İmamoğlu'nun şafak baskınıyla gözaltına alınmasıyla başlayan dolar kuru hareketliliği Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası'nın ekonomik programını zorladı. Yabancı bankalardan yıl sonu tahminini değiştiren var değiştirmeyen var. Financial Times, "Program riske girdi" diye yazdı. Bloomberg'in analizi sert
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun şafak baskınıyla gözaltına alınmasının ekonomik program üzerinde yarattığı hasar Türkiye’de de dünyada da tartışılıyor. 19 Mart sabahı dolar kurunun, iktidarın Orta Vadeli Program’daki yıl sonu hedefi olan 41 lirayı görmesi, ardından Merkez Bankası’nın piyasaya yoğun müdahalede bulunması ama müdahaleye rağmen dolar kurunun 38 liraya sıçraması, özellikle yabancı bankaların tahminlerini sarsmış durumda. Bazı bankalar yıl sonu için enflasyon ve dolar kuru tahminlerini güncelledi, bazıları tahminlerini değiştirmedi ama artan riskleri hatırlattı. En ilginci, dünyaca ünlü Financial Times gazetesinde çıkan bir analizdi. Gazete, yaşananların Mehmet Şimşek’in programını tehdit ettiğini yazdı. En dikkat çekici analizlerden birini ise Bloomberg ekonomi haberleri ajansı yayınladı, Ekrem İmamoğlu’nun saf dışı bırakmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakibine karşı kampanyasını piyasa istikrarı pahasına gerçekleştirdiği öne sürüldü. Bu arada sabah Merkez Bankası ilginç bir hamle yaptı ve ihaleyle sözleşmeli dolar satacağını ilan etti.
İngiliz gazetesi Financial Times, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına yönelik analiz haberinde, “Gelişmeler, enflasyonu keskin bir şekilde düşürmeye yardımcı olan piyasa dostu Mehmet Şimşek’i maliye bakanı olarak geri getirmesinden bu yana elde edilen ekonomik kazanımları tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.
Financial Times, analizinde “Avrupa savunmasını güçlendirmeye ve savaş sonrası Ukrayna için bir güvenlik gücü oluşturmaya çabalarken, NATO’nun en büyük ikinci daimî ordusuna ve gelişen savunma sanayisine sahip olan Türkiye hayati bir ortak olarak görülüyor. Bu arada yatırımcılar da Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023’teki cumhurbaşkanlığı zaferinden sonra ortodoks ekonomi politikalarına döneceğine inanmaya başlamıştı. İstanbul’un popüler belediye başkanı ve Erdoğan’ın başlıca siyasi rakibi Ekrem İmamoğlu’nun polis tarafından gözaltına alınması bu umutlara ve Türkiye’de demokrasisi ve hukukun üstünlüğünün geleceğine gölge düşürdü” yorumunda bulundu.
Financial Times, Türk Lirası değer kaybederken piyasaların Türkiye’ye yönelik güven kaybı yaşayabileceği vurgusunu yaparken, “Gelişmeler, 2023 yılında enflasyonu keskin bir şekilde düşürmeye yardımcı olan piyasa dostu Mehmet Şimşek’i maliye bakanı olarak geri getirmesinden bu yana elde edilen ekonomik kazanımları tehdit ediyor. Çarşamba günü Türk Lirasının dolar karşısındaki sert düşüşü, yatırımcıların Cumhurbaşkanı’nın yapısal reformlara olan bağlılığına güvenilemeyeceğinden korktuğunun bir işareti. Pek çok kişi Cumhurbaşkanı’nın ekonomiden ziyade kendi siyasi geleceğiyle ilgilendiğinden endişe ediyor” ifadelerini kullandı.
ABD Merkezli yayın kuruluşu Bloomberg, “Erdoğan’ın dış politika etkisi onun güç sınırlarını test etmesine yol açıyor” başlıklı yazısında Ekrem İmamoğlu’nun saf dışı bırakmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakibine karşı kampanyasını piyasa istikrarı pahasına gerçekleştirdiğine dikkat çekildi.
Bloomberg analizinde şu ifadelere yer verildi:
“Üçüncü döneme giden yolu temizlemek için ödemeye razı olduğu bir bedel olabilir. Recep Tayyip Erdoğan’ın en önemli siyasi rakibine karşı kampanyayı tırmandırması, Türkiye’nin piyasa istikrarı pahasına gerçekleşti. Yatırımcılar bu gelişmeden korktular, Türk varlıkları Çarşamba günü dünya çapında en büyük düşüşleri kaydetti. Türkiye, Erdoğan’ın en büyük rakibini gözaltına aldı, piyasa çöküşüne yol açtı.”
Analizde, piyasaların perşembe günü istikrara kavuştuğu ancak, yerel saatle 15:15 itibarıyla para birimi sadece %0,3 düşerek başına yaklaşık 38’e gerilediği belirtildi. HSBC de dahil olmak üzere bankaların yılın geri kalanında daha fazla satış riski olduğuna yönelik analizleri de makalede yer aldı.
Analizde, Erdoğan hükümetinin, Türk savcılara siyasi baskı altında hareket etmediğini söyleyerek, Ekrem İmamoğlu hakkındaki soruşturmayı Cumhurbaşkanı’ndan uzaklaştırmaya çalıştığı ifade edildi.
Bloomberg analizinde, İstanbul Belediye başkanına karşı yapılan hamlenin, uluslararası tepki riskinin düşük olduğu bir zamanda geldiğine dikkat çekti. Makalede, “Avrupa, ABD Başkanı Donald Trump’ın Vladimir Putin ile etkileşime girmek için acele etmesiyle, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşına ve Türkiye’nin bunu sona erdirmedeki potansiyel rolüne daha fazla odaklanmış durumda” yorumu yapıldı.
