21 Mayıs'ta başlayan 52. İstanbul Müzik Festivali, Khatia Buniatishvili konseriyle sona erdi. İş Kuleleri'ndeki konseri büyük ilgi gören Gürcü piyanist üç kez bis yaptı. 23 günlük maraton biterken unutulmaz anlar da İstanbulluların hafızasına kazındı
Aslında 1 Haziran’da gerçekleşecekti bu konser. Ama Khatia Buniatishvili’nin sağlık sorunları nedeniyle ayın 13’üne ertelendi. Böylece 52. İstanbul Müzik Festivali’nin kapanışı ona kısmet oldu. Khatia Buniatishvili dün akşam İş Kuleleri’nde piyanosunun başına geçti ve unutulmaz bir resitale imza attı.
Günümüz klasik müziğinin en büyük yıldızlarından biri olarak kabul edilen Gürcü piyanist, konserde yeni albümü ‘Labyrinth’teki şarkıları seslendirdi. İstanbul’a bir önceki gelişinde de İş Kuleleri’ndeki salonda konser veren piyanist, Erik Satie’nin ‘1 nolu Gymnopedies’ eseriyle resitaline başladı. Sahnenin ortasında tüm konsantrasyonuyla resitaline devam eden Gürcü piyanist, 2020’de yayınladığı albümünden parçaları seslendirerek konsere ve Bach’tan Chopin’e geniş bir yelpazedeki seçkiyle devam etti.
İş Kuleleri Konser Salonu, akustik bakımından İstanbul’un önde gelen mekânlarından. Ancak insan bu konseri hele böyle bir yaz akşamında keşke açık hava bir mekânda yaşasaydık diye de hayal kuruyor. Bu yargıya en çok da Chopin’in prelüdlerini dinlerken kapılıyor insan. Buna bir de Khatia Buniatishvili’nin sahne ışığı da eklenince ambiyans daha da güzelleşiyor. Kim bilir belki bir gün…
Gördüğü yoğun ilgi nedeniyle ek kontenjan açılan konserin sonunda Khatia Buniatishvili dakikalarca ayakta alkışlandı. Seyircinin onu bırakmaya niyeti yoktu. Tam üç kez biz yapan piyanist, gördüğü ilgiden ötürü son derece memnun biçimde sahneden ayrıldı. Bir dahaki buluşmanın bu denli uzun sürmeyeceğini öngörüyoruz. Frankfurt’tan İstanbul’a gelen müzisyenin bir sonraki durağı Monaco olacak. Bu yoğun programında sosyal medya hesabında İstanbul’dan hiç fotoğraf paylaşmayan müzisyen belli ki şehri gezmeye dahi fırsat bulamamış.
İstanbul’un en köklü müzik festivali dün sona erdi. Festival direktörü Efruz Çakırkaya ile etkinlikler boyunca her buluşmamızda önümüzdeki sene için tüyo almaya çalışsam da şimdilik sır vermedi. Şimdiden önümüzdeki yılın programı şekillenmiş. Malum klasik müzik dünyasında işler böyle yürüyor. Bu yılki festivale dönecek olursak; hem AKM gibi kendisiyle özdeşleşen konser mekânlarında hem de farklı noktalarda unutulmaz konserlere tanıklık ettik.
Yine her yıl olduğu gibi sipariş eserlerin prömiyerini dinlediğimiz festivalde akılda kalan sahnelerden bazıları da konser mekânı önünde oluşan uzun kuyruklardı. Sent Antuan Kilisesi ve Süreyya Operası’nda karşılaştığımız bu manzaranın benzerini Atatürk Kültür Merkezi’nde de gördük. Türkiye’nin genç yeteneği piyanist İlyun Bürkev’in solistliğinde başlayan festival bu yıl piyanonun yıldızlarını da ağırladı. Maria Joao Pires, Gülsin Onay ve Khatia Buniatishvili gibi yıldızları ağırlayan festival, Türk-Macar Kültür Yılı kapsamında da özel konserlere ev sahipliği yaptı.
Türkiye ile Macaristan arasındaki diplomatik ilişkilerin tesis edilişinin 100. yılı kutlamaları çerçevesinde Budapeşte Festival Orkestrası, şef Ivan Fischer yönetiminde AKM’de konser verdi. Orkestra üyelerinin seslendirdiği ‘Kızılcıklar Oldu Mu’ gecenin büyük sürpriziydi. Bu unutulmaz performansın yanı sıra festivalin öne çıkan bir diğer konseri yine AKM’deydi. Bu kez konuk, Macar Devlet Korosu’ydu. Şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile sahneyi paylaşan koro, Mozart’ın başyapıtı ‘Requiem’i seslendirdi. Şef Tenan’ın ince dokunuşlarını hissettiğimiz konser, festivalin unutulmazları arasına girdi.
Son yıllarda festival mekânları arasında görmeye alıştığımız Kapalıçarşı, Klasik Türk Müziği konserine ev sahipliği yaparken Deniz Müzesi de festivalin teması olan ‘Kökler’ buluşmasına tanıklık etti. Sevimli bir kedinin rol çaldığı konserde Maria Joao Pires, bu yılın en çok alkış alan icralarından birine imza attı. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nın bu kedisiyse Türk basını kadar yurtdışında da adından söz ettirdi.
İstanbul’un bu özel festivalinin sona ermesinin hüznü var muhakkak. Ancak daha şimdiden bir sonraki için merak ve heyecan başladı bile. Yine dünya çapında yıldız solist ve toplulukları izlemeyi umduğumuz festivali, yalnız bırakmayıp sahiplenen müzikseverleri de tıpkı festival ekibini olduğu gibi tebrik etmek gerekiyor. Zira bu iş, seyirci varsa güzel. Festivali günbegün 10Haber’de takip ettik. Şimdiyse 53. İstanbul Müzik Festivali’nde görüşmek üzere.