Yenidoğan çetesi hakim karşısına çıkıyor
Kamuoyunda yaygın olarak ‘yenidoğan çetesi’ olarak anılan, 10Haber’in başından bu yana detayları ‘Türkiye’nin gelmiş geçmiş en vicdansız çetesi’ anonsuyla okurlarına aktardığı suç örgütüyle ilgili davanın ilk duruşması devam etti.
Bilindiği üzere Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22’si tutuklu toplam 47 sanık yargılanıyor. Örgütün elebaşları için talep edilen cezalar yürekleri soğutmaya yetmiyor. 112 Acil görevlisi Gıyasettin Mert Özdemir hakkında 589 yıl, hastane sahibi ve doktorlar Fırat Sarı ile İlker Gönen hakkında ise 582 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Üçüncü oturum sanık ve müdafi yoklamasıyla başladı ve peşinden sanıkların savunmalarına geçildi. Sanık Cansu Akyıldırım sanık kürsüsüne getirildi. Hakim Akyıldırım’a iddianamedeki suçlamaları sordu.
Akyıldırım savunmasına şöyle başladı:
“Esencan, Medicalpark Hastaneleri’nde görev aldım. 2019-2020 arasında İstanbul Reyap Hastanesi’nde çalıştım. 2022-2023 arasında Birinci Hastanesi’nde çalıştım. Öncelikle üzerime atılı olan suçlamayı kabul etmiyorum. Herhangi bir maddi çıkarım olmadı. Ailemden aldığım maddi destek de vardır. Dolandırıcılığı kabul etmiyorum. Örgüt ve çeteye üye olma suçuyla ilgili de bir örgüt olduğunu düşünmüyorum, suçlamayı da reddediyorum. Medisense adı altında bir danışmanlık şirketi var. Hastaneler bu şirketten danışmanlık hizmeti alıyordu.”
Hakim: Danışmanlık nedir, bu şirket ne yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Doktor Mehmet Gürül’le çalıştık. Herhangi bir sıkıntıda İlker Gönen ile görüşüyorduk.
Hakim: Sadece danışmanlık mı yoksa tıbbi müdahale oluyor muydu?
Cansu Akyıldırım: İlker Bey, Mehmet Bey hangisi varsa o yapıyordu.
Hakim: Sözleşmeyi kim yapıyordu?
Cansu Akyıldırım: Büyük ihtimalle hastane yöneticileri ile şirket arasında imzalanmıştır.
Hakim: Hesap hareketleri var, ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Kolluk fezlekesinde de anlattım. 2022-2023 yılları arası olabilir. Ben Birinci Hastanesi’nde çalışıyordum. Şirketten Fırat Bey bana aylık para atardı. Hemşirelere motivasyon olarak dağıtırdım.
Hakim: İlker bey göbeği açamamış, açamadığı için mahvetmiş şeklinde konuşma var, ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşma hatırlamıyorum. Kadan bebek bize geldi. Geldiğinde mosmordu, yenidoğana aldım. Oksijen verdim. İlker Bey’i aradım. Bebeğin durumunu anlattım. En fazla beş dakika içinde Dursun Bey geldi. Makineye bağladı. Çocuğa akciğer filmi istendi. Yoğun bakım şartlarında çekildi. Cihazı servise çektiğimizde cihaz yerleştirmemiz gerekiyordu. Bebeği kaldırdığımda şişlik hissettim. İlker Bey de telefonda dinliyordu. O sırada bebeğin kalbi durdu, müdahale başladı. Maalesef geri dönmedi. Benim film görme ve yorumlama yetkim yoktu. Bebeğe müdahale 45 dakika sürmüş olabilir. İlker beye akciğer filmini ilettim. Ben gönüllü olarak oradaydım. TRG’ye iki haftalık yardıma gitmiştim.
Hakim: Kim söyledi?
Cansu Akyıldırım: Fırat Bey söylemişti. Sonra çalışmamı teklif ettiler. Kabul etmedim. 24 Temmuz’da da hemşire müdürü olarak başladım. Bu olay olduğunda ben Birinci Hastanesi’ndeydim.
Cansu Akyıldırım: Fırat ile İlker arasında konuşma var. ‘Hasta zor durumda’ deniyor. Basamakla ilgili olabilir mi?
Cansu Akyıldırım: Çalıştığım sürede basamak belirleme, yazma yetkim bilgim ve donanımın yok. Bana söylenen basamakları formata geçen insanım. Epikriz yazma yetkim de yok.
