Bodrum’da barajların dip suyunu kullanmaya itiraz var: Ekolojik sistem zarar görür
Bodrum Yalıkavak'ta cuma günü vahim sonuçları olabilecek bir deniz kazası oldu. Bir süperyat Yalıkavak körfezinde alargada demirli olarak duran bir başka yata arkadan çarptı. Kazanın oluş biçimi kadar iki yatın sahipleri de ilginçti.
Bodrum dev bir yarımada. Kuzeyinde dev Güllük Körfezi, güneyinde bir başka dev, Gökova Körfezi var. Ama bu iki dev körfezin yanı sıra, yarımada boyunca çok sayıda, artık onlara da ‘körfez’ dememiz gereken iri koylar veya doğal limanlar ve ondan da çok sayıda minik koylar, yani ‘bük’ler var. Bu doğal yapı da Bodrum’un neredeyse bütün kıyı şeridini deniz tatili yapılabilir bir yer haline getiriyor. Yani Bodrum’un turizm merkezi olması bu doğal coğrafyasından kaynaklanıyor.
Bodrum dağların tepesine kadar yayılmış siteleri ve deniz kenarında açılan ultra lüks otelleriyle sadece karasal turizmin yapıldığı bir yer değil; denizde de çok sayıda yat, megayat ve süper yat bütün o küçük körfezlerde, koylarda, büklerde yaz boyunca arzı endam ediyor. Üstüne bir de gündelik tur teknelerinin her gün binlerce insanla çeşitli koylara ve büklere gelmesini ekleyin, denizin üzeri artık Bodrum’un kara parçaları kadar, hatta Gümüşlük, Türkbükü-Gölköy gibi gözde koylarda karalardakinden daha kalabalık.
Bodrum yarımadasında üç büyük marina var aslında ama yaz sezonunda gerek Bodrum’dan ve gerekse dünyanın öbür ucu dahil yer yerden gelen tekneler daha çok koy ve büklerde durmayı, içindeki yolcuları veya sahiplerini buralarda yaşatmayı tercih ediyor.
Örneğin Bodrum yarımadasının en büyük (ve en süper lüks) marinası Yalıkavak’ta ve bu marina aslında hınca hınç dolu. Belki de marina dolu diye, çok sayıda yat, megayat ve hatta süperyat Yalıkavak koyunda (körfez mi demeli) marinanın dışında alargada, yani demir atmış biçimde denizin ortasında durmayı tercih ediyor. Aslında Yalıkavak koyu tekneyle durup birkaç gün geçirmek için hoş bir yer değil. Denizi artık çok kirli ve bulanık. Ama Yalıkavak’ta buna rağmen alargada duran şaşırtıcı sayıda çok tekne var.
Alargada durmanın bir sonucu var: Rüzgar estiğinde bütün alargadaki tekneler birden yön değiştiriyor. Yani denizde demirli bir tekneyi otoparkta yerinden hiç kıpırdamayan bir otomobil gibi düşünmemek lazım. Bu tekneler rüzgara göre sürekli su üzerinde hareket ediyorlar.
Bu kocaman deniz araçlarının alargada durması, denizde yol alırken onların arasından geçmeyi, manevra yapmayı hayli zorlaştırıyor. Minik bir deniz aracınız varsa sorun yok ama sizinki de demir atacak yer arayan bir başka yatsa, durum büyük kaptan ustalığı gerektirmeye başlıyor. Öyle bir yer bulup demir atmalısınız ki, sizin tekneniz rüzgarda yön değiştirse bile başka bir tekneye çarpmamalı.
Şimdi gelelim cuma günkü ‘kaza’ya…
Elden ele dolaşan onlarca video kaydı var kazanın. 93 metrelik dev süperyat ‘Ice’ (Buz) adlı deniz aracı sanki dümeni kilitlenmiş de manevra yapamıyor izlenimi vererek alargada demirli duran ‘A. Mey’ isimli kocaman bir yata geliyor ve arkadan çarpıyor. Neyse ki bu çarpışmada ne can kaybı var ne de çok büyük maddi hasar, ama çarpma anında çarpılan A. Mey’in içinden bir video var, panik elbette çok büyük. İnsanlar son kez dua ediyor, kelimei şehadet getiriyor, korku o kadar büyük doğal olarak.
