Dağın eteğindeki yapay dağ: Birileri yakınlarını arıyor birileri geleceğinden tedirgin
Güngören'de 47 yıllık binanın mutfak tavanındaki beton dökülünce midye kabukları ortaya çıktı: "Oksitlenmeler sebebiyle demir denen bir şey kalmamış, pas yığınına dönmüş. Betonu tutacak hiçbir parça yok."
Türkiye Kahramanmaraş merkezli depremlerdeki felaketin etkilerini henüz aşamamışken ve İstanbul’da büyük yıkıma yol açacağı söylenen büyük Marmara depremi için peşpeşe uyarılar yapılırken megakentten bir tehlikeli haber daha geldi.
Güngören’deki Soğanlı Caddesi’nde bulunan 47 yıllık altı katlı binanın en üst katında yaşayan Hakan Ülkü’nün oturduğu dairenin mutfak tavanındaki beton döküldü. Ülkü evde olmadığı sırada yaşanan olayı ertesi gün fark etti.
Uzun zamandır evin farklı noktalarında dökülme ve çatlaklar olduğunu belirten Ülkü “Bahçelievler’de oldu, geçenlerde gördük haberlerde, Küçükçekmece’de oldu, Avcılar’da oldu. Bir anda yıkılsa geriye ölümden başka şey kalmayacak” dedi:
“Yaklaşık iki senedir bu binada yaşıyorum. Binanın 1977 yılında yapımı bitmiş, 1979 yılında taşınılmış, yani 1979 yılından beri oturulan bir bina. Bu bölgedeki ilk bina; böyle söyleyebilirim. İlk yapıldığı zamandan beri binanın yani sallantıları bitmemiş, hep varmış. Kamyon geçse, araba geçse bu sallantı hissediliyormuş ki şu an zaten tramvay durağı yol üstünde olduğu için her tramvay geçtiğinde sallanmaya devam ediyor. Ben iki senedir bu binadayım, benden öncesinde de teyzem, öncesinde de dedemle anneannem oturuyordu. Teyzemin kaldığı zamandan itibaren binada döküntüler var.
Binanın dökülen parçasından, mutfağımın düşen parçasından gördüğüm kadarıyla komple deniz kabuğu dolu. Zaten o deniz kabuğunun deniz tuzundan oluşan oksitlenmeler sebebiyle demir denen bir şey kalmamış, pas yığınına dönmüş. Betonu tutacak hiçbir parça yok. Beton sadece benim değil bu binadaki herkesin de başına düşebilirdi. Ölümle sonuçlanabilirdi tehlikeli bir durum. Bu durumu bina WhatsApp grubunda paylaşarak sakinleri ikna etmeye çalışıyoruz. Umarım kentsel dönüşüme yanaşırlar yani durumun farkındalardır. Tek değiller, kalabalık aileler, birden fazla ölüme sebep olabilir. Bahçelievler’de oldu geçenlerde gördük haberlerde, Küçükçekmece’de oldu, Avcılar’da oldu. Bir anda yıkılsa geriye sadece ölümden başka bir şey kalmayacak.”
Binada dükkanı olan Ethem Polat da şunları söyledi:
“Esnaf olarak dükkandayım, bir anda binanın zarar etmesini istemiyorum. Sadece müteahhitle anlaşmamız lazım ama anlaşamıyoruz şu an. Şöyle bir şey var, bu binada 3- 4 kişinin durumu biraz iyi, ama öbür hiçbirinin değil. Bazılarının kiraya çıksa kira veremeyecek kadar durumu yok. 6-7 kişi en az, çıksalar mağdur olacaklar. Onların çoğu bilmiyor, ben de diyorum ki burayı müteahhite vereceksek hep beraber anlaşalım, ne gerekiyorsa ben razıyım. Binanın çürük olmasını ben de istemem, yapılmasını isterim; daha güzel olur. Herkes para kazanır. Ben diyorum ki müteahhitle anlaşalım yaptıralım, verelim.
Yarın öbür gün belediye buraya gelip suyunu kesse, elektriğini kesse biz mağdur oluruz. Benim borcum var, harcım var nereye ödeyeceksin? Bir senede biz buradan çıkamayız. Yarın öbür gün gün burada su kapandığı zaman esnaf mağdur olur. Bina sakinleri de öyle. Kiracı adam çıkacak burada veriyorsa 5 bin lira, 10 bin lira kira. 20 bin liraya ev tutamaz, çıkamaz bir anda. Zaman verildiğinde herkes anlaşır, evinden çıkar hep beraber anlaşırız. Maddi kaygı bence, banka kredileri yüksek. Banka kredileri düşürse hep beraber yaparız. Bir milyona 3- 4 milyon istiyorlar. Onu aydan aya nasıl ödeyecek alan kişi?”