Barış Boyun yakalandı: Kim bu İstanbul’u İtalya’dan kana bulayan çete lideri?
Ahmet Ümit, Bedri Baykam, Zülfü Livaneli, Buket Uzuner, Yavuz Ekici, Menderes Samancılar, Şebnem İşigüzel, Tülin Özen, Özcan Alper, Mert Fırat... Sanatçılar Furkan Karabay'ın tutuklamasının demokrasi ve basın özgürlüğüyle bağdaşmadığını söylüyor.
Kimi ressam, kimi yazar, kimi sinemacı, kimi oyuncu… Onlar Türkiye’nin demokrasi yolculuğunun yakın tanıkları ve bu tanıklıklarını eserlerinde dile getiren isimler. Demokrasi yolculuğumuzda basının nasıl bir işlevi olduğunu da çok iyi biliyorlar. Basın, toplumun olduğu gibi bu ülkenin entelektüelleri, sanatçı ve yazarlarının da haber alma özgürlüğü zemininde işini yapıyor.
10Haber muhabiri Furkan Karabay’ın yaptığı haberler ve sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle tutuklanması demokrasi yolculuğunda anlaşılabilir değil. Çünkü demokrasilerde basın dördüncü kuvvet olarak görev yapıyor. Furkan Karabay’ın tutuklanmasından sonra bu ülkenin yurttaşları olarak sanatçılar da endişeli. Çünkü demokrasilerde gazetecinin işini yaptığı için tutuklanmasının anormal bir durum olduğunu biliyorlar.
Sanatçı ve yazarlar Furkan Karabay’ın tutuklaması karşısında görüşlerini paylaştı. Bu tutuklamanın ifade özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğüne bir gözdağı olduğunu söylüyorlar.
Özcan Alper: Çok açık bir gazetecilik faaliyetinin suç teşkil ettiğini iddia etmek bu soruşturmanın çok keyfi olduğunu hissettiriyor. Toplumun ve biz yurttaşların haber alma özgürlüğünü kaldırmaya yönelik bir hamle yapılıyor sanki. Normalleşmenin konuşulduğu bir dönemde, toplumun farklı bir açılıma ihtiyacının olduğu konuşulurken böylesi bir hamlenin kabul edilebilir bir yanı yok. 90’lı yılları yaşamış bizlere adeta o yılları hatırlatıyor. Bu ve bunun gibi durumlar sadece gazeteciler ve basın çalışanları için değil toplumun tüm entelektüel ve sanatçılarında kaygı yaratıyor. Demokratik bir sistemde bunların normal olduğunu kimse söyleyemez. Tüm bu manzara, dışarıdan bakıldığında ülke için hiç de iç açıcı gözükmüyor.
“10Haber muhabiri Furkan Karabay’ın savcılıkta ifadesi bile alınmadan tutuklanması, bu ülkede basın özgürlüğü ve demokrasi ilişkisinin çok ciddi sorunlar yaşadığının yeni bir ciddi kanıtıdır. Yargı mensupları, basının halka açık ve somut verilere dayanarak yaptığı haberlerden rahatsız olmamalıdırlar. Keza muhalif siyasilerin de kimi uygulamalara olan tepkili yorumlarının da haberlerde yer alması normaldir; bunlar demokrasinin olağan çalkantılarıdır. Türkiye’de Anayasa’nın 26. Maddesi halkın haber alma ve yayma özgürlüğünü teminat altına alır. Türkiye’de ucu siyasete değen yargı kararları doğal olarak muhalif kesimlerden ve siyasilerden bir eleştiri alacaktır.
Halkın haber alma özgürlüğünün sorumluluğunu üzerinde taşıyan ve çok zor şartlar altında görev yapan genç muhabirlerin üzerine bu şekilde baskılar ve hatta tutuklamalarla gidilirse, ülkenin zaten ağır sorunlar yaşayan basın özgürlüğü karnesi, giderek demokrasinin olmadığı ülkeler kategorisinin torbasına düşecektir. 180 ülke arasında Türkiye’nin neden 158. sırada olduğunu ve bu uygulamalarla ilerlersek yakında daha da derinlere Rusya, Bangladeş, Suudi Arabistan, Irak ve Çin sıralamalarına gerilememiz işten bile değildir. Şu anda bile Somali ya da Özbekistan, Cezayir, Kuveyt, Zimbabwe gibi ülkelerin önümüzde olması zaten ‘düşünceyi paylaşma ve basın özgürlüğü’ konusunda bizi dünyanın karanlıkta kalmış noktaları arasında göstermektedir.
