Eray Özer T24'e yazdı: RTÜK Lisansı hangi kriterlere göre talep ediliyor; Cumhuriyet Gazetesi, İlker Canikligil’in FluTV’si ve Fatih Altaylı dışında lisans istenen Youtube kanalı yok. Lisansın 10 yıllık istenmesi, ücretin 900 küsur bin lira olması da cabası…
Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun tutuklanan Fatih Altaylı’dan daha tutuklanır tutuklanmaz yayın lisansı istemesi kafaları karıştırdı. Herkese açık bir platform olan YouTube’da yayın yapmak için devletten lisans mı almak gerekiyordu? Türkiye’de milyonlarca YouTube yayıncısı var, dünyanın hiçbir yerinde lisans istenmezken Türkiye’de sadece siyaseten dikkat çeken isimlerden lisans istenmesi bir tartışma başlattı. T24’ten Eray Özer bu tartışmayı aydınlığa çıkarmayı hedefleyen bir yazı yazdı. Aynen aktarıyoruz:
Bu çok doğru ve cevabı üzerinde hukuki açıdan teorik bazı tartışmaları beraberinde getiren bir konu. Zira, Youtube’dan yayın yaptığımızda aslında Türkiye’den bir video dosyasını Türkiye dışında kurulmuş uluslararası bir şirketin size sağladığı abonelikle, yine yurt dışındaki server’lara yüklemiş oluyorsunuz.
İçeriğiniz Türkçe bile olsa hedef kitleniz tüm dünya aslında. Dolayısıyla “ulusal sınırlar dahilinde” yayın yapmıyorsunuz.
Buna rağmen RTÜK, 1 Ağustos 2019’da 6112 Sayılı Kanun’a getirdiği bir ekle, yeni bir yönetmeliği devreye soktu ve internet yayınlarını RTÜK ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) denetimine tabi kıldı.
O dönem bu yönetmeliğin Netflix, BluTV gibi dijital streaming platformları için devreye sokulduğu yazılıp çizildi. Amaç da bu platformlardaki içeriği müstehcenlik başta olmak üzere çeşitli kriterler üzerinden denetime tabi kılmaktı.
Yine o dönem Youtube gibi platformlar üzerinden yapılan yayınların bu yönetmelik kapsamına girip girmediğinin biraz muğlak, gri bir alanda kaldığı söylendi.
Hukukçu Kerem Altıparmak o dönemde Bianet’ten Hikmet Adal’ın sorularını yanıtlarken (https://bianet.org/haber/altiparmak-rtuk-yonetmeligi-turkiye-sansur-tarihinin-en-buyuk-adimi-211190) şöyle diyordu:
“Youtube platform olarak sorumlu olmasa da, Youtube üzerinden yayın yapan kişi veya sürekli olarak yayın yapan kanalların bundan etkilenip etkilenmeyeceği muallakta kalıyor ki, bence bu durum bilerek muallakta bırakılmış. Bunların hepsi RTÜK’ün yorumuna kalmış olacak.”
Gerçekten de öyle oldu ve Youtube’da yayın yapan kanallar için uzun süre lisans talebi olmadı. Ta ki 2024’ün sonuna dek.
2024’ün son ayında RTÜK Cumhuriyet Gazetesi’nin Youtube kanalı için lisans talep etti.
İşte bu çok yerinde sorunun yanıtı belirsiz. 2024’ün sonunda Cumhuriyet gazetesinden lisans alınması talep edildikten sonra kimden hangi gerekçelerle lisans talep edildiği sorusu basında da çok tartışıldı ama kriterlerin ne olduğu sorusu bugün hala bilinmezliğini koruyor. Yani fiili durum şu: RTÜK, bir sebeple, sizden lisans almanızı talep ediyor. Bunu da internet sitesinde duyurarak yapıyor. Bu duyurunun internet sitesinde yayımlanmasından sonraki 72 saat içinde lisans başvurusu yapmanız gerekiyor.
Mesela bir başka tuhaflık, kısa süre önce İlker Canikligil’in kurduğu FluTV ve Fatih Altaylı’nın Youtube kanallarının lisans alması gerektiğinin RTÜK tarafından açıklanması esnasında yaşandı.
RTÜK sosyal medya hesabından bu iki kanal için lisans talep edeceğini duyurdu.
İki kanal da bu talebin sosyal medyadan değil resmi şekilde yapılması gerektiğini, aksi halde yok hükmünde olacağını savundu. (Yani en azından RTÜK’ün kendi sitesinden.) Lakin takip eden süreçte hemen resmi duyuru yapılmadı. Kanallar da bu süre zarfında lisans başvurusu yapmadı.
Gizemli bir şekilde bir süre beklendi ve sonra sadece FluTV’den bu lisans resmi sitede duyuru yapılarak talep edildi. Duyuruda Fatih Altaylı’nın kanalı yoktu. Niye olmadığını da Altaylı dahil kimse bilmiyordu. Ta ki birkaç gün önce resmi duyuru yapılana dek.
Cüneyt Özdemir de geçenlerde bir yayınında kendisinden de lisans istendiğini söyledi. Fakat böyle bir durumda talebin RTÜK’ün internet sitesinden yayınlanması gerekiyor. Henüz Özdemir’e dair böyle bir duyuru yok.
Bir sorun da duyuruların internet sitesinden açıklanmasından sonra 72 saatlik başvuru sürenizin başlıyor olması. Adresinize tebligat geliyor evet ama gecikebilir. O yüzden Youtube’da kanalınız varsa her sabah kalkıp “Bugün benden lisans istenmiş mi” diye RTÜK’ün sitesini ziyaret etmeniz gerekiyor.
