3’ü çocuk 7 işçinin öldüğü faciada ‘Yeşil Pasaport’ skandalı: Yıllık kazancı 2 milyon TL’yi bulmayan patronlara 10 milyon dolar ihracat şartı aranan yeşil pasaport verilmiş.
Dilovası’nda 3’ü çocuk 7 işçinin öldüğü faciada ‘Yeşil Pasaport’ skandalı patlak verdi. Yıllık kazancı 2 milyon TL’yi bulmayan şirketin patronlarına, 10 milyon dolar ihracat şartı aranan yeşil pasaportun verilmesi Meclis’e taşındı. CHP’li Ulaş Karasu “Utanmazlığın fotoğrafı” dediği çelişkiyi Bakan Işıkhan’a sordu.
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde meydana gelen ve 3’ü çocuk 7 işçinin yaşamını yitirdiği fabrika yangınına ilişkin hazırlanan iddianame ihmaller zincirinin yanı sıra büyük bir mali ve bürokratik çelişkiyi de ortaya çıkardı. Firma sahiplerinin üstünden çıkan “yeşil pasaportlar” ile şirketin resmi mali verileri arasındaki uçurum “Hayali ihracat mı, vergi kaçırma mı” sorusunu beraberinde getirdi.
İşte olayın tüm detayları ve iddianameye yansıyan o çarpıcı çelişkiler:
Dilovası’ndaki Ravive Kozmetik üretim tesisinde çıkan yangın, 3’ü çocuk olmak üzere toplam 7 işçinin feci şekilde yanarak can vermesine neden olmuştu. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanan soruşturma neticesinde hazırlanan iddianamede, firma sahipleri İsmail ve Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında “olası kastla öldürme” suçundan 7 kez ceza talep edildi.
Karar’dan Büşra Cebeci’nin haberine göre iddianamenin en dikkat çekici kısımlarından biri, yangın sonrası yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan firma sahipleri Altay Ali Oransal ve İsmail Oransal’ın üstünden çıkanlar oldu. Şahısların üst aramasında bordo pasaportların yanı sıra, yalnızca belirli kamu görevlilerine ve yüksek ihracat rakamlarına ulaşan iş insanlarına verilen “Yeşil Pasaport” (Hususi Damgalı Pasaport) bulundu. Ayrıca 19 bin 700 TL, 530 ve 4 bin 350 nakit para ele geçirildi.
Kamu görevlisi olmayan şirket ortaklarının yeşil pasaport sahibi olabilmesi için yasal mevzuat açık bir kriter sunuyor: İhracatçı olmak. Yasaya göre, bir şirket sahibinin bu haktan yararlanabilmesi için son üç takvim yılında yıllık ortalama ihracat tutarının en az 10 milyon dolar olması gerekiyor.
Sanıkların eş, anne veya babaları üzerinden kamu görevlisi yakınlığı bulunmadığı tespit edilirken, geriye tek seçenek olarak “yüksek ihracat” kriteri kalıyor. Ancak şirketin üretim kapasitesi, çalışma koşulları ve mali beyanları, “ihracat devi” statüsüyle taban tabana zıt bir görüntü sergiliyor.
Firma sahiplerinin yeşil pasaport almasını sağlayan “10 milyon dolarlık ihracat” şartı ile tesisin çalışma gerçekleri arasındaki uçurum iddianameye şu şekilde yansıdı:
Tesis gerçeği: Yedi işçiye mezar olan tesis firmanın tek üretim merkeziydi.
Çalışma şartları: Çoğunluğu kadın olan işçiler, iş güvenliği önlemleri, koruyucu ekipman ve sigorta olmaksızın çalıştırılıyordu.Düşük ücretler ve çocuk işçiler: İşçiler, günde ortalama 12 saatlik mesai karşılığında en fazla 18 bin TL maaş alırken, tesiste çalışan çocuk işçilerin 10-12 bin TL gibi rakamlarla çalıştırıldığı ifadelere yansıdı.
Bu tablo, “Ölüm riski altında, asgari yaşam standartlarının altında çalıştırılan işçilerle yıllık milyonlarca dolarlık ihracat nasıl gerçekleştirildi?” sorusunu gündeme taşıdı.
Şirketin “ihracat şampiyonu” görünümüyle vergi dairesine sunduğu kazanç beyanları arasındaki tutarsızlıksa iddianamenin en can alıcı noktalarından birini oluşturdu:
2022 verileri: Şirketin beyan ettiği vergi matrahı sadece 27 bin 982 TL idi. Dolar kurunun ortalama 16-18 TL olduğu o dönemde, 10 milyon dolarlık (yaklaşık 170-180 milyon TL) ihracat barajını aşması gereken bir şirketin, yıllık sadece 27 bin TL kazanç beyan etmesi hayatın olağan akışına aykırı bulundu.
