Verginin kendisi ‘enflasyon vergisi’ne nasıl dönüşüyor?-2

Enflasyon düzeltmesinin mevcut halinde faaliyetten kâr elde etmemiş, hatta dönem içinde ticari faaliyet bile yürütmemiş işletmeler kazanç elde etmiş gibi değerlendirilip vergiye tâbi tutulabiliyor. Böylece bir 'enflasyon vergisi' alınmış oluyor.

Ekonomi 20 Ağustos 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
Enflasyon düzeltmesi koşulları aslen 2022’de oluştu, fakat uygulaması ertelendi. 2023 senesinin yıl sonu bilançolarında enflasyon düzeltmesi yapıldı. Yapılan bu düzeltmeden kaynaklanan kâr ve zarar ise verginin hesaplanmasında göz önünde bulundurulmadı.

Enflasyon düzeltmesi ne zaman “enflasyon vergisi”ne dönüşüyor ve neden bu kadar tepki topluyor? Bu sorulara cevap verebilmek için, öncelikle neden ve ne zaman enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçildiğinden, daha sonra da bilanço üzerinden vergi matrahının (üzerine vergi oranı uygulanarak ödenecek vergi miktarının hesaplanmasına yarayan ekonomik değer) nasıl belirlendiğinden kısaca bahsetmek gerekiyor.

Neden ve ne zaman enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçiliyor?

Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre, fiyat endeksindeki artışın içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10’dan fazla olması halinde, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Sadece her iki koşulun da gerçekleştiği durumlarda yapılan enflasyon düzeltmesi, 2004 senesinden bu yana gündemi meşgul etmiyordu. 2019-2020-2021 yılları enflasyon verileri ile enflasyon düzeltmesi uygulanması için gereken koşulların gerçekleşmesi ile, bu konu da tekrar hayatımıza girmiş oldu.

Enflasyon düzeltmesi koşulları aslen 2022’de oluştu, fakat uygulaması ertelendi. 2023 senesinin yıl sonu bilançolarında enflasyon düzeltmesi yapıldı. Yapılan bu düzeltmeden kaynaklanan kâr ve zarar ise verginin hesaplanmasında göz önünde bulundurulmadı. Yani, tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmadı, geçmiş yıl zararı da zarar olarak kabul edilmedi. Böylece, enflasyon düzeltmesi uygulaması 2024 senesine ertelenmiş oldu.

Yine Vergi Usul Kanunu’nda yapılmış düzenlemeye göre, kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibariyle mali tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak ile yükümlü tutuluyor. Bilindiği üzere, geçici vergi üçer aylık kazançlar üzerinden verilen beyan esas alınarak hazırlanıyor. Normal şartlarda, 2024 senesinin Ocak, Şubat ve Mart’ı kapsayan ilk geçici vergi döneminde, enflasyon düzeltmesinin yapılması gerekiyordu. Fakat, sektörden gelen talep üzerine, uygulama Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan ikinci geçici vergi dönemine ertelendi. Yine yoğun istek üzerine, geçici vergi beyannamelerinin verilme süresi 19 Ağustos 2024’ten, 27 Ağustos 2024’e kadar uzatıldı.

Enflasyon düzeltmesi neden bu kadar tartışma yaratıyor?

Süre uzatımı tartışmaları durdurabilecek nitelikte değil, zira enflasyon düzeltmesinin yıllık olarak yapılması ve düzeltme sonucu ortaya çıkan kârın vergi üzerinde herhangi bir etkisi olmaması gerektiği savunuluyor. Mevcut haliyle enflasyon düzeltmesinin, aslen herhangi bir kâr elde etmemiş mükelleflerin ciddi bir vergi yüküyle karşılaşmalarına sebebiyet verebileceği, işletmelerin nakit akışında sorunlar yaşanmasına yol açabileceği ve işletmelerin pek çok teçhizat ve malı elden çıkarmalarının olası hale getirdiği sıklıkla belirtiliyor.

