Pasifik’teki minik bir ada nasıl siber suçların küresel başkenti haline geldi?

Yalnızca 1,400 nüfusu olan Tokelau internet alan adı .tk’nın yönetimini bir kaç kuruş kazanmak için Hollandalı bir girişimciye verdi. İşte ondan sonra işler değişti.

Bilim Teknoloji 13 Kasım 2023
Bu haber 1 yıl önce yayınlandı
Tokelau medeniyete o kadar uzak ki, 1997’de dünyada telefona en son kavuşan yerlerden biri olmuş.

Pasifik Okyanusu’nun ortasında üç izole mercan adasının oluşturduğu bir gerdanlık olan Tokelau medeniyete o kadar uzak ki, 1997’de dünyada telefona en son kavuşan yerlerden biri olmuş. MIT Technology Review dergisinde yer alan habere göre adalar telefonun gelişinden yalnızca üç yıl sonra, kaderlerini değiştirecek beklenmedik bir iş teklifi içeren bir faks aldı.

Faks, Amsterdam’dan Joost Zuurbier adında bir internet girişimcisinden geliyordu. Tokelau’nun ülke alan adını veya ccTLD’sini (web sitesinin adresinin sonuna eklenen kısa karakter dizisi) yönetmek istiyordu.

Yeni Zelanda’ya bağlı bir bölge olan Tokelau’nun, o ana kadar kendisine bir ccTLD tahsis edildiğinden bile haberi yoktu. O sırada Tokelau’nun tek telekom operatörü olan Teletok’un genel müdürü Aukusitino Vitale olayı “.tk’yı keşfettik” diye hatırlıyor.

Zuurbier (sağda) ile anlaşmak kendi alan adını işletecek kaynaklardan yoksun olan Tokelau için de her hâlükârda kârlı bir iş gibiydi.

Vitale, Zuurbier’in “Belirli miktarda para ödeyip Tokelau’nun alan adını kullanmak istediğini” söylediğini hatırlıyor.  Her şey biraz sürpriz olmasına rağmen Zuurbier ile anlaşmak kendi alan adını işletecek kaynaklardan yoksun olan Tokelau için de her hâlükârda kârlı bir iş gibiydi. Zuurbier ve şimdiki adı Freenom olan şirketinin modelinde de, kullanıcılar web sitelerine reklam kabul etmeleri karşılığında bir yıllığına ücretsiz bir alan adı alabiliyorlardı. Eğer reklamlardan kurtulmak ya da web sitelerini uzun vadede aktif tutmak isterlerse, bir ücret ödüyorlardı.

25 milyon kullanıcısı oldu

Minik Tokelau izleyen yıllarda umduğu şekilde olmasa da bir internet devi haline geldi. Yakın zamana kadar, .tk alan adı 25 milyon gibi şaşırtıcı bir rakamla diğer tüm ülkelerinkinden daha fazla kullanıcıya sahipti. Aslında Tokelau’dan bu alan adına kayıtlı sadece bir web sitesi vardı ve hala da var: Teletok sayfası. Zaman içinde .tk alan adını kullanan diğerlerinin neredeyse tamamının spam gönderenler, kimlik avcıları ve siber suçlular olduğu ortaya çıktı.

İnternette fark etmemiş olsa bile herkes bir .tk ile karşılaşmıştır. Tokelau diğerlerinin aksine .tk adreslerini ücretsiz olarak kullandırdığı için internet kullanıcılarına karşı silah olarak kullanılabilecek hiç bitmeyen bir alan adı kaynağı oldu. Bu da adaları kısa sürede farkında olmadan karanlık yeraltı dünyasının ev sahibi haline getirdi. Dolandırıcılar, şifreleri ve ödeme bilgilerini ele geçirmekten pop-up reklamlar göstermeye veya kötü amaçlı yazılım dağıtmaya kadar her iş için .tk web sitelerini kullanmaya başladı.

Pek çok uzman bunun kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Siber suçlar konusunda önde gelen bir uzman olan John Levine, “Ücretsiz alan adı verme modeli işe yaramıyor,” diyor. “Suçlular bedava olanları alır, çöpe atar ve daha fazla bedava alırlar.”

