İtirafçı Nevzat, Narin’in cesedini nasıl taşıdığını anlattı, keşif yeri görüntüleri ortaya çıktı
Diyarbakır'da dere yatağında ölü bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran'la ilgili soruşturmada sona geliniyor. İtirafçı son ifadesinde amcaya dair yasak aşk söylentilerini ileri taşıdı. Aileyse basın açıklaması yaparak 'dış güçleri' suçladı.
Türkiye’nin gözü günlerdir sekiz yaşındaki Narin Güran’ın kim veya kimler tarafından öldürüldüğünü, bu suça hangi isimlerin ortak olduğunu araştıran soruşturmada. Tüm bulgular kızın amcasını işaret etse de bugün savcılıkta verilen ifadeler düğümü çözeceği yerde daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu nedenle en başından, adım adım ilerleyelim.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki bir kırsal mahallede yaşayan küçük kız 21 Ağustos’ta Kuran kursundaki dersi bitince arkadaşlarıyla evine doğru yola çıktı. Bir güvenlik kamerasına yansıyanlara göre saat 15.15’te arkadaşlarından ayrılıp kestirme bir patikadan evine doğru yürümeye başladı. Bu onun canlı görüldüğü son andı.
Çocuğun kaybolduğu haberi jandarmaya ulaştıktan sonra bütün bir köy onu aramaya başladı. Haberin ulusal çapta yayılmasıyla da ülkenin kalbi 90 haneli köyde atmaya başladı.
Kayalıklar, dere ve sazlık alanlar, tarlalar, mahalledeki atıl alanlar, boş evler, ahırlar, samanlıklar, dere yatağı ve bahçeler ‘yer altı görüntüleme’ cihazları da kullanılarak arandı. Ancak ses seda yoktu. Herkes eli boş dönüyordu. Oklarsa kızın muhtar da olan amcasını gösteriyordu. Amca 2 Eylül’de ‘tedbiren’ tutuklandı. Ayrıca anne Yüksel, baba Arif ve Narin’in iki kardeşi dahil çoğu küçük kızın akrabası 22 kişi gözaltına alındı.
Amca ifadesinde Narin’i öldürmediğini söylüyor, birçok isim anarak bahse konu saatlerde ne işle meşgul olduğunu detaylı şekilde anlatıyordu.
Bu sözler gözaltına alınanlar arasında bulunan ve kolluk güçleri evine geldiği anda ‘itirafçı’ olmayı seçen Nevzat Bahtiyar ile tanıklardan Mehmet Şevket Kaya tarafından bir nevi ‘yalanlandı.’
Nevzat özetle Salim’le yolda karşılaştıklarını, adamın aracında battaniyeye sarılmış bir ceset olduğunu ve 200 bin TL teklif edip ailesiyle gözdağı vererek “Al bunu yok et” dediğini söyledi.
Ancak onun da söylemlerinde çelişkiler var. Bu yüzden mahkeme sözlerine şüpheyle yaklaşıyor, Nevzat’ın ifadelerinin bazı kısımlarını kendi lehine olacak şekilde değiştirdiğini, “Bu işi menfaat için değil canımı ve ailemi ölümden korumak için yaptım” algısı oluşturmaya çalıştığını düşünüyor.
Mesela jandarma ifadesinde cesedi amcadan aldıktan sonra ne yaptığını şöyle anlattı: “Bana hitaben ‘Aracında torba var mı?’ dedi. Ben de aracımın bagajından rengini hatırlamadığım bir çuval çıkartarak Salim Güran’a verdim. Battaniyeye sarılı çocuğu alıp çuvalın içine beraber koyduk.”
Bugün ise ortaya çıkan detaylara göre savcılık ve hâkimlikte bu bölümü “Daha sonra ben kendi ikametimde Narin’in cesedini tek başıma çuvalın içine yerleştirdim” diye değiştirdi.
İfadeler karşılaştırıldığında cesedin Narin’e ait olduğunu bilip bilmediği bile şüpheli hale geliyor. Jandarmada “Beraber çuvala koyduğumuz esnada cesedin Narin Güran olup olmadığını anlamadım. Dere yatağına inip çuvalın ağzını bağladığım esnada cesedin Narin Güran olduğunu anladım” diye konuşan Nevzat savcılık ve hakimlik ifadesinde Salim Güran’ın kendisine “Arif’in kızını öldürdüm” dediğini ileri sürmüş.
