüne geçmek için denetimlerini arttırdı. Konut fiyatları, kiralarla ilgili ilave adımlara dair değerlendirmelerimiz sürüyor. Haksız kazanç peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili ‘gönül alma operasyonu’ için işaret ettiği yılbaşında her zaman asgari ücrette ve emekli maaşlarında artış yapılıyor. Yani Cumhurbaşkanı’nın bu konuda söylediklerinde yeni bir şey yok. Ancak ‘gönül alma’ ifadesinden emeklilere önce seyyanen ardından da bir yüzdelik zam, asgari ücrete ise beklenenden daha yüksek oranlı bir artış yapılabileceği çıkartılabilir.