Yıllardır .tk ile neler olup bittiğinin en iyi ihtimalle sadece belli belirsiz farkında olan Tokelau, sonunda lekelendi. Teknoloji meraklısı çevrelerde pek çok kişi Tokelau’luları kendi alan adlarının kullanıcılarıyla aynı fırçayla boyadı ya da .tk felaketinden büyük kazanç sağladıklarını öne sürdü. Tokelau’nun uzun vadede gördüğü zararı ölçmek zor, ancak birkaç bin dolarlık bir yatırımın önemli olduğu küçük ada ulusları için itibarın büyük önemi var. Şimdi bölge umutsuzca spam’in küresel başkenti olarak tanınmaktan kurtulmaya ve sonunda .tk’yi temizlemeye çalışıyor. Uluslararası konumu ve hatta egemenliği buna bağlı olabilir.

Moderniteyle tanıştı başına gelmeyen kalmadı

Buraya nasıl gelindiğini anlamak için internetin kaotik ilk yıllarına geri dönmekgerekiyor. 90’ların sonunda Tokelau, küresel interneti ayakta tutmakla görevli Internet Corporation for Assigned Names and Numbers ya da ICANN (İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu) grubu tarafından bir alan adı tahsis edilen en küçük ikinci yer oldu.

Bu alan adları, interneti kullanıcılar için gezilebilir kılan adres defterleri. Bir alan adı kaydettirmeden bir web sitesi oluşturabilirsiniz, ancak bu, kolayca bulunabilen bir posta adresi olmadan bir ev inşa etmeye benzer. Birçok alan adı tanıdık. İngiltere’de .uk, Fransa’da .fr ve Yeni Zelanda’da .nz. Ayrıca .com ve .net gibi belirli ülkelere bağlı olmayan alan adları da var.

Çoğu ülkenin alan adları düşük profilli vakıflar, devlet kurumları veya yerel telekom şirketleri tarafından yönetilir. Bu kuruluşlar da genellikle bir alan adını kaydetmek için birkaç dolar ücret alırlar. Çoğunlukla  kimin kayıt yaptırdığına dair bazı bilgiler de isterler ve kötüye kullanımı engellemek için önlemler alırlar.

Tokelau’nun parası da bilgi birikimi de yoktu

Ancak sadece 1,400 nüfusu Tokelau’nun bir sorunu vardı: Temmuz 2023’te istifa etmeden önce on yıl boyunca Teletok’un başkanlığını yapan Tealofi Enosa, Tokelau’nun kendi alanını yönetecek parası veya bilgi birikimi olmadığını söylüyor. Enosa, “Tokelau’nun yerel altyapıyı yönetmeye veya inşa etmeye çalışması kolay olmazdı,” diyor. “En iyisi, dışarıdan başka birinin bunu yönetmesi, ticaretini yapması ve bundan da para kazanmasıydı.”

Amsterdamlı işadamı Zuurbier’in yapmak istediği de tam olarak buydu.

Zuurbier, internetin bir sonraki büyük fikrinin peşinde koşarken Tokelau’ya rastlamıştı. İnsanların milyonlarca ücretsiz e-posta adresini benimsediği gibi, bir sonraki doğal adımın da kendi ücretsiz web sitelerine sahip olmaları olduğuna ikna olmuştu. Zuurbier bu sitelere küçük bir ücret karşılığında kaldırılabilecek reklamlar koymayı planlıyordu. Bu milyar dolarlık fikri gerçeğe dönüştürmek için ihtiyacı olan tek şey, henüz bir kayıt kuruluşu bulamamış bir ccTLD’ye sahip bir yerdi.

1970’lere kadar sıradan bir kısa dalga radyonun bulunmadığı ve çoğu insanın henüz bir web sitesi bile görmediği dünyanın son köşesi Tokelau mükemmel bir ortaktı.