Kazanın gerçek sebebini veya bunun kaza olup olmadığını elbette Yalıkavak Limanı yetkilileri belirleyecek ama tecrübeli denizcilerin görüntülere bakıp söylediği, ‘Ice’ isimli süperyatın dümeninin kilitlenmediği, dev yatın aslında koyda demir atacak yer aradığı ve yer ararken de ileride gördüğü bir sığlıkta karaya oturmaktan korktuğu için dümen kırıp çaresiz biçimde A. Mey’e arkadan çarptığı. Radar kayıtları bu şüpheyi doğrular nitelikte. ‘Ice’ isimli süper yat, Yalıkavak koyunda kendine yer arıyor sanki.
Ama tabii kaza öncesinde Ice’ın korna çalmaması, neredeyse hiç uyarı yapmaması gözlerden kaçmıyor. Sanki kasıtlıymış gibi gidiyor A. Mey’in üzerine doğru Ice. Motorları da yüksek sayılabilecek bir devirde çalışıyor, bu da teknenin arkasından çıkan köpükten anlaşılıyor.
Ice’ın kaptanı istese motorları tornistan yapabilir, bu arada teknesinin yönünü değiştirebilir, en azından A. Mey’i uyarsa, onlar motor çalıştırıp birkaç metre ileri gidebilir ve böylece kaza yaşanmazdı. Ama bunların hiçbirini yapmıyor Ice’ın kaptanı.
Kazanın kendisi kadar kazaya karışan yatların öyküleri de ilginç aslında. Önce kazayı yapan Ice’ı anlatmak lazım.
Bu süperyat 2004 yılında Almanya’da yapılmış. İtalyan atıştırmalık markası Perfetti’nin sahibi Augusto Perfetti tarafından sipariş edilmiş ve inşaasına başlanmış. Ama daha yat yapılırken Azeri kökenli, Putin’in yakın çevresindeki Rus oligarklardan Süleyman Kerimov tarafından satın alınmış. Teknenin ilk adı ‘Air’ (Hava) imiş ama Kerimov onu ‘Ice’ (Buz) olarak değiştirmiş. Herhalde ilk sahibi de, Kerimov da ‘Son Hava Bükücü: Avatar’ adlı çizgi filmin hayranıydı.
2015’te Kerimov yatı Ekvator Ginesi’nin tartışmalı diktatörü Teodoro Obiang‘ın oğlu ve devlet başkanı yardımcısı olan Teodoro Nguema Obiang Mangue’ye 150 milyon dolara sattı. Obiang ailesinin servetinin kökenini tahmin edebilirsiniz, elbette kendi ülkelerini soyuyorlar, yolsuzluk yapıyorlar. Bu konuyu anlatan hayli zengin bir internet arşivi var, size Wikipedia sayfasının linkini bırakıyoruz.
Ice 150 milyon dolarlık maliyetini çıkarmak için dünyanın süper zenginlerine kiralanıyor. Bodrum’da bulunma sebebi de bu. Ya içindeki yolcuları indirdi ya da yeni yolcu almak üzereydi. Yalıkavak’ta gümrük ve pasaport çıkış noktası da var. O yüzden Türkiye’ye giren ve çıkacak teknelerin buraya gelmesi normal.
Deniz üstünde huzur içinde dururken ansızın bir dev süperyatın çarptığı ve savrulan A. Mey adlı tekne de çok yabancı değil.
Ona çarpan 93 metrelik süperyatın yanında minicik gibi gözükmesine bakmayın, o da 31,1 metre uzunluğunda ve hayli gösterişli bir tekne.
Biri ‘master kabin’ olmak üzere beş misafir kabini var. İçeriden gelen videodan teknenin çarpışma anında dolu olduğu, içinde çocuklar da bulunduğu görülüyor.
Türkiye’de Numarin’in Gebze’deki tersanelerinde yapılmış İtalyan tasarımı bu güzel teknenin sahibi de Türkiye’de Okan Holding’in veliahtı, halen Okan Eğitim Kurumları A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Okan. Biliyorsunuz, Okan Üniversitesi de var.