Gökhan Zan krizi: Yeni bir kayıt çıktı ve CHP’nin adayı bugünü işaret etti
AYM'nin ikinci hak ihlali kararına rağmen Can Atalay hala tutuklu. Avukatlar AYM kararı sonrası Çağlayan Adliyesi'nde bir araya geldi, nöbete başladı. Özgür Özel de açıklama yaptı, "Hatada direnmek ülkeyi felakete götürür" dedi.
Can Atalay Gezi davasında 18 yıl hapse çarptırıldı ve TİP Hatay Milletvekili seçildikten sonra Yargıtay cezasını onadı. 25 Ekim’de AYM Can Atalay’ın bireysel başvurusunu görüştü, ‘hak ihlali’ kararı verdi. Ancak bu karar Yargıtay ile AYM arasında krize neden oldu çünkü Yargıtay ‘hak ihlali’ veren Yüksek Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Muhalefet bunu ‘yargı darbesi’ olarak nitelendirirken iktidar ise taraf değil hakem olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu krizi uzun zamandır dile getirdiği yeni anayasaya bağladı.
Hakkındaki tahliye kararı uygulanmayan Can Atalay ise ikinci kez AYM’ye başvurdu ve dün AYM bu başvuruyu da görüştü. Mahkeme Can Atalay’ın Anayasanın 148. maddesinde bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Daha önceki 25 Ekim kararında yer almayan bu ilave karar, Anayasa Mahkemesi’nin kendi kararının uygulanmamasını da başlı başına bir insan hakkı ihlali sayması anlamına geliyor. AYM kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi ama Atalay hala tutuklu.
Avukatlar da Can Atalay için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya geldi. Atalay’ın avukatı Deniz Özen, AYM kararlarının kesin ve bağlayıcı olduğunu belirterek anayasanın 153. maddesine vurgu yaptı. Avukat Özgür Urfa ise açıklamasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne seslendi ve Bu yargı darbesinin parçası olmamalılar. AYM kararını yerine getirmek zorundalar, bu kararı beğenmiyor olabilirler, bu karar hoşlarına gitmeyebilir, elleri bu karara imza atmaya gitmiyor olabilir ama uymak zorundalar, aksi suçtur” dedi.
Özgür Özel AYM’nin ikinci ihlal kararına rağmen Can Atalay’ın serbest bırakılmamasını değerlendirdi. Özel, “Anayasa Mahkemesi’nde karar 3 karşı oya karşı oy çokluğuyla alındığı halde uygulanması için yollanıldığı mahkemeye oy birliğiyle yollanıyor. Yani Anayasa Mahkemesi üyeleri diyorlar ki, ‘Karar ne olursa olsun, mutlaka uygulanmalıdır.’ Buradan sonra bu kararı uygulamamak hukuk tanımazlık, anayasa tanımazlıktır. Bu kararı uygulamayanlar kendi varlıklarını inkar ediyorlar. Çünkü adı ne olursa olsun Cumhuriyet Savcısı, Yargıtay Üyesi, Danıştay Üyesi, Anayasa Mahkemesi Üyesi, milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı hepimiz yetkilerimizi anayasadan alıyoruz. Anayasayı tanımayan devleti tanımaz, devleti tanımayan bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Bu karardan sonra hatada direnmek ülkeyi felakete götürür. Bu konudaki duruşumuz net” dedi.