Bir tuhaf ses kaydı: Eylem Tok’un oğlunun kazasında Demirören Medya patronunun şoförü muhabiri arayıp habere müdahale etmiş
Türkiye’nin önde gelen inşaat, gayrimenkul ve altyapı şirketleri ABD’nin gayrimenkul, inşaat ve enerji sektörlerinde istikbal vaat eden erken aşama teknoloji girişimlerine yatırım için ComposeVC Built World girişim sermayesi yatırım fonunda buluştu.
Cem Kemal Mimaroğlu ve Mert Yücesoy girişim sermayesi fonu (Venture Capital) geçmişli iki ortak. Son dönemlerde Türkiye’de de sayıları artan Kurumsal Girişim Yatırım fonlarının (Corporate VC) birçoğunu yönetmiş ve bu yapıların global portföylerinin oluşmasına birebir destek vermişler. Şimdi de iş dünyasının en önemli merkezlerinden New York’ta gayrimenkul, inşaat ve enerji sektörlerinde erken aşama startup’lara yatırım yapan bir girişim sermayesi fonu kurdular. Fonun lider yatırımcıları arasında yatırım yapacağı sektörlerde Türkiye’nin önde gelen holdingleri ve kişilikleri de bulunuyor ve fona katılımları artmaya devam ediyor. Ancak fonun öne çıkan özelliği “iki deneyimli yatırımcının” teknolojik ve global makro ortamdaki dönüşümü arkalarına alıp kendilerinin ve diğer yatırımcıların sermayesini startup’lara yatırımla değerlendirmesi değil sadece. Ayrıca yatırımcı kurumların ve onların geniş ağının, yatırım süreçlerine dahil edildiğini ve yeni nesil startup iş modellerinin daha derinden ve öngörülü şekilde değerlendirildiğini anlatıyor Mimaroğlu. Böylelikle sektörel müşteri ve destek kazanan startup’ların önü biraz daha açılırken fon yatırımcısı şirketlerin ve ağının stratejik kazanımı da kolaylaşıyor. Cem Kemal Mimaroğlu yeni Venture Capital fonu ilgili sorularımızı yanıtladı:
New York’ta kurduğunuz yeni Venture Capital fonunun stratejisi nedir ve hangi sektörlere yatırım yapacaktır?
Amerika Birleşik Devletleri’nde kurduğumuz ComposeVC Built World bir girişim sermayesi (Venture Capital) fonu. Gayrimenkul, inşaat ve enerji sektörlerinde maliyet ve operasyonel tasarruf, üretim ve gelir verimliliği, ve karbon ayak izinin küçültülmesini sağlayan erken aşama teknoloji girişimlerine yatırım yapmak üzere 2024 yılının ikinci yarısında faaliyete geçti. Fon ‘Built World’ diye anılan tüm konutsal, ticari, endüstriyel kamu binalarını, fiziksel yapıları, inşaat sahalarını ve malzemeleri kapsıyor. Tüm bu varlıkların üretim, inşa ve yönetim süreçlerini etkileyen bütün yeni nesil teknoloji katmanlarını değerlendiriyoruz. Bu kapsam altında ekibimiz üretim malzemeleri seviyesinde karbon salınımını ölçen ve raporlayan teknolojilerden saha haritalandırma robotlarına, yeşil çimento üretim süreçlerini iyileştiren teknolojilerden tutun da yapay zeka tabanlı tasarım ve yapı mühendisliği yazılımlarına kadar geniş ama tematik bir yatırım alanını tarıyor. Bu yatırımların çoğu detaylı şekilde bizim süzgecimizden geçiyor ve sadece seçilmiş bir kaçı yatırım portföyüne dahil olabiliyor. Dolayısı ile, kurumsal ve global yatırımcılar bu fona hem yüksek finansal getiri hem de yatırım yapılan şirketlerin ürettiği yüksek teknolojilerden stratejik katkı almak amacı ile katılıyorlar.
Fonun kuruluş öyküsünü anlatır mısınız? Neden bu sektörlere yatırım kararı alındı? Türkiye kısa dönemli yatırımların ön plana çıktığı bir ülke. Yatırımcılarınızı uzun dönemli ve yüksek teknoloji yatırımları içeren bir işe katılmaya nasıl ikna ettiniz?