Yani güncel beyanını esas alırsak çuvala koyduğu cesedin Narin’e ait olduğunu baştan beri biliyordu.
Bununla da bitmiyor. Zannediyoruz ki Salim’le karşılaştıkları an konusunda da kafası epey karışık:
İlk ifadesinde “Evimden aracımla çıktım. Arkamdan beyaz renkli bir araçla Salim Güran’ın geldiğini gördüm. Bu yer mezarlıktan Tavşantepe Mahallesi’ne doğru çıkan parke döşeli köyün iç yolu. Salim Güran korna çaldı, selektör yaptı. Bana içme suyu ile ilgili bir şey söyleyeceğini düşünerek bekledi” diyen Bahtiyar savcılıkta en son şunları söylemiş:
“Öğleyin eve gitmiştim, su kesikti muhtarı aradım. 10 dakika sonra bahçeye çıktım. Annemin evinde su akıyordu, ağaçları suluyordum. Narin’in evinin bahçesinden bana seslendi. ‘Hazırlan seninle acil işim var. Beni bekle’ dedi. Arabası ile geldi. Ağacın altında kimsenin görmediği bir nokta vardı. Narin’in koltuktaki cenazesini aldı ve benim arabaya battaniyeden çıkartıp koyduk. Narin’in cesedini bir inşaatta bulduğum çuvala koydum. İnşaat yanına çukur kazdık. Eyertutmaz Deresi’ne götürdüm.”
Yine de bu sefer oldukça önemli bir detay daha vermiş. Narin’in sarılı olduğu battaniyenin bej renginde, tek kişilik olduğunu hatırlamış.
Bu detayın soruşturmanın seyrinde önemli olması bekleniyor. Çünkü battaniyenin bulunduğu veya bulunacağı yer cinayetin kim veya kimler tarafından nasıl işlendiği sorusuna ışık tutabilir.
Devam etmeden önce yargı makamlarının ilk etapta Salim’in Narin’in annesi Yüksel’le ilişki yaşayıp yaşamadığı, hatta kızın onun çocuğu olup olmadığı sorusu üzerinde durduğunu belirtelim. DNA incelemesi yapıldı ve çocuğun babasının Salim olmadığı anlaşıldı.
Ama tabii DNA kanıtı ikili arasında bir gönül ilişkisinin hiç olmadığı anlamına gelmiyor.
Nevzat savcılıktaki ifadesinde bu ‘yasak aşk’ iddiasını bir adım ileriye taşımış durumda. Kendi gözleriyle görmediğini, fakat köyde sıkça konuşulduğunu anlattı:
“Olayın heyecanıyla Narin’i neden ve nasıl öldürdüğünü sormadım ve bilmiyorum. Ancak Tavşantepe Mahallesi’nde Salim Güran’ın, Narin’in annesi Yüksel Güran ve kendi amcasının eşi olan M.G. ile ilişkilerinin olduğu konuşuluyordu.
Salim Güran’ın bu iki kadından biriyle yaşadığı cinsel ilişkiyi görmesi üzerine bu hususu anlatmasıyla toplum arasında dışlanacağı, itibarsızlaşacağı ve Güran ailesi içerisinde problemler yaşanacağından dolayı Narin’i öldürmek istemiş olabileceğini düşünüyorum.
Ancak ben kendi gözlerimle Salim Güran’ın bu iki kadınla ilişki yaşadığını görmedim.
Narin’in babası Arif Güran’ın kardeşi Erhan Güran’ın oğlunun düğünü olacağından Tavşantepe Mahallesi’ndeki Güran ailesinin erkek bireylerinin büyük çoğunluğu düğün davetiyesi dağıtmak üzere mahalle dışına çıkmıştı. Salim Güran’ın böyle bir cinsel ilişki yaşamak için mahallede kalmış olabileceğini düşünüyorum. Salim Güran’ın olay günü bana ilk seslendiği yer Arif Güran’ın ahır olarak kullandığı yerin yanıydı.