Tokelau ve Zuurbier’den temsilciler 2001 yılında Hawaii’de bir araya geldi ve anlaşma kağıda döküldü. İnsanlar ücretsiz web sitesi oluşturma fırsatından yararlandıkça .tk alan adları hızla çoğalmaya başladı.

Ancak Zuurbier’in alan adı sistemini denetleyen ICANN’i, Tokelau’nun kendi sunucularını barındıramayacağına ikna etmesi gerekiyordu. Bu alan adları için gereken kriterlerden biriydi. Her gece yarısı elektrik şalterini indiren Tokelau’nun iletişimde kalabilmesi için güvenilir bir internet bağlantısına ihtiyacı vardı. Zuurbier 2003 yılında eBay’den 50 dolara satın aldığı internet yönlendiricilerini kurmak için Samoa’dan Tokelau’ya 36 saatlik yorucu bir tekne yolculuğu yaptı.

Güvenilmez çevirmeli bağlantı gitmişti. Tokelau modernlikle tanışmıştı. Tokelau’nun dört mezrasında yaşayan herkesin ücretsiz yararlanabileceği internet kafeler kuran Vitale, “Tüm ekipmanı sağladı, üç mercan adasını da birbirine bağladı ve ardından toplulukla paylaşmak için kullandığım bir miktar fon sağladı” diyor.

Yeni Zelanda’daki binlerce Tokelau’lu ilk kez evleriyle kolayca bağlantı kurabildi. Vitale, “Tokelau için önemli olan köylere yardım edebilecek kadar  para kazanmamızdı” diyor.  .tk’ya ilk kayıt olanların çoğu, düşünceleri ve tatilleri hakkında blog yazmak isteyen tamamen zararsız bireylerin yanı sıra oyun toplulukları ve küçük işletmelerdi.

Kolaysa bu hızı yakala: Saniyede üç İnternet sitesi yayın hayatına başlıyorKolaysa bu hızı yakala: Saniyede üç İnternet sitesi yayın hayatına başlıyor

Vitale işlerin kötüye gittiğini farketti

Zuurbier, Teletok’a .tk’nın büyüdüğüne ilişkin düzenli raporlar gönderdi ve bunlar, serbest alan modelinin herkesin beklediğinden daha iyi çalıştığını gösteriyordu. Zuurbier’in yaptığı kârdan küçük bir pay alan minik Tokelau küreselleşiyordu.

“.tk’nın ne kadar başarılı olduğunu duyuyorduk. Çin’den daha büyüktük,” diyor Vitale. “Şaşırmıştık ama bunun Tokelau için ne anlama geldiğini bilmiyorduk. O zamanlar daha anlamlısı, köylere yardım için para kazanmamızdı. O zamanlar işin diğer tarafından haberimiz yoktu.”

Ancak on yıl geçtikçe Vitale’ye işler rotasından çıkmaya başlamış gibi göründü. “Körlemesine girmiştik,” diyor. “Ne kadar popüler olacağını bilmiyorduk.”

Vitale’nin bir şeylerin fena halde yanlış gittiğini anlaması 2000’lerin ilk on yılının sonunu buldu. Zuurbier sorunların ilk ortaya çıkmasının ardından, Tokelau’dan bakanları ve danışmanları Hollanda’ya davet etti. Uçak biletlerini ödedi ve onları rahatlatmak için işin basit ayrıntılarını anlattı. Fransa’daki Rugby Dünya Kupası’nda Samoa’nın maçını izlemeye gittiler.

Yüzbinlerce dolarlık ödemelerde gecikmeler başladı

“O [Zuurbier] gerçekten iyi bir insan gibi görünüyordu,” diyor Vitale.”Ev sıcaklığını hissettiren hoş şeyler vardı.” .Tk 1 milyon alan adı kullanıcısına ulaşarak önemli bir yol almıştı.  Ancak Zuurbier’in bu geziden kısa bir süre sonra, Tokelau’ya yüz binlerce dolar değerindeki planlanmış ödemelerini geciktirmeye başladığını söylüyor.