Şaka gibi, biliyorum. Ama maalesef değil.
Bir kere lisans ücreti hiç de az değil. İnternet gibi her şeyin bir günde değiştiği, yayınların ömürlerinin ve içeriklerinin sürekli farklılaştığı bir mecrada RTÜK sizden 10 yıllık lisans ücreti talep ediyor.
Yani, 10 yıl dijital dünya için o kadar uzun bir süre ki, örneğin “O zamana Youtube diye bir şey kalacak mı,” “yoksa yerini başka bir
platform mu alacak,” “yeni platformlar ortaya çıktığında benim ödediğim lisans ücreti ne olacak,” gibi sorular çok haklı ve cevabı belirsiz sorular. Hepsini geçelim, aynı içeriği 10 yıl boyunca istikrarlı bir şekilde üretmek bile bir mesele.
Bunun dışında lisansı aldığınız andan itibaren içeriğiniz tıpkı TV kanalları ve radyolar gibi RTÜK denetimine tabi hale geliyor.
Alabileceğiniz cezaları, yayın durdurma kararlarını (artık nasıl olacaksa) geçelim, dijital içerikleri konvansiyonel medyanın kantarıyla tartmaya kalkmak bile başlı başına problemli bir yaklaşım.
Hepimizin bildiği üzere internetin yayıncılık dili farklı. Dijital yayıncılıkta başarının yolu daha rahat, daha samimi bir dil kullanmaktan geçiyor. Siz kalkıp da dijital yayıncıları TV’lerin diliyle içerik sunmak zorunda bırakırsanız aslında bir noktada onların yaşama şansı elinden almış olursunuz.
Kaldı ki, mesela Youtube’daki yayınları lisanslama derdine düşerseniz yayıncıları oradan başka mecralara kaçmak zorunda bırakabilirsiniz.
Diyelim gittikleri yeni platformları da denetlediniz, bu iş korsan yazılımlarla yayıncılık yapmaya kadar gidebilir.
Ayrıca ilk denetlediğiniz platformu maddi zarara uğratmış olmanız nedeniyle bazı hukuki süreçlere de muhatap olabilirsiniz.
2025 lisans ücreti fiyatları 10 yıl karşılığında 926,214 TL. Yıllık 92,622 liraya geliyor. On yıllık ücreti yıl yıl, toplamda 10 taksit halinde ödeyebiliyorsunuz.
Bir dolu da evrak hazırlamak gerekiyor. Evrak listesi uzun.
Hazırlaması meşakkatli. O nedenle önce üç ay, daha sonra üç aylık uzatma sahil toplamda altı aylık bir süre alabiliyorsunuz. Tabii üç aylık ücretleri yatırmak mukabilinde.
Dediğim gibi evrak listesi uzun: Marka tescil başvurunuz… (Yoksa yaptırmanız gerekiyor.) Şirket yöneticilerinin atama kararları… Ödenmiş sermayenize ilişkin mali müşavir raporu… Vs vs…
En acayip kısmı da lisans başvurusunda bulunabilmek için Anonim Şirket olmanızın istenmesi. Evet. Limited veya şahıs şirketiyseniz lisans alamıyorsunuz. Yani RTÜK resmen şirket yapınıza müdahale ediyor.
“Youtube’da kendi halimde bir kanal açayım, şahıs şirketi kurayım, ekmeğimi yine gazetecilikten çıkarayım” dediniz ve bir anda kendinizi AŞ’nin yönetim kurulu başkanı olarak buluyorsunuz.
Çok yerinde ve cevabı belirsiz bir soru. Bu konuda hiçbir netlik yok. Yine inanması güç ama kimden neye göre lisans istendiğini şu anda kimse bilmiyor. Piyango gibi. Size de çıkabilir. Daha çok RTÜK’ün “kafasına göre” lisans talep etmesi gibi bir durum var, halihazırda belirlenmiş kriterler yok.
Sadece haber içeriklerinden lisans talep edilmesi gibi bir kriter getirilse bile binlerce yayıncı çok az sayıda takipçiye sahip ve söz
konusu on yıllık ücreti ödemeleri ihtimal dahilinde bile değil.
Belli bir takipçi sayısının üzerindeki hesapların tamamından lisans istenecek olursa bu defa da içerikler neye ve kime göre kategorize edilecek?
Sadece spor içeriği üreten milyonluk takipçilere sahip hesaplar da “haber” kategorisinde mi değerlendirilecek? Ki aslında onlar da
haber kanalları…
Yahut oyun oynayan, bununla birlikte gündeme ilişkin yorum yapmaktan geri durmayan (yani bir anlamda habere de bulaşan) “gamer”ların hesapları da haber olarak ele alınabilir mi?
Bunlar cevaba muhtaç sorular. Şu ana kadar sadece Cumhuriyet, FluTV ve Fatih Altaylı’nın hesaplarından lisans istenmesi ister istemez sınırları muğlak bir yönetmeliğin RTÜK tarafından iktidarın sopası gibi kullanıldığını düşündürüyor.
İktidara yakın hesaplar neden bu uygulamadan muaf, bilmiyoruz.
RTÜK yakında interneti de kapsayacak biçimde RİTÜK’e dönüşecek gibi görünüyor. Hatta düzenlemenin Meclis kapanmadan geçirilmesi gibi bir niyet olduğu da kulislerde konuşuluyor.
Korkulan şey ise şu: Muhalifleri susturmak adına kriterlerin daraltılıp lisans talebinin yaygınlaştırılması durumunda pek çok küçük yayıncı Youtube’a veda etmek durumunda kalabilir. RİTÜK’le internet bir daha eskisi gibi olmayabilir. Bekleyip göreceğiz.