O yüzden belirttiğim bu ahır bölgesinde böyle bir cinsel ilişki yaşanmış olabilir. Bu sırada da Kuran kursundan dönen Narin patika yolu kullanıp evine gitmesi durumunda direkt karşısına çıkan ve ahır olarak kullanılan bu bölümde bir şeyler görmüş olabilir diye düşünüyorum.
Ayrıca cesedinin terlikleriyle birlikte Salim Güran tarafından yanıma getirilmesi de evinin dışında öldürüldüğünü göstermektedir.”
İfadesinde değişiklik yapan tek kişi Nevzat Bahtiyar değildi.
Birsen Güran da amcasının torunu olan Narin’le ilgili jandarmada söylediklerini düzeltti. Savcılık ifadesinde Salim’in kendisi ve kardeşinden “Kızı saat 17.40’ta gördüm” demelerini istediğini, aslında küçük kızın 14.00’te geldiğini belirterek şunları anlattı:
“21 Ağustos’ta ikametimizde oturduğum sırada saat 14.00 sıralarında Narin Güran’ın kapı zilini çalması üzerine kapıyı açtım. Bana kardeşlerim Hatice ve Fatma’nın evde olup olmadığını sordu. Ben de Narin’e kardeşlerimin anneannem Zeynep Kaya’nın evine gittiklerini, oradan Kuran kursuna gideceklerisin söyledim. Narin geldiğinde evde öz annem Maşşallah, ben ve kardeşim Melike vardı. Annem o sıralarda telefonla halam Hatice Mehmetoğlu’yla konuşuyordu.
Ben her ne kadar Narin’in geldiği saati 17.40 olarak söylesem de daha sonradan düşününce 14.00 sıralarında geldiğini anladım. Şu hususu da belirtmek isterim ki gününü tam hatırlayamamakla birlikte Narin’in kaybolduğu gün veya ertesinde ben ve Melike aramızda bu konuyu konuşurken Salim Güran’ın bu olaya şahit olması üzerine bize saat 17.40 sıralarında Narin’i gördüğümüzü söylememiz gerektiğini söyledi.”
Birsen’in ifadesiyle Nevzat’ın “Salim’le ilişki yaşıyor” dediği yengenin ‘Maşşallah’ olduğu ortaya çıktı.
Genç kadına annesiyle Salim arasında bir ilişki olup olmadığı soruldu. O da şu yanıtı verdi: “Annem Maşşallah ile Salim Güran arasında ilişki olduğuna dair beyanı yalandır. Yine Salim’in Yüksel’le ilişkisinin olduğuna dair bir bilgim de yok.”
Soruşturma süresince dikkati çeken bir diğer ayrıntı da, Salim’in olay günü beş kez bir numarayı aramasıydı. Sonradan bu kişinin Salim’in kuzeni Mehmet Şerif Güran olduğu, o sırada Antalya’nın Kemer ilçesinde tatil yaptığı anlaşıldı. Mehmet Şerif bugün CNN Türk yayınında konuştu. Telefon görüşmelerini şöyle anlattı:
“İlk aramayı saat 16.43’te yaptı. Köydeki pamuk tarlamın kurtlandığını söyledi. Saat 16.55’te tarladan fotoğraf atıp ‘İlaçlama yapayım mı?’ diye sordu. Sesi çok rahattı. Hiçbir titreme ya da tedirginlik hissetmedim. Sesinde panik hali yoktu. Farklı bir şey de söylemedi. Hatta tatilde olduğum için ‘Tatil nasıl gidiyor?’ diye de takıldı.”
Soruşturma birimleri Salim’in hedef şaşırtmak için kuzeniyle irtibata geçtiği görüşü üzerinde duruyor.
Soruşturma süreci devam ederken Narin’in ailesinden ‘muhtıra’ gibi bir açıklama geldi. ‘Dış güçleri ve onların yerli uzantılarını’ suçladılar. Ayrıca Tavşantepe’nin ‘stratejik konumuna’ dikkati geçip ‘devlet büyüklerinin oyuna gelmemesi gerektiğini’ söylediler:
“(…) Bu süreçte aile fertleri olarak acı ve kederi içerisindeyken görsel ve yazılı medya da merhume kızımız Narin suistimal edilerek gerek Güran ailesine gerekse de şu an şüpheli olarak tutulan aile fertlerinin kişilik haklarına acımasız saldırılar ve iftiralar ile mesnetsiz ithamlar da bulunulduğu medyayı izleyen dostlarımız tarafından bizlere bildirilmektedir.
