İlk kez Türkiye'ye gelmişti. İstanbul'a geldiği andan konserin başladığı âna kadar bu şehirden büyülendiğini gizlemedi. Ardından da sahnede izleyicileri büyüledi. Festivalin yıldız konuğu Chris Isaak performansıyla hafızalarda yer edinip gitti.
İstanbul’un birkaç etkinlik mekânına evsahipliği yapan kongre vadisi dün akşam en hareketli günlerinden birini yaşadı. Hem Taksim hem de Maçka yönünden insanlar sıcak ve nemli havaya rağmen Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’na doğru yürüyordu. Kimi cuma trafiğiyle boğuşmuş kimisiyse bir konser öncesi ritüelini uygun şekilde bir şeyler yiyip içip öyle gelmişti kapıya. Alanda biriken kalabalık adım adım kontrollerle içeri alınırken herkeste 31. İstanbul Caz Festivali’nin bu en iddialı konserine dair heyecan gözlemlenebiliyordu. Kış aylarından itibaren merakla beklenen konserin biletleri tahmin edileceği üzere çoktan tükenmişti. İstanbul, ilk kez ağırladığı Chris Isaak’i izlemeye hazırdı. Belli ki Chris Isaak de öyle.
Güneş battı ve Chris Isaak sahneye çıktı. Bu esnada kapıda içeri girmeyi bekleyen seyirciler de yerlerine oturdu. ABD’li müzisyen konsere geçmeden önce birkaç söz söylemek için mikrofon başına geçti. Avrupa turnesine İstanbul’dan başladığını belirten müzisyen kentten çok etkilendiği ve şaşkınlık içerisinde olduğunu belirtti. Bu övgü güzel olsa da önceki düşüncelerini bilgi çağında güncellememiş olması da üzücü. Neyse. Mavi smokiyle şarkılarını söylemeye başlayan 68 yaşındaki yıldızenerjisiyle de dikkat çekti. Konser sonuna kadar onu sahnede görmeyi umanlar yanılıyordu. Zira Isaak, çok da geçmeden elinde mikrofonuyla sahneden indi ve seyirciler arasında dolaşarak şarkı söylemey başladı.
Konsere gelen müzikseverlerle hiç konuşmadan sahneden ayrılan müzisyenleri düşününce bu tavır ortama kuşkusuz daha fazla enerji ve sıcaklık kattı. Chris Isaak bu enerjiye klasik şarkısı ‘Wicked Game’ ile kısa bir mola verdi. Gerçi şarkının sözleri ve klibini düşündüğümüzde bu bir serinleme yaratır mı meçhul. Ama en azından hareketli başlayan konser büyük beğeni toplayan yorumla temposunu düşürdü.
31. İstanbul Caz Festivali’nin heyecanla beklenen konserinde Chris Isaak belli ki karşısında katılımcı bir seyirci kitlesi istiyordu. Tüm seyircileri ayağa kaldırıp rock’n’roll yapmaya davet ettikten sonra sırada duygusal bir an vardı. Müzikal anlamda kendisinin ilham kaynağı olarak tanımladığı Roy Orbison’u sahnede anan Isaak gitarıyla ‘Pretty Woman’ı söylemeye başladı. Bu şarkıda kimi gençliğini kimisiyse Julia Roberts’ı hatırladı. Her yaş grubundan müziksevere rastlayabileceğimiz konserde enerjisiyle dikkat çeken müzisyen iki kez kıyafet değiştirdi. Açılışta gösterişli mavi smokiniyle sahneye çıkan müzisyen apanış kısmındaysa iddialı bir kostümle sahnedeydi. Sadece canlı bir şekilde müzik dinlemek değil de işin içinde biraz da gösteri olmasını isteyenlerin bu konserde keyfine diyecek yoktu.
Aynı kuşak ve tarzın müzisyenleri olmasa da Julio Iglesias, Enrico Macias ve Robbie Williams gibi isimlerde de gördüğümüz diyaloğa açık ve seyirciyle iç içe olma tavrını meğer özlemişiz. Zira sanki bu devirde müzisyen ve dinleyici arasında biraz mesafe var gibi. Konsere dönecek olursak ‘My Happiness’, ‘Baby Did Bad Bad Things’ ve ‘Only the Lonely’ gibi klasiklerin ardından ‘Can’t Help Falling in Love’ı söyleyen müzisyenin yavaş yavaş sahneden ayrılık vakti geliyordu. İki saate yakın bir süre sahnede kalan, şarkı söyleyen, müzikseverlerle iletişim kuran, onları gösteriye dahil eden Chris Isaak, dakikalarca ayakta alkışladı. Alkışlara karşılık veren müzisyen seyircileri selamlayıp sahneden ayrıldı. Geride hem İstanbullular için 2024’ü andıklarında mutlulukla bahsedecekleri bir konser kaldı hem de Chris Isaak turnesine kendisi adına muhteşem bir başlangıç yaptı.