Bu arada Vitale, “internet topluluğunun” endişeli üyelerinden şikâyetler almaya başlamıştı. O ve meslektaşları, suçluların ve diğer şüpheli kişilerin ücretsiz alan adları kaydetmenin getirebileceği faydaların farkına varmaya başladıklarını anladılar.  Bu, onlara sanal anonimlikle kaydedilebilecek neredeyse sınırsız web sitesi kaynağı sağlıyordu.

The Internet for Dummies kitabının yazarlarından Levine, “Bu işin iyi sonuçlanmayacağı başından beri belliydi,” diyor. “Bu alan adlarını isteyen tek insanlar dolandırıcılardır.”

Levine, .tk’nın neredeyse anında kötü niyetli kişilerin ilgisini çekmeye başladığını söylüyor. “Alan adının maliyeti [bir web sitesi kurmak için] yapmanız gereken diğer her şeyle karşılaştırıldığında çok küçüktür, bu nedenle gerçekten çok sayıda alan adına ihtiyaç duyan garip bir şey yapmıyorsanız – ki bu genellikle suçlular anlamına gelir – o zaman bedava alanının gerçek değeri önemsizdir” diyor.

.tk alan adını kimler kullanıyor?

Teknoloji kurtlarının Vitale’ye .tk alan adlarındaki spam, kötü amaçlı yazılım ve kimlik avı hakkında şikayetleriyle başlayan süreç, Tokelau’yu denetlemekle görevli Yeni Zelandalı yöneticinin .tk kullanıcılarının kimler olduğunu bilip bilmediğini sormasıyla endişe verici başka boyuta ulaştı. Ortaya .tk web sitelerinin pornografi için kullanıldığına dair iddialar atıldı. Araştırmacılar cihatçıların ve Ku Klux Klan’ın aşırıcılığı teşvik etmek için .tk web sitelerini kaydettirdiğini tespit etti. Devletin desteklediği Çinli bilgisayar korsanlarının .tk web sitelerini casusluk için kullandıkları tespit edilmişti.

Vitale bunu “şeytani şeyler” olarak tanımlıyor: “Kültürümüzle ve Hıristiyanlığımızla pek de uyumlu olmayan bazı faaliyetler vardı, dolayısıyla Tokelau için pek de iyi olmadı.”

Zuurbier’in endişeli e-postalara yanıt vermemesi üzerine Vitale onun fişini çekmek için harekete geçti. Yeni Zelanda’nın tertemiz alan adını yöneten Internet NZ ile Tokelau’nun bu anlaşmadan nasıl sıyrılabileceği konusunda görüşmelere başladı. Teletok’taki görevinden ayrılmadan önce bir sonuca varamadı.

Az sayıda başarılı örnek de bulunuyor

Halefi Enosa ilişkiyi yeni bir zemine oturtmaya çalıştı ve .tk’yı temizleyeceği anlayışıyla Zuurbier ile yeni anlaşmalar imzaladı. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Enosa’nın 2023 yazında Teletok’ta genel müdür olarak yaptığı son işlerden biri, Tokelau’nun kendisini anlaşmadan kesin olarak nasıl kurtarabileceği konusunda Internet NZ ile müzakereleri yeniden başlatmak oldu.

Gazeteci Elena Pasilio. “Adımızı, Tokelau’daki insanların anlamasının bile mümkün olmadığı suçlara bulaştırdılar.” diyor.

Bu arada Tokelau sakinlerinin çoğu neler olup bittiğinin farkında bile değildi. Gazeteci Elena Pasilio, bunun ülkesine ne kadar zarar verdiğini ilk elden gördü. Birkaç yıl önce Yeni Zelanda’da eğitim görürken, Tokelau’lu olduğunu bilen insanlar .tk’dan şikayet eden sosyal medya paylaşımlarında onu da etiketlemeye başladılar.

İlk başta kafasının karıştığını ve .tk’nın Tokelau anlamına geldiğini anlamasının bile zaman aldığını söylüyor. “Ne kadar çok kullanıcısı olduğuna gerçekten şaşırdım ama sonra pek çok insanın .tk’yı tehlikeli web siteleri yapmak için kullandığını fark ettim ve sonra utandım. Utanmıştım çünkü üzerinde bizim adımız yazıyordu,” diye anlatıyor rahatsızlığını Pasilio. “Adımızı, Tokelau’daki insanların anlamasının bile mümkün olmadığı suçlara bulaştırdılar.”

