Yıldız Holding, Türkiye’nin en iyi işveren şirketleri arasında
Borçların FAVÖK’e oranı 6.5-7 çarpandan 2.5 çarpana inmiş. Yani dağ gibi borç erimiş. Yıldız Holding’in avantajı, ana faaliyet alanları gıda ve perakendenin krizlere dayanıklı, borsa jargonuyla 'defansif sektörler' olması.
Ülker Grubu, yani Yıldız Holding 2018 yılında 7 milyar dolara ulaşan borçlarını yeniden yapılandırmak için bankalarla pazarlığa oturduğunda herkes çok şaşırmıştı. 2018 yazındaki Rahip Brunson Krizi’yle dövizde yaşanan tırmanışın birçok şirketi zorladığı biliniyordu ama Godiva, United Biscuits gibi milyar dolarlık uluslararası firmaları satın alan Yıldız Grubu’nun da yapılandırmaya gitmesi sürpriz etkisi yaratmıştı. 7 milyar dolara yakın borcun yeniden yapılandırılması o yıl tamamlandı. Aynı yıl Doğuş Holding, Gama gibi şirketlerin de bankalara olan borçları yeniden yapılandırılmıştı…
2020 yılına gelindiğinde Yıldız Holding’in toplam net borcunun faiz, vergi, amortisman öncesi kâra, kısa söyleyişiyle FAVÖK’e oranı hâlâ 6.5- 7x düzeyindeydi. Finansta net borç/FAVÖK oranında 4-5 çarpan ve üstü alarm seviyesi olarak değerlendiriliyordu, yani grubun borç sorunu hafiflemekle birlikte sürüyordu.
Yıldız Holding, borçları azaltmak için varlık satışına başlamış, Godiva’nın dört Asya ülkesindeki işleri ve Belçika’daki fabrikasını yaklaşık 1.5 milyar dolara satmış, Kümaş Manyezit’i elden çıkarmış ve Şok’un halka arzından ciddi bir kaynak girişi elde etmişti.
Bu dönemde bir yazı yazarak Yıldız Holding’in içinde bulunduğu durumu incelemiştim. O yazı sonrasında Holding’in patronu Murat Ülker davet etmiş ve yazımdaki bazı bilgileri düzeltmiş, bazıları konusunda daha detaylı bilgi vermişti. O görüşmeyi de “Murat Ülker yönetim kurulu başkanlığını neden devretti?” başlıklı bir yazıda anlatmıştım.
Şimdi yıl 2023, borçların yapılandırılmasının üzerinden neredeyse beş yıl geçti,
Yıldız Holding şimdi ne durumda acaba? Bu sorunun yanıtını geçtiğimiz Cuma günü yine Murat Ülker’den alma imkanı buldum. Yıldız Holding’in borçları 7 milyar dolardan 1 milyar doların biraz üzerine gerilemiş. Borçların FAVÖK’e oranı 6.5-7 çarpandan 2.5 çarpana inmiş. Yani dağ gibi borç erimiş.
Oysa aradan geçen beş yılda dünya bir pandemi, bir enflasyon dalgası ve bir resesyon yaşadı. Merkez bankaları pandemide ekonomileri ayakta tutmak için trilyonlarca dolar pompaladı, bunun sonucunda Amerika ve Avrupa’da enflasyon son kırk yılın zirvesine çıktı. Merkez bankaları enflasyonu bastırabilmek için sert faiz artırımları yapınca dünya ekonomisi durgunluğa girdi. Yıldız Holding’in avantajı, ana faaliyet alanları gıda ve perakendenin krizlere dayanıklı, borsa jargonuyla “defansif sektörler” olması.
Murat Ülker halka arzdan bu yana dolar kurunun 6.5 kat arttığını, Şok’un ise dolar olarak iki misline yakın bir ciroya ulaştığını söylüyor. Ülker’in de ilk 6 ayda cirosunu yüzde 65, FAVÖK’ünü ise yüzde 79 artırdığını belirten Murat Ülker, “Bu performansı enternasyonel bir firma olmamıza borçluyuz” diyor. “İyi ki globalleşmişiz, iyi ki beş yıl önce Türkiye’de sendikasyon yapmışız” diyen Murat Ülker şöyle devam ediyor: “Yurtiçi borcumuz yaklaşık 1 milyar doların az üzerinde ama bunun yarısı Türk Lirası. Şu anda Yıldız Holding’in borç seviyesi 2.5 FAVÖK çarpan ile sağlıklı bir yapıda. Yurtdışında da zaten sağlıklı bir finansal yapımız var ve orayı tamamen yurtdışından finanse ediyoruz. Faizler düşük, vadeler uzun. Mesela faiz yüzde 2.5, vade ise 12 sene…”
Ülker’e Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye bakanlığını üstlenmesi sonrasında ekonomide değişenlere dair düşüncesini de sordum. Genel olarak iyimser, “Seçimden sonra önümüzdeki seçimlere kadar açıklanan programa ve piyasaların performansına bakınca bu gidiş iyi gidiş” diyor ve yerel seçimlerden sonra daha sıkı önlemler alınacağına, bunun da uzun vadede daha sağlam bir ekonomi temeli oluşturacağına inandıklarını söylüyor.
Murat Ülker cumhuriyetin 100. yıl kutlaması için özel bir hazırlık yaptıklarını da sözlerine ekleyerek, gıda ve perakende sektöründe oldukları için şenliklerin halka yansımasına gayret göstereceklerini belirtiyor.