Enflasyonda zirvenin sinyali: İstanbul’da perakende fiyatlar mayısta yıllık yüzde 82,2’ye yükseldi
TEPAV’ın ocak ayı raporunda seçimden sonra gecikmeli başlayan parasal sıkılaşmanın Eylül 2023’ten itibaren olumlu etkilerini göstermeye başladığı, ancak açıklanan son verilerin beklenen ölçüde iyileşmeye işaret etmediği savunuldu.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yayımlanan aylık ekonomik değerlendirme raporunda Eylül 2023 itibariyle parasal sıkılaştırmanın olumlu etkilerinin gözlenmeye başladığı ancak istenen ölçüde olmadığı belirtildi. Ali Çufadar ve Ekrem Cünedioğlu tarafından hazırlanan raporda 2023 genel seçimlerinden sonra başlayan parasal sıkılaşmayla Eylül 2023 itibariyle kredi ve mevduat faizlerinde yükselme, yabancı varlıklara talep azalması, ülke risk primi düşüşü, cari işlemler açığında istenenden daha az olmakla birlikte iyileşme ve Merkez Bankası net döviz rezervlerinde yabancı portföy girişi destekli artış gözlendiği kaydedildi.
Buna karşılık iyileşmenin beklenen ölçüde olmadığına dikkat çekilen çalışmada “Mevcut verilere göre iç talep hafif gerilese de güçlü düzeyini korumakta, enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında bariz bir iyileşme gözlenmemektedir. Üstelik ocakta yabancı portföy girişleri ve TCMB net rezerv artışında duraksama izlenmektedir” dendi.
Bütçenin aralık ayındaki harcamaların etkisiyle yüksek düzeylere ulaşarak tek bir ayda gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 2,5’i kadar bozulmasının 2024’teki harcamaları artırma riskine işaret edilen çalışmada bunda harcamaların 2024’e bırakılacak şekilde yapılmasının 2024 içinde bütçe politikasının para politikasını destekleyici özelliğini azaltabileceği vurgulandı. Raporda şu noktalara dikkat çekildi:
Mevcut veriler ve parasal sıkılık çerçevesinde;
– Özellikle kredi faizlerinin bariz sıkılaştığı, kredilerin yavaşladığı,
– Ancak iç talepte beklenen yavaşlamanın henüz gerçekleşmediği,
– Dış talebin zayıf seyrettiği, buna karşın cari işlemler dengesinin, ithalat azalışı kaynaklı kısmi iyileşme sürecinde olduğu,
– Kurlardaki kontrollü artışın daha düşük enflasyon eğilimini desteklediği,
– Parasal sıkılaşmaya karşın enflasyon bekleyişlerinde kırılma sağlanamadığı, TCMB itibar açığında iyileşme görülmediği,
– Mevcut parasal duruşun Ocak 2024’te TCMB’nin yapması beklenen 2,5 puanlık faiz artışıyla birlikte oldukça sıkılaşacağı ve bu kararın enflasyonun düşüş sürecini destekleyeceği,
– Ancak özellikle bekleyişler, fiyatlama davranışları ve enflasyondaki katılık kaynaklı risklerin de bulunduğu,
– Aralık ayında bütçe açığını çarpıcı bir şekilde artıran ve 2024 yılında kamu harcamalarının yüksek düzeyde artmasına imkân tanıyan gelişmenin enflasyon açısından önemli risk oluşturduğu,
– Özetle yüzde 45 politika faizinin oldukça sıkı bir parasal duruş ima etmesine karşın özellikle ocak ayı enflasyonuna ve seçim öncesi kamu harcama artışı olasılığına karşı ilave sıkılaşma gereğinin ortaya çıkma olasılığının yüksek olduğu,
– İlave sıkılaşma gerekmesi halinde, sıkılaşmanın piyasadaki likidite fazlası da dikkate alınarak politika faizi ile yapılmasının sağlıklı olacağı, TL mevduat faizlerinin artmasına ve bireysel kredilerin miktarsal sıkılaştırılmasına yönelik destekleyici düzenlemelerin de düşünülmesi gerektiği değerlendirilmektedir.