Refah için ‘Bizi kimse durduramaz’ diyen Netanyahu operasyon ve tahliye hazırlığında: 40 bin çadır kurulacak
İsrail'deki Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Rodoti Gülerşen, İsrail'de yaşananları 10Haber'e anlattı. Gülerşen, 'Kızımın evinin 100 metre yakınına füze düştü. Torunlarımla birlikte 10 metrekarelik bir sığınaktayız' dedi.
Kuşatma altındaki Gazze’nin hakimi konumundaki Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarıyla başlayan savaş dördüncü gününe girdi. İsrail’de 73’ü asker 800’den fazla vatandaşını kaybederken, Gazze’de 91’i çocuk olmak üzere 600 kişi yaşamını yitirdi, 2900’den fazla kişi ise yaralandı.
İsrail’deki Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Rodoti Gülerşen, İsrail’de yaşananları 10Haber’e anlattı.
Türk basınında, ‘İsrailliler akın akın Türkiye’ye geliyor: İstanbul ve Antalya uçuşları yok satıyor’ başlıklı haber, çok konuşuldu.
Gülerşen’e öncelikle “Türkiye’de ‘İsrailliler akın akın Türkiye’ye geliyor: İstanbul ve Antalya uçuşları yok satıyor’ başlıklı haberler yer aldı. Bu haberler doğru mu?” sorusunu yönelttik, şöyle yanıt verdi:
“Birçok gerçeği yansıtmayan haber var. Şu an İsrail içinde büyük bir gerginlik olduğu doğrudur. Fakar bu gibi durumlarda, benim buradaki 15 senelik gözlemimde, halkın birlik olduğunu görüyorum. Dolayısıyla, buradan kaçmak amacıyla olmamıştır. Ve burada da böyle bir haber geçmiyor. Ama havaalanından verilen kalabalık görüntüler var. Bunlar belki planlı uçuşlardır, ama burayı terk etmekle ilgili bir hareketin olduğunu ben gözlemlemiyorum. Biz böyle bir haber almadık.”
İsrail’deki Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Rodoti Gülerşen ile İsrail’deki Türklerin durumu ve savaşın izleri üzerine konuştuk.
Başkan Gülerşen’in sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
– Siz şu anda nerede bulunuyorsunuz, bulunduğunuz yerin güvenliği ne durumda?
Benim bulunduğum bölge, merkez diye adlandırılan bölge. Merkez bölge, Tel Aviv’i merkez olarak aldığınız zaman, Tel Aviv’e 15 dakikalık bir mesafede. Şu anda bombalamanın yoğun olduğu merkez bölgelerden birindeyim. Yani, Tel Aviv’den güneye doğru geldiğiniz zaman, Bat Yam, Holon, Rişon diye üç tane şehir geçiyorsunuz, güneye doğru… Kuzeye doğru ise Tel Aviv’den sonra Hertsliya, Ra’anana, Netanya… Yoğun olarak bombardımanın yaşandığı bölgeler, güney ile orta İsrail olarak adlandırılabilir. Ben şu anda o bölgelerin birindeyim.
– İsrail’deki Türklerin sayısı nedir? Türkler orada güvendeler mi, yaralı ya da can kaybı bilgisi var mı?
– Bizim birliğimizin bugün için değil daha evvelden kurulmuş bir haberleşme sistemi var. Burada birçok sayıda WhatsApp grubu ve birçok sayıda ortak sosyal medya grubumuz var. Nüfus dairesi sayımlarında, en son istatistikte, İsrail genelinde, 75 bine yakın Türkiye doğumlu kişi sayısından bahsedebiliriz. Üçüncü, dördüncü nesille bu 110-120 bine kadar çıkabilir. Biz şu anda kuzey, güney, merkez ve Kudüs bölgesinde bulunan şehirlerdeki, daha önceden organize etmiş olduğumuz, gönüllü Türklerle irtibat halindeyiz. Onlardan aldığımız bilgilere göre, Türkiyeli popülasyondan bugüne kadar herhangi bir can kaybı söz konusu değil. Bazı mal kayıpları söz konusu, bu mal kayıpları da, ilk füze saldırısında yaşandı. İlk atakta yollanan 5 bine yakın füze yollandı, Demir Kubbe’nin bunu karşılama oranı yüzde 95’lerde… Yüzde 95’i ele aldığınız zaman, 250 tane füzenin düşüşü garanti gözüküyor. Bunlar bizim oturduğumuz bölgeye yakın yerlere de düştü. Benim kızımın evinin 100 metre yakınına da düştü. Mal kayıpları var. Biz de bir söz var, cana geleceğine mala gelsin diye, çok şükür ki can kaybı ve yaralanma söz konusu değil.