Hem Vitale hem de Enosa, Zuurbier’in Tokelau’nun itibarının yerle bir olmasını pek de umursamadığını düşünüyor. Enosa, “Joost ile tartışırdım ve ona Tokelau’ya ait olan yasal bir varlığın sadece emanetçisi olduğunı hatırlatırdım” diyor. Bu durumda Zuurbier’den alacağı yanıtın ise “Bu altyapıyı kendi cebimden inşa ettim. Bunu inşa etmek için milyonlarca dolar harcadım. Bunun kolay olduğunu mu sanıyorsunuz? Tokelau’nun bu tür bir altyapıyı kendi başına inşa edebileceğini düşünüyor musunuz?” olacağını ifade ediyor.

Enosa o durumda “Dedim ki: ‘Tamam. Anladım. Beyaz bir adamın olaya nasıl baktığını anladım. Anladınız mı? Beyaz adamlar olaylara böyle bakıyor. Bunu anlıyorum.” diye düşündüğünü söylüyor.

Tokelau’nun başına gelenler benzersiz değil. Pasifik’teki küçük adaların alan adlarının, ya aptalca şansı kutlayan ya da büyük istismardan şikâyet eden çok sayıda hikâyesi var.

Tuvalu alan adı .tv’den yıllık GSYH’sinin yaklaşık yüzde 10’u kadar para kazanmayı becerdi. Mikronezya’nın .fm’si radyo istasyonları ve podcast yayıncıları tarafından yoğun bir şekilde kullanılıyor. Tonga’nın .to’su torrent ve yasadışı yayın siteleri tarafından tercih ediliyor. Karayipler’deki Antigua, .ai’sini teknoloji girişimlerine yoğun bir şekilde pazarlıyor.

Ancak bu başarı öyküleri istisna gibi görünüyor. 2016 yılında Phishing ile Mücadele Grubu Anti-Phishing Working Group) .tk ve .com’un yanı sıra Avustralya Cocos Adaları (.cc) ve Palau’nun (.pw) birlikte tüm kötü niyetli alan adı kayıtlarının yüzde 75’ini oluşturduğunu tespit etti. Bu alanlar Çinli finans kurumlarına saldıran kimlik avcılarıyla doluydu. Cocos Adaları, yakın zamanda alan adında çocuklara yönelik cinsel istismar görüntüleri barındırdığı iddia edilen web sitelerinin bulunmasıyla Avustralya’da manşetlere çıkmıştı.

Linguistik olarak şans eseri isimleri bir anlam ifade ettiği zannedilen alan adları daha iyi yöneticileri cezbetme eğilimindeydi. Köpekbalıklarının ise bir anlam ifade etmeyen ya da pazarı daha belirsiz alan adlarının etrafında dolaştığı görülüyor.

Niue çalınan alan adı nedeniyle İsveç İnternet Vakfı’na karşı açtığı davada neredeyse bir yıllık GSYH’si kadar yani 20 milyon dolar tazminat istiyor.

Alan adını bir Amerikalı çalmış

Pasifik Adaları’nın alan adlarının kötüye kullanımı yıllar içinde azalıp çoğalmış olsa da, adaların küçük boyutları, suçla kurulan küçük ilişkilerin bile zarar verici sonuçlar doğurabileceği anlamına geliyor. Pasifik adası Niue’yi ülke dışında temsil eden İsveçli Pär Brumark, “Polinezya’da bir sorun var, etrafta koşuşturan ve her yerden domain alan internet kovboyları bulunuyordu.” diyor.

