Şirketler ‘Reis bizi üzmez’ dedikçe enflasyon yükseliyor
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar geçen yıl kredi kartlarının kredilerin üç katı büyüdüğüne dikkat çekerek enflasyonu yönetmek için taksit sınırlaması ya da limit konusunda düzenleme beklediğini söyledi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar kredi kartlarının geçen yıl kredilerin üç katı oranda büyüdüğüne dikkat çekerek burada bir düzenleme yapılabileceği kanaatinde olduğunu söyledi. Geçen yıl kredilerin 11,6 trilyon lira olarak şekillendiğini, 12 aylık değişime bakıldığında kredilerdeki büyümenin 2023 sonunda yüzde 54 olduğunu belirten Çakar “Kredilerde 2023 Haziran’da büyüme oranı yüzde 59’du. Yılın ikinci yarısında kredilerde bir yavaşlama söz konusu. Bu özellikle TL kredilerde net olarak görülüyor” dedi. Ayrışan tek kalemin krediden üç kat artışla kredi kartı olduğuna işaret eden Çakar “Kredi kartları yoluyla yapılan harcamalardaki artış göze çarpmaktadır. Kredi kartlarındaki enflasyon etkisini de yönetmek adına burada bir düzenleme olabileceği kanaatindeyim. Bunun birkaç tane yöntemi var; faiz oranı, taksit sınırlaması ya da kişinin harcayabileceği tutar konusu. Bu konuda bir aksiyon alınacağı kanaatindeyim” diye konuştu.
Alınacak önlemlerin limit kontrolü ya da taksit sınırı gibi adımlar olabileceğini kaydeden Çakar “Faiz oranını açıkçası çok beklemiyorum. Merkez Bankası kredili mevduat hesabı ve kredi kartı faiz oranını kendisi bir formülasyona göre belirliyor. Ancak diğer parametreler kapsamında düzenleme bekliyorum” diye konuştu.
Bu sene bankacılık sektöründe toplam kredi büyümesinin yüzde 40 civarında olmasını beklediklerini ifade eden Çakar parasal sıkılaşmaya bağlı olarak takipteki kredilerde bir miktar artış öngördüklerini, ancak bunun yönetilebilir seviyelerde olacağını söyledi.
Bankacılık sektöründe 2024’te öz sermaye kârlılığının yüzde 30 civarında olmasını beklediklerini söyleyen Çakar sektörde kârlılığın ise kısmen azalacağını belirtti. Bu sene enflasyona endeksli kağıtlar nedeniyle kârlılıkta özellikle ilk yarı itibariyle bir azalma beklediklerini belirten Çakar “Faiz giderleri artarken kredi gelirleri eş oranlı artmıyor. Bu kârlılıklar üzerinde bir baskı yaratacak ilk yarı. Nominal olarak belki geçen seneki kârları yakalayabiliriz ama kârlılıklarda kısmen azalma olacak” diye konuştu. Bankaların sermaye yeterlilik rasyolarının yüzde 18 civarında olduğunu belirten Çakar enflasyon muhasebesi uygulandığında bunun sermaye yeterlilik rasyolarına 100 baz puanlık olumlu katkısı olacağını da sözlerine ekledi.
Alpaslan Çakar 2024’ün bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir restorasyon ve normalleşme yılı olduğunu belirterek “Bizim aslında 2025’i satın almak adına 2024 yılını kullanıyor olmamız lazım. 2025’i bir atlama, sıçrama yılı yapabilmemiz için bu yıl bu tamiratlarımızı, bu restorasyonumuzu, bu normalleşmemizi mutlaka sağlamamız lazım. Çünkü dünya böyle yapıyor. Herkes buna göre pozisyon alıyor. Biz de bunu yapıyoruz. 2024 yılı daha sakin ama hazırlıkların tamamlanacağı bir yıl olacak. Ama 2025’in ülkede düzenlemelerin, regülasyonların, otoritelerin konuşulduğu bir dönemden çıkıp reel sektörün, bilançoların, şirketlerin, yatırımların, ekonominin konuşulduğu bir yıl olmasını hedefliyoruz ve bekliyoruz” şeklinde konuştu.