– Gün içinde sürekli olarak sığınaklarda mısınız? Zaman zaman sirenlerle uyarılar yapıldığını biliyoruz. Nasıl güvenliğinizi sağlıyorsunuz? 24 saati nasıl geçiyorsunuz?
İsrail’de 20 sene önceye kadar yapılmış olan binalarda, evin içinde veya apartmanın ortak alanında, korunaklı oda dediğimiz bir sığınak mevcut. Bizim evden örnek vermek gerekirse, kızım ve torunlarımı eve aldığımız için, biz şu anda 7 kişilik nüfustayız. Yaklaşık 10 metrekarelik bir odadayız. Alarm vurduktan sonra, buraya gelme süresi, 2 buçuk dakika kadar sürüyor. Biz bu süre zarfından odaya geçiyoruz.
– Yiyecek gibi temel ihtiyaçlarınızı nasıl temin ediyorsunuz?
Saldırı Cumartesi günü başladı ve Cumartesi günleri ülkede yüzde 90 oranında her yer kapalı oluyor. Pazar gününden itibaren burada mesai günü başlar. Gerekli uyarılar yapıldı. Bu gibi durumlarda, buna benzer yoğun ve büyük ölçekli bir şey geçirmedik ama genelde hazırlıklı oluruz. Bakliyat ve buna benzer ürünlerden evde oldukça fazla stok yapılır. Marketler, bugün de dahil olmak üzere normal çalışmasına devam ediyor. Bankalar açık ve faaliyetlerini yürütüyorlar. Yalnızca bazı bankalar, müşteri kabul etmeyip online olarak servis veriyorlar. Güney’de ise alarm çaldıktan sonra bir dakika gibi bir süreniz var sığınağa girmek için, o bölgelerde bankaların kapalı olduğunu biliyoruz. Dışarıda hayat, sanki bir tatil günü gibi… Caddelerde trafik oldukça hafiflemiş durumda. İstanbul’da da mesela bayram günlerinde trafik çok rahatlar, burada da aynı görüntü var. Ben bugün kendi işime gittim, yolda iki defa alarm çaldı. Arabamdan inip sivil savınmanın vermiş olduğu direktifler doğrultusunda, kendimi korumaya aldım. Burada da sürekli, alarm durumlarında ne yapılması gerektiğiyle ilgili sivil savunmanın uyarıları çıkıyor. En çok etkilnen ilkokula gitmemiş yaşta olan çocuklar… Torumlarımdan örnek verirsem, onlara patlama seslerini ve siren seslerini bir oyun gibi aksettirmeye çalışıyoruz. Normalde, birinci sınıftan itibaren bu eğitimi her çocuk almaya başlıyor. Ama ilkokula gitmemiş olan çocuklarda ne yazık ki tramva oluşuyor.
– Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgeler var mı?
Burada kapalı, site tarzında küçük şehirler var, güneyde ve kuzeyde. Merkez bölgelerde de böyle kapalı yerleşim alanları bar. Bu sitelerin girişi ve çıkışı aynı yerde oluyor. Bu bölgelerde tedirginlik var, insanlar evini terk etmek istemiyor, çünkü hala içeride teröristlerin olduğu söylentisi var. Resmi kaynaklarda ise bunların temizlendiği bilgisi geçiliyor. Ama dikkatli olunması gerektiği söyleniyor. O dikkatli kelimesi zaten insanların evden çıkmaması için yeterli oluyor. Ama merkez şehirlerin daha büyük olduğu bölgelerde, genelde insanlar çıkmak zorundaysa çıkıyorlar. Şu anki durumda, insanların çoğunun evde kaldığını, işlerini bilgisayar üzerinden online olarak yürüttüğünü duyuyoruz ve gözlemliyoruz.