Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bir “Bölgesel Gelişme ve Ulusal Stratejisi” raporu hazırlamış, raporda İstanbul “küresel il” olrak niteleniyor, Ankara, Antalya, Bursa, İzmir ve Kocaeli de “potansiyen küresel il.” Bu iyi bir şey mi, belli değil.
Türkiye, bölgesel gelişmişlik farklarının çok büyük olduğu bir ülke. Bu gelişmişlik farkı yüzünden İstanbul’un nüfusu 16 milyona dayanmışken Türkiye’de pek çok nüfusu milyon bile değil.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak için önümüzdeki 4 yılı kapsayan bir “Bölgesel Gelişme ve Ulusal Strateji” başlıklı rapor hazırladı. Raporda daha az gelişmiş bölgelerin küresel ekonomik entegrasyonunun güçlendirilmesi, rekabet edebilirliklerinin arttırılması, bölgeler arası ekonomik ve sosyal yakınsamanın ve afer sonrası ekonomik ve sosyal toparlanmasının sağlanması amaçlanıyor.
Rapora göre dijitalleşme ve mobilite artışı gibi uluslararası gelişmelerin ışığında ülkeler arası ekonomik ve sosyal etkileşim giderek artarken bu durumun beraberinde fırsatların yanı sıra riskleri de getirdiğine dikkat çekildi. Dolayısıyla ilk olarak “bölgelerin küresel ekonomik entegrasyonunun güçlendirilmesi” hedeflendi.
Küresel entegrasyon deyince de rapor bir sıralama ve sınıflama yapmış, buna göre İstanbul Türkiye’nin yegane “küresel ili” olmuş. Hemen arkasından Ankara, Antalya, Bursa, İzmir ve Kocaeli geliyor. Bu 5 ilin toplamı bazı metriklerde İstanbul’un altında. Örneğin toplam dış ticarette İstanbul öyle bir aslan payı alıyor ki, ona en yakın 5 ilin toplamını iki kattan fazla geçiyor. Veya finans ve sigorta faaliyetlerinde İstanbul öyle bir dev ki, diğer 5 ilin toplamı İstanbul’un üçte biri kadar.
Ama rapora göre bu beş il daha fazla çalışırsa, devlet de biraz yardımcı olursa onlar da İstanbul gibi “küresel” olabilirler.