Fonun kuruluşu ekibinin geçmişi ile paralellik taşıyor. 2018’den beri Türkiye’nin önde gelen bircok holding ve aile ofislerin global VC fonlarının kuruluşunu, tezlendirmesini ve yatırımlarını uçtan-uca yöneten bizler ComposeVC’nin tematik bir fona evrilme hayalini o günlerden kurmaya başladık. 2022’de Türkiye’nin en büyük sektörel derneklerinden biri gayrimenkul teknolojileri üzerine (property tech) ve Türkiye odaklı bir girişim sermayesi fonunun kuruluşu için bizimle çalışmak istedi. Biz bu yatırım stratejisinin Amerika Birleşik Devletleri’nde Türk ve global yatırımcıların desteği ve birikimiyle hayata geçirilebileceğini öngördük. Bu öngörünün iki nedeni vardı: Ekip olarak hem kendimiz geçmişte söz konusu alanlarda kayda değer yatırımlara katılmıştık, hem de Türk holdinglerinin özellikle ABD’deki önemli gayrimenkul, inşaat, altyapı projelerindeki yatırımlarının arttığını ve artacağını biliyorduk. Ve herkes bu söz konusu “daha geleneksel” sektörlerde dijitalleşmenin artık kaçınılmaz olduğunu biliyor ve görüyordu.
Dijitalleşme bu sektörlerde niye kaçınılmaz? Geçmiş dönemde bu alanda dijitalleşme yatırımları yapılmadı mı?
Kaçınılmaz, çünkü birincisi iklim ve yapılaşma düzenlemeleri hızla değişiyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na (International Energy Agency) göre 2022’deki gaz emisyonlarının yaklaşık yüzde 26’sından kullanımdaki binalar sorumlu. Buna bir de bu altyapıların malzeme üretim ve dağıtım süreçlerini de eklersek dünyadaki karbonizasyonun üçte birinden fazlasının inşaat, yapılaşma ve gayrimenkul sektörlerinden kaynaklandığı görülüyor. Dolayısıyla bugün globaldeki regülasyonlar binaları ve yaşam alanlarını giderek daha katılaşan enerji ve iklim mevzuatlarına tabi tutuyor. Bu konuda da mevcut altyapı acilen elden geçirilme gereksinimi ve yakın zamanda yürürlüğe giren iklim politikalarıyla ABD öne çıkan ülke konumunda.
İkinci neden ise Built-World sektörünün yüksek kaliteli girişimcilere hala aç bir sektör olması. Son dönemdeki VC yatırımlarının yüzde 9’undan daha azı Built-World sektörüne giderken iklim, sürdürülebilirlik, yeşil enerji politikaları ve teşvikleri kaliteli girişimlere ortam hazırlamaya devam ediyor.
Bu nedenlere ek olarak globalde değişen piyasa koşullarıyla VC alanındaki değerlemelerin daha normalleştiğini, girişim yatırım pay sahipliği maliyetinin ve rekabetin azaldığını da görüyoruz. Dolayısıyla uluslararası pazarlarda markalaşmış Türkiye kökenli holdingler ve kurucuları hızlıca fonumuzun yatırımcısı oldular ve olmaya devam ediyorlar.
Yatırımcılarınız kimler?
Fonun aktif yatırımcıları arasında Türkiye’nin aralarında Ege Yapı’nın da bulunduğu, lider konut, emlak ve altyapı markaları da var, Global Yatırım Holding gibi endüstriyel ve enerji holdingleri de. Ayrıca fon yatırım operasyonlarını eski JLL bölgesel CFO’su Volkan Müller, ve WAM Varlık ve Portföy Yönetim Şirketi Başkanı Can İkinci gibi değerli profiller Fon Danışma Kurulu ortakları olarak destekliyorlar.
Fon yatırımcılara nasıl kazandırıyor ve yatırımcılar nasıl bir araya geldiler?
Mevcut durumda yatırımcı kabul etmeye devam eden fonun katılımcıları, söz konusu sektörlerin önde gelen şirketleri, holdingleri ve kişilerinden oluşuyor. Yatırımcıların hepsinin uluslararası ve çoğunun ABD’de büyüyen önemli proje ve operasyonları var. Bu elit ve vizyoner grup ComposeVC fonuna yatırımlarıyla kendi sektörlerinin dijital dönüşümüne, ABD’deki yüksek teknoloji geliştiren öngörülü ve kaliteli girişimciler eşliğinde tanıklık ediyorlar. Yeni nesil teknolojileri birebir sahada ekipleriyle test edip deneyimleyebiliyorlar ve kendi şirketlerindeki inovasyon kurgularını ve teknoloji odaklı kültür değişimini hızlandırıyorlar.