Brumark, Niue’nin .nu alan adı üzerindeki kontrolünü 1990’ların sonunda bir Amerikalı tarafından “çalındıktan” sonra kaybettiğini söylüyor. Alan adının yönetiminin 2013 yılında “şaibeli bir anlaşmayla” İsveç’in yerel .se’sini yöneten İsveç İnternet Vakfı’na devredildiğini iddia ediyor. Niue, doğrudan “şimdi” anlamına geldiği için İsveç’te oldukça popüler olmuş. Yeni Zelanda ile de bağlantılı olan Niue, şimdi İsveç mahkemelerinde Davud’a karşı Golyat savaşı  veriyor. Niue çalınan alan adı nedeniyle İsveç İnternet Vakfı’na karşı açtığı davada neredeyse bir yıllık GSYH’si kadar yani 20 milyon dolar tazminat istiyor.

Meta da Freenom’a dava açtı

Brumark “Bu bir dijital sömürgecilik. Başka bir ülkenin kaynaklarını hiçbir vermeden sömürüyorlar. Hükümetle hiç konuşmadılar. Hiçbir izinleri yok. Sömürüyorlar. Bana göre sömürgecilik, bir ülkeden izni olmadan kaynaklarını almanızdır” diyor. Ancak şimdi en azından Zuurbuier vakasında bir hesap verme durumu söz konusu olabilir.

Aralık 2022’de Hollanda mahkemeleri .tk ve öncülük ettiği modele sonradan eklenen Gabon, Ekvator Ginesi, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali’ye ait diğer dört alan adını yöneten Freenom şirketine dava açan bir yatırımcının lehine karar verdi.Mahkemeler Freenom’un çeşitli raporlama kurallarını ihlal ettiğini tespit etti ve bir gözetim müdürü atadı.

Bu yılın Mart ayında Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın sahibi Meta, .tk ve dört Afrika alan adında barındırılan sitelerin alan adlarının benzerlerinin kötü niyetli kişiler tarafından ileride satılması amacıyla tescil ettirdiği, fishing ve ticari marka ihlali yaptığını iddiasıyla Freenom’a tazminat davası açtı. Meta, açtığı davada kullanıcıları kandırmak amacıyla kullanılan ve tk.’da kayıtlı görünen faceb00k.tk, whatsaap.tk, Instaqram.tk gibi web sitelerinden örnekler sundu.

Zuurbier Hollanda gazetesi NRC’ye verdiği bir röportajda, Meta’nın “siber suçların yaygınlaşması” ile ilgili iddialarını reddetti. Ancak Siber Suç Bilgi Merkezi geçtiğimiz günlerde “geçmiş yıllarda Freenom alan adlarının dünya çapındaki tüm kimlik avı saldırılarının yüzde 14’ünde kullanıldığını ve Kasım 2022’de tüm ccTLD’lerde bildirilen kimlik avı alan adlarının yüzde 60’ından Freenom’un sorumlu olduğunu” açıkladı. Zuurbier, Freenom’un aralarında Meta’nın da bulunduğu 90’dan fazla güvenilir kuruluşa, saldırgan siteleri kaldırmalarını sağlayan bir API dağıttığını ancak Meta’nın bunu kullanmadığını söylüyor. Ancak teknoloji sektöründeki pek çok kişi, Freenom’un kendi alan adlarını denetleme maliyetini başkalarına yüklemesi olarak gördükleri bu durumdan rahatsız olduklarını söylüyor.

Facebook, Instagram ve WhatsApp’ı bünyesinde barındıra Meta’nın sahibi Mark Zuckerberg de Freenom’a karşı dava açtı.

Siber suç grupları taktik değiştiriyor

Ocak 2023 itibariyle .tk alan adı kaydettirmek artık mümkün değil. Tokelau’dan binlerce kat daha büyük dört Afrika ülkesi de Freenom ile bağlarını kopardı. Aynı gemide başka ülkelerin de olduğunun farkında olmayan Tokelau, hala bundan sonra ne yapacağını anlamaya çalışıyor.

Artık Freenom’un bir şirket olarak işi bitmiş gibi görünüyor. Ancak Enosa bunun Zuurbier’i daha karanlık planlar peşinde koşmaktan alıkoyacağına inanmıyor. “Joost her zaman kazanır,” diyor.

