Borsaya yeni endeks geldi
Enflasyonla düşen alım gücü tüketim çılgınlığının durmasına neden oldu, geçen yıl stoktaki malların değerlenmesinden kazanç elde eden şirketler bu yıl stoğa koyacakları ürünleri son sattıkları fiyatın daha üzerine mal ettiler.
Borsa İstanbul’da hisseleri işlem gören şirketlerin birçoğu ikinci çeyrek bilançolarını açıkladı. En sonda söylenmesi gerekeni en başta söyleyeyim: Geçen yıl bu zamanlar gördüğümüz yıllık yüzde 300-400-500, hatta yüzde 1000’lik net kâr artışları bu yıl yalan olmuş. Enflasyonun yol açtığı sorunlar şirketleri de vurmaya başladı.
Borsa İstanbul BIST 50 endeksinde yer alan ve Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturdukları söylenebilecek şirketler arasında net kârını yüzde 100’ün üzerinde artırabilen şirket sayısı (Şimdiye kadar açıklanan bilançolara göre) 14’le sınırlı. Büyükler arasında en kabadayısının net kâr artışı yüzde 226.
Oysa TÜİK’in resmi enflasyonu yüzde 50’ye yakın, İstanbul Ticaret Odası’nun (İTO) enflasyonu yüzde 60’ın, bağımsız iktisatçıların oluşturduğu Enag’ın enflasyonu ise yüzde 120’in üzerinde. Enflasyondan daha az kâr etmek, reel olarak küçülmek demek. Borsaya bildirilen bilançolar, aralarında Koç Holding’in de yer aldığı pek çok şirketin bu yılın ilk yarısında reel olarak yerinde saydığını, Sabancı Holding ve Arçelik gibi birçok devin ise reel olarak küçüldüğünü gösteriyor:
Kâr artışının tek başına yeterli olmayacağı düşüncesiyle bir de şirketlerin satış hasılatlarındaki yıllık büyümelere baktım. Bilançolara göre Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin birçoğu bu yılın ilk yarısında cirolarını ancak TÜİK ve İTO’nun enflasyonu kadar artırabilmiş. Enag’ın tespit ettiği yıllık yüzde 123’lük enflasyon kadar ciro artışı sağlayan şirket sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor.
Yani Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan şirketler bu yılın ilk yarısında patinaj yapmış, büyüyememiş.
Aslında ekonomi kitaplarında yazdığı gibi olmuş. Enflasyonun artışa geçtiği dönemlerde şirketler için işler önce iyi gider. Stoktaki mallar durduk yerde değerlenir, vatandaş parasının değeri düşmeden almak istediğini alabilmek için bir an önce harcar. Bu da şirketlerin satışlarının, kârlarının her zamankinden fazla artmasını getirir. Bunu geçen yıl Türkiye’de gördük, 2022’de şirketlerin keyfi yerindeydi, kârını yüzde 300-400-500, hatta yüzde 1000 artıran şirketler gırla gidiyordu.
Bu yıl tablo değişti: Enflasyonla düşen alım gücü tüketim çılgınlığının durmasına neden oldu, geçen yıl stoktaki malların değerlenmesinden kazanç elde eden şirketler bu yıl stoğa koyacakları ürünleri son sattıkları fiyatın daha üzerine mal ettiler.
Tek sorun enflasyon değil, bir de küresel resesyon var. Bu yıl dünyada da işlerin kötü gidiyor. Almanya gibi devler resesyona girdi. Çin güya büyüyor ama yüzde 3’lük büyüme aslında onun için de resesyon yani küçülme demek.
Türkiye’nin ana ihracat pazarları daraldığı için enflasyondan bunalan şirketlerin ihracatla büyümesi de artık kolay değil. Türkiye’nin gerçek anlamda küresel şirketi Arçelik’in ilk yarıda beklentilerin çok altında bir bilanço açıklamasının sebebi de bu.
Bir yandan enflasyon, diğer yandan dünyadaki resesyon… Şirketler için asıl sınav şimdi başlıyor.