Hakim: Epikriz yazıyor muydun?
Cansu Akyıldırım: Bana yazılı olarak geliyordu. Çalıştığım doktorlar ya da Fırat Beyler yazıyordu. İkinci göz kontrolünden sonra sisteme girişlerini yapıyordum.
Hakim: Konuşmanın devamında ‘Cansu yazar dedi. Bütün epikrizleri değiştirelim dedim’ deniyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen ‘tamam’ demiş.
Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşmadan haberim yok. Ben yazan değil, yazılanı sisteme atan kişiyim.
Hakim: O zaman niye konuşmalarda adın geçiyor, orada çalışmadığın sürede böyle yetkin var mı?
Cansu Akyıldırım: Sadece epikriz için yapar mısın diye rica etmiş olabilirler.
Hakim: Fehmi Alperen ile Fırat Sarı bir restorantta buluşmuşsunuz.
Cansu Akyıldırım: Evet, oturmuşluğumuz oldu, doğrudur.
Hakim tapeden okuyor: ‘Buzdolabını açtı. Raporu sana attım. Allahtan raporda bir şey bulamamış. 15 gün yatmış uzun mu?’
Cansu Akyıldırım: Denetim raporlarını Fırat Bey’e iletiyordum. Danışmanlık hizmeti aldığımız için atıyordum. Yenidoğan yoğun bakıma lazım olacak ilaçları alabileceğimiz eczane yoktu. Gece kapalı oluyordu. O dönemde de sabah çok erken denetime geldiler. O yüzden böyle bir cevap verdim.
Hakim: Dış nöbetçilerin denetimde görünmesini istemediniz yani.
Cansu Akyıldırım: Sigortasız oldukları için alanda olmalarını istemedim.
Hakim: Curosurf ilacıyla ilgili ne diyeceksin?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri beni alacağını, ama öncesinde bir şey konuşacağını söyledi. Hasan Basri ile Doğukan’ın ilaçları sattığını öğrendim. 20 kutu satıp para aldıklarını söylediler.
Hakim: Başka curosurf satan kişi var mı?
Cansu Akyıldırım: Hasan Basri’nin deyimiyle Hakan Doğukan Taşçı’yla beraber sattıklarını söyledi, ama gözümle görmedim.
Hakim: Mehmet Gürül’le görüşmende ‘Entübeyi eklememiz lazım’ demiş. Sen de ‘valla bilmiyorum hocam’ demişsin. Epikrizde yazılan kan gazıyla kayda geçen kan gazı aynı değilmiş.
Cansu Akyıldırım: Denetimle ilgili. Akciğer raporları hasta raporlarında var. Rutin olarak taburcu dosyalarına koymuyorduk. Bebeklerin entübe olduğu bilgisi yazmıyordu. Radyoloji doktorunun şablonunda yer almıyordu. Konuşma da buna yönelik. Dosyalar faturalandırıldığı için tekrardan herhangi bir şey değiştirilemeyecek. Kan gazlarına baktığımda basılı olan kan gazıyla basılanın aynı olmadığını Mehmet Gürül’e ilettim.
Hakim: Sümeyye sana diyor ki ‘Sen de var mı örnek bana fotoğraf at’, ‘3. basamak çocuk oksijen almıyor. Hiçbiri doğru değil. Ben o yüzden adamın yanına gidemem’ diye konuşma geçiyor.
Cansu Akyıldırım: Bu gördüğüm eksiklikleri Mehmet Bey’le paylaştım. O da Fırat Bey’le paylaşmış. Eksik olanları söylüyorum. ‘Bu epikrizlerin neyini savunayım’ dedim. Bu adam dediğim Murat Bey’dir. Bundan ibaret.
Hakim: Fırat Sarı’yı ne kadar süredir tanıyorsunuz?
Cansu Akyıldırım: 2019’dan beri tanıyorum.
Hakim: Reyap Hastanesi’nde çalıştın mı?
Cansu Akyıldırım: Beraber çalıştık, evet.
Hakim: (Fırat Sarı ile sanık arasında geçen konuşmayı okuyor) ‘Para veriyorum bu göndermemiş’ ne bu?
Cansu Akyıldırım: Hemşirelere motivasyon paraları gönderiyordum. Konuşmada geçen kişi Doğukan. Parayı göndermediğini söyledi.
Hakim: Sen mi dağıtıyordun paraları?
Cansu Akyıldırım: Hayır, normalde ben Birinci’deyken dağıtıyordum.