Birçok siber suç grubu .tk ve diğer dört Freenom ccTLD’si aracılığıyla kullanılabildikleri sınırsız ücretsiz alan adı havuzuna erişimleri engellenince yeni duruma uyum sağlamak zorunda kaldılar. Spam ve kimlik avına yönelik bazı dağınık yaklaşımların modasının geçmesi muhtemel. Spam uzmanı Levine, “Spam gönderenler oldukça rasyoneldir,” diyor ve şunları söylüyor:

“Spam ucuzsa ve alan adları ücretsizse, yanıt alma olasılığı daha düşük olsa bile çok sayıda spam göndermeyi göze alabilirler. Eğer alan adları için gerçekten ödeme yapmaları gerekiyorsa, o zaman muhtemelen çok daha hedef odaklı hale gelecekler.”

İnternetteki kötü niyetli faaliyetleri takip eden Spamhaus Projesi’nin veri sorumlusu Carel Bitter, “İnternetteki kötü şeyler bir noktada bir alan adı gerektiriyor” diyor. “İnsanların hesap bilgilerini bir yerlere girmeleri gerekiyor. Eğer alan adlarını ücretsiz alamıyorsanız, başka bir yerden almanız gerekecektir.” Analistler, tehlikeli satıcılar tarafından itibarları zedelenen .xyz, .top ve .live gibi ucuz “yeni” jenerik alan adı eklentilerinin kötü amaçlı kullanımında artış olduğunu belirtiyor.

Bitter, diğer alan adlarının maliyeti sadece 1 dolar gibi en büyük çeteler için okyanusta bir damla olsa da, artık satın alınmaları gerektiği gerçeğinin hasarı sınırlayabileceğini söylüyor:”Alan adlarına ihtiyacı olan  herhangi bir siber suç işletmesi, alan adlarına ne kadar harcayabileceklerini belirleyen bir tür doğal sınıra sahip olacaktır.” Ancak diğerleri, düşük güvenlikli mevcut web sitelerini ele geçirmeye çalışabilirler.

Muhtemelen en büyük sıkıntıyı “ayak bileği ısıranlar” olarak adlandırılan “merdivenaltı’’operasyonları hissedecek. Siber Suçlar Bilgi Merkezi’nde araştırma direktörü Dave Piscitello, “Bu işi sadece amatörce yapanların para yatırmak istememesi mümkün, ancak profesyoneller işi bırakmayacaklardır” diyor ve şunları söylüyor: Başka bir yere gidecekler. Eğer bir devrim yapıyorsanız ve bir Kalaşnikof’un fiyatı 150 dolardan 250 dolara çıkarsa, ‘Unut gitsin’ demezsiniz. Bu bir iş.”

Tokelau bu ilişkiden para kazandı mı?

Medya bazen Tokelau’nun .tk aln adını kullandırarak milyonlar kazandığını yazıyor. Zuurbier de, LinkedIn’de Tokelau ile işbirliğinin adaların GSYH’sine yüzde 10’un üzerinde katkı sağladığını iddia ediyor.

Bu iddia sorulduğunda Enosa “Saçmalık, bu bir yalan” diyor.  Enosa, .tk’nın Teletok’un gelirinin “çok küçük” bir kısmını sağladığını belirtiyor:”Bize iyi para kazandırmıyor. .tk benim gelirlerimin içinde hiçbir şey ifade etmiyor.”

Tokelau’ya internetin gelişi Pasifik’teki bilgileri anında iletmeyi vaat etse de, adalar dünyadan yanıtlanmış kalmaya devam ediyor. Bu haberi hazırlarken bile Pasilio ve oradaki diğer kaynaklarla temasa geçmek haftalar aldı. Veri paketlerinin fiyatı nedeniyle röportajlar defalarca ertelendi. Tokelau’da internet dünyanın en pahalı interneti arasında yer alıyor ve 100 NZ$ (60 ABD$) değerindeki veri bazen sadece 24 saat yetebiliyor. Avrupa’dan Tokelau ile telefon görüşmesi yapmak neredeyse imkânsız.