Makale de Ekonomist Selva Bahar Baziki’nin de görüşlerine yer verildi. Baziki, “Bloğun savunmasını güçlendirme ihtiyacı nedeniyle hükümetin Avrupa Birliği ile ilişkisine dair yenilenen bir güven duygusu var” dedi ve Trump’ın “her ikisine de katılmasının pek olası olmadığını” söyledi.
Analizde şu ifadelere yer verildi:
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2028’e kadar yapılmayacak, ancak üçüncü bir dönemin yasal incelikleri -şu anda anayasaya göre yasak- itişmenin çoktan başladığı anlamına geliyor. Bu hafta adaylığını açıklamaya hazırlanan İmamoğlu, yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alındı. Siyasi motivasyonu gerekçe göstererek iddiaları reddediyor. Türkiye’nin en büyük şehrinde iki ardışık seçimde Erdoğan’ın seçtiği adayları yenen belediye başkanı, Erdoğan’ın kazanma serisini test edecek en zorlu politikacı olarak görülüyor.
Tutuklandıktan sonra İstanbul’da kitlesel protestolar patlak verdi, diğer şehirlerde ise daha küçük gösteriler oldu. Erdoğan henüz davayla ilgili kamuoyuna bir açıklama yapmadı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının Erdoğan’la ilişkilendirilmemesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin hukuk devleti olduğunu söyledi.
Avrupalı yetkililerden sınırlı bir tepki geldi. Alman Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sebastian Fischer, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını “son derece rahatsız edici” olarak tanımlamanın ötesine geçmedi. Şansölye Olaf Scholz, bunu Türk demokrasisi ve ikili ilişkiler için “moral bozucu” olarak nitelendirdi.
Tartışmasız bir şekilde Erdoğan’ın dış ilişkilerdeki artan statüsünün bir yansıması. Son zamanlarda , Esad rejiminin çöküşünden sonra komşu Suriye’de önemli bir nüfuz kazandığı için bir zafer turu atıyor.
Ekonomik alanda, Türkiye 2023 ortalarından bu yana ilerleme kaydetti ve yakın zamanda Erdoğan’ın alışılmadık politikalarından hayal kırıklığına uğramış gelişmekte olan piyasa yatırımcılarını geri kazandı. Bunlar arasında kredi teşvikini harekete geçirmek ve fiyat istikrarı pahasına ekonomiyi turbo şarj etmek için ultra düşük oranları yer aldı.
2023’te yeniden seçilmesinin ardından Erdoğan, piyasa dostu bir ekibin politika dümenini ele almasına ve iktidarı sırasında görülen en kötü hayat pahalılığı krizini, alışılmadık bazı politikaları tersine çevirerek çözmesine izin verdi; bu U dönüşü, Merkez Bankası’nın faiz oranlarını artırmasına yol açtı.
Ancak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğindeki ekonomik programın, son bir yılda gerçekleşen onlarca yatırımcı toplantısına rağmen siyasi gelişmelere karşı kırılgan olduğu ortaya çıktı.”
Londra merkezli HSBC yıl sonu dolar/TL tahminin korurken, ‘sert yükselişin mümkün’ olduğunu kaydetti.
HSBC, İBB operasyon soruşturmalarından sonra Türkiye’ye dair yeni rapor yayınladı.
‘nin haberine göre doların yılı 41-43 lira aralığında kapatacağı tahminlerini koruduklarını belirten banka “Yıl sonuna kadar dolar/TL’de daha sert bir yükseliş mümkün” diye ekledi
Raporda ayrıca “İBB Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alınması Türkiye’nin karşı karşıya olduğu siyasi belirsizliği artırıyor ve potansiyel olarak makro politika yapıcılar için zorlayıcı” dendi.
ABD’nin önemli yatırım bankalarından Goldman Sachs, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) dolarizasyon riskini kontrol altına almak için yeterli alana sahip olduğunu belirterek, doların 12 ay sonra 42 lira seviyesinde olacağını tahmin etti.
Analizde, TCMB’nin brüt rezervlerinin 174 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğu hatırlatılarak, merkez bankasının swaplar hariç net rezervlerinin geçen yılın başından beri yaklaşık 100 milyar dolarlık artış gösterdiği ifade edildi.
TCMB’nin nisan toplantısında 250 baz puanlık indirim öngörüsüne yönelik riskin “arttığının” ifade edildiği analizde, şunlar kaydedildi:
“TCMB’nin ilk etapta liranın yükselmesine izin vermesi ve bizim görüşümüze göre faiz indirimlerini engellemediği sürece daha zayıf bir lirayı tercih etmesinin bileşimi lirayı Çarşamba günkü kapanış seviyesine yakın bir yerde dengeleyeceğini gösteriyor. Bu noktada, 12 ay sonrası için 42 lira olan döviz tahminimizi değiştirmek için bir neden görmüyoruz. Bu nedenle enflasyon ve uzun vadeli faiz tahminlerimiz üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu değerlendiriyoruz.”
Analizde, yabancı yatırımcıların ileriye dönük olası satış baskısının muhtemelen sınırlı kalacağının beklendiği ifade edilerek, son gelişmelerin Türkiye’nin ekonomik büyümesi üzerinde sınırlı etkisi olacağı öngörüldü.
10HABER’e abone olun, bağımsız gazeteciliğe destek verin,
10HABER’in zengin ve özgün haberleri ile uzman köşe yazarlarını her gün sınırısızca okuyun