Küresel risklerden Türkiye’nin payına düşenler
Euro dün akşam 31 lirayı geçti, önceki gün 1930 doların eşiğine kadar gerileyen ons altın ise 1970 doların eşiğine sıçradı. Sadece euro ve altın değil, dünya borsaları ve bu arada Borsa İstanbul’da da dün akşam yükseliş vardı. Dün ne oldu?
Euro dün akşam 31 lirayı geçti, önceki gün 1930 doların eşiğine kadar gerileyen ons altın ise 1970 doların eşiğine sıçradı. Sadece euro ve altın değil, dünya borsaları ve bu arada Borsa İstanbul’da da dün akşam yükseliş vardı. Dün ne oldu?
Dün akşam Türkiye saatiyle 16:30’da Amerika’nın tüketici enflasyonu açıklandı. Yıllık enflasyonun yüzde 3.3’e gerilemesi bekleniyordu, yüzde 3.2’ye geriledi. Asıl, Fed’in (Amerikan Merkez Bankası) faiz politikasını oluştururken yakından izlediği çekirdek enflasyon (gıda ve enerji fiyatlarını içermeyen, mevsimsel ve konjonktürel gelişmelerden etkilenmeyen enflasyon) yıllıkta yüzde 4.1 beklenirken yüzde 4, aylıkta yüzde 0.3 beklenirken yüzde 0.2 olarak açıklandı. Enflasyonun beklenenden de fazla gerilemesi “Fed artık faiz artırımı yapmaz; gelecek yıl da enflasyon gerileyince faiz indirimlerine başlar” beklentisine yol açtı. İşte euro, altın ve borsalar bu beklentiyle yükseldi.
Geçen yıl Fed, Amerika’da yüzde 10’un eşiğine kadar yükselerek son 40 yılın zirvesini gören enflasyonu bastırabilmek için arka arkaya faiz artırımları yapmıştı. Faiz artırımları altın ve euronun görülmedik seviyelere gerilemesine, Amerikan borsalarının ise ayı piyasaya girmesine yol açmıştı (Kripto paraların “kış”a girmesinin sebebi de oydu.) Zira faiz artırımları dolara ve dolar cinsinden varlıklara yarıyor. Nitekim doların altı güçlü para karşısındaki değerini izleyen dolar endeksi geçen yıl son 21 yılın zirvesine yükselmişti. Bu arada euro da yıllar sonra dolardan daha değersiz bir para birimi haline gelmişti.
Temel dinamik şöyle: Fed’in sıkı para politikası dolara yarıyor, dolar dışındaki varlıkları zayıflatıyor. Bunun tersi de doğru, Fed’in gevşek para politikası dolar dışındaki varlıklara yarıyor, dolara yaramıyor. Dün akşam euro, altın ve borsalarda yaşanan yükselişin arkasındaki temel dinamik işte buydu.
Evet, Fed’in sıkı para politikası henüz sona ermiş değil. Amerika’da politika faizi (Fed’in faizi yüzde 5.25-5.50’de) ve kredi faizleri hâlâ çok yüksek. Öyle ki, konut kredisi faizlerinin çok yüksek olması nedeniyle Amerika’da ev fiyatlarındaki artışlar durdu, gerileme başladı. Tamam ama piyasalar beklentileri satın alır, gerçekleşmeleri satar. Dün satın alınan beklenti, Fed’in 2024’ün bir noktasında sıkı para politikasını bitirip faiz indirimlerine başlayacağıydı. Bu beklentiyle euro/dolar paritesi 1.08’i geçti. Euro dolar karşısında güçlenince TL karşısında da adımlarını açtı ve 31 lirayı aştı. Altın ve borsalar da bu beklentiyle yükseldi.
Bundan sonra ne olur? Bank of America’nın stratejistlerinden Michael Heartnett önceki gün 2024’ün ekonomide üç ana teması olacağını söylüyordu: “Yumuşak iniş” (Amerikan ekonomisinin zayıflaması), düşük faiz ve zayıf dolar. Yani ana beklenti, Fed’in parasal gevşeme hazırlıklarına ve ardından indirimlere başlaması, buna bağlı olarak da doların Euro, Sterlin gibi paralar karşısında değer kaybetmesi şeklinde.
Ne kadar değer kaybı? Bunu bilmek mümkün değil ama 2021 yılı sonunda, Fed’in faiz artırımları başlamadan hemen önce euro/dolar paritesinin 1.15 seviyesinde olduğunu hatırlamakta yarar var.
Dolar/TL ise bambaşka bir hikaye. Beklenen olsa ve dolar euro, sterlin gibi paralar karşısında değer kaybetse bile olağanüstü bir gelişme olmadıkça Türk Lirası karşısında yükselmeye devam edecek. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu, daha da yükselmesinin beklendiği, yılda 100 milyar dolara yakın dış ticaret açığı veren bir ülkenin parasının değer kaybetmesi değil kaybetmemesi sürpriz olur çünkü.