Hakim: ‘Zeynep’i 3. Basamak göstermişler. Ben basamak olarak ne göstereyim?’ Bu basmaklar niye hemşirelerin konuşmalarında geçiyor. Doktorlardan ziyade hemşirelerin ifadelerinde basamak var. Hep doktorlar işaret ediliyor.
Cansu Akyıldırım: Basamak hakkında hiçbir hemşire karar veremiyor.
Hakim: Niye konuşuyor o zaman?
Cansu Akyıldırım: Hekim karar veriyor. Konuşmayı hatırlamıyorum. Ben formata yazıyorum sadece.
Hakim: Hemşirelerin konuşmalarında sürekli böyle konuşmalar var. O yüzden soruyorum, siz mi karar veriyordunuz yoksa doktorlar mı?
Cansu Akyıldırım: Benim çalıştığım yerde doktorlar veriyordu. Başka yerleri bilmiyorum.
Hakim: Ekleyeceğin bir şey var mı?
Cansu Akyıldırım: Ben bu zamana kadar maaşlı çalışandım. Maddi çıkar elde etmedim. Yedi aydır tutukluyum. Artık bir şeylerin sonuçlanmasını istiyorum. Dosya medya tarafından dallandırıldı. Böyle bir dosyada adım geçtiği için üzgünüm.
Hakim: Fırat Sarı’yla samimiyetin var mıydı? Normalden fazla mı?
Cansu Akyıldırım: İlişkimiz oldu.
Hakim: Ne kadar süre?
Cansu Akyıldırım: Üç yıl falan.
Savcı: Fırat Sarı’yla ne zaman tanıştın?
Cansu Akyıldırım: 2019 yılında.
Hakim: İlker Gönen’le aranızda geçen tape var. ‘Ölüyor mu, ne yaparsa yapsın, ben bırakıyorum’ diyorsun.
Cansu Akyıldırım: Düşünmeyi bıraktım, demek istemiştim. O an malzemesizlikten dolayı çok gergindim. Bir dönem gerçekten hastanede ciddi sıkıntılar yaşadık.
Cansu Akyıldırım’ın savunması bitti.
Hemşire Çağla Durmuş’un savunmasına geçildi.
Hakim: Tapede ‘entübe gösterin’ deniyor. Nedir bu?
Çağla Durmuş: Fırat Sarı bize öyle söylüyordu. Değişiklik yapılmasını istiyordu biz de hemşirelere söylüyorduk.
Hakim: Ne istiyordu?
Çağla Durmuş: 3. basamakta entübe gösterilmesini istiyordu.
Hakim: Amacı ne?
Çağla Durmuş: Maddi çıkar. SGK’den para alıyorlardı.
(Ölen Karakoç bebekle ilgili) Savcı: Bebek kustuktan sonra bir dönüş süreci olmuş, bu süre kaçırıldığı için ölmüş. Bebeklere bakılmıyor muydu?
Çağla Durmuş: Hemşire bakımını yaptığını diğer hastaya geçtiğini söylüyor, gözümle bir şeye şahit olmadım. Ne kadar süre geçti, geçmedi mi bilmiyorum.
Savcı: Yetkili hemşiresin, göz gezdirmiyor musun bebeklere?
Çağla Durmuş: Ben o anda başka evrakları doldururken aradılar beni. Sık sık dolaşırım ama o an denk gelmedim.
Çağla Durmuş’un savunması bitti.
Hemşire yardımcısı Damla Atak’ın savunmasına geçildi.
Atak savunmasında “İlker ve Fırat Beyi 2015-2020 arasında Şafak Hastanesi ve Duygu Hastanesi’nde çalıştığım dönemlerde tanıdım. Ortada bir örgüt olduğunu düşünmüyorum. Bu iki isim dışında kimseyi tanımıyorum. Yedi aydır dolandırıcılık konusunda suçlanıyorum. Fırat Sarı’nın hastanesinde çalıştım, 1-2 kere gördüm. Epikrizleri Mehmet Halis yazıyordu. Gözümle gördüm. Duygu Hastanesi’nde dosyaları alır giderdi. En fazla 7-8 hastası olan bir hastaneydi. Yazdığı epikrizleri okumadım. Doktor odasında ne yapıyordu bilmiyorum” dedi.
Hakim: Hastaneyi kim işletiyordu?
Damla Atak: Fırat Sarı, ama yönetim bulaştırmıyordu.
Hakim: Asıl sahibi kim?
Damla Atak: Burak Sezer.
Hakim: Peki Güney Hastanesi?
