TFF ve RTÜK, spor programlarına çekidüzen verecek
RTÜK programda bir konuk 'Ermeni soykırımı' dedi diye Açık Radyo'nun lisansını iptal etti. Ama o karardan sadece bir gün önce İstanbul'da bir mahkeme 'Ermeni soykırımı' ifadesini kullanmanın suç olmadığına hükmetti.
Tarih 2 Temmuz 2024… Yani iki gün önce, Çağlayan’daki İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir davanın duruşması var. Sanıklar gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül. İki gazetecinin yargılanmasının nedeni o dönem çalıştıkları Bianet internet sitesinde yayımlanan ’19. ve 20. Yüzyıl Manşetlerinde Ermeni Soykırımı’ başlıklı kitabın tanıtım yazısı. Elif Akgül yazıda Ermeni Soykırımı Müzesi Direktörü Hayk Demoyan’ın hazırladığı ‘Armenian Genocide: Front Page Coverage In the World Press / Ermeni Soykırımı: Dünya Basını Manşetleri’ kitabını tanıtıyor, içeriği hakkında bilgi veriyor.
İşte bu yazı nedeniyle iki gazeteci hakkında ‘Türk milletini alenen aşağılamak’ iddiasıyla dava açılmış. İki gün önce mahkeme de kararını veriyor: Ortada suç yok! İki gazeteci beraat ediyor.
Tarih 3 Temmuz 2024. Yer RTÜK… Üst kurul toplanıyor ve Açık Radyo’da yayınlanan Açık Gazete programında bir konuk ‘Ermeni soykırımı’ dediği için daha önce radyoya ve programa verdiği cezayı hafif bulup el artırıyor ve Açık Radyo’nun yayın lisansını iptal ediyor. RTÜK’ün ilk cezası konuğun ‘Ermeni soykırımı’ ifadesine programı yapan Ömer Madra ve Özdeş Özbay itiraz etmedikleri için. Çünkü ifade ‘Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ediyor’muş ve Açık Radyo’ya kapatılma cezası veriliyor.
Lakin Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri bir gün önce ‘Ermeni soykırımı’ tanımının suç olmadığına kararı vermiş. Ki Türk yargısının bu konuda daha önce de bu yönde kararları var. Mesela 2018’de İnsan Hakları Derneği’nin 24 Nisan’da izin verilmeyen basın açıklamasında ‘Ermeni soykırımı’ndan bahseden pankartlar taşıdıkları için derneğin üç üyesi gözaltına alındı. Savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararı verip ‘soykırım’ kelimesinin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini açıkladı.
Bir başka örnek. Diyarbakır Barosu 24 Nisan 2017 tarihinde ’24 Nisan/Büyük Felaket: Ermeni Halkının Acısını Paylaşıyoruz’ ve 24 Nisan 2018 tarihinde ‘Ermeni Halkının Dinmeyen Acısını Paylaşıyoruz’ başlıkları basın açıklamaları yaptı. Açıklamalarda ‘soykırım’ ifadesini kullanıldığı için dönemin baro başkanı Ahmet Özmen ve sonraki baro başkanı Nahit Eren’in de aralarında bulunduğu 10 baro yönetim kurulu üyesi hakkında dava açıldı. Gerekçe ‘soykırım’ ifadesinin ‘Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama’sıydı.
Diyarbakır 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen yargılamada savcı mütalaasında “Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi ifade özgürlüğü sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler için de uygulanabilmelidir’ kararı ışığında bu kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği…” şeklinde cümleler kurmuştu. Mahkeme de bütün sanıkların suçsuz olduğuna hükmetti.
1915’te Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu topraklarında yaşayan Ermenileri Suriye’ye göç ettirme kararı ve bu karar sonrasında yaşananlar ‘Ermeni tehciri’ farkıl şekillerde tanımlanıyor; ‘Sözde Ermeni soykırımı’, ‘Ermeni kırımı’, ‘Ermeni mezalimi’, ‘Ermeni soykırımı’. Türkiye’de ‘soykırım’ ifadesine karşı hassasiyet var. Lakin yargının bu konuda tavrı net; ‘Ermeni soykırımı’ demek suç değil.
Ama bir de madalyonun diğer yüzü var. Birçok ülkenin yaşananları ‘soykırım’ olarak tanımlaması ve parlamento kararlarıyla bu tanımı ülkelerinde yasal zemine oturtması da o ülkelerde ifade özgürlüğüne tersten balta vuruyor. Bu konuda Vatan Partisi Doğu Perinçek’in davası akıllara geliyor.
Perinçek 2005 yılında İşviçre’de yaptığı bir dizi konuşmada Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915 ve sonraki yıllarda Ermeni halkına karşı soykırım suçu işlemediğini savundu. İsviçre’de aleyhinde açılan davada Perinçek soykırımı inkar ettiği gerekçesiyle suçlu bulundu ve ceza aldı. Perinçek de davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM verdiği kararda Perinçek’in ifadelerinin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetti, İsviçre’nin bu tür ifadeleri suç sayma ve cezalandırma konusunda hiçbir uluslararası yükümlülüğü olmadığını belirtti.
Dolayısıyla ne Türkiye’de ‘Ermeni soykırımı’ demek suç ne de ‘Ermeni soykırımı’nı tanıyan ülkelerde ‘soykırım yapılmadı’ demek. Hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor.
Açık Radyo da RTÜK’ün verdiği ceza sonrasında yaptığı açıklamada bunun altını çiziyor: “Cezaya konu program içinde ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırlarını aşan bir ifade bulunmadığı gibi gerek karara konu ifadeler ve gerekse anılan programın bütünü değerlendirildiğinde evrensel nitelikteki gazetecilik ilkelerine aykırı yön bulunmamaktadır.”