İstanbul’da iki kişiden biri istediğini yiyemiyor, on kişiden dördü porsiyon küçülttü
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın verdiği 'şahin' mesajlar seçimden sonra karşılık bulacak mı? Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu'na göre 2,5 puanlık sembolik bir artışla politika faizinin yüzde 47,5'e çıkma olasılığı yüksek.
Merkez Bankası’ndaki dümen değişikliğinin ardından hazirandan bu yana uygulanan ortodoks politikalarda seçimden sonra değişiklik olup olmayacağı da ekonomi gündemini en çok meşgul eden konulardan. Her ne kadar Merkez Bankası’nın çiçeği burnunda Başkanı Fatih Karahan verdiği “şahin” mesajlarla şüpheleri savuştursa da yine de faiz indirimlerinin ne zaman başlayacağı merak konusu. Beklentiler son çeyrekte yoğunlaşırken, yazı dizimizin bugünkü konuğu olan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Karahan’ın gelmesiyle birlikte gündeme gelen faiz artırımı olasılığına dikkat çekiyor. Kozanoğlu’na göre seçimden sonra para politikasında kararlılığı perçinleyecek, sembolik de olsa 250 baz puanlık bir faiz artışı yapılabilir Kozanoğlu, sorularımızı şöyle yanıtladı:
-Seçimin ardından para politikasında bir gevşeme olacağını düşünüyor musunuz?
Beklemiyorum. Aksine yılın ilk 4 ayında enflasyonun öngörülenden daha hızlı artması sonucu tam tersine faizlerde bir artış söz konusu olabilir. Ben bu artışın çok yüksek olmayacağını ama “Gerekirse faizleri artırırız” anlamında sembolik bir 2,5 puanlık bir artış daha yapılması şeklinde düşünüyorum.
-Kredi kartlarında taksit, limit azaltıp faizi artıracak önlemlerin geleceği söyleniyor. Sizce mümkün mü?
Kredi kartı harcamalarında çok hızlı bir artış söz konusu. Özellikle bu bireysel kredi kartlarında gözleniyor. Bunun en önemli nedeni, geliri harcamalarına yetmeyen yurttaşların ihtiyaç kredilerine başvurma alışkanlığı. İhtiyaç kredilerinde faizlerin yıllık yüzde 60’ları geçmesi nedeniyle tüketici kredi kartlarına kaydı. Tabii bu talebi de canlı tutuyor. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda faizlerin yükselmesi halinde insanların harcamalarını azaltıp tasarruflarını artırabileceği, bunun da yatırımları teşvik edebileceği değerlendirmesi yapılıyor. Ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü şu anda kredi kartlarının aylık yüzde 3,69 faizi kabataslak enflasyona paralel bir yıllık faiz maliyetine işaret ediyor. Bu da seçimden önce özellikle orta sınıf gelire sahip kesimlerin “Madem kredi kartı faizleri düşük, harcamalarımı buradan yapayım veya kredi kartından nakit çekeyim” refleksinin sona erdiğini, geliri harcamalarına yetmeyen yurttaşların buna başvurduğunu gösteriyor. Kredi kartlarında taksitlerin azaltılması, limitlerin sınırlandırılması veya faizlerin artırılması gibi düzenlemeler yapılırsa, bu yurttaşlar tasarruf yapmak için değil gelirleri yeterli olmadığı için mal ve hizmetlere daha az talepte bulunmak, yaşam standartlarını düşürmek yoluyla yaşam standartlarını düşürmek pahasına kredi kartı harcamalarını azaltacaklardır.
-Bütçede seçim nedeniyle oluşacak açık nedeniyle yeni vergilerin gelmesi mümkün olabilir mi? Simite yüzde 50 zammın ertelenmesi nedeniyle yeni bir zam yağmuru beklentisi de artıyor…
Geçen yıl 29 Mayıs seçimlerinde de vergiler ertelenmişti. Yönlendirilen fiyatlar denilen kamu tarafından belirlenen fiyatlar yine baskı altına alınmıştı ve seçimden sonra serbest bırakılınca döviz kurlarında ve enflasyonda ciddi bir sıçrama meydana geldi. Ben yerel seçimler sonrası bu kadar keskin olmamakla birlikte yeni zam ve vergi artışlarının gündeme gelebileceğini düşünüyorum.
-İhracatçıların döviz kurunun yükseltilmesi talebi karşılık bulur mu? Merkez Bankası’nın müdahalesine rağmen dolar kurunda yılbaşından bu yana yüzde 4 artış oldu. Sizce bu devam eder mi? Artışın seçime kadar kontrol edileceğini düşünüyor musunuz?
Özellikle emek yoğun çalışan (tekstil, gıda, konfeksiyon, mobilya gibi) sektörlerde döviz kurlarının artması, böylelikle uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılması gibi bir talep var. Bunun doğrudan olmasını beklemiyorum ama her ne kadar 29 Mayıs seçimleri sürecine girilirken biriken döviz kurları üzerindeki baskı ve TL’nin değerlenmesi söz konusu değilse de “kendini doğuran kehanet” anlamında toplumun önemli bir kesiminde seçimlerden sonra döviz kurlarının artacağı beklentisi var. Bu da çok keskin olmamakla birlikte döviz kurlarında bir sıçrama yaratacak. Belki ihracatçıların bu talebini söz önüne alarak da Merkez Bankası ilk anda çok fazla müdahalede bulunmayacak ama ben bunun ihracatçıların rahatlayacağı kadar belirgin olacağını düşünmüyorum. Zaten kurun tekrar keskin şekilde artması enflasyonun kontrol altına alınmasını iyice zorlaştırır hatta imkansız hale getirir ama cari açığı sınırlandırmak için TL’nin değersizleşmesiyle TL’nin değer kaybetmesinin enflasyonu körüklemesini engellemesi arasında bir denge kurmak gerekiyor. Bu da çok kolay değil. Zaten ekonomi yönetiminin seçimden sonra dengeleri tam sağlamak konusunda başarılı olacağından çok şüpheliyim. Yıl sonu yüzde 36 enflasyon hedefini gerçekleştirmek için büyük bir gayret sarfetmeleri ise ekonomide çarkların tamamen durmasını, işsizliğin tırmanmasını ve ekonominin daralmasını getirecek. O nedenle ekonomi yönetiminin işinin çok zor olduğunu düşünüyorum.