Ne kadar yalnız olmalısınız ki öldüğünüzü 10 yıl boyunca kimse fark etmesin?

Hafta içinde İzmir'de korkunç bir olay ortaya çıktı: Yaşasa 87 yaşında olacak bir kadının uzun süre önce öldüğü ama kimsenin farkına varmadığı ortaya çıktı. İlk tahmin kadının en az 3 yıl önce öldüğüydü. Şimdi anlaşıldı ki kadın öleli 10 yıl olmuş.

Gündem 15 Şubat 2025

Üç gün önce 10Haber’in birinci haberi “Bir başına öldü, öldüğü ancak üç yıl sonra fark edildi” başlığını taşıyordu. Bugün bu başlığı düzeltmemiz gerek: Çünkü bir başına ölen kadın, üç yıl önce değil en azından 10 yıl önce ölmüş.

Gülşen Çoğulu bugün yaşıyor olsaydı 87 yaşında olacaktı. Bundan 23 yıl önce eşini kaybetmiş, arkasından demans belirtileri vermeye başlamıştı.

Ölen eşinin ilk evliliğinden bir oğlu, yani Gülşen hanımın bir üvey oğlu vardı. Kendisi çocuk sahibi olmamıştı.

Üvey oğlu onu bundan uzunca bir zaman önce bir huzurevine yerleştirmiş, sonra da onu unutmuştu.

Bütün detaylar belli değil ama üvey oğlu R.Ç. bir süredir Gülşen Hanımdan hiç haber almadığını fark edince durumu polise bildirdi. Polis gitti, kadının İzmir’in merkez ilçesi sayılması gereken Konak’taki evininin kapısını çilingir yardımıyla açtı.

İçeride dayanılmaz bir koku vardı ve ev çöp ev gibiydi. Burası bir apartmandı, ev apartmanın dördüncü katındaydı ve komşular yıllardır bu kokuyla yaşıyor, içine hiç insan girip çıkmayan ama kokular yükselen evden şikayet etseler bile bu şikayetlerini polise veya belediyeye söylemiyorlardı. 

Polis evin içinde yürüdükçe normal olmayan şeyleri fark etmeye başladı. Yatak odasına geldiklerinde ise sadece Türkiye değil dünya çapında yalnızlık haberlerine konu olacak bir şeyle karşılaştılar: Gülşen Çoğulu yatağında yatıyordu. Üzerinde elbiseleri vardı. O kadar uzun zaman önce ölmüştü ki, neredeyse kemikleri bile kalmamıştı.

Adli tıp uzmanları bazıları toz haline dönüşmüş olan kemikleri süpürgeyle toplayıp torbalara doldurdu.

Gülşen Çoğulu’nun kalıntıları İstanbul’a Adli Tıp Kurumuna yollandı. Amaç ölüm tarihini saptamak. Çünkü bu ölüm ister istemez kayıtlara “şüpheli ölüm” olarak geçmiş durumda, savcılık soruşturma dosyası açtı bile.

Bilgiler, herhalde utançtan kimse konuşmak istemediği için, gıdım gıdım geliyor. Söylendiğine göre Gülşen Hanım bundan 10 yıl kadar önce kalmakta olduğu huzurevinden kendi isteğiyle ayrılmış ve İzmir Konak’taki evine geri dönmüş.

Konak’taki apartman komşuları onun dönüşünü geçici bir şey sanmışlar, çünkü bir süre sonra onu yeniden görmez olmuşlar. Ama o huzurevine de dönmemiş, İzmir Özdere’deki yazlık evine de gitmemiş.

Kadının bu yerlerden hiçbirinde olmadığını anlamak ise 10 yıl sürmüş. İşte üvey oğlunun ihbarıyla polis gelince bu derin yalnızlık, kimsesizlik olayı ortaya çıktı.

Gülşen Çoğulu yaşarken hemşireydi ama sahiden kimi kimsesi yoktu. Şimdi savcılık, onun yakınlarının, özellikle birinci derece akrabalarının mezarlarını arıyor.

Çünkü yatakta bazıları toz haline dönüşmüş durumda kemikleri bulunan kadının sahiden Gülşen Çoğulu olduğunu kanıtlamak gerekiyor; bunun tek yolu da kemiklerden elde edilecek DNA ile Gülşen Çoğulu’nun ölmüş yakınlarının DNA’sını karşılaştırmak.

Modern şehir hayatının sebep olduğu son derece dramatik olaylardan biri bu.

Ölüp 10 yıl boyunca farkına bile varılmamak, insana yalnızlığın sınırları nedir sorusunu sorduruyor: Ne kadar yalnız olmak gerekir ki, öldüğünüz bile fark edilmesin?

Bir başına öldü, öldüğü ancak üç yıl sonra fark edildiBir başına öldü, öldüğü ancak üç yıl sonra fark edildi

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.