Damla Atak: Güney Hastanesi’ne başladığımda Fırat Sarı oradaydı. Şeyhmus Çelik vardı, Hüseyin Günerhan’ın hastaneden ayrıldığını öğrendim. İlaç aldığını ve bu yüzden gönderdiklerini öğrendim. Çelik’in de yoğun bakıma gelmesini istemediler. Mehmet Gürül’ü getirdiler. Bir hafta 10 gün Gürül ile çalıştım. Sonra Gürül de ayrıldı.
Hakim: Kaya bebeğin doğumuna kim girdi?
Damla Atak: Bebeğin doğumuna ben girdim. Doğumdan sonra hep beraber yenidoğan yoğun bakıma çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı. Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime haber verdim. Ali bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Batuhan Çetin’i bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ben de acil tıp teknisyeniyim. Benim de sorumluluk almamam gerekiyordu. Orada olmamam gerektiğini söylüyorlar. Beni arasaydı hastaneye giderdim. Kendisi beni aramadı. 7/24 yoğun bakımla ilgili her konuda arardım. Kendisi de bu konuda titiz davranıyordu. Her gün 2-3 defa gelir her şeyi kontrol ederdi. Batuhan beni arasaydı, ‘Rıza Bey’den verimli cevap alamıyoruz’ derdim. Bebek Kaya’nın ihmaliyle suçlanıyorum. Gerçekten kabul etmiyorum. Zorlanıyorum konuşmakta.
Hakim: Rıza (Doktor Rıza Keykubad) ifadesinde hastaneyle bağlantısı yokmuş gibi konuşuyor.
Damla Atak: Savcılıkta savcı bey Batuhan’la Rıza beyin tapesini okudu. Batuhan hastanın kötüleştiğini söylüyor. ‘Kötüleşirse tüpünü çekersin’ diyor Rıza bey. Ayrıca Rıza Bey çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Bebeği bilmeyen hekim nasıl böyle konuşuyor.
Hakim: Gıyasettin Mert Özdemir ile konuşman var.
Damla Atak: Kaya bebekten sonra denetime geldiler. Gördüğüm hiçbir denetim böyle değildi. Bütün hasta dosyaları dahil, hastaların hepsini dolaştılar. Kaya bebeği sordular. Ali Bey Kaya bebeğin EX olduğunda anestezi doktorlarının hastanede olduğunu söyledi. Ali Bey başhekimliğe gittikten sonra beni çağırdı. Denetimcilere Rıza Bey eşinin de burada olduğunu söylemiş. Bunun doğrulanmasını istedi.
Hakim: Peki gelmiş mi?
Damla Atak: Hayır. Anestezi doktorları da yokmuş.
Hakim: Niye böyle bir şey yapıyor?
Damla Atak: Kaşesi olduğu için.
Hakim: Kaşe yetiyor yani öyle mi?
Damla Atak: Evet.
Önceki iki günde yargılamada toplam 6 sanığın savunması alınıp, çapraz sorgusu yapıldı. Duruşmanın 2’nci gününde en son ambulans şoförü Fehmi Alperen savunmasını yapmış, bebek ölümüyle ilgili iddiaları reddederek, herhangi bir örgüte de üye olmadığını ileri sürmüştü.
Sanık kürsüsüne çıkarılan çete üyelerinin, çetedeki faaliyeti iddianameye göre hasta sevki, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını oluşturuyordu. Sanıklar bebek ölümüyle ilgili iddiaları reddedip hakimin okuduğu tape kayıtlarındaki konuşmalarla ilgili sorumlunun Dr. Fırat Sarı olduğuna işaret etti.
Yenidoğan hasta bebeklerin durumunu olduğundan daha ağır göstererek, kendi istedikleri hastanelere sevk eden çete, iddianameye göre toplamda 10 bebeğin ölümüne neden oldu. Yine iddianameye göre çete, bu yöntemle SGK’den yüksek ücret tahsil etti, hasta yakınlarından da fazla para aldı. Bu çerçevede suça bulaşan sağlık çalışanları ve çalıştığı 9 özel hastanenin ruhsatı iptal edildi.
Ruhsatları iptal edilen hastaneler şöyle: Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar ve Özel Silivri Kolan Hospital.
Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi,” nitelikli dolandırıcılık,” “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 11 kez olmak üzere toplam 177 yıldan 582’i yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Gıyasattin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi,” “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi,” kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık,” “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarıyla “resmi belgede sahtecilik” suçundan 180 yıldan 589 yıla kadar hapis cezası isteniyor.