Merkez faizi yüzde 45’e çıkarıp noktayı koydu
Seçime girilirken kullanılabilecek tüm döviz ve altın rezervlerinin sonuna gelinmiş durumda. Piyasalar seçimden sonra kurların nasıl durdurulacağı, piyasaların nasıl açık tutulacağı konusunda büyük bir endişe taşıyor.
Seçimlere bir hafta kala net rezervler eksi 0.2 milyar dolar, swap hariç net rezervleri ise eksi 62 milyar dolara kadar indi. Buna kamu yükümlülüklerini de eklediğinizde eksi rezerv rakamı 76 milyar doların da altına indi. Bu rakamlar seçime bir hafta kala gelinen noktayı gösteriyor, seçime girdiğimizde bu tablo daha da kötüleşmiş olacak.
Deneyimli bir ekonomi bürokratı gelinen noktayı, “Rezervlerin dibini de sıyırmış durumdayız” şeklinde özetledi. Ayrı bürokrat bu süreçte Hükümetin altın rezervlerinin satılmasına izin vereceğini tahmin etmediklerini, ancak bir süredir döviz rezervlerinin altın satışıyla takviye edilmesi nedeniyle orada da dibe inildiğini söyledi.
Merkez bankacılar net rezervler ya da eksi 3.5 milyar dolara inmiş net dış yükümlülük rakamından çok, swap hariç kamu yükümlülüğü dahil olan eksi 76 milyar dolara kadar inmiş net rezervlere bakıyorlar. Bu rakam için birkaç ay öncesine kadar eksi 65 milyar dolar merkez bankacılar tarafından “kritik sınır” olarak nitelendiriliyordu. Geçtiğimiz yıl kur korumalı mevduat (KKM) formülü uygulamaya konduğunda işte bu eksi 65 milyar dolarlık rakama inilmişti.
Buradaki kritik sınır son aylarda değişmiş gözüküyor. Uzmanlar Suudi Arabistan’dan gelen paranın swap değil de mevduat olarak tutulmasıyla aynı miktarda kritik sınırı değiştirdiğini, son altın satışlarıyla birlikte bu sınırın eksi 75-80 milyar dolar arasında oluştuğunu söylüyorlar.
23 Mayıs bilançosunda eksi 76 milyar dolar olarak gözüken bu rakamın son 3 işgününde daha da düşmesi, eksi 77-78 milyar dolar arasında oluşması bekleniyor. Bu rakam da rezervlerin en dip noktası olarak görülebilir.
Ekonomi yönetimi belli ki hesaplarını 14 Mayıs’ta seçimin sonuçlanacağına göre yapmış. Seçim ikinci tura kaldığında Merkez Bankası sıkılaştırıcı önlemleri artırıp, kredilerde nihayet frene basmasına rağmen, yüklü miktarda rezervden satış yaptı. Kredi kartından avans çekimini durdurmak gibi dövize talep oluşturan bazı tedbirler de alındı ama bunlar hükümetin talebiyle geri çekildi. Bu panik havası, dövize talebi artırdı, bankaları işlem yapamaz noktaya getirdi.
Geçen iki hafta içinde piyasalarda yaşanan kilitlenme hali, hem bankacılık kesiminde hem de özel sektörde ciddi bir endişeye yol açtı. Şimdi herkes, ”Tamam Merkez Bankası rezervleri de satıp seçime kadar götürdü diyelim ama bundan sonra ne olacak?” diye soruyor.
Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde yapabilecekleri artık çok sınırlı. Oluşan güvensizlik nedeniyle CDS primlerinin yükseltilmesine karşı, tüm küresel piyasaların gözönünde hileli yöntemlere başvurmaktan kaçınmayan bir Merkez Bankası yönetiminin kilitlenmeyi aşacak kapasitesi çok sınırlı. Bu nedenle de piyasalar Erdoğan’ın kazanması halinde geçtiğimiz iki haftada yaşanan işlem kısıtlamalarının daha da artacağını düşünüyorlar. Bu takdirde kredi kartından avans çekimi gibi vazgeçilen yöntemlerin yeniden devreye sokulacağı, döviz alımlarına daha sert tedbirler getirileceği, bu arada kredilerin neredeyse tümüyle frenlenmesi gibi önlemler bekleniyor ve bu piyasaları tedirgin ediyor.
Son iki haftada iş aleminden gelen “işlerimizi artık yapamıyoruz” açıklamaları, tepkilerin çok büyüdüğünü, artık yüksek sesle şikayetlerini dile getirme noktasına vardıklarını gösterdi. Bu bile ne kadar zor durumda kalındığının ispatı gibiydi. Erdoğan’ın kazanması halinde piyasalar ekonomini tümüyle durmasından, siparişlerini bile yerine getiremeyecek gelişmelerden, ödemelerin aksaması ihtimalinden çok korkuyorlar.
Erdoğan’ın kazanması halinde politika değişikliğine mecburen gideceğini söyleyen piyasa oyuncuları da var. Ancak bu ihtimal gerçekleşse bile bunun epey zaman alacağı tahmin ediliyor. Ayrıca Erdoğan’ı ikna edecek yine yan yollara sapan, yumuşak, faize dokunmayacak tedbirlerin uygulanmasının da piyasalardaki tedirginliği gidermeyeceği görüşü hakim.
Seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde ise piyasaların olumlu tepki vermesi bekleniyor. Tabii ki politika netleşene kadar belirli bir bekleme süresi olacaktır ama piyasaların beklentisi, liyakatlı kadrolar ve mutabakat metni gibi yol haritasına sahip olan muhalefetin bu işi kotaracağı yönünde. Bu nedenle de ilk anda olumlu tepki veren, ardından beklemeye geçen ama yapılacak açıklamalarla bozulması önlenecek bir piyasa beklenebilir. Daha sonra ise politikalar netleşmesiyle birlikte, olumlu havanın oluşması beklentiler arasında.
Kim kazanırsa kazansın; öyle ağır bir seçim dönemi geçirildi ki, ekonomide tam bir enkaz oluştu. Bu nedenle sıkıntılı bir süreç yaşanacağı kesin. Ancak kimin kazanacağına bağlı olarak; hasarın daha fazla büyümeden önlenmesi ya da ağırlaşması, normalleşme süresi gibi unsurlar birkaç ay içinde netlik kazanacak.