Türkiye’nin Ağustos ayından beri konuştuğu minik Narin’in öldürülmesiyle ilgili yargılama bitti. Amca, anne ve ağabey ağırlaştırılmış müebbet, cesedi saklayan Nevzat Bahtiyar ise 4,5 yıl hapis cezası aldı. Ama en önemli sorular hala cevapsız.
Minik Narin Güran, 21 Ağustos günü köyündeki Kuran kursundan çıktı, birkaç arkadaşıyla birlikte evine doğru dönüyordu. Yolun bir yerinde Narin evine gitmek için patikaya saptı, arkadaşlarından ayrıldı. Bu Narin’in canlı görüldüğü son an oldu.
Önce kayıp ihbarı yapıldı 8 yaşındaki küçük gülümseyen kız için. Birkaç gün sonradan itibaren Narin bütün Türkiye’nin gündem maddesiydi, herkes onu arıyordu.
Kayıp olayının gördüğü ilgi medyayı o küçük köye yığdı. Canlı yayınlarda ve sosyal medyada onlarca spekülasyon yapılmaya başlandı. Narin’in amcası Salim Güran suçlamaların odağındaydı, daha ortada ceset yokken “cinayet”ten tutuklanıp hapse atıldı.
Neden sonra Narin’in cesedi civardaki bir dereye saklanmış olarak bulundu. Jandarma cesedi oraya saklayanı eliyle koymuş gibi buldu, bu Nevzat Bahtiyar isimli kişiydi. Amca Salim’i suçladı, “Bana cesedi o verdi” dedi. İfadeleri çelişkiliydi. Başta, “Yolda arabamla geçerken gördüm, cesedi orada aldım” dedi, sonra cesedi Narin’in evine giderek aldığını söyledi.
Savcı, Narin’in ölümüyle ilgili 4 kişiyi suçladı. Annesi Yüksek Güran, ağabeyi Enes Güran, amcası Salim Güran ve cesedi sakladığını ilk andan beri itiraf eden Nevzat Bahtiyar. Dördüne de müebbet hapis istedi savcı.
İddianamede pek çok detay vardı ama iki temel sorunun cevabı yoktu: Narin’i kim öldürmüştü, neden öldürmüştü?
Savcı bu dört kişinin birlikte öldürdüğünü söyledi, “neden” sorusuna cevap vermedi iddianamesinde.
Sonra günler süren seri duruşmalar yapıldı, herkes eteğindeki taşı döktü. Amca, anne ve ağabey ısrarla masumiyetlerini savundular ve hep cinayetten Nevzat Bahtiyar’ı sorumlu tuttular.
Buna karşılık Nevzat Bahtiyar da amca ile anne arasında cinsel ilişki olduğunu, Narin’in onları gördüğü için öldürüldüğünü öne sürdü.
Dün akşam mahkeme kararını açıklamazdan önce sanıklara son sözlerini sordu.
Tutuklu sanık Yüksel Güran, yüreğinin yaralı olduğunu belirterek, “Rabbim şahidim ve kefilimdir. Kızımın katili olmadım. Bir Allah’ın kulunun yanında kızıma zarar vermedim. Başım diktir. Şu an katilinin yanında cevap veriyorum. Beraatimi istiyorum.” dedi.
Tutuklu sanık Enes Güran ise her zaman doğruyu konuştuğunu savunarak, üzerine atılı suçları kabul etmediğini ve beraatini istediğini belirtti.
Tutuklu sanık Salim Güran da Narin’in, yeğeni olduğunu hatırlatarak, “Canımdır, bu dünyada ona en son zarar verecek kişi benim. Öküz meydandadır. Kimse öküz buradadır demiyor. Suçsuzum, beraatimi istiyorum.” beyanında bulundu.
Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar da “Sayın Başkan’ım Narin’i kesinlikle ben öldürmedim. Cesedi Salim Güran bana verdi. Ben de taşıdım. Taşıma cezası neyse ben razıyım. Yemin ederim kesinlikle ben öldürmedim.” dedi.
Mahkeme heyeti, “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran’ın Türk Ceza Kanunu’nun 37/1, 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmalarına karar verdi.
Nevzat Bahtiyar’a ise “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Sanık Bahtiyar hakkında verilen kararın gerekçesinde şunlar kaydedildi:
“Sanık hakkında diğer sanıklarla ‘iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan mahkememize kamu davası açılmışsa da sanığın, Arif Güran’ın evine geldiğinde maktul Narin’in cansız bedenini yerde bulduğu, ardından sanık Salim’in tehditleri ile Narin’in cansız bedenini Arif’in evinden alarak Eğertutmaz Deresi’ne götürdüğü ve cansız bedenin bulunduğu çuvalı dere kenarına üzerine taş koymak suretiyle sakladığı göz önüne alındığında, sanığın üzerine atılı eyleminin suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Sanık, suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, suç sebep ve saikleri, Narin’in cansız bedeninin sanığın beyanları ile değil yapılan araştırmalar neticesinde bulunması, Narin’in öldürüldüğü tarihten cansız bedeninin bulunduğu güne kadar süren araştırmalara rağmen herhangi bir delilin bulunmaması, delil bulunmayışına sebebin ise söz konusu cansız bedenin uzunca süre suyun içerisinde kalması karşısında TCK’nin 281/1 maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden cezalandırılmıştır.”
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, 4 sanık hakkında verilen cezalarda iyi hal indirimi uygulamadı.
Mahkeme heyeti, sanıklar hakkında tutukluluk hallerinin devamına ilişkin gerekçesinde şunları kaydetti:
“Sanıklara verilen ceza miktarı, yine verilen cezanın CMK’nin 100/3. maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nin 100/3 maddesine göre tutuklama nedeninin dosyada var sayılması, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi’nin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası’nın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK’nin 100/1. maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesinin gösterir somut delillerin dosya içerisinde mevcut olması nedeniyle sanıkların mahkumiyetine karar verilmiş olması sanıklar hakkında verilen cezaların niteliği ve süresi gözetildiğinde serbest kalmaları halinde sanıkların kaçması veya saklanabileceği hususunda kuvvetli şüphenin oluşması, infaz şartları hep birlikte dikkate alınarak sanıkların hükmen tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.”
Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına ilişkin kararın açıklanmasından itibaren 2 hafta içerisinde sanıkların, bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya dilekçe vermek suretiyle Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz yoluna başvurma olanağının bulunduğunu kararlaştırdı.
Heyet, kararın tebliğ edildiği günden itibaren 2 hafta içerisinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesine istinaf yoluna başvurma olanağının bulunduğuna, süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı takdirde kararın kesinleşeceğine oy birliğiyle hükmetti.