21. yüzyılda çağdaş bir ülke olmak otobanlar ve havalimanları yapmaktan değil, bu konularda dünyanın ileri, demokrat, özgür ülkelerinden biri olmaktan geçer. Eleştiriye tahammül, çağdaş bir demokratik ülkede iktidar ve yargının beraber yaşamaya mecbur olduğu en önemli değerler arasındadır. Furkan Karabay’ın bir an önce serbest bırakılarak gazetecilik görevini özgürce yapmaya devam etmesi ivedi dileğimizdir.”
“Furkan’ın tutuklanması aslında gazetecilere ve düşünen insanlara gözdağıdır. İfade özgürlüğünü baskı altına almaya çalışmaktır. Bizim mutlaka ifade özgürlüğünü en iyi şekilde savunmamız lazım. Çünkü ifade özgürlüğünün olmadığı bir yerde ne bir üretim ne haber olur…”
“Furkan Karabay gazetecidir, gazetecilik yapmıştır. Gazetecinin görevinin ne olduğunu, halka karşı sorumluluklarının neler olduğunu biliyoruz. İşini yaptığı için tutuklanmıştır. Gerçekleri halktan saklamak suçtur. Karabay suçsuzdur.”
“Hukukçu olmadığım için verilen bu kararı hukuki açıdan değerlendiremem tabii ki… Ama tüm bilenler bu tutuklanmanın hukuk dışı olduğunu haykırıyorlar. Onun dışında basının doğası gereği özgür olması gerektiğini, zaten halka açık bilgileri derlemenin suç olamayacağını ve basının susturulamayacağını ve susturulursak buranın demokratik bir yönetim olamayacağını düşünüyorum.”
“Benim hep söylediğim ve söylemekte olduğum şeyler… Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü kısıtlanmış durumda. Bu tutuklamalar, fikir özgürlüğü ve demokrasiyle bağdaşmayan şeyler.”
“Gazetecilik halkın doğru haber alma hakkı ve özgürlüğüyle doğrudan ve birebir ilgili mesleklerden biridir. Bir milletin özgürlüğü, gazetecilerin doğru haber yapma ve bunları yayınlama hürriyetiyle doğrudan ilişkilidir.
Halkın doğru haber almasının, gerçekleri öğrenmesinin kimin zararına olduğuna bakılarak, her dönem bu konuda sansüre başvuranların niyeti ve kimler olduğu da apaçık görülür. Son romanlarımın ana karakterinin bir kadın gazeteci olan Defne Kaman olarak seçmemin nedeni budur. İyi gazeteci yandaş veya muhalif olamaz. Gazeteci daima gerçek haberin peşinde olan kişidir.”
“Yine bir garabetle karşı karşıyayız. Furkan, maalesef yaptığı bir haber nedeniyle tutuklandı. Demokrasilerde olmayacak bir şey bu. Çünkü demokrasi demek yürütmenin, yargının, yasamanın bağımsızlığı demektir. Ve çok daha önemli bir kurumun; basının. Basının olmadığı bir toplumda demokrasiden söz edilemez. Basın; yürütmeyi de yargıyı da yasamayı da eleştiren, halkın görüşlerini dile getiren demokratik toplumlarının vazgeçilmez unsurudur. Furkan basının bu işlevini yerine getirmeye çalıştı sadece. Görevini yaptığı için de tutuklandı maalesef. Basını yasaklamaya çalışmak, tutuklamak, sansürlemek rüzgara kilit vurmak gibidir. Bunu kimse başaramaz, sadece ayıp olarak kalır. Bir an önce Furkan’ın serbest bırakılmasını talep ediyorum, diliyorum. Basına yönelik hiçbir baskıyı, yıldırma eylemini, sansürü kabul etmiyorum. Demokratik toplumlarda böyle şeyler olmaz. Artık yeter.”
Basının haber yapma özgürlüğü engellenemez. Adalet yerini bulsun ve Furkan Karabay serbest bırakılsın.
“İnternette isimlerini arattığınızda, her iki savcının da milyonlarca kez hem sosyal medya platformlarında hem de fotoğraflarıyla birlikte yayınlandığını görebiliyoruz. Furkan Karabay’ın yaptığı haber nedeniyle tutuklanması ise mantık çerçevesinde açıklanamaz. Toplumun haber alma hakkının ve ifade özgürlüğüne olan inancın bu denli baskı altında olduğu bir ortamda, kimse anayasa değişikliğinden ya da demokrasiden bahsetmesin. Eldeki yasalar vatandaş için en basit haliyle bile uygulanamıyor. Yazık.”