Ayrıca ilgi ve alakası olmadığı halde bu olay nedeniyle Kur’an kurslarına ve dinimize saldırılar yapılmaktadır. Diyarbakır’da asırlarca yaşamını sürdüren kimi zamanda yöneticiliğini yapmış Gevranizade ailesinin fertleriyiz. Ülkemizin değişik coğrafyasında binlerce Güran ailesi ve yeğenleri yaşamaktadırlar, büyük ekseriyetiyle de vatanına ve milletine bağlı fertlerdirler.
Aile fertlerimizin kendi kızlarımızı öldürmelerini tahayyül edemiyoruz, ancak böyle bir durum varsa bile bir kişi yüzünden koca bir ailenin karalanmasını bir takım dış güçler ve onların yerli uzantılarına bağlamaktayız. Aile fertlerimizin bir kısmının yaşadığı Tavşantepe Mahallesinin stratejik ve coğrafi konumu da ayrı bir etkendir.
Devletimize bağlı tüm güçlerin bu oyuna gelmemelerini istirham ederiz. Maalesef bazı muhafazakar yazarlar dahi hiç inceleme yapmadan aileyi vatan düşmanlığı ile itham etmektedirler.
Sadece ailenin çok küçük bir kısmının yaşadığ, olayın vuku bulduğu Tavşantepe Mahallesinde yapılan seçim sonuçlarını tetkik ederlerse bu beyanlan nedeniyle mahcup olacaklardır. Seçim neticeleri de ailenin iddia edildiği gibi diktatör olmadığının en büyük ispatıdır.
Şu an olayın sıcaklığı devam etmekte olup, olaylar açığa çıktığında fail veya failer bulunduğunda iftiralar atarak kişilik haklarımıza saldırılar yapan kişi ve kişiler hakkında yasal işlem yapılacaktır. Maddi ve manevi tazminat haklarımızı mahfuz tutmaktayız.
Bu süreçte hakikatin tezahürü için uğraşan tüm devlet büyüklerimize, bunca baskılara rağmen bizim suçsuzluğumuza inanarak bizden desteklerini esirgemeyen dostlarımıza teşekkürü bir borç biliriz. Ülkemizde ki tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının acımızdan siyasi malzeme yapmamasını da mahkemenin neticesini beklemelerini istirham ederiz.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da Adli Tıp Kurumu’nda devam eden işlemlerin geldiği son noktayı anlattı. Katil veya katillerin kim olduğuna dair ellerinde önemli bulgular olduğunu dile getirdikten sonra şöyle devam etti:
“Gizlilik kararı ortada dolanan bazı yanlış bilgilere karşı, çünkü bu soruşturmanın selametine zarar veriyor. Bunlar olmamalı, biz ne olursa olsun cinayetin sorumlu veya sorumlularını adaletin karşısına çıkaracağız. Adli Tıp’ta inceleme iki hafta sürecek. Narin’in katillerini yargı huzuruna çıkarmak boynumuzun borcu.”
Amcanın ailede çok güçlü bir figür olmasından yola çıkarak ‘Cinayet sonrası bütün aileyi toplayıp bir uzlaşı mı sağladı’ sorusunun da yanıtı aranıyor. Bir başka deyişle yetkililer ‘Herkes sonradan öğrendi ve kolektif olarak susmak zorunda mı kaldı’ iddiasını da göz ardı etmiyor.
Üst düzey bir yetkili Narin’in bulunduğu yeri şöyle tarif etti: “Suyun toprakla birleştiği yerde, bir çuvalın içinde, üstü tek bir insanın taşıyamayacağı 5 – 6 taşla kapatılmış, ağaç dallarıyla da doğal bir görüntü verilmeye çalışılmıştı.”
Bu anlatım aile üyeleri için öne sürülen ‘organize suç’, ‘iş birliği’ görüşlerini kuvvetlendiriyor.