Fonun yatırımcıları bugün tüm bu avantajları ComposeVC’nin yatırım öncesi ve sonrası süreçlerinde deneyimleyebiliyor. Fon yöneticileri olarak biz geçmişte bu süreçleri Türkiye’nin Fortune 100 Aile Ofisleri ve Kurumsal Girişim Yatırım Fonları için (Corporate VC) başarıyla uyguladık. ComposeVC Built Word fonu işte bu geçmiş deneyim ve birikim altında, Türkiye’nin en büyük ve ihracat lideri sektörlerindeki duayen kurum ve kişileri bir araya getiriyor, ve Venture Capital varlik kategorisindeki finansal ve stratejik geri dönüşü ABD’de yakalamalarını sağlıyor.
Fonun büyüklüğü nedir, bugüne kadar hangi girişimlere yatırım yaptınız?
Fonun büyüklüğü ABD’deki tematik ve erken aşama fonlar kategorisindeki tanıma uyacak şekilde önümüzdeki dönemde 15 milyon dolara kadar çıkabilir. Daha önce belirttiğim gibi, Fon bugün bu tutarın belli bir kısmını toparladı ve ilk yatırımlara başladı.
Fonun ilk yatırımı kamusal altyapı çalışmalarındaki ihale süreçlerini AI (yapay zeka) tabanlı çözümü ile optimize ve otomatize eden Pinpoint Analytics girişimidir. PinPoint Analytics ulusal kamu altyapı ve inşaat projelerinin tüm geçmiş verilerini kayıtlandırıp yapay zeka tabanlı öngörüleri ve senaryoları ekleyerek teklif yönetim süreçlerini verimli hale getiren bir veri analitiği startup’ı. Kurucusu daha önceki girişimini Dell’e satmış ve sonra kamusal altyapı ve inşaat alanındaki veri havuzunun dağınıklığını, ülkenin altyapısının acil yenilenme ihtiyacını ve müteahhitlerin karar verme süreçlerindeki veri eksikliğini görüp bu şirketi kurmuş. Kurulum sonrasında girişim Amerika’nin önde gelen Proptech VC’lerinden Metaprop’un Columbia Üniversitesi’yle ortak hızlandırma programına girdi ve orada da ComposeVC’nin radarına takıldı. Biz de, fon yatırımcılarımızın ve girişimin müşterilerinin de katıldığı detaylı bir değerlendirmeden sonra yatırım kararı aldık. Bu yatırımı takiben Amerika’nın en büyük inşaat şirketi hem lider yatırımcı hem de kurumsal müşteri olarak finansman tura katıldı. Girişim simdi de, New York ve New Jersey eyaletlerinde başlattığı operasyonlarını tüm ülkeye yaymaya başladı ve ulusal kanal tedarikçileriyle entegrasyonunu hızlandırdı.
Benzer alanlarda başka fonlar da kurmayı planlıyor musunuz? Ya da kurduğunuz ve ilk yatırımını yapan bu fonu büyütmeyi düşünüyor musunuz? Fonunuz Türkiye’ye de yatırım yapmayı planlıyor mu?
Bugün en önemli odağımız ComposeVC Built World fonunu başarıyla yönetmek ve yatırımcılarımıza hem finansal hem de inovasyon olarak yüksek getiri sağlamak. Bu ilk fonun devamını, yine benzer sektörlere odaklı, kapsamı güçlerinden, boyut olarak daha büyük ve yine global bir fon takip edebilir. Diğer taraftan Türkiye’deki GSYF (Girişim Sermayesi Yatırım Fonları) yönetmeliğinin revizyonunu takiben kendi içimizde ComposeVC Built World global fonunun alanlarına odaklanan Türkiye bazlı bir Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun kurulması konusunu da gündemde tutuyoruz. Böyle olası bir Girişim Sermayesi Yatırım Fonu global Built-World fonunun gözetiminde hem Türkiye’de daha nokta atışı tematik yatırımlar yapabilecek, hem de Türkiye’de kurulu GSYF’den yatırım alan startup’lar bir sonraki turlarında global fonumuz üzerinden devam yatırımı alma şansını yakalayabileceklerdir. Böylece ComposeVC, Türkiye girişimcilik ekosisteminde sağlanamayan finansman ve süreklilik, sektorel kalite ve tematik odak gibi konulara önemli bir açılım getirebilecektir. Uzun dönemde de, söz konusu sektörlerdeki duayen şirketler ABD’nin önde gelen global girişim-teknolojilerini entegre ve adapte edip dünya çapındaki rekabet güçlerini arttırmaya devam edecektir.