Merkez Bankası’nın ‘anlamsız’ faiz kararı açıklandı
Ekonomik araştırma kuruluşlarının yeniden çalışmalar yapmasına değecek bir iklim oluşsa da, çözüm için gerekenlerin devam edip etmeyeceğine ilişkin tedirginlikler, modelin sağlıklı çalışmasını zorlaştıracak gibi gözüküyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) yayımladığı raporda, faizin bu yıl yüzde 40, gelecek yıla yüzde 45’e çıkarılacağı varsayımıyla, 2024 yıl sonu enflasyonunun yüzde 39’a inebileceğini belirtti. Bu tahmin son dönem atılan rasyonelleşme adımlarının devam etmesi koşuluna bağlı.
Daha önce benzer raporlar yayımlayan TEPAV, uzun süredir bu tür raporları ve çalışmaları yayımlamaya ara vermişti. TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Güven Sak, ekonomide yeniden tahmin yapılabilir bir ortama girildiğini belirterek, “Türkiye’nin ekonomik görünümü” raporunu yayımlamaya başlayacaklarını söyledi. TEPAV Merkez Bankası Para Politikası kurulu toplantılarından bir gün önce de “Para politikası Değerlendirme Notu” yayımlayacak. İlki geçen hafta PPK toplantısından bir gün önce yayımlanan notta “Eylül-Ekim aylarında politika faizi önden yüklemeli olarak yüzde 33’ün üzerine çıkmalı, bu süreçte, politika kararlarının enflasyon eğilimi ve enflasyon bekleyişleri üzerindeki etkileri takip edilerek daha sonraki adımlar belirlenmeli. Zira Merkez Bankası piyasa aktörlerini kararlılığına ikna edebilirse enflasyon eğilimi yavaşlayabilir ve enflasyon bekleyişleri düşebilir, çok daha yüksek faiz artırımları gereği de azalabilir” denilmişti.
TEPAV’ın bu değerlendirmesine karşılık Merkez Bankası 5 puanlık artırım yaparak yüzde 30’a çıktı. Dün tanıtımı yapılan raporda ise politika faizi bu yıl 40’a çıkarıldıktan sonra gelecek yıl 5 puanlık daha artırım yapılması gerekeceği, bununla birlikte Merkez Bankası’nın yüzde 33’lük hedefine karşılık 2024 yıl sonu enflasyon rakamının yüzde 39’a kadar inebileceği tahminine yer verildi.
Raporun tanıtımını yapan TEPAV Ekonomik ve Yapısal Politikaları Merkez Dr. Burcu Özüdoğru, IMF’in kullandığı modelden de yararlanılarak oluşturulan modele göre büyüme, cari açık, işsizlik, kamu maliyesi, dış ticaret konularındaki makro tahminleri anlattı. Model varsayımlarında, kurlardaki artışın enflasyona yakın gerçekleşmesi ve açıklanan adımların devam etmesi bulunuyor.
Enflasyonun, beklentilerde bozulma ve seçim sonrasındaki yüksek kur ve vergi artışı nedeniyle 2023’ün geri kalanında ve 2024’de yüksek seyredebileceği kaydedilirken yılsonunda enflasyonun yüzde 66’ya çıkacağı tahmin edildi. Çalışmaya göre enflasyon, sıkılaşan para politikasıyla 2024 yıl sonunda yüzde 39’a, 2025 yıl sonunda ise yüzde 26 civarına inecek.
Bu yılın ikinci yarısında para politikasında artan sıkılaşma ve finansmana erişim kısıtlamaları nedeniyle ekonominin soğumaya başlaması beklenen modelde, tüketimin üçüncü çeyrekte yavaşlayacağı, son çeyrekte ise bir önceki çeyreğe kıyasla azalacağı tahmin ediliyor. Yatırımlara ilişkin projeksiyonlar ise hem 3. hem de 4 çeyrekte daralmaya işaret ediyor.
2024’ün ilk çeyreğinde yerel seçimler nedeniyle ekonomik aktivitede canlanma beklenmesine karşılık yılın genelinde enflasyonu düşürmek için uygulanması beklenen yüksek pozitif reel faiz ve buna bağlı olarak finansmana erişim kısıtlarının içtalebi baskılayacağı belirtiliyor. Bununla birlikte 2024 yılında küresel talepteki zayıf görünüm nedeniyle ihracatta sınırlı artış bekleniyor.
Büyümenin iç talep kaynaklı olarak yavaşlaması beklenen Çalışmada, bu yılki büyüme rakamı yüzde 3.7 olarak tahmin edildi. TEPAV analizleri 2024 yılında ise büyüme oranının yüzde 2.9’a ineceğini gösteriyor. 2025 yılında ise artan makro-finansal istikrarın etkisiyle büyüme oranının yüzde 3.4’e yükseleceği tahmin ediliyor.
Bu gelişmelere bağlı olarak yakın dönemde istihdam imkanlarının sınırlı olması bekleniyor. Bu yıl yüzde 10.2 olması beklenen işsizlik oranının 2024 yılında yüzde 11.7, 2025 yılında ise yüzde 12.8’e çıkacağı tahmin ediliyor.
Orta vadede ekonomi yönetimini en çok zorlayacak konuların başında kamu maliyesinin geleceği belirtilen raporda gelirlerin, daralan iç talep ve vergi tabanı ile yüksek kayıt dışılık nedeniyle, artma potansiyelinin düşük olduğu belirtildi. Bu arada harcamaların ise sağlık sistemi ve sosyal güvenlik açıkları nedeniyle reforma ihtiyaç duyduğu belirtildi.
Orta vadede kamu kesiminin yüksek açık vereceği belirtilen çalışmada kamu kesiminin yüksek finansman açığıyla birlikte borç yükünün de artmasının beklendiği kaydedildi. Merkezi yönetim borç stokunun milli gelir içindeki payının 2023’de yüzde34 olurken, 2024’de yüzde 40, 2025 yılında ise yüzde 44’lere ulaşacağı tahmin edildi.
Burcu Özüdoğru para politikası, uluslararası finansman erişim ve yapısal konulara ilişkin beklenmedik gelişmelerin ekonomik görünümü üzerinde aşağı ve yukarı yönlü riskleri oluşturduğunu söyledi. Özüdoğru, Merkez Bankası’nın sıkılaştırma sürecinde bağımsızlık ve etkinliğine ilişkin duyulacak tereddütlerin risk pirimi ve enflasyon üzerinde olumsuz etki yaratabileceğine de dikkat çekti.
Özetle; ekonomik araştırma kuruluşlarının yeniden çalışmalar yapmasına değecek bir iklim oluşsa da, çözüm için gerekenlerin devam edip etmeyeceğine ilişkin tedirginlikler, modelin sağlıklı çalışmasını zorlaştıracak gibi gözüküyor.