Haber siteleri iki tık fazla alma uğruna bir bütün gün memur ve emekliyi ek zam beklentisine soktu, sonra bu konudan tek kelime etmedi

Dün sabahtan itibaren bütün haber sitelerinde “Memur ve emekliye zam masada” diye haberler vardı, iddiaya göre dün Kabine Toplantısında bu konu konuşulacaktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan “bir dokunuş” yapabilirdi. Sonra haberlerin hepsi fos çıktı

Ekonomi 7 Ocak 2025
  • 10Haber news

Haber siteleri arasındaki trafik çekme, daha fazla tıklanma rekabeti dün feci günlerinden birini daha yaşadı.

Daha önceki akşamdan itibaren ama esas olarak dün sabahtan Türkiye’nin neredeyse bütün haber sitelerinde, aynı gün yapılacak olan Kabine Toplantısına atıfla “Memur ve emekli maaşlarına ilave zammın masada olduğuna” dair dev harfli manşetler yayınlandı.

Gün boyu en tepede kalan ve okuyucu çekmeye devam eden bu manşetler, düşük kalan memur ve emekli maaşlarının biraz daha artmasını umanlara ümit oldu. Ama Kabine Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarında bu konuya tek kelimeyle değinmemesi, onun yerine enflasyonu sınırlamak için fahiş fiyat artışı yapan işletmelere daha fazla denetim vaat etmesi bu sitelerin gün boyu yayınladıkları manşetleri hiç ses etmeden yok etmesiyle sonuçlandı.

Haberin en tepesindeki görsel ve bu görsel dün yayınlanan böyle onlarca görselden sadece ikisi. Hangi site olduğunu söylemiyoruz, çünkü 10Haber hariç her site, muhalifiyle yandaşıyla herkes bu ümit dağıtma haberlerini yaptı, sonra da sanki böyle bir konu hiç yokmuş gibi unuttu gitti.

Haber siteleri sadece Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in söz konusu memur ve emekli zamlarını kesinleştiren, yani ilave zam verilmeyen imzasını düz bir dille haber yapmakla yetindi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası açıklamalarının gündemi ise tamamen farklıydı. Erdoğan yeni yılı kutladı, 1 Ocak günü Gazze ile dayanışma mitingini övdü sonra konuyu ekonomiye getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. (Mehmet Ali Özcan – Anadolu Ajansı)

“Son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracat tarafında başarı hikayelerini yazarken enflasyon ve istihdamda da çok iyi bir noktada olduklarını ifade etti.

“TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir.” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon, aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre ise 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Buna göre, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, maliye politikası kanalı enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek verecek. Üçüncüsü, bütçe imkanları el verdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları, enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. En son akaryakıt ÖTV’sinde bunu yaptık. Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle destekleyeceğiz.”

“Fırsatçılıkla mücadelede devlet gerekeni yapmakla mükelleftir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayat pahalılığıyla ilgili, milletin şikayet konularının en başında konut fiyatları ve kiraların geldiğini, bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin etkisi olduğunu söyledi.

Erdoğan, belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kar hırsının olduğunu da müşahede ettiklerini belirtti.

2024 yılı içinde, döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı halde, bazı sektörlerde fahiş fiyatlamaların maalesef devam ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz; enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla, satılan ürünün veya sunulan hizmetin fiyatı arasındaki bağ kopma noktasına gelmiş. İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela, asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade açgözlülükten, tamahkarlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikardır. Tabii ki işini düzgün yapan, helalinden kazanan, dürüst, ahlaklı, vicdanlı işletmelerimiz çoğunluktadır ve bunlar sözlerimizin muhatabı değildir. Biz de zaten bu kardeşlerimizi tenkit değil, ancak takdir ve taltif ederiz. Partimizin Bursa il kongresinde yaptığımız çağrının gerisinde işte bu gerçekler vardır. Fırsatçılıkla mücadelede devlet elbette gerekeni yapmakla mükelleftir.”

Fahiş fiyat denetimleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde tüketicileri mağdur eden fahiş fiyat uygulayan ve piyasayı bozan 224 bin firmaya yaklaşık 5 milyar liralık idari para cezası kesildiğini dile getirdi.

Erdoğan, sadece otomotiv, stokçuluk, emlak, bunun yanında kuyumculuk ve fahiş fiyat denetimlerinde 1555 gerçek ve tüzel kişiye toplam 366 milyon liralık ceza uygulandığını bildirdi.

Bir diğer önemli konunun da vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi için yoğun çaba harcadıklarına dikkati çeken Erdoğan, bu kapsamda 2024 yılında 1,3 milyon denetim yaptıklarını, 1,4 milyar lira para cezası tatbik ettiklerini, 610 dosya ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

“Serbest piyasa ‘başı bozukluk’ demek değildir”

Milletin lokmasına göz dikenlere, sattığı ürüne hile hurda karıştıranlara, etiket oyunlarıyla milletin cebine el atanlara asla tolerans göstermediklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“2025 senesinde bu denetimlerimiz daha da artacak. Ne şirketlerimize haksızlık edeceğiz ne de gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların vatandaşın hakkına girmesine eyvallah diyeceğiz. Serbest piyasaya ilkeleri çerçevesinde, 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım. Serbest piyasa ‘kuralsızlık’ demek değildir. Serbest piyasa ‘başı bozukluk’ demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim. Hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa il kongremizde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız, pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi, muhalefet rahatsız olsa da hiç şüphesiz boykottur. Vatandaş olarak, fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğümüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet millet el ele vererek çok daha etkin sonuçlar olabiliriz.”

Uyguladıkları politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son 1,5 senede önemli mesafe katettiklerini anlatan Erdoğan, “Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dahil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır.” dedi.

“Bu coğrafyada masadaki gücünüz, bileğinizin gücünden gelir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer aldığına işaret etti.

Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartının “caydırıcılık” olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada haklı olmak yetmez. Hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz, bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük. Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten, adeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Antlaşması, Allah korusun zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Milli Mücadele ile Sevr’i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002’den bu yana bizim de temel hedefimiz, milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır.”

“Türkiye, dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor, ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salah.’ Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayi alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir. Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz, Türkiye, dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır ama vatanımıza uzanan kirli elleri de kimin olduğuna bakmadan kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir.” diye konuştu.

“Gerekli adımları süratle atarız”

Suriye’de gerçekleşen epik devrimle hem bu ülkede hem de bölgede artık yeni bir dönemin başladığını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını, bunda da kararlı olduğunu görüyoruz. Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek, gerekli adımları süratle atarız. Suriye’deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler, son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek, bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır.

Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları bekleyen tek akıbet, silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez. Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah’ın izniyle bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar, ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinde koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz.” diye konuştu.

“Devletimizin demir yumruğunu kullanmaktan çekinmeyiz”

Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çemberin daraldığına dikkati çeken Erdoğan, “Dün ve önceki gün de söyledim, biz, iktidar ve ittifak olarak ‘terörsüz Türkiye’ hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette biz bunun suhulet ve sükunetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse, işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bugünkü kabine toplantısında, Aile ve Sosyal Hizmetler, Ticaret ve Ulaştırma ve Altyapı bakanlarının sunumlarını dinlediklerini söyledi.

“Güçlü toplum, ancak güçlü ailelerle mümkündür.” ifadesini kullanan Erdoğan, bu konuda ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduklarına dikkati çekti.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.