Savcılık tam da Saran’ı sorguladığı gün 3 Temmuz kumpas soruşturması da başlattı

İstanbul'da tam da Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran'ın sorgulanacağı saatlerde 11 yıl önceki 3 Temmuz sürecini soruşturan yeni bir soruşturma için düğmeye basıldı, 4 isim polis zoruyla adliyeye ifadeye getirildi, akşamında hepsi serbest kaldı.

Gündem 26 Aralık 2025

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, bundan 11 yıl önce 2014’te yaşanan ve kamuoyunda “3 Temmuz şike kumpası” diye bilinen soruşturmadaki “kumpas”ı bulmak için tam da dün harekete geçti.

Bu kapsamda dönemin Futbol Federasyonu yöneticileri eski TFF Başkan Vekili Lütfi Arıboğan, eski TFF Genel Sekreteri Ebru Köksal, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Ahmet Gülüm ve İlhan Helvacı, ifadeye çağırıldı. Arıboğan ve Helvacı hakkında ‘Yurt dışı çıkış yasağı’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanırken, diğer şüpheliler ise savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Bu dört isim için aslında “gözaltı” uygulaması yapılmadı ama savcılık bu dört ismi sabahın erken saatlerinde evlerinden polis eşliğinde alarak “mevcutlu” biçimde adliyeye getirdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada; “Kamuoyunda ‘2011 yılında Futbolda Şike Soruşturması’ şeklinde anılan, Fenerbahçe Spor Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere birçok spor camiasından kişiyi hedef alan ve FETÖ/PDY terör örgütü mensubu bir kısım eski kamu görevlilerince usulsüz şekilde yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarla ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında adı geçen terör örgütü mensuplarından Mehmet Baransu ile irtibatlı olarak usulsüz işlemlere iştirak ettikleri yönünde şüphe bulunan Lütfi Arıboğan, Ahmet Gülüm, İlhan Helvacı ve Ebru Köksal hakkında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Yardım ve Soruşturmanın Gizliliğini İhlal suçlarından savunmalarına başvurulmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığımızda hazır edilmeleri için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat verilmiştir” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Adalet Sarayı’nda getirilen şüphelilerden Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı hakkında ‘Yurt dışı çıkış yasağı’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandı. Öte yandan diğer şüpheliler Ahmet Gülüm ve Ebru Köksal, savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakıldığı kaydedildi.

Savcılığın sevk yazısındaki suçlama: “Aziz Yıldırım’dan kurtulmak ve takımı ele geçirmek istiyorlardı”

Başsavcılık, sevk yazısında “2011 yılında Futbolda Şike Soruşturması” için şu ifadeleri kullandı:

“Soruşturma kapsamında kumpas soruşturma ve kovuşturmalara karışan savcı, hakim, emniyet mensubu ve basın mensubu çok sayıda eski kamu görevlisi kişiye kamu davası açıldığı ve bu kişilerin yargılandığı, söz konusu iddianame ile, FETÖ/PDY Terör Örgütünün futbol camiasını da ele geçirerek söz sahibi olmak istediği, bunu da Türkiye’nin büyük spor kulüplerinden biri olan ve büyük kitlelere hitap eden Fenerbahçe Spor Kulübü ile yapmak istediği, bunun içinde örgütün sevmediği kulübün başkanı olan Aziz Yıldırım’ı seçtikleri, Isparta Cumhuriyet Başsavcılığında ele geçen belgede Aziz Yıldırım’ın dinle ilgisi olmadığından bahsedildiği, ancak Aziz Yıldırım’ın dini kullanan bir terör örgütü olan İBDA/C terör örgütü bahanesi ile istihbarı olarak dinledikleri, 03/07/2011 tarihinde düzenledikleri Şike operasyonu ile Aziz Yıldırım’ı tutukladıkları, operasyon kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden bazılarına “Aziz Yıldırım’ı ver kurtul” diye Aziz Yıldırım aleyhine ifade vermek için yönlendirdikleri, bu vesile hem Aziz Yıldırım’dan kurtulmak hem de futbol takımını ele geçirmek istediklerinin ortaya koyulduğu bilinmektedir.”

“Ergenekon, Balyoz, Şike davası gibi FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca usulsüz şekilde yürütülen…”

Sevk yazısında Mehmet Baransu’nun kim olduğu hakkında savcılık şu ifadeleri kullandı:

“Cumhuriyet Başsavcılığımıza 16/05/2025 tarihinde suç duyurusu ile iletilen ve Lütfi Arıboğan ile Mehmet Baransu arasında gerçekleştiği iddia olunan e-posta yazışmaları hakkında başlatılan soruşturma kapsamında; Mehmet Baransu’nun geçmişte Ergenekon, Balyoz, Şike davası gibi FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca usulsüz şekilde yürütülen soruşturmalarda FETÖ/PDY terör örgütü mensubu kamu görevlilerine belge temini ile gündeme geldiği, FETÖ/PDY terör örgütü yayın organı Taraf gazetesinde basın yayın faaliyetlerinde bulunduğu, Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve halen ceza evinde bulunduğu anlaşılmıştır.”