Pasilio, “Tokelau’muz için üzülüyorum. İstismar edildik. Bence halkımız .tk konusunda neler olup bittiğin bilselerdi şok olurlardı.” Tokelau’nun birçok yaşlısı bile en azından yakın zamana kadar sorunu tam olarak anlamamıştı.

İklim değişikliği, göç ve atollerin Yeni Zelanda ile gelecekteki ilişkisi de dahil olmak üzere başa çıkılması gereken tartışmasız daha varoluşsal sorunlar da var. Pasilio, “Deniz seviyesinin yükselmesiyle adalarımız zaten küçülüyor” diyor. Babasının ona Pasifik’in altında kalan resifleri ve kıyılardaki kum tepeciklerini anlattığını söylüyor. “Bu .Tk meselesiyle mücadele etmek yerine, fiziksel olarak görebildikleri ve hakkında daha fazla şey bildikleri şeyler hakkında endişelenmeyi tercih ediyorlar” diye konuşuyor.

Ancak istismar edilen .tk alan adı sorununun kısa süre önce Parlamento’da gündeme gelmesi, konunun nihayet teknik alanından çıkıp daha geniş kitlelere ulaştığını gösteriyor.

Adaların karşı karşıya olduğu bu varoluşsal sorunlar .tk ile tümden ilişkisiz değil. Alan adının geleceğine ilişkin sorular, Tokelau’nun siyasi geleceğine ilişkin bir tartışmanın yeniden canlanmasıyla aynı zamanda ortaya çıktı.

Tokelau, Birleşmiş Milletler tarafından Bağımsızlaştırma Özel Komitesi’nin gözetimi altında “kendi kendini yönetmeyen bölge” olarak sınıflandırılmış. 2006 ve 2007’de, Tokelau’nun Yeni Zelanda ile “gönüllü birlikteliğe” girip girmeyeceğine ilişkin referandumlar yapıldı. Ancak bağımsızlığa doğru bir adım olan referandumlara sonucun geçerli sayılmasını sağlayacak bir katılım olmadı. Mayıs 2022’de, 2025’te Yeni Zelanda yönetiminin yüzüncü yılı öncesinde Tokelau’nun geleceğine ilişkin bir referandum daha yapılmasına karar verildi.

Tokelau’nun yıkılan uluslararası itibarını .tk’yi temizleyerek onarmak, mercan adalarının egemenlik haklarını kazanmak için ortaya çıkması durumunda bir gereklilik olacak. Vitale şu anda Tokelau hükümetinin başında bulunuyor genel müdürü ve adaların yeni bir sayfa açtığını açıkça göstermek için internet alan adının zafer kazandığını görmek istiyor.

Tokelau’nun tüm e-posta ve web sitesi adresleri şu anda Yeni Zelanda’nın .nz adresinde barındırılıyor. Vitale “Kendimizi Tokelau olarak satmalıyız, çünkü .tk Tokelau’nun alan adı, yani kimliği.” diyor.

Vitale “Burada bir ulus inşa ediyoruz” diyor ve şunları söylüyor:

“Kendi kaderimizi tayin etme yolunda ilerliyoruz. Alan adımız ve internet topluluğundaki kimliğimiz .tk’yı ulus özelliğimizi tanıtmak ve bununla gurur duymak için bir katalizör olarak kullanmak istiyoruz.”

Tokelau’nun tüm e-posta ve web sitesi adresleri şu anda Yeni Zelanda’nın .nz adresinde barındırılıyor. “Bu insanlar için ne anlama geliyor? Yeni Zelanda’da olduğumuz anlamına geliyor,” diyor Vitale iç çekerek. “Kendimizi Tokelau olarak satmalıyız, çünkü .tk Tokelau’nun alan adı, yani kimliği.”

“Cazip paketlerle kapınızı çalan insanlar olduğunda bunu bir fırsat olarak görüyorsunuz ve atlıyorsunuz” diyorVitale ve ekliyor: “Ancak bunun ileride ne gibi sonuçlar doğuracağının farkında olmuyorsuruz.”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.