2025 enflasyonunun OVP’de yüzde 15 olarak öngörüldüğünü hatırlatan Çakar bu kararlı duruş devam ettiği sürece bunun yakalanabilir bir hedef olduğunu söyledi. Çakar dolar kurunun da bu yıl enflasyondan fazla artmayacağı kanaatinde olduğunu, doların 39-40 lira olacağını düşündüğünü söyledi.
Türk bankacılık sektörünün büyüklüğünün 23,5 trilyon lira olduğunu, bunun 2,5 trilyon lirasının öz kaynak, 4,5 trilyon lirasının mevduat dışı kaynak, 15 trilyon lirasının da mevduattan oluştuğunu bildiren Çakar Türk bankacılık sektörünün çok sağlam bilançoya sahip olduğunu vurguladı.
KKM hariç Aralık 2022’de TL mevduatın toplam mevduat içindeki payının yüzde 38 olduğunu, yüzde 33 seviyelerine inmesinden sonra 2023 yılı Haziran bu yana dokuz puanlık artış kaydedildiğini, bugün itibariyle ise yüzde 42 olduğunu, TL’ye dönüş noktasında net bir iyileşme şey gördüklerini ifade eden Çakar yabancı paranın toplam mevduat içindeki payının Aralık 2022’de yüzde 46 iken bugün itibariyle yüzde 40’a düştüğünü bildirdi. Çakar şunları kaydetti:
“Kur korumalı mevduat (KKM) ve döviz dönüşümlü mevduat (DDM) toplamı bugün itibariyle 88-89 milyar dolara düştü. Bir ara 3,4 trilyon TL, yani 126 milyar dolara kadar çıkmıştı. Bugün itibariyle payı yüzde 16,8’e düştü. TL KKM’nin toplam mevduat içindeki payı yüzde 5’e düştü. Muhtemelen bu ay sonu ya da gelecek ay TL KKM bitmiş olur. Hali hazırda DDM’nin yüzde 15-20’si standart TL mevduata geçiyor. Merkez Bankası kur üzerindeki baskı, rezerv hususları dikkate alındığında DDM’nin hemen hızlı bir şekilde bitmesini istemiyor. 2025 yılında DDM’yi konuşmuyor olacağız. DDM tedrici olarak yavaş yavaş azalarak gündemimizden çıkacaktır. 2025 yılında TL’nin tekrar olağan mekanizmasına, mecrasına döndüğünü göreceğiz. Bugün itibariyle TL çok cazip bir üründür, iyi kazandıran bir üründür. TL şu anda doğru bir enstrümandır ve çok cazip noktada. Şu anda 2024 yılında TL en doğru enstrüman gibi gözüküyor.”
Sektörün likit varlıklarının 5 trilyon lira civarında olduğunu belirten Çakar likit varlıkların bu kadar yüksek olmasının temelinde zorunlu karşılıkların olduğunu, zorunlu karşılıkların banka bilançolarının yüzde 15-16’sına tekabul ettiğini söyledi. Çakar “Zorunlu karşılıklar bankacılık sektörü için net bir maliyettir. Maliyet üstlenerek, faiz vererek aldığımız mevduatı şu anda Merkez Bankası’nda zorunlu karşılık tuttuğumuzda herhangi bir faiz almıyoruz. Zorunlu karşılıklarda en azından bir miktar faiz verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konudaki talebimizi de ısrarla iletiyoruz. O konudaki müzakerelerimiz devam ediyor” diye konuştu. Çakar sektörün enflasyona endeksli kağıtlara iştahının kalmadığını, sektörün daha çok sabit faizli kağıtlar istediğini söyledi.