Enflasyon düzeltmesi aynı zamanda uygulamada teknik sorunlar yaşanmasına da yol açabilecek nitelikte. 1 Ağustos günü Ankara’da Türkiye Serbest Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından düzenlenen mitingde, enflasyon düzeltmesinin, yıllık olarak uygulanması gerektiği dile getirilmişti. Mali müşavirlerin öncelikli olarak altını çizdikleri sorun, “üç ayda bir bilanço verilemeyeceği”, diğer bir deyişle üç ayda bir verilen geçici vergi beyanları esnasında enflasyon düzeltmesi yapılabilmesinin neredeyse imkânsız olduğu. Burada sorun sadece iş yükü değil, henüz belirsizliğini koruyan bazı detayların da mevcudiyeti. Uygulamada yaşanabilecek sorunların önüne geçilebilmesi için, bu teknik detaylara sirküler veya rehber gibi dokümanlar vasıtasıyla açıklama getirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Bilanço üzerinden vergi matrahı nasıl hesaplanır?

En basit anlatımıyla, aktif ve pasif olmak üzere iki kolondan oluşan bilanço, bir işletmenin parasının nereden geldiğini ve ne için harcandığını gösterir. “Paranın nereden geldiği” (borçlar veya öz sermaye) pasif kolonunda, “paranın ne için harcandığı” (gayrimenkul, patent gibi gayri maddi varlıklar, stok vb.) ise aktif kolonunda belirtilir. Pasif kolonunun toplamı aktif kolonunun toplamından fazla ise, işletme zarar etmiş olur. Zira bu durumda, işletmeye girmiş olan paranın belirli bir bölümü “kaybedilmiş” durumdadır. Aktif kolonunun toplamı pasif kolonunun toplamından fazla ise, işletme kâr etmiş olur. İşletmeye girmiş olan paranın karşılığından daha fazla miktarda varlık olması, işletmenin para “kazandığı” anlamına gelir.

Bilanço esasına göre kazanç, işletmenin öz sermayesinin hesap dönemi başında ve sonundaki değerlerinin arasındaki olumlu farktır. Öz sermaye aktifler toplamından amortisman, borç ve karşılıkların çıkartılması ile hesaplanabileceği gibi, sermaye, yedek akçe ve dönem kârının toplanması ile de hesaplanabilir.

Enflasyon düzeltmesi ile parasal olmayan kıymetlerin bilançoda yer alan değerlerinin reel değerleri ile uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor. Örneğin, 2010 senesinde 1.000.000 TL’ye alınmış bir binanın, 2024 senesinde reel değeri 15.000.000 TL’ye çıkmış olabilir. Söz konusu binanın değeri düzeltildiğinde bilançonun aktif bölümünde ciddi bir artış meydana gelmiş oluyor. Bu artışa denk bir artış, sermaye unsurlarında yapılan düzeltmeler ile dengelenemezse, aktifler pasiflerden çok daha yüksek hale gelebiliyor ve bu da işletmeyi kâra geçirici bir etki yaratabiliyor. Böylesi bir durumda da aslen ticari faaliyetlerinden herhangi bir kâr elde etmemiş, hatta belki dönem içerisinde herhangi bir ticari faaliyet bile yürütmemiş işletmeler, bir kazanç elde etmiş gibi değerlendirilip vergiye tâbi tutulabiliyor. Böylece, bir “enflasyon vergisi” alınması söz konusu olmuş oluyor.

Enflasyon düzeltmesinin bir “enflasyon vergisi”ne dönüşmemesi için ve uygulamada herhangi bir sorun yaşanmaması için neler yapılabilir? Bir sonraki yazımda bahsedeceğim.

İş dünyasından 'kazanılmamış paradan vergiye' muhalefet yaygınlaşıyorİş dünyasından ‘kazanılmamış paradan vergiye’ muhalefet yaygınlaşıyor

‘Kazanılmamış paradan vergiye muhalefet' cephesine MÜSİAD da katıldı‘Kazanılmamış paradan vergiye muhalefet’ cephesine MÜSİAD da katıldı

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.