“Arıboğan’ın Baransu ile 101 kez HTS kaydı bulunuyor”

Arıboğan’ın Baransu ile bağlantısı olduğu tespitlerinin bulunduğunu yazan savcılık, şu ifadeleri kullandı:

“Yapılan araştırmalarda söz konusu e-maillerin 2011 yılında FETÖ/PDY terör örgütü mensubu kamu görevlilerince usulsüz şekilde yürütülen ve çok sayıda kişi ve kurumun mağdur edildiği soruşturmalar ile ilgili bazı bilgi ve belge alışverişi içerdiği, şüpheli Lütfi Arıboğan’ın bahse konu dönemde TFF başkan vekili olarak TFF adına şike sürecini yönettiği tespit edilmiş, şüphelilerin söz konusu süreçte Fenerbahçe Spor Kulübü ve diğer kulüp ve yöneticileri hakkında gerçekleşen iş ve işlemleri organize şekilde yönlendirdikleri, Şüpheli Lütfi Arıboğan’ın 13 Temmuz 2011-6 Aralık 2012 tarihleri arasında Mehmet Baransu ile 101 kez HTS irtibatının olduğu, nitekim Mehmet Baransu’nun soruşturmayı yürüten ihraç savcı Mehmet Berk ile belirtilen dönemde 15 kez, İhraç Emniyet Müdürü Mutlu Ekizoğlu ile 1 kez irtibat kurduğu tespit edilmiştir.(Mehmet Berk ve Mutlu Ekizoğlu’nun, Mehmet Baransu ile şike kumpası soruşturması kapsamında daha önce yargılandıkları ve haklarında mahkûmiyet kararı verildiği bilinmektedir.)”

“TFF arşivlerinde bazı evrakların kaydedilip kaydı iptal edilerek Arıboğan’a ulaştırıldığı”

Arıboğan ve Baransu arasında mesajlaşma kayıtlarının olduğunu belirten savcılık, şöyle dedi:

“Yine alınan tanık beyanları ile söz konusu e-posta içeriklerinin doğruluğu teyit edilmiş, Mehmet Baransu’nun imaj içeriklerinde yine Lütfi Arıboğan ile çok sayıda mesaj içerikleri tespit edilmiştir. 

Savcılığımızın TFF arşivlerinde yaptığı araştırma sonucu 21 Temmuz2011 tarihinde TFF’ye çok sayıda evrak klasörünün ulaştığı, bu evrakların gelen giden evrak defterine önce kaydedildiği daha sonra iptal edilerek Lütfi Arıboğan ekibine ulaştırıldığı tespit edilmiş, Lütfi Arıboğan’ın FETÖ/PDY basın ayağı olan Mehmet Baransu’nun yönlendirme ve desteği ile Futbolda Şike Soruşturmasının TFF içindeki yansıması olan sportif soruşturmaları ve UEFA ile olan görüşmeleri hukuk ekibi sorumlularından olan İlhan Helvacı ile birlikte FETÖ/PDY silahlı terör örgütü menfaatleri doğrultusunda yönettikleri, soruşturma savcısı ve emniyet görevlileri ile görüşmeler gerçekleştirdikleri, Mehmet Baransu’ya bilgi ve belge temin ettikleri, şüphelilerin FETÖ/PDY ile organik bağları konusunda somut tespit bulunmamış ise de eylemlerinin bu haliyle üye olmamakla birlikte örgüte yardım suçuna temas ettiği, sonuç olarak şüpheliler hakkında 5271 sayılı CMK’nın 100. maddesinde yazılı tutuklama sebeplerinin bulunduğu ancak şüphelilerden Lütfi Arıboğan’ın parkinson hastalığı sebebiyle bazı hareketlerini yönlendirmede zorlandığının görüldüğü, sonuç olarak soruşturmanın geldiği aşama göz önüne alındığında bu aşamada adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağı anlaşılmakla, adli kontrol kararı verilmesi kamu adına talep olunur.”

Fenerbahçe’nin gönlünü soğutmak için

Söz konusu “şike kumpası” konusunda en büyük şikayetçinin Fenerbahçe kulübü olduğu kamuoyunda yakından biliniyor. Hatta Fenerbahçe Divan Başkanı Şekip Mosturoğlu dün zaten açıklama yapıp konuyu kendilerinin uzun zamandır takip ettiğini söyledi. Bu soruşturmanın tam da Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran’ın bir gece gözaltında tutulup Adliyede sorgulanacağı güne denk getirilmesi pek çok kişi için “manidar bir zamanlama” idi.

Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu, yeni operasyon hakkında, “Yaklaşık 8 saat boyunca savcıya yaşananlarla ilgili ifade verdim. Sayın Ali Koç da ifade verdi. Bizi çok heyecanlandıran bir haberdi. Dolayısıyla 5 aydır yakinen takip ettiğimiz bir süreçti” dedi. 

Mosturoğlu, yaşanan gözaltıların arkaplanını anlattı:

“Bu soruşturma benim başvurumla başladı. Bana Almanya’dan gelen bir maille başladı. İçinde sayın Arıboğan’ın kendi mail hesabından hacklenerek elde edilen mailler vardı. Bir gece yarısı geldi bu mail bana. Saat 23.00 gibiydi. İnanılmaz heyecanlandım, açıp açmama konusunda emin olamadım. Bir korsan programı olabileceğini düşündüm. 

Sonrasında bir ekini açınca çok heyecanlandım. 3 Temmuz sürecini yaşayanlar beni çok iyi anlayacaktır. Sürecin başından beri söyleyip de elle tutamadığımızın ispatıydı. Çok somut bilgi ve belgeler var. FETÖ irtibatını ispatlamaya yetecek bilgi ve belgeler var. Ben onları İstanbul Başsavcılığı ile paylaştım. Yaklaşık 8 saat boyunca savcıya yaşananlarla ilgili ifade verdim. Sayın Ali Koç da ifade verdi. Bizi çok heyecanlandıran bir haberdi. Dolayısıyla 5 aydır yakinen takip ettiğimiz bir süreçti”

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.