2023 ve 2024 verileri: Sonraki yıllarda beyan edilen matrah sırasıyla 1.4 milyon TL ve 1.8 milyon TL’ye yükselse de, bu rakamlar dahi yeşil pasaport için gereken devasa ihracat hacmini açıklamakta yetersiz kaldı.
Ortaya çıkan bu tablo kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde şu soruların sorulmasına neden oldu:
Vergi mi kaçırıldı?
Eğer şirket gerçekten yıllık 10 milyon dolar ve üzeri ihracat yaptıysa, neden devlete 2 milyon TL’nin altında kazanç beyan etti? İhracat mı hayali?
Eğer vergi beyanları doğruysa ve şirket bu kadar düşük kazanç elde ediyorsa, yeşil pasaport alabilmek için ihracat rakamları kağıt üzerinde şişirildi mi?
Denetim zafiyeti mi var?
İhracat rakamları ile vergi matrahları arasındaki bu devasa uçuruma rağmen, ilgili devlet kurumları şahıslara yeşil pasaportu nasıl tahsis etti?
İhmalin kaynağı ne?
Milyonlarca dolar ihracat yapan bir şirket söz konusuysa, işçilerin can güvenliği için gereken asgari harcamalar neden yapılmadı?Soruşturma ve yargılama süreci, sadece yangındaki ihmalleri değil, bu “Yeşil Pasaport” bilmecesini de aydınlatmayı bekliyor.
Kamuoyunda infial yaratan bu çelişkiler zinciri ’nın da gündemine oturdu. Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, ortaya çıkan tabloyu “utanmazlığın fotoğrafı” olarak nitelendirerek konuyu TBMM gündemine taşıdı. Karasu, her gün yeni bir rezaletin yaşandığını vurguladığı açıklamasında, facianın arkasındaki denetimsizlik ve “bürokratik körlüğe” sert tepki gösterdi.
Karasu yaptığı açıklamada, sürecin bir iş kazası değil, bir düzen sorunu olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Denetimsizlikler, görmezden gelinen uyarılar, kayıtlara yansımayan çalışma biçimleri ve sorumluluktan kaçan bir patronluk düzeni… İşçi sağlığı ve iş güvenliği kâğıt üzerinde kalan başlıklar hâline gelirken, bunun bedelini emekçiler ödüyor. Yaşam, işçi sağlığı ve iş güvenliği, yanarak sona erdiğinde mi akla gelecek sorumluluk duygusudur?”
CHP’li Karasu iddianameye giren yeşil pasaport skandalının peşini bırakmayacaklarını belirterek, kamuoyunun vicdanını yaralayan soruları sıraladı:
“Şimdi kamuoyunun önünde çok daha ağır bir soru duruyor. Bu kadar zarar gösteren, kaçak işçi çalıştırdığı iddiaları bulunan, denetimsizliklerle anılan bir fabrikanın sahibi, yurt dışına çıkarken, nasıl olur da yeşil pasaport kullanabiliyor? Bu ayrıcalık nasıl sağlanıyor? Kim onaylıyor, hangi mekanizma bu tabloya göz yumuyor?”
Dilovası’nda yaşananların geçiştirilemeyeceğini vurgulayan Karasu, “Bu tablo, ihmallerin, denetimsizliğin ve cezasızlığın birikmiş sonucudur. 3’ü çocuk, 7 emekçinin hesabı sorulmadan, ayrıcalıklar sorgulanmadan ve çalışma hayatında insanı merkeze alan gerçek bir dönüşüm sağlanmadan bu acılar son bulmaz” ifadelerini kullandı.
Ulaş Karasu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, devlet kurumlarının bu usulsüzlüğe nasıl alet edildiğini sordu. Önergede, şirketin devlete beyan ettiği yıllık kazancın 2 milyon TL’yi bile bulmamasına rağmen, 10 milyon dolarlık ihracat şartı aranan yeşil pasaportun nasıl alındığı sorgulandı.
Karasu, Bakan Işıkhan’dan şu kritik soruların yanıtını istedi:
İhracat gerçekse: Eğer 10 milyon dolarlık ihracat büyüklüğüne ulaşıldığı iddiası doğruysa, bu kadar büyük bir ciroya rağmen neden işçilerin can sağlığı ve iş güvenliği için en ufak bir harcama yapılmamıştır?
İhracat hayaliyse: Yok eğer ihracat rakamları hayali ise, devletin ilgili kurumları bu usulsüzlüğe nasıl ve hangi denetim zafiyetleriyle onay vermiştir?Denetim zafiyeti: Yıllık kazancı 2 milyon TL’nin altında kalan bir şirketin, “ihracat devi” gibi gösterilmesine göz yuman bürokratlar hakkında bir işlem yapılacak mıdır?